sigorta
demek bugün siğorta şehrin ortası oldu ha?
bizim çocukluğumuzda siğorta şehrin en dış yeriydi. hasdeneye gideeceemiz zaman başgaragol'un oraya geldik mi, aşşaa dooru bir bağardık, aboo gidecek daha ne gadar yolumuz var, derdik...
yıllar ne gadar çabık geçiy.
23 agustos antep fener maci
antepsipor, ilk maçta fenerbahçe'yi yendi ama inşallah galatasaray ile beşiktaş'a da aynı şekilde oynar. nedense, fener'i yenen antepsipor, cimbom ile kartal'a hep yeniliyor.
toplanti ve gabul arasindaki farklar
gabul günleri avradlar için acayip neşeli olurken, herifler ve böyük oğlanlar için tam bir ızdırap olur. evin herifinin ve böyük oğlanlarının ağşam eve erken gelmesi yasahtır.
niye?
çünkü bu gün gabul günüdür :)
imam çağdaş
antepe gedeceem zaman arhadaşlarımın sürekli olarak baklava ısmarladıkları şahıs. amma ben heç gedip de alamadım. istambuldaki güllüoğluyla idare etmelerini söyledim.
bahdeniz
anaktarcı sarı ali'nin dedesinin lahabı: bahdeniz ahmet.
paypincik
parçalamak, parça parça etmek anlamında kullanılan bir kelime.
anteplice konuşurken gülmekten ölmek
istambula geleli tam 27 sene oldu. bugün bile konuşurken dilim halen antepliceye çalıyor. :)
hele de kalabalık bir yerde bir antepliynen karşılaştık mı, değmeyin gitsin keyfimize... herkesin ortasında vakır vakır anteplice konuşup, kıskançlıktan çatlatıyoruz.
deelip
çocukken devlip bahçasında serili hediklerden avuç avuç (ç)alıp yerdik :) çocuk aklı işte...
antepli olduğuna şükretmek için 99 neden
bir meclis olduğunda, yemek ve tatlı konularında birileri konuştuğunda, "ben antepliyim" deyince, "pardon abi" diyerek bu konuda son sözü bana bırakmaları...
antep modaları
eskiden bisiklet ve motosikletleri de gelinlik gız gibi süslemek modaydı. şimdi yapan kaldı mı bilmiyorum.
temetos
benim deezemin kocasının lahabı da "temetos hasan"dı.
beyran
lisedeyken sabahları fabrikaya staja gederken evimizin yakınında beyran yapan bir ammi vardı. ora geder ve beyran içerdim. bi seferinde ağzımı yakmıştım da, damağım soyulmuştu :)
hey gidi günler heeey
gatmer
güççükken gatmerci tükânının önüne geder, gatmerin yapılışını seyrederdik. o incecik hamurun mermerin üstünde açılması bize çok hoş gelirdi. senedeeen seneye bir defa gatmer yidik mi, bizden ağası olmazdı.
bundan on sene filan önceydi. bi gün antepe gelecektim. izmirli bir arhadaş benden gatmer istedi. sırf gatmeri istambula taze taze yetiştireyim diye, dönüşte uçağa bindim. sabahleyin gatmeri aldım, arabıya bindim, dooru havaalanına. gatmer paketi kucağımda olarak birbuçuk saat yolculuk ettim. niye derseniz? yogarı koysam, belki üstüne biri çanta manta koyar da, gatmerler ezilir diye.
şindi gatmer olsa da yisek :)
birinin antepli olduğu nasıl anlaşılır
geçen yaz annemle babam istambula gelmişlerdi. otogardan bindik bir taksiye ve eve gidiyik. yolda da bir yandan konuşuyduk. tabii, annemle babam da anteplice konuşmayıp, olabildiğince kibar konuşuylar.
bir ara taksinin şoför maallinde oturan ben "anne gız, o niye eyle olmuş" filan gibi bişey dedim. taksi şoförü bana baktı ve "siz antepli misiniz" diye sordu. üçümüz de şaşırdık. ben "nereden anladınız" deyince, şoför "ben, anteplilerden başkasında annesine "gız anne veya ana gız" diyen duymadım" diye cevap verdi.
o dakkadan soora biz aramızda kibar konuşmayı bırakıp, normal antep ağzına döndük. :)
cıllıkcılık
cullukculuk olarak da bilinen, kökeni cullumak olan, antepe mahsus bir deyim. aynen "utuzmak" gibi sadece antepte bilinen bir fiil.
antep sehir efsaneleri
yazıcığın altının gompile mezarlık olduğunu bilmeyim amma sanat okulunun yeri eskiden kabirlikmiş. ben sanat okulunda okurken, atelyelerde veyahut okulun düzdepe taraflarındaki ağaçlıklarda yalıngız bulunmayın, derlerdi. biz de heç teg başımıza dolanmazdıg. nemize lazım, belki bişeylen filan karşılaşırık diye...
garsambaç
güççükken sıcak yaz günnerinde garsambaç satan amminin bizim sokaa gelmesini nası da beglerdik. anamızdan beş - on guruş alıp da hemen garsambaç almıya goşardık. hey gidi günner hey!..