thesecaat

Durum: 1238 - 0 - 0 - 0 - 14.03.2016 08:22

Puan: 11363 -

19 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Admin.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 62

anteplinin googleda aradıkları

arkadaş, antepli bir insan, neen, internette, eşşek dey aratır kına? hemin de eşşek dey aramada açık ara birinciyk. heç bişey demeym ben artı... cins miyik neyik *

1. gaziantep, turkey
2. samsun, turkey
3. kayseri, turkey

franca

somun ekmeğin antepdeki diğer adıdır ki somun da antep kelimesidir. bu kelimenin anarya gitmek ve alaburus gibi fransızcadan antepliceye geçtiği düşüncesindeyim... franca'nın acı daha kibarı francala'dır.

sözlüğün bir günde yüz başlığı geçmesi

böönkü 100 başlık şeysi "gunun ba$liklari.. (100 ba$lik)" olarakdan şu an gerçekleşmiştir. daha da artabilir. önümüzde hala 80 dakka var ötee gün için.

antebin yerlisi

antebin yerlileri uzak ya da yakın ama kesinlikle bi yerden akraba çıkarlar.

mehmetcik ilkogretim okulu

98 ve 99 senelerinde kaşıbeyazın* açılmasıyla birlikte maametcikden kaşıbeyaza kitlesel bir öğrenci göçü olmuştur. bu yüzden servisçiler arasında kaşıbeyaz'a gaşıgözü gopa denmiştir. çünkü mehmetçiğe bi tek kavaklıktan değil antebin her tarafından öğrenciler geliyodu*.

(bkz: antepteki öğrenci servisleri)

antep medyası

anaokulunda* sabah sabah ya fettah ya razak çizgi film gösteriy dey metropol tv seyrettirirlerdi bize...

anteplice filim isimleri

le fabuleux destin d'amelie poulain = gara gaderli ayuş
pearl harbour = antep harbi
testere=palta

antebe planetaryum kurulması

gaziantep büyükşehir belediye başkanı asım güzelbey'in ifade ettiğine göre türkiye'de sadece ıstanbul'da deniz harp okulu'nda gezegenevi (planetaryum) bulunduğunu ve askeri eğitim amacıyla hizmet veren bu planetaryuma okul gezilerinin düzenlenebildiğini, ancak buranın sivillere kapalı olduğunu, gaziantep'te yapacakları planetaryumun halka açık olacağını kaydetti.

planetaryum, çeşitli gök cisimlerini ve onların uzay boşluğundaki hareketlerini bir seyirci topluluğuna izletebilmek için özel olarak tasarlanmış bir salon. salonda yarım küre biçimli bir kubbe ekran şeklinde perde bulunuyor. kurgulanmış bir senaryo çerçevesinde yansı aracının ürettiği astronomik görüntüler, karanlık salonun kubbesinin iç yüzeyine yansıtılarak izleyicilere uzay boşluğunda gezinti yaptıkları hissi veriliyor.

kaynak: gaziantep sabah gazetesi

bu durum nasanın gasa (#20860) olması ya da ghöed (gaziantep havıya ötöberi eletme dairesi) kurulma durumlarını tetikliyebilir...

oğlum acı navar bizi neptüne elet

dünyanın yok olmıya başladığı zamanlarda insanoğlu uzayın çeşitli yerlerinde koloniler kurmuştur. dünyanın her yerinden insanlar kurtarılmaktadır. neptüne antebia kolonisi kurulmuştur ve buraya antepdeki insanlar nakledilmektedir. görevliler antep halkından artı antep yimee yimeden vazgeçmelerini, antebia'da kapsüllerle beslenmeleri gerektiğini anlatır ve bu antep halkını bu kapsüllerle tanıştırır:

antepavradi1: o ney kele? bi misafir fılan gelse önlerine bundan mı goyak yanı? adamın arkasından olmaz hanee ederler...
antepherifi1: la yoorum bunnan hıra pisik bile doymaz. beyle iş mi olur?
antepavradi2: esaas sahreye getmiş kimi biz bize yimeg götürsek.
antepherifi1: he anca eyle ederig artı

böylece antep sınırları içindeki hallik stokları 3 gün içinde parça ete dönüştürülerek paketlenir. tabi bunların yanısıra simit, bulgur, antep pendiri vb. maddeler de uzay gemisine yüklenir. geminin kalkacağı sırada sistem aşırı yükten dolayı uyarı mesajı verir. bilimadamları bütün gemiyi küçük dalgaboylu ışınlarla tararlar; gemide silah, cephane vb.** bi yükün olduğunu sanarlar. fakat tarama sonucunda gemideki bütün herşey organik çıkar. neyse hele allah kerim diyerekden gemi kaldırılır ve neptüne indirilir. sahre için yer belirlenir, uzay gemisinin ateşleme kısmı "artı gereek yoktur" mantığıyla o saat orda sökülerekten iki dakkada mangal haline getirilir. ve kebap pişmeye başlar. bu anda anteplilerin kimileri bayınır, gezegendeki herkeş bi taaf olur. çünkü mangalın yakılmasıyla gezegendeki yapay atmosferin dengesi allah bullak olmuştur. ayrıca anteplilerin yiyecek stoklarını bitirmelerinden de korkulmaktadır.

bir kurul toplanır, anteplileri kolonileşmeye katmamak gerektiği aksi takdirde insan oğlunun sonunun geleceği kararı alınır. böylece antepliler dünyada ölüme terkedilir.

götürülen antepliler geri getilir. antepdeki üs* kapatilmaya hazirlanirken bi antep avradı bi batman götüyle beraber gelir ve

antepavradi: oğlum acı navar bizi neptüne elet
görevli: sizlerin insanlık için tehlikeli olduğunuz tespit edildi. yaşama hakkınızı kaybettiniz.
antepavradı: beigy kele navarkına neptün şurdan şoora deel mi? iki dakka elet de. bak seni yeen beğendim satı antepden evericim seni.
görevli: lütfen üst kurula başvurunuz
antepavradı: ona da 1 tepsi paklava götürdük, hemin de çaadaşdan. o olur dedi satı
.....
görevli: artık yeter. şunları bindirin gemiye. bunlar burda kalırlarsa dünyadan neptüne bile baklava gönderirler bizi burdan alın diye. insanlığın ömrünü 50 yıl kısaltacaklar eğer birşeyler yapmazsak.
antepavradı: hace getmiş gader heyir sahibi oldun. allah seni şeyle ei bi avrada düşüre

şeklinde antep ırkı kurtulur. böylece bütün galaksi eşgili ufag küfde, altı ezmeli tike kebabı, şiveydiz gibi yemeklerle tanışmıştır. planet industries şirketi de üstüne su dökdöön kimi balcan kebabına dönüşen tabletler üretmiştir.

(bkz: yogeerif)
(bkz: anteplice bilim kurgu)
(bkz: antebe planetaryum kurulmasi)

sirkelemek

anteplice olduğunu bu başlığı gördükten sonra farkettiğim kelime.

(bkz: anarya gitmek)
(bkz: kus parmagi)

yuzuncu yil parki

ben küçükken* allebenin üstünde küçük küçük köprüler goyucularmış, "heye ne datlı olur" deyglerdi. 100. yıl parkını yaptılar ve millet yayan yeriyken maanoğlu köprüsünün tekelinden kurtulmuş oldu.

oyuncakistan

oyuncakistanın tarafımdan çekilmiş bi resmi:
http://img407.imageshack.us/img407/5150/oyuncakistanks4.jpg

ağm eskiden bu ağaçlar buader böyüg deeldi. 8-9 senede nası deeşti yav.

her it osurdugunda bi yalan soylemek

anteplilerin meendislik ve porogramcılık dehasının antep haneklerine yansımasının göstergesidir. it osurması olayı sayaç şartı olup, her it osurduğunda yalan sayısı 1 artırılır.

while(a){
if (it_osur==1){
yalanchilik++;
}
it_osur=0;
}

antepten uzakken en çok özlediklerim

simcity kimi düzenli binaları, her binanın altında garaj görmeyi
fıstıklı kadayifi*
nohut dürümünü
meyan şerbetini
sokakda anteplice konuşmalar duymayı
bi yere selaaamialeykim dey girmey
ağm bunları yeen özledim yav.

edit: bugün kampüsün otobüsüne millet yavaş yavaş binerken arkadan "deng ağm deng" demeyi çok istedim. ama desem de bişey farketmezdi ki...

antep in anlasamadigi memleketler

nedendir bilmem de antepliler, kilislileri ve maraşlıları pek sevmezler. bu konuda çeşitli hanekler vardır:

-kilisliynen yılanı aynı çuvala koymuşlar. yılan, "kilisli beni sokoor" demiş

- getme maraşa şerefinle yaşa

hatire

ia. hatır, hatıra. haatire şeklinde a uzatılarak söylenir.

-son bi şiş galıg. yi bag hatirem üçün.

-dohanma o saate. onun bende hatiresi var.

ekmek yemeden zayiflamaya calisan antepli

anteplinin en temel diyet türüdür. ne var ki bi işe yaramaz ki buna ve şaşmamak gerekir. anteplinin bilinçaltı paso yemek yemeyi emreder. yemeğin vazgeçilmezi ise ekmektir. zayıflamıya çalışan antepli düşünür: " dayım beyran içmeym, dayım kebap-dolma yimeym ama dayım ekmek yiyorum ve hergün şişmanlıyorum. demek ki beni ekmek şişmanlatıyo." şeklinde sonuca varır. uzun lafın kısası, sen get balcan kebabını suyunu akıta akıta yi, yuvalamey her gaşşaa* 50 dene ısığdırma başarısını gösterip ağzaa at, küşleme etleri çeynemeden yi, sabah sabah ya fettah ya razak beyranıı iç sonra da gel de ki bu ekmek beni şişmanladıy... yanlış yoldayız arkadaşlar. suçu maasim ekmee bulman.

(bkz: ekmeksiz yemek)

çıkla

antep insanının yemek yemesi 3 aşamadan oluşur:
1.yemeği eleştirmek ve yemek
2.doymak
3.ekmeksiz yimeg

3. aşama beyinle mide arasında haberleşme sağlayan sinirlerin zaman içinde felç olmasından ve bunun bir mutasyon olarak antep insanının genlerine işlemesinden kaynaklanmaktadır. bu aşamada bilinçaltından gelen anteplilik sinyalleri mideden gelen doyma sinyallerini bastırır. eğer mideden gelen doyma sinyalleri kuvvetliyse sigorta olarak şu cümleler kurulur:

-hele bi şiş de ekmeksiz yi.
-ekmek yimen.
-yoorum yimegden yisene ekmeği fuhara yisin*
-ekmek yime şişmanlarsın

(bkz: ekmek yemeden zayıflamaya çalışan antepli)

ipna

antepde bazı duvarlarda " bura çöp döken ipna" şeklinde cümlede kullanılmıştır***

lohan

antebin bi köyü. şahinbey belediyesi sınırları içinde yer almaktadır. yeni adı cevizli'dir. antep harbinde silah imalatında büyük emekleri geçen lohanlı mustafa büyük ihtimalle bu köydendir, evet. beni düşündüren nokta, lindsay lohan da mı buralıdır?

(bkz: lindsay lohan)
  • /
  • 62
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1238

lahaplar

benim deyen adam

antebin süperkahramanıdır. elinden her iş gelir, her işi dutar. yeen beşaratlıdır.

gendi şeyle olur zaar: www.eskiliufaksozluk.com/benimdeyen.jpg

gendini görenlerin hanee de şeyle olur aam;

x: la maamet şoo ney la, uçuy?
y: haası yav?
x: la diya diya görmeymin?

(beæaaaov)

a: o bir hallik
b: o bir gasap şeerdi
c: o bir pavyonçu
d: o bir dogdur
e: o bir fısdıg gıracaa
f: yogaam yog yangiliyn sen. buu esaas benim deyen adam!
g: beeey!?

pekey bu herif nedik? yanı boşuna mı söyleyg sabahden belli. yoog?:

-antep tarihinde en çok parey gendi gazanmış. en böyüg yatırımları gendi yapıg.

-bütün antebin dedigodusunu saklayacak hafızıya saaptir, yeen gafalıdır

-eşgili daraglıg tavasını, dana eti kullanarak pişirmiş ama dadı goyun etiynen bişig kimi olmuş

-bi haftasonu " hanan haraba ola windows. nalet saa da bill gates'e" deyp antep operating system işletim sistemini yazıg

-antebe manhattan yapmıştır. mimari porocey, alatirik tesisatını, aleynı gendi yapıgdır

-zırhda gıyma çekiyken, bi adım sendelemez. yerinden milim gımıldamaz, daş kimidir

-7 dagga içinde 42 dævaya gederek guinesse girmiştir. son zamanlarda yeen secaatli oldoondan bu rekorunu egale edecektir

-bütün bedduaları istisnasız tutmuştur

-gendini sepulturı'ya "gel aam hele bizde pateri çal, navar" dey çıırmalarına rağmen gendi heç oralı olmeygdır

-68 düble arahıyy tek başına oturdoo yerden bitirmiş, ardından üzüm depelemiş ve masere gazanı garıştırmıştır

-salça zamanı gurutulan biberleri, bes gendi pençesiynen toz haline getirip gırmızı biber etmiştir

-secaat seviyesi, fsecaat(armıt, gabag) = ((e^(armıt) * log(gabag))^10)! fonksiyonuna göre değişir.

gaziantep'in girişine yazılması gereken söz

dolmuşların kaldırılması

" mehmet nuri paşaya kadar durmaz" haneeni bitiren, yangılmeysam geden sene edilen iş. trafee iræağtledeg dey dutuldu. dolmuşlar tarpadak yitti getti meram, aleyını halg otobosu ettiler. o otokar marha dolmuşlar necoldu, şöferleri nişledi ola?

(bkz: antep dolmuşları)
(bkz: dolmuş diyalogları)
(bkz: dolmuş yazıları)

sıhırcım vermek

+düveni areym da uşaglara sıhırcım veriym. gendi hallarına gorsan heç bi iş dutmazlar.

arbet espriler

avradın bi denesi çalınmış, herifi de polis çıırmış

herifin bi denesi şişmiş, avradı da manefe innesi

herifin bi denesi yeen kibarmış, yeen beyefendiymiş amma dayım sası sası gohuymuş. neen ola?
-- herifin adı ali nazikmiş

herifin bi denesi sanayide yuvalama yimiş ölmüş. neen?
-- yuvalamıya makina yağı çaartırmışlar çünki

vodafone'lular anı yaşeylar, pekey antepliler neediyler?
-- anı depiyler (an-tep)

hitler'in nasyonal sosyalizm sistemi neden işe yaramamış?
-- çünkü goca alamanya'da bi dene bile nasyonal et makinası yokturmuş

herifin bi denesi evlendee günden belli amelmiş. neen ola?
-- çünkiii avradının adı

benim deyen adam

antebin süperkahramanıdır. elinden her iş gelir, her işi dutar. yeen beşaratlıdır.

gendi şeyle olur zaar: www.eskiliufaksozluk.com/benimdeyen.jpg

gendini görenlerin hanee de şeyle olur aam;

x: la maamet şoo ney la, uçuy?
y: haası yav?
x: la diya diya görmeymin?

(beæaaaov)

a: o bir hallik
b: o bir gasap şeerdi
c: o bir pavyonçu
d: o bir dogdur
e: o bir fısdıg gıracaa
f: yogaam yog yangiliyn sen. buu esaas benim deyen adam!
g: beeey!?

pekey bu herif nedik? yanı boşuna mı söyleyg sabahden belli. yoog?:

-antep tarihinde en çok parey gendi gazanmış. en böyüg yatırımları gendi yapıg.

-bütün antebin dedigodusunu saklayacak hafızıya saaptir, yeen gafalıdır

-eşgili daraglıg tavasını, dana eti kullanarak pişirmiş ama dadı goyun etiynen bişig kimi olmuş

-bi haftasonu " hanan haraba ola windows. nalet saa da bill gates'e" deyp antep operating system işletim sistemini yazıg

-antebe manhattan yapmıştır. mimari porocey, alatirik tesisatını, aleynı gendi yapıgdır

-zırhda gıyma çekiyken, bi adım sendelemez. yerinden milim gımıldamaz, daş kimidir

-7 dagga içinde 42 dævaya gederek guinesse girmiştir. son zamanlarda yeen secaatli oldoondan bu rekorunu egale edecektir

-bütün bedduaları istisnasız tutmuştur

-gendini sepulturı'ya "gel aam hele bizde pateri çal, navar" dey çıırmalarına rağmen gendi heç oralı olmeygdır

-68 düble arahıyy tek başına oturdoo yerden bitirmiş, ardından üzüm depelemiş ve masere gazanı garıştırmıştır

-salça zamanı gurutulan biberleri, bes gendi pençesiynen toz haline getirip gırmızı biber etmiştir

-secaat seviyesi, fsecaat(armıt, gabag) = ((e^(armıt) * log(gabag))^10)! fonksiyonuna göre değişir.

omer asim aksoy un halfelere seslenisi

ömer asım aksoy'un, anteplice hakkında yazdığı en büyük eser olan gaziantep ağzı kitabının birinci cildinin giriş yazısını az önce okudum. resmen bizim yaşadıklarımızı yaşamış. ulaşım imkanlarının çoğalmasından, radyolardan ve gazetelerden dolayı bölge ağzılarının, gelişimlerinin duracağını hatta gittikçe yok olacağını taa o vakitlerde farketmiş. o da bizim gibi endişeye kapılmış. ömer asım aksoy'un 65 sene önce duyduğu bu endişeye ilaveten, televizyon, internet ve gendi gomplekslerini antep şivesine boyutlıyan insanları düşünürsek, başta mitokondri olmak üzere tüm eşkili ufak sözlük halfeleri olarak antep şivesini ölümden kurtardık (bkz: eskili ufak sozlukten once eskili ufak sozlukten sonra).

30lu ve 40lı yılların şartlarını ve yerel ağızlar konusunda tek bir eser bile yazılmadığını göz önünde bulundurursak, bizden çok daha ağır problemlerle karşılaşmış. o da bizim gibi notlar alırmış. hatta not almayı unuttuğu ya da almaya üşendiği zaman, aklına geleni bir süre sonra unuturmuş ve buna çok üzülürmüş.

bu yüce insan keşke şu an yaşasaydı da ellerinden öpseydik*. işte beni geleceğe dönüş gaziantep psikolojisine sokan, biz halfeler için büyük bir rehber niteliğindeki 14 temmuz 1945 tarihli yazısı:

"son yirmi beş sene içinde iki dünya harbi koptu. bütün cihanda büyük değişiklikler oldu. memleketimizde de arka arkaya bir çok devrimler başarıldı ve yepyeni bir hayat başladı. yolların, taşıtların çoğalması, yurdun her köşesini birbirine yaklaştırdı. türlü bölgeler halkı arasında münasebetler doğup gelişti. bir yerden başka yere gidenler, oraya kendi ağızlarından kelimeler, deyimler, dil özellikleri götürdüler. bu alış veriş, yüzyıllarca kendi özelliğini saklamış olan bir bölge ağzına, başka ağız özelliklerinin de katılıp karışmasına yol açtı. bundan başka yazıda yaptığımız devrimle, sayıları çok artan okullarla, baskıları ve çeşitleri fazlalaşan kitap ve gazetelerle, bütün yurdu kaplıyan radyo yayını ile, genel dil geniş ölçüde yurdun her köşesine girdi. işte bu sebeplerden dolayı bölgelerin ağızlarında eski nitelikler kaybolmaya başladı.

bu özellikler unutulmaktan kurtarılmalı ve incelenmelidir
hızı ve genişliği daha ziyade büyük şehir ve kasabalarda ve aydınlar arasında açık surette görülen "bölge ağızlarını bırakıp, onun yerine genel dili kullanmak meyil ve hevesi" önüne geçilemeyecek bir olaydır. ve esasen genel dilin böylece yayılmasında fayda vardır. çünkü her bölge halkının kendi ağızlarıyla konuşmaya devam etmeleri, genel dilin gelişimini yavaşlatır. o halde bölge ağızlarının zararına olmakla beraber, bu akışın önüne geçmek doğru değildir. fakat bu, ağız özelliklerinin büsbütün unutulmasını istemek anlamına gelmez. ortadan çekilmekte olan bu özelliklerin vakit geçirilmeksizin incelenmesi, zaptedilmesi de gerektir*. vakit geçirilmeksizin kaydı önemlidir: dilde değişme ve gelişme her zaman olagelen bir hal ise de zamanımızdaki değişmeler -yukarıda da söylediğimiz gibi- başka devirlerinki ile ölçüştürülemiyecek derecede çabuk ve geniş olmaktadır. biz yaşta bulunanlar, kendi bölgelerinin bu dil gelişmelerinden önceki ağızlarını iyi bilirler. fakat bizden sonra yetişenler, bunların büyük bir kısmını bilemiyorlar. daha sonra gelecek olanların o ağızlar hakkındaki bilgileri daha az olacaktır. bu sebepledir ki büyük bir dönüm devresi yaşamakta olan bizim nesil için, her bölge ağzını ayrı ayrı inceleyip saptamak büyük bir ödevdir. yoksa bulnar gittikçe biraz daha geçmişin karanlıklarına gömülecekler, unutulacaklar, kaybolacaklardır. benim babaannemden işiterek öğrendiğim bir çok kelimeler, deyimler, dil özellikleri vardır ki bunları kendi bölgemizde bilenler veya kullananlar daha şimdiden kalmamıştır. çocukluğumuzda biz annemize ana, ağabeyimize ağa derdik. bugünkü gaziantep çocuklarının ağzında "ana, ağa" kelimeleri hemen hiç yoktur. hepsi de "anne, ağabey" diyorlar*

bir ağzı incelemek için (biz halfelere hitap ediyor)
bir bölge ağzını etraflı şekilde incelemek kolay bir iş değildir. hele bu konu üzerinde daha önce uğraşılmamış bulunması, güçlüğü bir kat daha artmaktadır. bunu yapacak kimsenin, o bölgede doğup büyümüş, yahut orada uzun zaman kalmış olması ve esaslı bir dil bilgisi bulunması şarttır. fakat bu kadarı yetmez. araştırıcı*, "dikkatli, keskin görüşlü olmalı" ve bu iş üzerinde uzun zaman sabırla, azimle çalışmalıdır. bir bölgede yetişmenin oradaki ağzı incelemk için gerekli olduğu söz götürmez. şu kadar ki bunun bir de mahzuru vardır: araştırıcı, etrafında konuşulan sözlere yabancı olmadığından bir takım özellikler onun dikkatini çekmeden geçebilir (bkz: anarya gitmek). işte buna meydan vermemek, bütün özellikleri görebilmek ve kaçırmamak lazımdır. bu, "dikkat" ve "görmeye alışmak" meselesidir. "uzun zaman çalışmak" şartına gelince: insan bildiği ağzın bütün özelliklerini düşünmekle hatırlayamaz. bunun için baştan başa süzülmek ister. halbuki bir ağız, bir kitap gibi açılıp ilk satırından son satırın a kadar gözden geçirilebilen, bir kısmı bugün alt tarafı yarın, öbür gün incelenebilen ve filan yerde sona ereceği belli olan bir varlık değildir özelliklerini bir bir, sırasıyla önümüze dökmez. bunlar biz istediğimiz vakit değil, rasgele*** ortaya çıkarlar. onları daima konuşmalara dikkat ederek biz yakalıyacağız.

ilk zamanlarda sık sık notlar alırız. fakat gitgide not edilecek yeni şeyler bulmak güçleşir (bkz: #18629)(bkz: sözlükteki kesatlık)(bkz: halfelerin sözlükte aktif olmama sebepleri). çünkü yeni dinlediğimiz konuşmalarda, önce zaptettiğimiz bir çok kelimeler, özellikler tekrarlanır durur. bununla beraber, daha az nisbette yeni maddeler de çıkar. böylece seneler geçer. amma bütün dikkatimize rağmen işin arkası bir türlü alınamaz. sebebi şudur ki konuşulan ağzın eksiksiz olarak dikkat süzgecimizden geçmesi için gereken vakit, bizim ömrümüzden çok uzundur(bkz: #600) (bkz: #28786).

bu açıklamalardan anlaşılır ki, işini iyi yapmak istiyen araştırıcı, derleme ve incelemeye başladıktan sonra, o ağzı konuşanlar arasında yıllarca çalışma ve bu uzun zaman boyunca gayet dikkatli ve uyanık bulunmak zorundadır. bir taraftan kendi bildiklerini, hatırladıklarını kaydedecek, bir taraftan etrafındaki konuşmaları inceleyici kulağıyla dinliyerek devamlı surette notlar alacaktır. aklına gelenleri ve işittiklerini hemen zaptedemez, belleğine güvenerek not etmeyi sonraya bırakırsa onları kaçırmış olur, bir daha kolay kolay hatırlayamaz*. başımdan çok geçmiştir: bazen yolda giderken aklıma, not edilmesi gereken bir dil özelliği gelir. o anda durup cebimden defterimi çıkararak yazmaz da bu işi ilk oturacağım yerde yapmak istersem, yazılacak şeyi unuturum.

gece yatağıma girdiğim yahut uykum kaçtığı zaman da hatrıma gelen şeyler olur. bazı vakit yataktan kalkar, bir tarafa yazarım. bazı vakit de kalkmaya üşendiğimden unutmıyarak ertesi günü yazmak maksadiyle bir kaç defa kendi kendime hatırlatırım. fakat ertesi gün çoğunu hatırlayamam. bunlardan aldığım ders şu olmuştur ki akla gelen bir şey, hiç vakit geçirilmeden tesbit edilmelidir. hatta yataktan kalkmak lazım gelse bile...

kaçırılan maddeleri bir daha hatırlayabilmek veya işitebilmek için belki de senelerin geçmesi gerekir. çünkü her gün ağızda dolaşan dil unsurları bulunduğu gibi, insanın ancak üç, beş, on, yirmi yılda bir defa karşılaşacağı unsurlar da vardır. bu sebeple kısa bir zamanda toplanmış olan dil varklıkları her halde eksik olur.

bu kitabın*, her özel kelimesi veya başka dil unsuru üzerine günlerin, haftaların, ayların sabrı, dikkati ve emeği harcanmıştır. fakat, az önce dediğim gibi, bir şahsın ömrü, tam bir incelemeye yetmez. onun başka emeklerle tamamlanması lazım gelir (bkz: eşkili ufak sözlük) (bkz: #27)(bkz: #201) "

yahçek

yeen datlı bi ekip çalışması oldu. prototifi 2.5 sene önce çıhıgdı. aklıma taa birinci geleneksel eskili ufak sozluk iftarinda ellaam'ın, yahçek gullanmadan evel yah çekerken öksüren adam doğaçlaması geliy. video yirmiyedi'nin "pejo, pejo. pejo eyi esas. yog ganuni de eyi de..." demesiynen başley amma ben orda bitiym. hele maamethalfe'nin "dışarılı belliyollardı" şeklinde demeç vermesi mükemmel yav. sicanhasaninpompasi'nın düğünlerde en önde gendinin gaçdıı hakiyesi, insanın gözünün önüne resmen düğünün ilk 10. saniyesinde gaça gaça piste çıhıp, oralıgdaa 5-6 adamı aniden yahçektirmeye çalışan birisini getirmekte. her dæggasını bilmemgaç dæafa seyredigdim. yazıları, gonuşmaları* gaç kez deeştim, cızdım bilmeym. ama sırf şu "pejo pejo. pejo eyi esas..."ı duyuym dey, rafik'in durduk yerde "arhædaşlar hele bi yæh çekek yav" deyp herkeşin zombi kimi birden yah çekmeye başlamasını görüym dey baştan baştan seyrediym gene.

(bkz: eşkili ufak fikir sanat)

eşkiliufaksözlük

tarihsel süreçte yazıya geçirilmemesine rağmen, yüzyıllardır kuşaktan kuşağa sözlü biçimde aktarılarak bugünlere değin ulaşmayı başaran "anadolu ağızları", on yıllardır, gerek konuşucuları gerekse toplumun geneli tarafından bir kusurmuş gibi algılanmakta, salt bir eğlence aracı olarak görülerek yıpratılmakta ve ister istemez yok edilmektedir. oysa ki, küreselleşmenin alıp başını gittiği çağımızda, türkçemizin yabancı dillere karşı koruyuculuğunu gizlice üstlenmiştir anadolu ağızları; osmanlı zamanında arapça'nın ve farsça'nın baskısı altında ezilen türkçe'ye benliğini tekrar kazandırması gibi... ağızların, yazıya aktarılmaması bir yana, ancak ilgili yörenin insanları tarafından konuşulduğu unutulmamalıdır; ki onlar da vazgeçerlerse, o ağız ölmeye mahkum bırakılacaktır. işte tam bu noktada, gaziantep ağzı'nın, namı diğer anteplice'nin, ne kadar şanslı olduğunu görebiliriz. interaktif bir sözlüğe sahip olan ve buna bağlı olarak sanal ortamda oldukça etkin kullanılan tek anadolu ağzı, anteplice'dir. önceleri internet ortamında, diğer ağızlar gibi iki-üç kelime ile barınabilen ve ancak pek az kişinin özel mesajlaşmalarında kendisini gösterebilen anteplice, 2007 ekim'inde, tam da "antep uşakları"nın gaziantep'in gittikçe kozmopolitleşmesinden ve antep kültürünün yok olacağını düşünmelerinden bunalığı bir dönemde, tamamen antep kültürüne odaklanmış eşkili ufak sözlük'ün kurulmasıyla sanal ortamda yaşam şansına sahip oldu. anteplice'nin 21. yüzyıla uyarlanması ve yazıya aktarımı gibi konularda zamanla uzmanlaşan sözlük yazarları tarafından daha önce örneğine rastlanmamış büyük bir interaktif bilgi kaynağı haline getirildi, sözlük kurucusu mitokondri tarafından fitili ateşlenen bu antep furyası. bugün, antep kültürü ve anteplice, eşkili ufak kadrosunun uğraşlarıyla sosyal platformlarda yahut multimedya sitelerinde ağırlığını hissettirir oldu; dışarılıların zihinlerindeki yanlış gaziantep imajının üstesinden gelinmesi de cabası. artık "eletmek" sözcüğünün varlığı-yokluğu değil "acı navar beni neptün'e elet" hikayesi; "pafsımak" kelimesinin kabalığı-kibarlığı değil "yuha adamlar pafsıyg et kimidirler. gender mæarif'deyhan gohularını taa garadaş'ıng oralıgdan alabilirseéz" antebistik aforizması tartışılıyor. peki buna benzer bir oluşum neden diğer yörelerde değil de gaziantep'te gerçekleşti? çünkü olaylara farklı açılardan bakabilmek ve genellemelerden bağımsız olarak düşünebilmek gazianteplinin genetik bir özelliğidir; bunun kanıtı da, bir ağza perspektiften bakarak çağa ayak uydurabileceğini kanıtlayan eşkili ufak sözlük'ün kurulmasıdır.

arbet espriler

avradın bi denesi çalınmış, herifi de polis çıırmış

herifin bi denesi şişmiş, avradı da manefe innesi

herifin bi denesi yeen kibarmış, yeen beyefendiymiş amma dayım sası sası gohuymuş. neen ola?
-- herifin adı ali nazikmiş

herifin bi denesi sanayide yuvalama yimiş ölmüş. neen?
-- yuvalamıya makina yağı çaartırmışlar çünki

vodafone'lular anı yaşeylar, pekey antepliler neediyler?
-- anı depiyler (an-tep)

hitler'in nasyonal sosyalizm sistemi neden işe yaramamış?
-- çünkü goca alamanya'da bi dene bile nasyonal et makinası yokturmuş

herifin bi denesi evlendee günden belli amelmiş. neen ola?
-- çünkiii avradının adı

kel ferit

antep lisesi'nde müzik öğretmenliği yapmıştır. kimileri bu adamı antepden müzisyen çıkmamasının sorumlusu olarak görmektedir*

düman

düman

ia duman:
-hele şoo gapıyy ört, içeri bütün düman olug
ya da
-amaan! hele herifin suratına..! çıırmadan ayın bayın olug. düman mıydı neydi bunnarın adı?

anteplice tabu kartlari

kelime: carıs

aşşadaa hanegleri söylemeli deelsin:
-malamat
-nalet
-irezil
-elalem

gaziantep

dünyanın en bahtsız şehri
Henüz takip ettiği biri yok.
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort