ben güççüken mez moturu demek aha bu iresimdeki motur demekdi. soona daa denişikleri çıkdı amma, geniş sootma petekleri mez moturunun en belirgin özelliidi.
güççönüng adı hannedir. "sıhım" ortalama olarak 3-4 hanne bööklöönde bir küfde topaadır. yaalı küfde ve omaç sıhım ile servis edilirken, çiy küfde ve malhıtalı küfde hanne olarak servis edilir. **
böön yeen taaf bişey olmuşdur. sitiye girmiye çalışıyken aşşaada linkini verdeem sayfe belirmişdir. sözlöömüzüng halfe giriş sayfesi üzerinde guugıl translator belirmişdir ve sayfening alamanca oldoonu iddia etmişdir. bu vahim olayı esefle gınar antepcenin gandi şahsına münhasır bir lisan olduğunu tasdik etmek içun tüm filimadamlarımızıng bu gonudaki desdeklerini beklerik.
bu adamlar ellerinde semaver prensibiyle çalışan, böyükçe bir cezve (= moderin su ısıtıcılarının iki katı büyüklükte) ile kaynamakta olan menengiç gaavesi satarlar. esgiden, kenarı dışa doğru hafif kıvrımlı, kulpsuz fincanlarda servis edilirdi. iki ay evel antep'e getdeemde, anaa ne görüym, fincan bööklöönde güçcücük pilastik fincanlarda servis ediliy. hemen poturaf makinamı çektim çantamdan, la dedim fincan gaybolmuş getmiş, gahveci usdaları gaybolmadan hemen bi poturaf alıym bari dedim.
bir zamanlar belki görevleri çok daha önemliydi, son zamanlarda azalmış olabilir. ancak yüzyıllardır süregelen bir gelenek haline dönüşmüş bir olayı yok etmeye ağızbirliği etmek ne kadar doğrudur sorusunu sormadan edemeyeceğim. davulcuların makamsız çalmalarını, gevezelik etmelerini, işin tadını kaçırdıklarını elbette sonuna kadar eleştirebilirsiniz, ancak istememek biraz garip değil mi? o zaman sabah namazı kılmayan, cami yakınında oturanların da sabah ezanını susturmaları haklı bir zemin kazanmaz mı? zaten böyle birşey bazı tursitik bölgelerde kısmen uygulanmıştı. fonksiyonu kalmadığını düşünsek bile kültürümüzün bir parçası haline gelmiş ramazan davulunu desteklemeyi kültürel bir sorumluluk olarak görüyorum. izmir'de bazı işi bilen ramazan davulcuları, güzel maniler eşliğinde, düzgün makamlarla ne güzel çalar ve söylerlerdi. sonra bu garibanların topladığı üç kuruşa belediyeler göz diktiler, semtleri bu adamlara kiralamaya başladılar. bu işte çok para olduğunu zanneden kendini bilmezler ramazan davulculuğunu berbat ettiler ve böylece bu gibi başlıkların açılması binlerce yıllık islam geleneği olan memleketin sözlüğünde kendine yer bulabildi. antep'teki camilerin arasındaki mesafelere bir bakın, karagöz camii'yi merkez alalım ve etrafındaki camileri hemen bir sayalım. nuri mehmet paşa camii, tahtani camii, alaüdevle camii, alaybey camii, zencirli camii. bunların hepsini yürüyerek dolaşmaya kalksanız 15 dakikada hepsine ulaşabilirsiniz. böyle bir geleneğin torunları ramazan davulundan değil, densiz davulcdan şikayetçi olmalıdır. unutulmamalı ki bu inanç, ortaçağ karanlığı avrupası karşısında ışığıyla bizleri bin yıl süper güç yapmıştır.
aslında bu konuşulan birşeyden çok, uygulanan birşeymiş. bebekler şöyle birkaç haftalık olduktan sonra annesi dualar ederek bebeğin üst damağına baş parmağı ile üç defa basarak "sahabe boğazı olsun" dermiş. yani az yemek yiyen birisi olsun diye edilen bir duaymış. ***
birbiriyle çok iyi anlaşaşan her iki arkadaştan da nefret edilmesi halini anlatan söz öbeği.
--- seniyng dayı oolunan ammiyng oolu yeen eyi annaşıylar haa.
++ hee yeen eyi annaşırlar, hımhımnan burunsuz birbirinden uğursuz. benden uzak olsunglar da başga ihsan isdemem.
antebi terk etmiş olmak intiharın "taksitli" olanıdır. eng eng ölürsüng, çünkü lezzetsiz geçen ömre yazzıkklar ossungdur. buna yaşamak deel, dedeem kimi "taksitli intaar" denir ***.
mevsiminde "upload" edilen balcan kebapları, gış geldeende "down load" edilip, mikrodalga fırında ısıtılarak servis yapılabilir... hehee ben de yidim haa...
paklava; denişik bir antep telaffuzu; bu arada geçenlerde yunanistandaydım ne idiğü belirsiz bişeyi paketlemişler üzerine "baclaba" yazmışlar, yunacada aradaki "b" harfi "v" diye okunuyormuş, hadi neyse dedim; soona bi baktım anaaa..."greek traditional sweets" yazıy... .. ingilizcesinde de iş yok bu arada "traditional greek sweets" olmalıydı, siz balkavayı görseniz yeşillik diye yersiniz dedim içimden, dışımdan desem nolacak zaten anlamayacaklar. içine bal koymuşlar kestane koymuşlar, eh dedim kestane uymuş, zira en büyük liderleri iskender'in ne mal olduğunu cümle alem biliyor. şimdi görevimiz baklava/paklavamızı hemen tescilleyeceğiz neyle tescilleyeceğiz antep fıstığının bilimsel adını bulup, bu mal bunnan yapılır, bu da bizim gelenksel baklavamız deycez delecez .. hadi paklavacılar görev başına.
link'i tıklayıp resme bakarsanız daha anlaşılır olacak.
"gerçek geleneksel yunan baklavası"ymış, ne zaman geleneksel olduysa? bir de "ballı ve kestaneli"ymiş bak bak. "kestane" ne mal olduklarını anlatmaya yetiyor. askere bak arkasını dönmüş, kestane ile uyumlu olmak için heralda?
"roots" adlı 1977 televizyon dizi filmi. ben yeen güççükdüm o zamanlar amma zencilere kötü davrandıklarını hatırleym. baş rol oyuncusu yani filimin oolanı "kunta kinte" idi. bu diziden sonra çok esmerler "kunta kinte diye nitendirildi. benzer bir kullanım için (bkz: feliçita).
"eren peren olmak": darmadağın olmak, her biri bir yere dağılmak. "eren peren etmek": darmadağın etmek, her birini bir yana dağıtmak.
--- bobam vakdi zamanında ammim için "iki dene oolanı bi arada tuatamadı" dediydi.
++ eee?
--- ee'si ney olm...? biz yedi gardaşık gendi hepsini eren peren etti...
++ bunu neye deym biliyng mi? böök laf etmiycing, soona lafıı dönderip gıvırıp münasip bi yereee soharlar...
bir insan ne kadar yaşlı olursa olsun, eğer kendini yetiştirmemişse kendisine bir iş emanet edilmez. gafla'dan kasıt burada deve kafilesidir. develerin önünde daima bir eşek vardır, eşek olmazsa deve kafilesi yürümezmiş. eşşeğin büyük olması birşeyi pek değiştirmez zira üstünde daima bir insan vardır. eşşeğin yaşça büyük olması kafile başı olmasına yetmez, çünkü niteliği kafileyi doğru yöne sevketmeye yeterli değildir. sonuçta işi yapanın bir aracı pozisyonundadır.
--- oolum malları yerine teslim etdeez mi?
++ yok boba götüremedik.
--- noldu leyn?
++ lasdik patladı, deeştiremedik, lasdik usdası gelene gader aaşam oldu, yarine bırakdık.
--- yarine galan işin anasını s.kiim, eşşek naaden böök olsa bile gafla başı olamaz. eşşeklik bende saa iş buyurdum.