adana kulturunun tanitimi karsisinda anteplinin durumu
antep kültürünün diğer şehirler arasında tanıtılmamasının en büyük sebebi kendi insanından kaynaklanmaktadır...antep insanı hiçbir zaman kendi reklamını yapmaz...antep hakkındaki saçma sapan bilgilerin yanlışlığını ispatlamaz onun yerine o saçma sapan fikirlere kendide inanır...antebin iyi tanıtılmamasının altında aslında anteplinin şehrinin kıymetini bilmemesi yatar...diğer şehirlere baktığımız zaman ordan çıkan ünlüler,bilim adamları,yazarlar vs vs.her konuşmalarında lafı mutlaka kendi şehirlerine getirirler..ama antepli bir ünlü için bu geçerli değildir,siz hiç antepli olan ve yurt genelinde tanınmış birinin antep şöyle değerlidir,böyle güzeldir dediğini gördünüzmü..göremezsiniz çünkü yok..şu anda şanlıurfa bile antepten daha çok tanınır halde,nasıl derseniz hepinizinde tahmin edeceği gibi ıbrahim tatlıses sayesinde..adam dünyanın öbür ucunada gitse urfayı dilinden düşürmüyor,yada ferdi tayfur'un adanalıyım demesi yetiyor o şehre ilgi çekmek için...antepte biz güneydoğunun parisi antep deriz ama dışarda çoğu yerde urfa olarak biliniyor...antebin fıstığından ve baklavasından başka bilinen bir özelliği yok malesef...tamam antepli yemeği sever,yemeğe düşkündür,en zengin mutfağa sahiptir ama antep sadece bumudur..hani nerde sanayisi,kültürü,tarihi değerleri,gelenekleri,şehrinin güzelliği ....dışarıların gözünde bizler sadece yemekten,baklavadan,fıstıktan ibaretiz...2009 yılında dışarda hala antebi köy olarak bilen insanlar varsa bu onların suçu değildir....antebi tanımıyosun bilmiyosunuz diye onlara kızıyoruz,çoğu zaman tersleyip atıyoruz çoğumuz...ama hiç düşünüyormuyuz biz bu adamlara kendimizi tanıttıkmıda,hakkımızdaki yanlışları oturup anlattıkmıda bizi tanımasını bekliyoruz diye...bugüne kadar antepli hangi sanatçının,miletvekilinin,bükokratın,yazarın antep hakkında ağzından bir kelime çıktı,hangisi televizyonlarda antebi tanıtacak sözler söyledi yada antepliyim gururluyum dedi...aksine bazıları antepli olduklarını bile inkar ettiler bırakın tanıtmayı...
durum böyleyken televizyonlara yada dışarda antep bilinmiyor,tanınmıyor diye yakınmak çok büyük saçmalık olur...boşuna dememişler ne ekersen onu biçersin diye ...onun için kimse şikayet etmesin antep kültürü tanınmıyor diye...antebi kötü yapan yine kendi insanıdır,boşu boşuna kimse başkasına suç bulmasın.
yemekteyiz antep televizyonunda yapılsaydı olabilecekler
bir kere kesin kavga olurdu hemde reyting olsun diye değil baya baya...
-sen yavaş ben saa yidiririm şimdi onu.
-itin atın bohunu yin..
-kele hösünde yimek yiyek nadar çok car car ediysez.
-sen ömründe beyle sufra gördün mü ola ..gibi hanekler havada uçuşurdu.
yarışmaya katılan avratlar birbirini hasetlikten yemekle ilgilenmezlerdi,sürekli birbirleriyle sidik yarıştırmaktan geri kalmazlardı...eşya,kıyafet, takı, saç baş yarışına girerlerdi,her gün için ayrı kıyafet,altın ayakkabı alınırlardı... hatta işi abartıp salon takımını yenileyen,mutfak eşyalarını yenileyenler bile görülürdü ....hefirlerinin iflas bayranı çekmesi muhtemel olurdu, değil yarışma sonundaki 10bin tl 100bin tl bile kurtarmazdı harcamalarını...
normalde yemekten götü göbeği birbirine karışmış olmasına rağmen sürekli sağlıklı yaşam öğütleri verirdi...kibarlıktan hasetlikten karınları aç kalkarlardı sofradan yemeği beyenseler bile beyenmemiş ayağına yatarlardı.en fazla verecekleri puanda muhtemelen 2 olurdu.
yarışmaya katılan erkekler muhtemelen avrad işine meraklı avrad aba modunda olurdu..her şeye burnunu sokar,hiç bişeyden anlamaz ama herşeyi anlamış gibi yapar artı üstüne birde maço ayaklarına yatardı sanki evde iki lafından birinin pekey avrad olduğunu kimse bilmeymiş gibi..yarış esnasında burnu ganamış gibi yemek yedikleri halde hiçbir yemeği beyenmezlerdi...yarışma boyuncada sadece yedikleri için olaylardan pek haberleri olmazdı.gecenin sonunda verecekleri puansa 3ü geçmezdi.
açık göt görse bi parça kebablık ummak
her şeyden kendinede pay çıkaran,her gördüğünden isteyen kimseler için kullanılır.
-gız bu aşşe manyah mı ney kele..ne zaman bişey alsam hemen acı navar bada al deyn bıkdım vallah...
+bacım onun huyu eyle baada aynısını ediy vallah gösdermey artı aldıglarımı..
-aman anam ayıp vallah ..açık göt görse bi kebablık umuy avrad..beki herkeş aldının aynısını alsın istemey heç düşünce yok yanı avradda..
+en eyisi çok sık görüşmemek bu avraddan acı araya mesafe goycun şeyle, beki anlar o zaman..
-he vallah doru deysin,durda eyle yapıym bende..
bir adi iki olmak
''gız adını dul etmek'' şeklinde de kullanılır.
-bacım oğlan evi oğlan asgere getmeden nikahlarını gıydıragda eyle getsin dey,bilmeymki nedsek ola..
+eyle
elden ayrıksı işmi olur kele..iki sene varda oğlan gedip geleneçe...sona ucunda ölüm var galım var nolur nolmaz tama.
-vallah bilmeym yeen sıhışdırıylar az galdı oğlanın getmesine deye,haber bekleyler işde bizden..
+
kele anam
eyi düşünün daşının haa.. sona durdug yere gızın,
gız adını dul edersez tama,yazzık olur haa..
iki cirtik hanekleyek zirvesi
ayıp tama bide resmini goymuşoz gelen var gelemeyen var tama..dışardayık deyede bu gadar edilmezki..
mezarlığın yanından geçerken arabanın radyosunu kapatmak
mezarlığın yanından geçilirken sadece arabanın radyosunu kapanmaz artı olarak bütün ölülerin ruhuna gitsin diye fatiha okunur.bunu antepli olan herkes antepte olsun olmasın hangi şehirde yaşarsa yaşasın mezarlık yanından geçerken mutlaka yapar.
gelin görme
gelin görme demek damatlar için işkence gibi geçen 10-15 gün demektir...gelin görme başladığı günden itibaren damat kendi evine ancak izinle girip çıkabilir...sabah erkenden evden çıkması ve akşam ancak ev boşaldıktan sonra eve girmesi gerekir..akşamları bir köşede kımıldamadan put kimi oturmalıdır,yoksa evdeki çeyiz düzeni bozulabilir....yemek yemesi ,su içmesi,tuvalete gitmesi her şeyi sorun olur..evin her yeri çaput çulla doludur damat hangi yöne gitse orayı elleme ,şurayı bozma,kele geçte otur bi köşeye uyarılarına maruz kalır...antep avradları için ne kadar vazgeçilmezse ,erkekleri içinde bi o kadar gereksiz bir olaydır yani..
benden yani
bunun birde ''senden yanı'' şeklinde olan kullanımı vardır.
-bacım senden yanı bi sorunum yog vallah benim amma gelinezi bir türlü içim almey...yanı zoraa getmesinde acı getirme bidaa o avradı benim evime navar..
mabal
antepde vebal verilmez...nabal atılır..hatta atılırkende işaret parmağı tükürüklenir ve nabal atılan kişinin boynuna sürülür böylece nabal atma işlemi gerçekleşmiş olur.
-aha boynuna tükürömü sürdüm yeri nabalım boynuna artık isder yap isder yapma..bende günah geddi yeri..sen düşün artı gerisini...
dadlı dadlı yimenin acı acı osurması olur
yaptığın herhangi birşey sana o anda iyi gibi gelsede,acısı sonra çıkar anlamında bir sözdür.
-ana gız vallah aynı yaz gelmiş tama,aşamaca işde gıssa golluynan çalışdım böön..
+gızım daa havalar ısınmadı tama sen neen aldanıy güneşe hasde olursun vallah..
-yok kele ossam şimdiyece olurdum tama,bahsana bişeyim yog işde.
+he he sen eyle belle datlı datlı yimenin acı acı osurması olur tama , sabah öbür gün bi yerinden dert dutarsa söylerim ben saa..
yada sana yapılan iyilik karşılıksız bir yardım gibi gözüksede gün gelir ödemek zorunda kalırsın demektir.
-bacım vallah düğünde dahıntınız eyi oldu,gelinin golu dali bilenzik doldu meram..
+eşim eyle deysinde datlı datlı yimenin acı acı osurması olur,sabah onların hepsini geri götürüp dahıcım ben tama..babalarının hayrına mı daktılar sanki baa...
-kele sen niye götürüyn oğlun götürsün işde ona dakdılar sonuçda..
+he he o da eyle deydi...yok anam yok sen ne deysin olan baa oldu gene tama,hös bes hös..
yağ yiyen it yüzünden belli olur
ben bunu ''yağ yiyen pisik yüzünden belli olur''şeklinde biliyorum.
karşıyaka
-antebin ekmeği söbe karşıyakadan kız almaya töbe sanırım bu söz anlatım için yeterince açık.
duz
ayrıca birde antepte kurban bayramlarında kurbanlık kesilmeden önce hayvana tuz yalatılır,sonra su içirilir hayvan öyle kesilir...ben hep hayvan son kez su içsin diye yapıldığını düşünürdüm ama eti lezzetli olsun diye yapılıyormuş galiba.
anteplilerin balcan delisi olmasi
bence patlıcanla yapılan yemek sayısının fazlalığından bu duruma gelmişiz biz...insan 2 gün aynı şeyi yese 3.gün bıkma noktasına gelir usanır,ama patlıcanı haftanın 7 günü yesen bıkmazsın,çünkü patlıcanla yapılan yemek sayısı çoktur ve yemeklerin tadı tamamen birbirinden farklıdır yani patlıcan hergünde yense kabak tadı vermez...mesela antepli birinin evinde yazın 1 haftalık yemek listesi şöyle olabilir ve evdeki hiç kimse ''ya hergün patlıcan mı yenir'' diye şikayet etmez,bilakis memnun olur,ama aynı şey diğer sebzeler için geçerli değildir tabi..
örnek menü
pazartesi:dorgama
salı :karnıyarık
çarşamba:söğürme
perşembe:patlıcan dolması
cuma: :kazan kebabı
cumartesi:alinazik
pazar : patlıcan kebabı
dolayısıyla çeşit bu kadar çok lezzetlerde harika olunca gelde patlıcan delisi olduğuna şükretme şimdi.
temetos
-temetos bekmezi(domates salçası)
götümden düşmüş götümü beğenmey
'' götümden çıkmış baa yüzgeçcilik örgetiy'' şeklinde de kullanılır.
antepte bu lafın çıkış hikayeside şöyledir...bir gün hoca abdest almak için göle gitmiş ama o sırada büyük tuvaleti gelmiş,hoca etrafına bakınmış ama yapacak yer yok , hoca son çare kimse farketmesin diye göle yapmış tuvaleti...tabi hocanın pisliği suyun yüzünde çıkmış ve suyun üzerinde ilerlemeye başlamış...bunu gören hocada kendi kendine ''bak bak götümden çıktıda baa yüzgeçcilik örgetiy'' demiş..ne kadar doğru bilmiyorum tabi...bende annemden duymuştum.
o günden beri antepte anne babasının yaptığı işi yada hareketi beyenmeyen çocuklar için bu deyim kullanılırmış...
sunnet dugunu
son zamanlarda yapılan bilimsel açıklamalara göre erken sünnetin yani bebeğin kırkı çıktıktan sonra yapılan sünnetin idrar yolları enfeksiyonu riskini azalttığı kanıtlanmış bulunuyor...doktorlar bebeğin sağlığı için erken sünnet ettirilmesi gerektiğini söylüyor...tıpın ancak 2000'li yıllarda farkına varabildiği ancak anteplilerin bu geleneği yıllardır uyguladığı anteplilerin ne kadar akılane bir iş yaptığını açıkca ortaya koyuyor.
gaziantep ile ilgili kitaplar
-anka kentim antebim = oğuz tümbaş
sözlüğün bir günde yüz başlığı geçmesi
gün geçtikçe sayısı artan online halfeler sayesinde çok kısa bir zaman sonra gerçekleşmesi mümkün olan olay...
düğünlerde ellerinde mumlarda gelin ve damadın etrafında dönen antepliler
sadece antep düğünlerinde gördüğüm gelenektir, gelin ve damadın salona gelmesine yakın oğlanın anası tarafından misafirlere küçük mumlar dağıtırlır...gelin damat salona girerken misafirler salonun giriş kapısında bu mumları yakıp karşılıklı dizilirler ve ellerini havada karşılıklı birleştirirler...gelinle damat düğün salonuna bu mumların altından geçerek girerler...sonra yeni çift ilk danslarını etmek için pistin ortasına gider ve ellerinde mum olan misafirler gelinle damadın etrafında çember oluşturular ve onlar dans ederken etraflarında mumla dönerler....bir süre sonra çember bozulur ve herkes dans etmeye başlar ama o mumlar elden bırakılmaz sönene kadar mumla beraber dans edilir...son zamanlarda durum nedir bilmiyorum ama bu gelenek antep düğünlerinin vazgeçilmezidir.
ayrıca antep düğünlerinin vazgeçilmez geleneklerinden biride kız kıza dans etmektir.