üzülmeyin has antepliler, antepte kalıp azınlık olmayı bile beceremeyen benim gibi antepliler var, artık hem gittiğimiz yerin yabancısı olmamız var, hem geride bıraktığımız dostarımıza yabancı olmasak da gittiğimiz yerin kültürü etkisinde emiş garış olamamanın acısı var.
4 numaralı entry hakkında küçük bir açıklama: fransızca "loupe" sözcüğünün yanlış telaffuzla türkçe'ye geçmiş hali olup orijinali "lüp" diye okunur, kumaş dokumalarındaki hataları tespit için kullanılan bir çeşit küçük boyutlu büyüteçtir.
normal öğün vakti dışında, ingilizlerin beş çayına denk düşen aperitif yimeklerin yindee vakit. esgiden bu vakitte çiyküfdeciler, kahkeciler bir de datlıcılar piyasaya çıkarlardı.
bir işi maddi çıkar için yapmamak veya para ile yapılan bir işten memunun olunmama durumunda para verildiği için değil işin içinde iyi niyet olmadığını vurgulamak için söylenir.
--- adam getmiş apartımana merkezi anten dakdırmış, yaw ben bunun parasında pulunda deelim amma baa gelip sormalı deel miydi, yoorum isdeymiseez isdemeymiseez deye? almış getirmiş gurmuş baa da aam sening hissene bu gaden düşüy, yog aam yog.. ayip yaw....
üst baş: bu giyim kuşam anlamından başka bir evin cümle kapısıdan en uzak noktasını ve evin en önem arzeden kısmını anlatır. (bkz: hacarlıysan üst başa) deyimi olayı güzel bir şekilde örneklendirmiştir.
--- çamırlı aykalarıynan evin taa üst başına gaden getmişler, orda saklammaç onynamışlar. ben de bir güzel elledim genneri.
bilindiği üzere "kahke", "simit"in anteplicesidir. büyük oranda yuvarlak olan simidi tanımlayan bir sözcüktür. yılanın yuvarlaıp dire şeklinde olmasını anlatır.
--- anamın gelinleenden galma sandıı garşıdırıydım. anaaam... dibinde bi dene kahkelenmiş yılan durmıy mı? gorhumdan ölcüydüm wallah.
birbiriyle çok iyi anlaşaşan her iki arkadaştan da nefret edilmesi halini anlatan söz öbeği.
--- seniyng dayı oolunan ammiyng oolu yeen eyi annaşıylar haa.
++ hee yeen eyi annaşırlar, hımhımnan burunsuz birbirinden uğursuz. benden uzak olsunglar da başga ihsan isdemem.
antebi terk etmiş olmak intiharın "taksitli" olanıdır. eng eng ölürsüng, çünkü lezzetsiz geçen ömre yazzıkklar ossungdur. buna yaşamak deel, dedeem kimi "taksitli intaar" denir ***.
mevsiminde "upload" edilen balcan kebapları, gış geldeende "down load" edilip, mikrodalga fırında ısıtılarak servis yapılabilir... hehee ben de yidim haa...
paklava; denişik bir antep telaffuzu; bu arada geçenlerde yunanistandaydım ne idiğü belirsiz bişeyi paketlemişler üzerine "baclaba" yazmışlar, yunacada aradaki "b" harfi "v" diye okunuyormuş, hadi neyse dedim; soona bi baktım anaaa..."greek traditional sweets" yazıy... .. ingilizcesinde de iş yok bu arada "traditional greek sweets" olmalıydı, siz balkavayı görseniz yeşillik diye yersiniz dedim içimden, dışımdan desem nolacak zaten anlamayacaklar. içine bal koymuşlar kestane koymuşlar, eh dedim kestane uymuş, zira en büyük liderleri iskender'in ne mal olduğunu cümle alem biliyor. şimdi görevimiz baklava/paklavamızı hemen tescilleyeceğiz neyle tescilleyeceğiz antep fıstığının bilimsel adını bulup, bu mal bunnan yapılır, bu da bizim gelenksel baklavamız deycez delecez .. hadi paklavacılar görev başına.
link'i tıklayıp resme bakarsanız daha anlaşılır olacak.
"gerçek geleneksel yunan baklavası"ymış, ne zaman geleneksel olduysa? bir de "ballı ve kestaneli"ymiş bak bak. "kestane" ne mal olduklarını anlatmaya yetiyor. askere bak arkasını dönmüş, kestane ile uyumlu olmak için heralda?
"roots" adlı 1977 televizyon dizi filmi. ben yeen güççükdüm o zamanlar amma zencilere kötü davrandıklarını hatırleym. baş rol oyuncusu yani filimin oolanı "kunta kinte" idi. bu diziden sonra çok esmerler "kunta kinte diye nitendirildi. benzer bir kullanım için (bkz: feliçita).
"eren peren olmak": darmadağın olmak, her biri bir yere dağılmak. "eren peren etmek": darmadağın etmek, her birini bir yana dağıtmak.
--- bobam vakdi zamanında ammim için "iki dene oolanı bi arada tuatamadı" dediydi.
++ eee?
--- ee'si ney olm...? biz yedi gardaşık gendi hepsini eren peren etti...
++ bunu neye deym biliyng mi? böök laf etmiycing, soona lafıı dönderip gıvırıp münasip bi yereee soharlar...
bir insan ne kadar yaşlı olursa olsun, eğer kendini yetiştirmemişse kendisine bir iş emanet edilmez. gafla'dan kasıt burada deve kafilesidir. develerin önünde daima bir eşek vardır, eşek olmazsa deve kafilesi yürümezmiş. eşşeğin büyük olması birşeyi pek değiştirmez zira üstünde daima bir insan vardır. eşşeğin yaşça büyük olması kafile başı olmasına yetmez, çünkü niteliği kafileyi doğru yöne sevketmeye yeterli değildir. sonuçta işi yapanın bir aracı pozisyonundadır.
--- oolum malları yerine teslim etdeez mi?
++ yok boba götüremedik.
--- noldu leyn?
++ lasdik patladı, deeştiremedik, lasdik usdası gelene gader aaşam oldu, yarine bırakdık.
--- yarine galan işin anasını s.kiim, eşşek naaden böök olsa bile gafla başı olamaz. eşşeklik bende saa iş buyurdum.