hack edenlerin "hacklarını" vermek boynumuzun borcudur, allah allah allah allah.... yalnız isimler fransızlara değil lehçe (=polonya dili) gibi slavik bir dile benziyordu. bu kadar önemli olacağını bilseydim wallah not alır bulurdum heç olmazsa ne tarafa doğru seerdecemizi bilirdik ... allah allah allah allah....
zar zar zar(ı)lamak şekli de mevcut olup, hem uzun uzun ağlamak, zırlamak; hem de bir hastalık veya yoksulluktan dolayı (uzun süreli) acı çekmek anlamındadır.
arapça "çivi". bu kelime bana bir arap hakiyesini hatırlatdı, anñatmadan geçemiycim. hakiyeniñ adı "mismar goha" yanıı "goha [amminiñ] çivisi". goha ammi evini satmıya garar verir. bir müşdereden anñaşır amma bir şartı vardır. evin içindeki bir dene çiviniñ mülkiyeti gendine ayit olacakdır ve isdedee her zaman gelip çiviniñ yerinde durup durmadıını gontrol etme hakgı gendinde olacakdır. adam düşünür ve bunuñ çok da möhöm bişey olmaadıına garar verir. gün olur devran döner, bigün fırtanalı bi günde goha ammi yorganı döşşee sırtına vurmuş çiviyi gontrole geliy. eee ev saabi nedici? get mi deyci? şindi bir ülke yabancı bir ülkiye önemsiz görünen güççüg, güçücüycük, minninik bir imtiyaz verirse, günün birinde birileri yorgan döşşek orda galmıya gelebilir.
mıh/mıg vesilesi ile "çarmıh" ve "çeyrek" sözcüklerini de açıklayalım. çarmıh; "dört çivi" anlamına gelen farsça bileşik sözcük cihar (=dört), mıh (=çivi). peki neden dört?, isa peygamber (islam inancına göre judas) iki elinden ve ayaklarından çivilenmiştir, toplamı üç, dördüncüsü ise çarmıhın iki kalasını bir araya getiren çividir. çeyrek ise "cihar ü yek" dörtte bir anlamına gelen farsca sözcüğün türkçeleşmiş halidir, gaynak mı la, aha saa gaynak, rahmetli dedem yapıcı usdası "fahı mısdava".
onun sonunda bi de "la" var, thesecaat etdikleyn "francala"; kelime olur da hikayesi olmaz mı? ilk okula yeni başlamıştım. okumayı sökmek üzereyken aydın baba yokuşunda "özmermerler" isimli bir fırın açılmıştı. "özmermerler francala fabrikası" yazıyordu. neyse önemli olan "francala" burada. francala ney laaa? olmuştum meersem "somun ekmekmiş yaw", ben de bişey var zannetdiydim...
bakliyat için pişmesine rağmen hala sert olan, pilavlar içinse olması gerektiğinden az pişmiş anlamında sıfat. (tdk sözlüğünde bu anlam yok) (bkz: bişgel)
"teb demeden tebarekeye çıkmak" olarak biliyorum. burada çıkmak sözcüğü önemli zira kur'an kurslarında kur'an okuma aşamasına gelinceye kadar birkaç basamak vardır (hepsini unutmuşum), bunlardan biri "tebareke"dir. onun için gerekli aşamalardan geçmeden hemen tebarekeye çıkmak yapılması gereken birçok işi atlayarak tepeden bir işe konmak veya başlamak annamında kulanılır.
++ aa bu arvat her sene bi dene bi dene doorup doorup çıhartması yüzüne, sıçamaz ite döndüm....
--- geet naalet tek başıma yapdım deemi ben bunnarı? aaleming yanında beni gonuşdurtma...
telaffuzunu "bişgen" olarak hatırlıyorum. her türlü bakliyat ürününün piştiğinde yumuşak hale geleni için kullanılır. -gen eki ile yapılan kelimeler grubundan olmalı. kolayca pişen anlamında. (bkz: dik)
birbiriyle çok iyi anlaşaşan her iki arkadaştan da nefret edilmesi halini anlatan söz öbeği.
--- seniyng dayı oolunan ammiyng oolu yeen eyi annaşıylar haa.
++ hee yeen eyi annaşırlar, hımhımnan burunsuz birbirinden uğursuz. benden uzak olsunglar da başga ihsan isdemem.
antebi terk etmiş olmak intiharın "taksitli" olanıdır. eng eng ölürsüng, çünkü lezzetsiz geçen ömre yazzıkklar ossungdur. buna yaşamak deel, dedeem kimi "taksitli intaar" denir ***.
mevsiminde "upload" edilen balcan kebapları, gış geldeende "down load" edilip, mikrodalga fırında ısıtılarak servis yapılabilir... hehee ben de yidim haa...
paklava; denişik bir antep telaffuzu; bu arada geçenlerde yunanistandaydım ne idiğü belirsiz bişeyi paketlemişler üzerine "baclaba" yazmışlar, yunacada aradaki "b" harfi "v" diye okunuyormuş, hadi neyse dedim; soona bi baktım anaaa..."greek traditional sweets" yazıy... .. ingilizcesinde de iş yok bu arada "traditional greek sweets" olmalıydı, siz balkavayı görseniz yeşillik diye yersiniz dedim içimden, dışımdan desem nolacak zaten anlamayacaklar. içine bal koymuşlar kestane koymuşlar, eh dedim kestane uymuş, zira en büyük liderleri iskender'in ne mal olduğunu cümle alem biliyor. şimdi görevimiz baklava/paklavamızı hemen tescilleyeceğiz neyle tescilleyeceğiz antep fıstığının bilimsel adını bulup, bu mal bunnan yapılır, bu da bizim gelenksel baklavamız deycez delecez .. hadi paklavacılar görev başına.
link'i tıklayıp resme bakarsanız daha anlaşılır olacak.
"gerçek geleneksel yunan baklavası"ymış, ne zaman geleneksel olduysa? bir de "ballı ve kestaneli"ymiş bak bak. "kestane" ne mal olduklarını anlatmaya yetiyor. askere bak arkasını dönmüş, kestane ile uyumlu olmak için heralda?
"roots" adlı 1977 televizyon dizi filmi. ben yeen güççükdüm o zamanlar amma zencilere kötü davrandıklarını hatırleym. baş rol oyuncusu yani filimin oolanı "kunta kinte" idi. bu diziden sonra çok esmerler "kunta kinte diye nitendirildi. benzer bir kullanım için (bkz: feliçita).
"eren peren olmak": darmadağın olmak, her biri bir yere dağılmak. "eren peren etmek": darmadağın etmek, her birini bir yana dağıtmak.
--- bobam vakdi zamanında ammim için "iki dene oolanı bi arada tuatamadı" dediydi.
++ eee?
--- ee'si ney olm...? biz yedi gardaşık gendi hepsini eren peren etti...
++ bunu neye deym biliyng mi? böök laf etmiycing, soona lafıı dönderip gıvırıp münasip bi yereee soharlar...
bir insan ne kadar yaşlı olursa olsun, eğer kendini yetiştirmemişse kendisine bir iş emanet edilmez. gafla'dan kasıt burada deve kafilesidir. develerin önünde daima bir eşek vardır, eşek olmazsa deve kafilesi yürümezmiş. eşşeğin büyük olması birşeyi pek değiştirmez zira üstünde daima bir insan vardır. eşşeğin yaşça büyük olması kafile başı olmasına yetmez, çünkü niteliği kafileyi doğru yöne sevketmeye yeterli değildir. sonuçta işi yapanın bir aracı pozisyonundadır.
--- oolum malları yerine teslim etdeez mi?
++ yok boba götüremedik.
--- noldu leyn?
++ lasdik patladı, deeştiremedik, lasdik usdası gelene gader aaşam oldu, yarine bırakdık.
--- yarine galan işin anasını s.kiim, eşşek naaden böök olsa bile gafla başı olamaz. eşşeklik bende saa iş buyurdum.