fazla konuşmanın iyi olmadığını; lüzumsuz çok konuşmanın gizli kalması gereken şeylerin ağızdan kaçmasına sebep olabileceğini ifade eden antep atasözü.
"yi kürküm yi"nin antepcesi heralda. böön öörendim. yanı fahırsang zengin düvününe getmemeng ilazım, çünkü galibreng tutmaz. sen akrabaasıng amma insan deelsing. veya şeyle bahalım olaya, ben fakirim bi urup dahabilmişim, yarinki vahıt benim düvünüme adam o gaden zengineenen "baa ne dakdı ki? bi urup aazına da çok bunnuna da" deyip uvak bir hedayenen gelmesi durumu çıhıy bundan. bence ne hoş ne adaletli. garibana gücünce üç guruş dak ki o da saa duva etsing. sosyal dayanışma bile demekki akrabalık ilişkileri içinde değil, maddesel güç çerçevesine indirgenmiş. eee hem amarihıya düşman olucung, hem amarihalı gibi düşünücüng. **
"uydu", "başkasına bağımlı insan/devlet" anlamına gelen bu sözcük, ben çocooken daa "uydu" sözcöö pek bilinmeyken anteplinin yangış telaffuz ettiği bir söcüktür.
--- yaw şindi bu telebizyon görüntüsü peyikden mi geliy yoorum?
++ nerden geliciydi ya? dünya tuvalak olm... güney afrigadaa görüntü nası gelici burıya?
--- nası yanı angnamadım?
++ bag şindi görüntü evel peyike gediy ordan burıya aşşaa iniy angnadıng mı?
--- heee... şindi annadım bi dene "v" harfi çiziy yanı...
++ inanameym angnadıng... hemi de dorgu angnadıng.
--- la get sen de bizi yeen eşşek yerine goydung yeerif.
ingilizce "difficult is done at once, the impossible takes a little longer" yanııı (= zor hemen yapılır, imkansız ondan azıcık fazla zaman alır). yüksüğü sıharsang herşeyi başarabilirsin. erkek geçiden bile "teleme" çıhardabilirsing **
işini adam kimi yapan kebapçı ki antepde bi sürü önne var benim her zaman tercihim olacaktır. birincisi ucuzdur, ikicisi kibarlaşmak veya incelmek zorunda hissetmem, üçüncüsü yimemi dürümümden damlada damlada irahat irahat yirim etrafımdakiler ayni kültürden oldoo için acayip acayip bakmazlar, dördüncüsü bahdenizidir, sovandır, temetosudur, büberidir isdeem kimi dürümüme doldurur yirim. yaşasın temiz ve işinin ehli kebapcılar. ** (u: demey miydik?) *
"kendisine çok güvenen", "imkan ve para sahibi olan", "zeki ve beşaratlı olan" kişi "benim diyen adamdır". amma baazi yüksük gerekdiren durumlarda bu adamlar bile "höserler".
--- benim deyen adamıng bile işi deel bu...
bazen de gendini yüceltmek isdiyen adam şeyle der:
--- biz o ellerde senelerce mücadele verdik, benim deyen adam bile zor dayanır beyle çiliye...
birbiriyle çok iyi anlaşaşan her iki arkadaştan da nefret edilmesi halini anlatan söz öbeği.
--- seniyng dayı oolunan ammiyng oolu yeen eyi annaşıylar haa.
++ hee yeen eyi annaşırlar, hımhımnan burunsuz birbirinden uğursuz. benden uzak olsunglar da başga ihsan isdemem.
antebi terk etmiş olmak intiharın "taksitli" olanıdır. eng eng ölürsüng, çünkü lezzetsiz geçen ömre yazzıkklar ossungdur. buna yaşamak deel, dedeem kimi "taksitli intaar" denir ***.
mevsiminde "upload" edilen balcan kebapları, gış geldeende "down load" edilip, mikrodalga fırında ısıtılarak servis yapılabilir... hehee ben de yidim haa...
paklava; denişik bir antep telaffuzu; bu arada geçenlerde yunanistandaydım ne idiğü belirsiz bişeyi paketlemişler üzerine "baclaba" yazmışlar, yunacada aradaki "b" harfi "v" diye okunuyormuş, hadi neyse dedim; soona bi baktım anaaa..."greek traditional sweets" yazıy... .. ingilizcesinde de iş yok bu arada "traditional greek sweets" olmalıydı, siz balkavayı görseniz yeşillik diye yersiniz dedim içimden, dışımdan desem nolacak zaten anlamayacaklar. içine bal koymuşlar kestane koymuşlar, eh dedim kestane uymuş, zira en büyük liderleri iskender'in ne mal olduğunu cümle alem biliyor. şimdi görevimiz baklava/paklavamızı hemen tescilleyeceğiz neyle tescilleyeceğiz antep fıstığının bilimsel adını bulup, bu mal bunnan yapılır, bu da bizim gelenksel baklavamız deycez delecez .. hadi paklavacılar görev başına.
link'i tıklayıp resme bakarsanız daha anlaşılır olacak.
"gerçek geleneksel yunan baklavası"ymış, ne zaman geleneksel olduysa? bir de "ballı ve kestaneli"ymiş bak bak. "kestane" ne mal olduklarını anlatmaya yetiyor. askere bak arkasını dönmüş, kestane ile uyumlu olmak için heralda?
"roots" adlı 1977 televizyon dizi filmi. ben yeen güççükdüm o zamanlar amma zencilere kötü davrandıklarını hatırleym. baş rol oyuncusu yani filimin oolanı "kunta kinte" idi. bu diziden sonra çok esmerler "kunta kinte diye nitendirildi. benzer bir kullanım için (bkz: feliçita).
"eren peren olmak": darmadağın olmak, her biri bir yere dağılmak. "eren peren etmek": darmadağın etmek, her birini bir yana dağıtmak.
--- bobam vakdi zamanında ammim için "iki dene oolanı bi arada tuatamadı" dediydi.
++ eee?
--- ee'si ney olm...? biz yedi gardaşık gendi hepsini eren peren etti...
++ bunu neye deym biliyng mi? böök laf etmiycing, soona lafıı dönderip gıvırıp münasip bi yereee soharlar...
bir insan ne kadar yaşlı olursa olsun, eğer kendini yetiştirmemişse kendisine bir iş emanet edilmez. gafla'dan kasıt burada deve kafilesidir. develerin önünde daima bir eşek vardır, eşek olmazsa deve kafilesi yürümezmiş. eşşeğin büyük olması birşeyi pek değiştirmez zira üstünde daima bir insan vardır. eşşeğin yaşça büyük olması kafile başı olmasına yetmez, çünkü niteliği kafileyi doğru yöne sevketmeye yeterli değildir. sonuçta işi yapanın bir aracı pozisyonundadır.
--- oolum malları yerine teslim etdeez mi?
++ yok boba götüremedik.
--- noldu leyn?
++ lasdik patladı, deeştiremedik, lasdik usdası gelene gader aaşam oldu, yarine bırakdık.
--- yarine galan işin anasını s.kiim, eşşek naaden böök olsa bile gafla başı olamaz. eşşeklik bende saa iş buyurdum.