bir zamanlar belki görevleri çok daha önemliydi, son zamanlarda azalmış olabilir. ancak yüzyıllardır süregelen bir gelenek haline dönüşmüş bir olayı yok etmeye ağızbirliği etmek ne kadar doğrudur sorusunu sormadan edemeyeceğim. davulcuların makamsız çalmalarını, gevezelik etmelerini, işin tadını kaçırdıklarını elbette sonuna kadar eleştirebilirsiniz, ancak istememek biraz garip değil mi? o zaman sabah namazı kılmayan, cami yakınında oturanların da sabah ezanını susturmaları haklı bir zemin kazanmaz mı? zaten böyle birşey bazı tursitik bölgelerde kısmen uygulanmıştı. fonksiyonu kalmadığını düşünsek bile kültürümüzün bir parçası haline gelmiş ramazan davulunu desteklemeyi kültürel bir sorumluluk olarak görüyorum. izmir'de bazı işi bilen ramazan davulcuları, güzel maniler eşliğinde, düzgün makamlarla ne güzel çalar ve söylerlerdi. sonra bu garibanların topladığı üç kuruşa belediyeler göz diktiler, semtleri bu adamlara kiralamaya başladılar. bu işte çok para olduğunu zanneden kendini bilmezler ramazan davulculuğunu berbat ettiler ve böylece bu gibi başlıkların açılması binlerce yıllık islam geleneği olan memleketin sözlüğünde kendine yer bulabildi. antep'teki camilerin arasındaki mesafelere bir bakın, karagöz camii'yi merkez alalım ve etrafındaki camileri hemen bir sayalım. nuri mehmet paşa camii, tahtani camii, alaüdevle camii, alaybey camii, zencirli camii. bunların hepsini yürüyerek dolaşmaya kalksanız 15 dakikada hepsine ulaşabilirsiniz. böyle bir geleneğin torunları ramazan davulundan değil, densiz davulcdan şikayetçi olmalıdır. unutulmamalı ki bu inanç, ortaçağ karanlığı avrupası karşısında ışığıyla bizleri bin yıl süper güç yapmıştır.