biz antepliler karpuzu bile farklı keseriz. kenarlardan çizikler açtıktan sonra, üst kısmını tekrar yerine koyar bi dene sumsuknan goduk mu kenarları yanlara doğru açılır ve garpızın göbee çıkar. çekirdeksiz saf garpızzzz.... yi bobam yiii....
ahil dey ki versiyonu da mevcut olup, olumsuz bir durumda yapılacak bişi kalmayınca uçuk fikirleri belirtmek için kullanılan bir söylemdir. "aklım bana söylüyor ki" şeklinde standart türkçeye çevrilebilir.
--- şindi siz deyseez ki bu çeketi ben yırttım, eyle mi?
++ wallah abi papriha eyle dey, gullanıcı hatasıymış.
--- yog oolm yog, hata bizde sizden bi dene deel iki dene aldık ondandır. şindi ahıl dey (ki) get eve, öbürünü de ayni yerden yırt getir, tamir etmeynen urgaşsınglar.
ahil adama sermiye antep atasözünü doğrulayan bir başka sözdür. akıllı adam kendine gerekli yaşam koşullarını sağlayacak olanakları bulur, deli ise hazırda olanı çarçur edip, sıfıra iner. sonuç olarak akıl adama sermayedir.
"buynuz gulaa geçer" ata sözünün antep vesiyonu denilebilir. ayrıca "hocanın metan gazı salınımı"nı da çağrıştırmaktadır; ancak bağlam olarak daha çok bir annenin iyi örnek olmayan davranışlarını ciddi bir şekilde eleştirmek için daha çok kadınlar arasında kullanılan bir antep atasözüdür.
"ahıl adama sermiye" antep ata sözünü doğrular bir sözdür. bir insan akıllıysa kendini maddi anlamda iyi yerlere getirecek olanakları yaratır, deliyse hazır verilmiş serveti de batırıp yok eder. sonuç olarak akıl adama sermayedir.
bu küfdenin saabi olan şehirden biri olarak bir açıklama yapmak zorunda hissettim kendimi. bazı ne idüğü belirsiz kendini "çevirmen" veya "tercüman" olarak adlandıran "çevirici" bozuntuları içli küfdemizi ingilizceye "sensitive meatball" olarak çevirme gafletinde bulunmuşlardır. bilindiği gibi "içli" aynı zamanda içi doldurulmuş olan anlamına geldiği gibi, "hassas" veya "duyarlı" anlamına da gelmektedir. bu çevirmen bozuntuları ne hassasiyet ne de duyarlılık göstermeden hemen sözlükte ilk buldukları sözcükleri yanyana yazıp çevirdiklerini zannetmişlerdir. bu nezih antep yemeğinin ingilizce çevirisi yoktur, kültürel anlamda çevrilmesi mümkün değildir. bu küfdenin ingilizce adı da "içli köfte"dir. belki okuma kolaylığı için "ichly kofta" denebilir.
işte antepli olmanın farkı burada da kendini belli eder. evet tek markadır, normal çay parası ödenir. kimse de iki gram fazla çay içmek için bu güzel geleneği kötüye kullanmaz. antepli farklıdır, elinin değdiği herşey güzeldir. bu güzel gelenklerin hep devam etmesi temennim ile başlığı açan kardeşime selamlar.
birbiriyle çok iyi anlaşaşan her iki arkadaştan da nefret edilmesi halini anlatan söz öbeği.
--- seniyng dayı oolunan ammiyng oolu yeen eyi annaşıylar haa.
++ hee yeen eyi annaşırlar, hımhımnan burunsuz birbirinden uğursuz. benden uzak olsunglar da başga ihsan isdemem.
antebi terk etmiş olmak intiharın "taksitli" olanıdır. eng eng ölürsüng, çünkü lezzetsiz geçen ömre yazzıkklar ossungdur. buna yaşamak deel, dedeem kimi "taksitli intaar" denir ***.
mevsiminde "upload" edilen balcan kebapları, gış geldeende "down load" edilip, mikrodalga fırında ısıtılarak servis yapılabilir... hehee ben de yidim haa...
paklava; denişik bir antep telaffuzu; bu arada geçenlerde yunanistandaydım ne idiğü belirsiz bişeyi paketlemişler üzerine "baclaba" yazmışlar, yunacada aradaki "b" harfi "v" diye okunuyormuş, hadi neyse dedim; soona bi baktım anaaa..."greek traditional sweets" yazıy... .. ingilizcesinde de iş yok bu arada "traditional greek sweets" olmalıydı, siz balkavayı görseniz yeşillik diye yersiniz dedim içimden, dışımdan desem nolacak zaten anlamayacaklar. içine bal koymuşlar kestane koymuşlar, eh dedim kestane uymuş, zira en büyük liderleri iskender'in ne mal olduğunu cümle alem biliyor. şimdi görevimiz baklava/paklavamızı hemen tescilleyeceğiz neyle tescilleyeceğiz antep fıstığının bilimsel adını bulup, bu mal bunnan yapılır, bu da bizim gelenksel baklavamız deycez delecez .. hadi paklavacılar görev başına.
link'i tıklayıp resme bakarsanız daha anlaşılır olacak.
"gerçek geleneksel yunan baklavası"ymış, ne zaman geleneksel olduysa? bir de "ballı ve kestaneli"ymiş bak bak. "kestane" ne mal olduklarını anlatmaya yetiyor. askere bak arkasını dönmüş, kestane ile uyumlu olmak için heralda?
"roots" adlı 1977 televizyon dizi filmi. ben yeen güççükdüm o zamanlar amma zencilere kötü davrandıklarını hatırleym. baş rol oyuncusu yani filimin oolanı "kunta kinte" idi. bu diziden sonra çok esmerler "kunta kinte diye nitendirildi. benzer bir kullanım için (bkz: feliçita).
"eren peren olmak": darmadağın olmak, her biri bir yere dağılmak. "eren peren etmek": darmadağın etmek, her birini bir yana dağıtmak.
--- bobam vakdi zamanında ammim için "iki dene oolanı bi arada tuatamadı" dediydi.
++ eee?
--- ee'si ney olm...? biz yedi gardaşık gendi hepsini eren peren etti...
++ bunu neye deym biliyng mi? böök laf etmiycing, soona lafıı dönderip gıvırıp münasip bi yereee soharlar...
bir insan ne kadar yaşlı olursa olsun, eğer kendini yetiştirmemişse kendisine bir iş emanet edilmez. gafla'dan kasıt burada deve kafilesidir. develerin önünde daima bir eşek vardır, eşek olmazsa deve kafilesi yürümezmiş. eşşeğin büyük olması birşeyi pek değiştirmez zira üstünde daima bir insan vardır. eşşeğin yaşça büyük olması kafile başı olmasına yetmez, çünkü niteliği kafileyi doğru yöne sevketmeye yeterli değildir. sonuçta işi yapanın bir aracı pozisyonundadır.
--- oolum malları yerine teslim etdeez mi?
++ yok boba götüremedik.
--- noldu leyn?
++ lasdik patladı, deeştiremedik, lasdik usdası gelene gader aaşam oldu, yarine bırakdık.
--- yarine galan işin anasını s.kiim, eşşek naaden böök olsa bile gafla başı olamaz. eşşeklik bende saa iş buyurdum.