geçen sene gasım ayında gözümde çıkan, tokdurların ilaç satma urguna adam kimi tedavi etmemeleri yüzüne, 9 aydır musdarip oldoom hala hafif şekilde devam eden, geçen süre içinde sürekli isim değiştiren göz rahatsızlığı. önce "it dirseedi" soona "gonjukdivit" oldu sonra metamorfoz geçirip "şalezyon" oldu. daa soona farettim ki sıcak eyi geliy sıcak tutup bi dişci arhadaşıma antibiyotik yazdırdım. ondan soona hemen hemen geçti kimi oldu. gıssadan hisse: it dirsee çıhınca nediciymişik? dişciye gedip etgili bi antibiyotik yazdırıp, gözümüze sıcak çay tamponu yapıcıkmışık, günde dört daafa her biri onbeş dakga.
yaw herşey başlık açmak için mahana oldu haa... yaw sizing baa gıcıınız mı var? zaten gelelim üç gün oldu, gemiklerime işliyen sıcaa şindiden özledim burda, siz orda "hava yeen sıcak kele zirvesi" düzenliyseez. ayip yaw, "ganada'da yağmırdan ıslanan halfe zirvesi" düzenlesem geliciiz mi?
antepte bol miktarda kullanılan bu sözcüğü başka yerde duymadım. biraz düşününce "gidişmek" sözcüğünü "kaşıntı olan bölgedeki his" olarak kullandığımızı, bu hissi bastırmak için de normal sözcük "kaşınmak" sözcüğünü kullandığımızı farkettim. bu bağlamda kelimenin cuk oturan meali #1969'da tam olarak verilmiştir. ayrıca standart türkçede bulunan bir kelimedir.
la get... o gader düzdükden soona bi şişe dürtmesi galıy, eti kesilmiş öbür malzemeler kesilmiş, ondan soona sıraynan iki saet makiniye düz, makina bi dene şiş dürtsün adına da kabab machine (= kebap makinası) de.... yeriii... kime yutduruysooz olm... bi de altyüzbin yen miş gaç kaat ediyse artı... amma baa bi dene faydası oldu allah var... "şişe dizmek" fiiilini öörendim... merak edenler için "skewer".
sayı ile satılıp alınan yumurta gibi üzerindeki aşrtların anlaşmaya bağlanması kolay birşeyi bile görmeden pazarlığa bağlanamayacağını söyleyen, ticari deneyim derinliği gösteren, pazarlık yapılan malın ortada olması şartını getiren antep özdeyişi.
birbiriyle çok iyi anlaşaşan her iki arkadaştan da nefret edilmesi halini anlatan söz öbeği.
--- seniyng dayı oolunan ammiyng oolu yeen eyi annaşıylar haa.
++ hee yeen eyi annaşırlar, hımhımnan burunsuz birbirinden uğursuz. benden uzak olsunglar da başga ihsan isdemem.
antebi terk etmiş olmak intiharın "taksitli" olanıdır. eng eng ölürsüng, çünkü lezzetsiz geçen ömre yazzıkklar ossungdur. buna yaşamak deel, dedeem kimi "taksitli intaar" denir ***.
mevsiminde "upload" edilen balcan kebapları, gış geldeende "down load" edilip, mikrodalga fırında ısıtılarak servis yapılabilir... hehee ben de yidim haa...
paklava; denişik bir antep telaffuzu; bu arada geçenlerde yunanistandaydım ne idiğü belirsiz bişeyi paketlemişler üzerine "baclaba" yazmışlar, yunacada aradaki "b" harfi "v" diye okunuyormuş, hadi neyse dedim; soona bi baktım anaaa..."greek traditional sweets" yazıy... .. ingilizcesinde de iş yok bu arada "traditional greek sweets" olmalıydı, siz balkavayı görseniz yeşillik diye yersiniz dedim içimden, dışımdan desem nolacak zaten anlamayacaklar. içine bal koymuşlar kestane koymuşlar, eh dedim kestane uymuş, zira en büyük liderleri iskender'in ne mal olduğunu cümle alem biliyor. şimdi görevimiz baklava/paklavamızı hemen tescilleyeceğiz neyle tescilleyeceğiz antep fıstığının bilimsel adını bulup, bu mal bunnan yapılır, bu da bizim gelenksel baklavamız deycez delecez .. hadi paklavacılar görev başına.
link'i tıklayıp resme bakarsanız daha anlaşılır olacak.
"gerçek geleneksel yunan baklavası"ymış, ne zaman geleneksel olduysa? bir de "ballı ve kestaneli"ymiş bak bak. "kestane" ne mal olduklarını anlatmaya yetiyor. askere bak arkasını dönmüş, kestane ile uyumlu olmak için heralda?
"roots" adlı 1977 televizyon dizi filmi. ben yeen güççükdüm o zamanlar amma zencilere kötü davrandıklarını hatırleym. baş rol oyuncusu yani filimin oolanı "kunta kinte" idi. bu diziden sonra çok esmerler "kunta kinte diye nitendirildi. benzer bir kullanım için (bkz: feliçita).
"eren peren olmak": darmadağın olmak, her biri bir yere dağılmak. "eren peren etmek": darmadağın etmek, her birini bir yana dağıtmak.
--- bobam vakdi zamanında ammim için "iki dene oolanı bi arada tuatamadı" dediydi.
++ eee?
--- ee'si ney olm...? biz yedi gardaşık gendi hepsini eren peren etti...
++ bunu neye deym biliyng mi? böök laf etmiycing, soona lafıı dönderip gıvırıp münasip bi yereee soharlar...
bir insan ne kadar yaşlı olursa olsun, eğer kendini yetiştirmemişse kendisine bir iş emanet edilmez. gafla'dan kasıt burada deve kafilesidir. develerin önünde daima bir eşek vardır, eşek olmazsa deve kafilesi yürümezmiş. eşşeğin büyük olması birşeyi pek değiştirmez zira üstünde daima bir insan vardır. eşşeğin yaşça büyük olması kafile başı olmasına yetmez, çünkü niteliği kafileyi doğru yöne sevketmeye yeterli değildir. sonuçta işi yapanın bir aracı pozisyonundadır.
--- oolum malları yerine teslim etdeez mi?
++ yok boba götüremedik.
--- noldu leyn?
++ lasdik patladı, deeştiremedik, lasdik usdası gelene gader aaşam oldu, yarine bırakdık.
--- yarine galan işin anasını s.kiim, eşşek naaden böök olsa bile gafla başı olamaz. eşşeklik bende saa iş buyurdum.