garnı argısın
cirtifis
"cırtıfış" diğer bir söylemi "yenglicek minire"
dezze
daha çok uzun bir "e" ile söylenir amma "deeze" gibi, gene de göynööze.
trt antep
eh ben de antep kültürünü ingilizce anlatırım şeyle ekranın sağ alt köşesinde, taman bi zamanlar işitme engeliler için vardı ya, eyle işde.
cevizli kitabevi
aleysan kardeşimin entrisi hatıralarımı depreştirdi. 70'li yılların zevkiyle şekillendirilmiş mobilyaları ve vitrini aklımda kalmış, bir de vitrininde çok uzun süre bakakaldığım "texas instruments" marka bilimsel hesap makinası. daha orta okula bile gitmiyordum o sıralar. diğer tuşların ne işe yaradığını merak edip durdum yıllarca. sonra öğrendik ne işe yaradığını ama mühendis yerine filolog olmuştuk artık. daha sonra öğrendiğim şey ise o hesap makinasının dünyanın ilk bilimsel hesap makinalarından biri olduğudur. bugünlerde "texas instruments" yazısı daha çok mmc kartlarda görülmektedir.
gaddim
ia istihkak
--- ammi bi tabak daa veriym?
++ yok yeenim yok, gatdimim doldu yeter elee saalık, yeen gözel olmuş.
anamın eerdii babamıng dohuduu
eskiden kadınlar eve bütçesine katkı için yün eğirirlerdi, anamızın eğirdiği buradan geliyor galiba. erkekler de tezgahlarda dokuma işi yaparlar. (hala dokumacılık antep için önmeli bir sektördür)dolayısı ile bu iki iş aile içinde olduğundan kişi bu duruma alışıktır ve alışık olduğu durumdan farklı birşeyle karşılaştğında söylediği şey de bu olur.
--- la bu nası poturaf makinası, kaat kimi lan, filimi nerde bunung?
++ yaw dişital bu?
--- o ney lan?
++ filimsiz, filimsiz bu?
--- la oolum filim yoksa, neye göre diyafram enstantene ayarı yapıcık?
++ otomatiik...
--- laa geet anamın eerdii babamınd odhudoo lormal makina yeter baa.
turistik carsi
enrty 4: evet şimdi hatırladım, orada merkez ortaokulu vardı, büyük pasajın pencerelerinden görünürdü. daha sonra okulun bahçesinin etrafındaki ayakkabı imalathanelerinin birinde yangın çıkıp birkaç kişi ölünce, o binalar yıkıldı. bahçe görünmeye başladı (daha önceleri söylemez pasajının arka kapısının yanındaki dehlizden girilirdi ve tam o kapının karşı tarafına düşen yerde eski bir antep evini lokantaya çevirmişlerdi) devamını bilmiyorum antep'te değildim. noldu sonra okul yıkılmış çarşı yapılmış. adı da "turistik" olmuş. eh vatana millete hayırlı olsun.
ayaz beyin odasi
iyi ısıtılmamış kapalı mekan, buuzz gibiii.
--- acı bobam gile gedek...
++ wallah ben bu gışıng sovoonda bobana mobana getmem, ne zaman getsek ev ayaz beyin odası yaw...
başkarakol
sene 1985, lise bire gediym, peco motorumnan. polis yoharda tarif edilen bidonun içinde deel sağ köşeye yahın bi yere sotelenmiş. daa lombalar gonmamış. yahaladı beni. ehliyet ve ruhsat. ruhsat var amma ehliyet yok. ceza yidik tabii. soona ben ceza yimenin sarhoşloonu üstümden atıncıya gaden polis bidona dönmüştü bile. bana oradan işaret ediy. ceza makbuzunu suya bas, sonra da suyunu iç dey. heç unutmam o günleri. yaw nası da gızmışdım. şimdi hatırladım başgaragol başlıını görünce gözlerim doldu.
sulu namet
"nispeten daha iyi" anlamına gelmekle beraber "bunun/onun yanında" söz öbeğinin arkasından gelir.
(bkz:
yunmuş yıhanmış)
gapı daşlamak
tahta kapılar genellikle galvanizli tenekeyle kaplı olurdu. kapılar, üzerindeki taş izleriy o evde doğan erkek çocuk sayısı hakkında bilgi veren tarih kitabı rolünü üstlenmişti. bu başlık olmasaydı ben hatırlamazdım bile, demek ki kültür hızla erozyona uğruyor.
mambo
dükkanın gerçek sanatsal derinliği olan biri tarafından tasarlandığını yıllar sonra anlayabildim, zira ben 16 yaşındayken melmeketten ayrıldım. en çok hoşuma giden şey de "mambo" yazısının kaligrafisiydi, kendine özgüydü, sanatsaldı. daha sonra "mambo"nun bir dans olduğunu dean martin'in şarkısı "mambo italiano"dan öğrendim ancak o zamana kadar mambo antep tarihinde yerini almıştı. gerçekten "mambo" gibi bir dükkanı ben ne öğrenciliğimin geçtiği ankara'da ne de izmir'de görmedim. zamanının çok ötesinde güzel bir müzik dükkanıydı. buradan bir duyuru yapmış olayım, elinde mambo'nun fotografı olan bir arkadaş varsa, facebook'daki sayfamıza eklesin. şehir kültürünün bir parçası olan mambo ile eskileri yadedip gururlanalım.
hih
sümkür demek yerine de kullanılır
---hıh de bahıym
--- hıh demiş bunnundan düşmüş
meyrik
bir türkü vardı, galiba barak havalarından biriydi, oy merik merik... diye gidiyordu... benim için muamma bir şahsiyetti, niçin bööle bir ağıt arkasından yakılmıştı... merik ismi hangi ismin nickleştirilmiş haliydi veya oricineldi, hala bilmiyorum.
omça omça
omça: eskimiş çöp süpürgenin küçülmüş hali. "süpürge omçası"
omça omça
omça omça: ikileme; zayıflıktan kemiklerin çıkıntılarının belirgin şekilde görünmesi
--- bu zayif gız kim ola?
++ ısdanbıllı nazife'nin gızıymış?
--- aboovv gemikleri de omça omça çıkmış, yimek yok mu ola ısdanbıl'da?
++ yok apla anoriksiye mi ne olmuş?
--- o neymiş kele?
++
çörten çalgını hasdelii, yanı yimek yiyemiymiş.
1996da açılıp batan mcdonald s
yani
macdomalds olup mehter marşıynan getmişlerdir. orada yimek yimiyen, batmasına gatgıda bulunan, memleketlerinin yimek şanını devam ettiren hemşerilerimi can-i gönülden kutluyorum.
gantep
gazilik ünvanı sayısı bilinmeyen gazi ve 6300'den fazla şehidimizin kahramanlığına istinaden verilmiş bir ünvandır. kısaltması yazılarak önemsizleştirelemez. ne olursa olsun o kahramanların anısına açık yazılmalıdır.
ağoş