eskiden ev ekmee(yuha) yapılırken, sacın üzerinde açılan yufkanın içine yalnızca sarıyağ ve şeker konarak yapılırdı. şeker tam olarak erimez ağızda kırt kırt ederdi.
evirgecin sağı-solu yağlı ve dıbık dıbık, katmerin bazı yerleri ise ortut ataşının alevli yerine denk gelirdi ki işte orası acaip gevrek olurdu.
canı sağ olaçça avratlar biz çocukları beyle gandırırlardı.
biz katmeri beyle bilirdik.
ecinniler (dostoyevski) ? hömmücüler
budala (dostoyevski) ? andaval
kumarbaz (dostoyevski) ? humarcı
hayvan çiftliği (orwell) ? davar bazarı
niteliksiz adam (musil) ? arsavat
sefiller (hugo) - maasimler
ve durgun akardı don (şolohov) ? alleben kimi ahan su
don kıyısında hasat ? don torpaanda yolma
insanlık durumu (malraux) ? ev halı
yüzyıllık yalnızlık (marquez) ? bir asır yalıızlık
ukalalık veya küstahlık karşısında söylenen bir deyim olup esasında karşıdakini örtülü ödenekten küçümsemek niyetli söylenir.
cümle evvela "ey aağam" diye başlar..
genellikle bir kullanımlık veya uzun süre dayanmayan nesnelere için verilen ad.
- la maamdeli, nası eyi mi la bu makine, marhası ney bunun?
- ehven birez; galdır at marha..
- e, o gaden parıya bu gaden olur aağm.
barak türkmenlerince söylenegelen atasözü.
insan birbirini tanıyınca nefret biter işte. tavuklarımızın davarlarımızın birbirine karışması bu yüzden işte.
(bkz: çadır kardeşliği)