yeen
çok kötü, çok ağır (hasta)
+ abbuşun babası nasıl olmuş?
- hastahanadaymış, yeenmiş
çete
antebin kurtuluşunda önemli bir yeri olan yerel savunma kuvvetlerinin her bir birimine verilen addır. 10-12 yaşlarındayken yaşlı dedeler (genellikle o yaştaki çocuklara söylerlerdi): "gel bakalım çete" diyerek bizleri çağırır, antep için çarpışmış yiğit savaşçılarla bizi eş tutarlardı. haneğin büyüklüğünü çok sonra anladığımda ne yazık ki çete "kötü" bir anlamı çoktan kazanmştı.
kele
dikkati başka yöne yönelmiş insan algılamaya ikinci kelimeden başlar.. "kele" dikkati konuşana yöneltmek için kullanılan bir giriş sözcüğüdür, bazı durumlarda ağız alışkanlığından geçiş veya hitap sözcüğü olarak da kullanılır
pendir sikmac
metaforik olarak kalabalık otobüs veya dolmuşu tarif etmekte kullanılır:
++ anam nası geliym size, bütün otoboslar, dolmuşlar pendir sıkmaç
(bkz:
zırha zırh)
pendir sikmac
sıcak bazlamanın içine peynir doğranıp biraz çörek otu serpiştirilerek ve avuçta sıkılarak yapılan dürüm çeşididir
gullap
gıçına gullep takmak: başına bela almak
--getti bi dene tahoda çıkmış araba aldı gıçına gullep daktı uğraşıp duriy işde....
gullap
gullap
gullep takmak: eleştirmek
tintebaat
ingilizce "fastidious" sıfatının anteplice müthiş karşılığıdır, ingilizce-türkçe sözlüklerde "titiz" olarak tanımlanır, kısmi olarak doğrudur ama "memnun edilmesi zor" ve "tantanacı" anlamlarını "titiz" sözcüğü vermez. "tintebaat" bu anlamları da içerir bu sebepten ingilizce "fastidious" sözcüğünün tüm anlamlarının tam karşılığıdır.
antepli olduğuna şükretmek için 99 neden
motorsiklet kültürünü lütfen unutmayalım, motorsiklet sürmesini bilmeyen ve motorla en az 180 basmamış antepli var mıdır acaba?
abdal
bir çeşit çingenenin antepçesi
gercik gercik gulmek
ingilizce "chuckle" sözcüğüne cuk oturan antepçe gülme tanımlamasıdır
micik
gözlerini kırpışıtırarak bakanlar da anetepliler tarafından unutulmamış bu sıfatla onurlandırılmıştır. örnek: mıcık mıcık bakma leyn...
micik
gözleri küçük kimselere atfedilmiş güzel bir antep sıfatıdır. örnek: mıcık ahmet
mirc etmek
mıcırığını çıkartmak: mılç etmenin anteplice kıyaslama derecesi; çok fazla uğraşarak daha da kötü hale getirmek. tamir ediym dey eline aldı mıcırını çıhartıp geri verdi aam.
mirc etmek
çok sıkışık şekilde seyehat etmek: otobosda mılç olduk wallah.
mirc etmek
metaforik olarak insanın ezilmesi: anam, herif gamyonun altında mılç olmuş (=çok kötü bir şekilde ezilerek ahirete intikal etmiş).
mirc etmek
meyva ve sebze gibi doğal ürünlerin kötü şekilde ezilmesine izin vermek, örnek: anam temetosları narıng altınga goyup mılç etmişing.
ürünlerin bu hale gelmiş hali "mılç olmuş": wallah bacım aaa bu bizim salak oolan yımırtaları patatalarıng atına goymuş, yımırtaların hepisi mılç olmuş.
işi rasgelesice
birinden sevgiyle gıyabında söz edildiğinde zomulatılır, umumiyetle espritüel birileri içindir
sahre
ingilizce "picnic" fransızca "le pique-nique" almanca "das picknick" olan sözcüğün anteplicesidir, çok severim kendisini