mintag govasi

Durum: 166 - 0 - 0 - 0 - 07.04.2011 00:26

Puan: 2664 -

16 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 9

antep sendromu

æam şindi stokholm, viyana, londra sendromları var ya, ben de antep’in neen olmasın diye düşündüm. bu sendrom için bazı olasılıklar şeyle:

1) antep sendromu, antep sevdalısı kişilerin yediği her şeyde antep fıstığı bulunması isteğine verilen isimdir.

2) antep sendromu, her pazar mangal kayma ve et yemeyi saplantı haline getirme durumu için kullanılan psikolojik terimdir.

3) antep sendromu, satın alınan her ürünün satış fiyatı üzerinden indirim yaptırmak için satıcıyla pazarlık edilmesi, indirim yaptırmadan asla mal almama durumudur.

4) antep sendromu, yah, maşallah ve aboo çekilmesinin hemen ardından zılgıt çekmenin şartlı refleks haline gelmesine verilen isimdir.

5) antep sendromu, gavaklıkta yapılan yeriyişin hemen ardından yine gavaklıkta katmer, karışık kızartma, börek ve sınırsız ekmekten oluşan ve verilen gramların yerine kiloların alınmasına neden olan kahvaltının yapılması durumudur.

antep oyunları

bir benzeri var mı bilmiyorum ama ' dürüm oyunu' diye bir oyun hatırlıyorum.* bu oyun iki kişiyle oynanırdı; biri dürümün içi olurdu, diğeri de dürümü saran kişi. dürümün içi olan çocuk büyük bir kilimin ya da örtünün üzerine sırtüstü uzanır, diğeri de onu dürüm yapardı, antep deyimiyle dürüm ederdi. eğer daha fazla çocuk oynarsa dürümcü sabit kalır dürümün içi sırayla değişirdi. yani burada dürümcü çocuğu recep usta, diğer çocukları da nohut, ökçe, garışık gızartma, vb. olarak düşünebiliriz. kaç kez bu oyunda dürümcü olup kardeşimi, misafirliklerde de bütün çocukları yan baştan dürüm ettiğimi bilirim... bu oyun, antepli çocuk psikolojisinin diğerlerinden ayrı bir dalda incelenmesi gerektiğinin kanıtlarından sadece birisidir. şimdi düşündüm de, başka hangi ilden bir çocuk kardeşini dürüm etme ihtiyacı hisseder ki... *

maamedis aintabicus

(bkz: ilk antepli) homo saphiens primus antepia: mamedus

kulağının böcüğü ölmek

bir de yaşam sevincini yitirmek, fazlasıyla durgun olmak anlamında kullanılan " böcüğü ölmek" deyimi var. ama benim bildiğim kadarıyla bu, maraş ve çukurova tarafında kullanılıyor daha çok. hatta atilla atalay'ın, yine bu deyimin yaşam sevincini yitirmek anlamını kastederek isim verdiği "kalbin böcüü" diye bir kitabı var.

ilk antepli

araştırmalar gösteriyor ki antep muhtemelen dünya’nın en eski şehri, en azından ilk on şehrinden biri…
www.ufodigest.com/article/ancient-et-ufo-and-modern-ancient-astronauts-eras-time-global-brain-train
(sayfada ‘antep’ diye aratırsanız, ilgili bölüme ulaşabilirsiniz)

peki ilk antepli kimdi?

bu sorunun cevabı bir gün bulunsaydı, bu sonuca mazmahor köyü yakınlarında bulunan bir tablet üzerine yazılmış hiyeroglif yazısıyla ulaşılırdı. yazıttaki harfleri fıstık, mangal, köfte topağı, kebap şişi, tırnaklı pide ve buna benzer şekiller oluştururdu.

yazıtı çözmeye çalışan kriptanalistler bir kelimenin birçok defa tekrarlandığı fark ederek büyük ihtimalle bunun ilk anteplinin adı olduğunu savunurlar ve uzun çalışmalar sonucunda bu ismin " mamet" olduğunu çözerlerdi. çağrışım yapsa da bunun mehmet isminden farklı bir orijine sahip olduğunu keşfeder, ismin kökenini araştırdıklarındaysa ilk anteplinin muhtemelen acıktığında ‘mama’ benzeri bir ses çıkardığını, sıklıkla acıktığından bu kelimenin her söylendiğinde değişikliklere uğrayarak zamanla ‘mamet’ haline geldiğini düşünürlerdi.

yazıt üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda mametle ilgili edinilen bilgiler; gosga bir yeriyişi, kendinden önde giden bir göbeği, aynı renkte ayakkabıları ve kemeri, en az üç anahtarı ve sevdiği kıza açılmak için aracı olarak kullandığı bir rafığı olduğu şeklinde olurdu. ayrıca secaat ve tebaat saabi, işini bilen, tene yimezse doymayan, içinde yaşadığı koloniyi yönlendiren, habitatı yöneten, evinin herifi bir karaktere sahip olduğu da edinilen bilgiler arasında yerini alırdı. sık sık "æam", " inoo", "obaav", "yerii", "yoorum" benzeri sesler çıkardığı yazıttaki bilgiler ışığında uzmanlarca doğrulanırdı.

fıstığı para yerine kullandığı, sürekli antep fıstığı ekip yetiştirdiği, büyük fıstık tarlaları oluşturup fıstık ihracatının temelini attığı ortaya çıkardı. ayrıca yemek için koyundan başka hayvan avlamadığı, avladığı koyunu ise her pazar ormanda mangal kayarak pişirdiği tespit edilirdi.

bilim dünyasındaki adı homo sapiens primus antepia: mamedus olur, linklerde de görebileceğiniz gibi, dünyanın her yerinde adına kitaplar yazılır, üniversitelerde ders olarak okutulurdu.

http://img522.imageshack.us/i/mamet1.jpg/

http://img227.imageshack.us/i/mamet2.jpg/

*

dırnaa uzamak

birinin havey şaşıracak* kadar fazla servete, popülariteye veya özgürlüğe sahip olması durumudur. kişi ben benim ben kimim seviyesine geldiyse durum daha da vahim demektir. cümle içinde örneklendirecek olursak:

- erkek gısmının dırnaa yeen uzamamalı. siz de herifleriize diggat ediñ gızım. neler duyuyg her gün, ne pavlikatörler dost dudmuşlar, ne evler açmışlar o arvatlara dey. allah esirgiye.

ya da

+ yogæam! ben lise mezunu gız isdeym evlenmiye. ünüverste mezunu oluñca selbeslée yeen alışıylar, dırnaa uzamış oluy onnarıñ. söz geçiremeysiñ, dööş dava oluy soona.

kimi...

nesi var

antepte sıklıkla kullanılan bu ifade bir şeyden veya bir kişiden bahsederken onun mevcut duruma uygun olduğunu, akla yatmayacak ve onda karar kılmayacak hiçbir olumsuz yönü olmadığını belirtmek için kullanılır. ayrıca tıpkı 'değil mi?' gibi bir eklenti sorusu olduğundan cevap gerektirmez. okunurken 'nesi' kelimesinin son hecesinde ses tonu ve vurgu en yüksek noktadayken 'var' kelimesinde ses tonu ve vurgu düşürülür.

- anne açık gonuşuym, ben o son getdiğimiz gızı yeen beğenmedim.

+ bæk gene bi gusur buluksuñ haa oğlum. şuna cici buna bee. fısdık kimi gızdı, nesi var?

- yav gözelleéne bişey demeym zaten de boyu acı birez bayaa* gıssaydı.

+ viccaa! senin boyuñ lormal oldoondan anca beyle bi gız olmalı. hem hecin devesi kimi gızı neyniyek... bu gız da çıtı pıtı yanı, gıssa sayılmaz ki...

- ey tamam anne. heç bişey demeym ben. sen gendi gendine bul, görmiye get. seniñ beğendiğin gıznan evlenirim ben. bu ney yav! beğenmedim deym, galbim tıpılamadı deym. dæa ne déyek yoorum...

(bkz: galbi tıpılamak)
(bkz: neyden kötü)

sözlüğe yazdıgı entrynin halfeye mail olarak geri gelmesi

2 gün önce yazdığım entry'yi kardeşimin "eşgili ufak sözlügden sæa gelsin dostum" şeklinde bir maille bana göndermesiyle az önce tecrübe ettiğim, lise ve ilkokul arkadaşlarımın hatta tanımadığım birçok insanın facebook profilinde paylaşmasıyla "noluy la" dememe neden olan durumdur.

anteplice hiphopcı zenci diyalogları

+ baa bæk dostum, eğer ölmeg istemeyseñ o mındar elleriñi hemen çek üzerimden. yogsa gafanıñ bekmezini ahıtırım.

- heey millet! şu güccük, beyaz herife de bi bæhıñ. ne belliy ola gendi gendini?

+ anlaşıldı ahbap. biriniñ saa buralarda kimin patron oldoonu göstermesi gerekiy.

- hey hey hey sakin ol dostum! bırak o lanet pıçaa eliñden. angnaşabiliriz. aa haadi dostum!

+ şimdi o lanet olası bedeniñi buradan kaldırmag için 3 saniyeñ var evlat. yoksa o kahrolası gafanı sumsoomnan ikiye ayırır beyniñi balcan
börgü
ne çeviririm.

- senin sorunuñ ne biliyor musuñ…
- şo iki omzuyñ üsdünde gafa yerine mahsere gazanı daşımañ.

+ kapa çeneñi pislik!

- pekala ahbap! savaş mı istiyorsuñ? eyleyse gel ve istedeéñi al.

+ seni uyarmıştım güccük beyin. canıñ cehenneme pislik!

abdo usta

http://katmerciabdousta.com/ani.html
'bir hikaye okudum hayatım değişti' dedirtecek niteligde olandır.
okurken gözleri nemlendiren, 'helal ossung yoorum.' dedirtendir.

antepliceye benzeyen agizlar

aslında birbirleriyle aralarında direkt bir bağ olmamasına hatta birbirlerinden çok farklı iki aksan olmalarına rağmen karadeniz şivesi ve antep ağzındaki ' da' ifadesinin kullanımı benzerlik gösterir. antep ağzında bu ifade, karadeniz şivesindeki kadar ön planda değildir ancak zaman zaman kullanılması bir antepian phenomenadır. bu ifade her iki aksanda da soru cümlelerinin sonuna eklenerek mevcut duruma gösterilen şaşkınlık, kızgınlık, sitem gibi tepkileri vurgulamak amacıyla kullanılır. yalnız antep ağzında bu, tam bir 'a' sesiyle değil de 'æ' ya daha yakın bir sesle telaffuz edilir. bir diyalogla örneklendirecek olursak:

karadenizli:
- pen de diyurum çi, haçen habu antepliler nasil boyle cuzel konuşiylar da?*

antepli:
+ æam şindi kebabı, bæklavey yiyip de yavan gonuşma mümkün mü yav? angnadıyk angnadıyk angnameysıız... bu ney da?* *

antep işi çeşitleri

balolu (danseden gelin ve damat figürlerini içeriyor diye biliyorum)
*

degisikli

en kısa haliyle, bir işi 'değişiklikler yaparak' meydana getirme. ancak sadece antep'e has bu kullanım, içeriğinde ve özünde permütasyonu barındırır. yani buradaki değişim belirli bir grubun kendi elemanları arasındaki değişime dayalıdır ve bu kelimeyi genelde bir fiil takip eder; değişikli giymek/kullanmak gibi...

- allah canıñı almıya seniñ. ne de datlı olugsuñ ya... serseri bu oolan yemin ediym aynı bi serseri.
+ yav ney ney! gene nettim yav?
- oolum o gotuñ ney? saa gaç dene kemer almadım mı ben? gene nereñe düşürügsün o pantolonuñ belini. küloduñ görünüy haberiñ yog!
- bi de daa üsdüne geyecek bişeyi yogmuş kimi gıssa gıssa bulüzler geyiy. asıl gızlar beyle beğenmezler seni dængalak oolum benim...
+ baa garışmaan anne. düşük bel geymey, metal dingnemey fılan seviym ben. bu da benim tarzım, saygı duyun lüffen.
- uyş kibar, tarzıymış! aaşam o bobañ eve geliñce gonuşulacag bu. neen beyle yavan ediyn, bi taaf ediyn genni gennini?
- saa o gader gömleknen süveter aldım, gotçu yusufdan naader got aldım. değişikli değişikli geysene. adet tertipli tertipli geyersin, kibar kibar kemeriñi taharsıñ...
+ ey anne ey! aa ben çıhiym, arhædaşlarnan sanhoparkda buluşucug.
- iki elin yanıña uzana desem yazzık. heeeç! kimnen gonuşuym ki ben... allahınnan ısdıfıl ol yeri.

16 19 kasim 2010 kurban bayrami eskili ufak sozluk bayramlasmasi

adı zirve olmasa da katılamadığım 273615.* zirvedir.
'yæl-laaa!' tepkisinin hemen ardından bu suçu işleyenlerle onlara yardım ve yataklık edenlere 'geding æam geding, dalga mı geçiysiiz yav...' diye sitem ettiğim zirvedir.
gedemeyenneri gısgançlıglarından tourette hasdesi edebilecek niteliktedir.

- mamed hele bæg! şoo gızın gözü niye atiy la?
- hæa... temam temam bildim. bu şoo heç bi zirveye gatılamıyan gız dee mi?

(bkz: sözlükteki heç bi zirveye katılamayan halfe pisigolocisi)

anteplice şiir çevirileri

milyon dæfa ayten

ayten’i dæhığım gafaya
ooof canıma deysiñ aytenli ırahılar içiym
hoşuma gelmezse alleben’iñ rengi
acı ayten çalıym, yeen gözel oluy.
ayten’nen alahælı
şarhılar söyleym, bişeyler yazıp çiziym
sæate bægmey galmey ki, ya ayten’e geliy,
ya ayten’i acıycık geçiy
la yoorum ben noldoonu biliymim ki?
hæara gafey çevirsem onu görüym
gözümü yumdoom kimi onu hayalleym
yangışsam söyleyn, ayten mevsimindeyk,
böön de aytenertesi dee mi?
onun gohusu sarıg gaziler caddesiñi, maarifi
onun gözleriniñ poturafıdır dolmuşların arhasındaki
antep salçası kimi al al yanar yanægları
yanımda ötee arvadları överseez darılırım ha
ayten’i överseez dæa ne… oturabilirsiiz
sebil yaptırıym ayten’iñ heyrine
bi bardak da siz alıñ lüffen, cor edek ayten üsdüne
bi görseez nası galemi kibar, nası datlı…
acı ‘maşallah’ deyn, nazarıız değmesiñ,
amma gusura bægmaan, ayten’i siznen bölüşemem
bi don bi fanila galanaca alıñ neyim varsa
hæfdalığı da yeni aldım, aha elli kæad var cebimde
onu da alabilirsiiz isderseez
ben ayten’i getiririm æglıma, heç üşümem
üç dæfa adını söylesem üç lahmacın yimiş kimi olurum.
allah gördöömüz günden geri goymasıñ amma
yogluğa da ‘pekey’ derim, ölmiye de
yeter ki ayten yanımda ossun acı navar.
yerde serili antep kilimi
ayten de bæklava dilimi
onu gabula çağırmayanıñ borcamı galmasıñ
onu çekemeyeniñ gaynanası yüz yaşasıñ
onu sevmeyeniñ çamaşır makinası bozussuñ işallaaah!
paşa mangalınıñ külüüü
ayten de antebiñ gülüü
li li li li li li li li liiii!



ümit yaşar oğuzcan - 'milyon kere ayten'

gaçak çay

acı bişey annatim da gülüng...
küçükken kaçak çayın adını yeni öğrendiğim zamanlar, adından mütevellit bu çayı kullanmanın illegal olduğunu zannederdim. annemle babamın evimize kaçak çayı nasıl soktuğunu düşünür, hadi kendilerini geçtim de bunu bize, evlatlarına nasıl yaparlar da böyle bir suça ortak olurlar diye üzülürdüm. okulda da çay mevzusu açılınca kaçak çay içiyoruz dememek için tutardım kendimi, öğrenirler de bu işe polis karışır diye...

+ n'oldu, neyin var kaç gündür?

- aslı sana bi şey söyliycem ama aramızda kalsın tamam mı?

+ tabiy ki kimseye söylemem. neeeey?

- biz evde kaçak çay içiyoruz. ama bak birine söylersen küserim...

+nası yani?!!??!

*

fistik gun

her ayın 27'sidir. ayın en güzel günüdür.
fıstık gün boyunca, mars ve venüs’ten alacağınız etkiyle güzel olaylar yaşamanız, iyi haberler almanız muhtemeldir.
beklemediğiniz bir anda yakın çevreniz ve arkadaşlarınızla metanete beyran içmeye gidebilir, kendinizi abdo ustada ağızlı kadayıf yerken kendinizden geçmiş hâlde bulabilirsiniz.
ayrıca sözlüğümüzün doğum günü de bir fıstık gündür. *
allah her ay bugünnere çıhæra yoorum.

anteplice şiirler

çekip gedeñ sevgili’ye…

pipirim kimiyim aynı…
solug galığım, hımsıygım, heder oluğum.
hayat erken tükedig beni, belimi büküg,
dorgulameym, top oluğum.

ısırıp atılıg nohut dürümü kimiyim…
pafsıygım, donug galığım.
geri galanım oldurmaya yetmey bi şeyleri
‘bir’ etmeym artı, eesik galığım.

beni goyup getdiğiñ günden belli
sade yağsız bi guraybe,
fısdıksız bi bæklava kimiyim.
datsızım, anlamsızım.
sahı söğürülüg bi balcanım.
aynalara bæhamaz oldum,
gaşık gædar galıg suratım.

sen şişin ortasındaki guyrugsan ben guşbaşı tikesiydim,
sen yoğurtlu patataysan ben haspirdim,
sen sütlüysen ben zerdeydim.
şindi sen goyup geden olugsuñ,
ben ærhada galıp bekleyenim.

o gedişiñ var ya…
hanı beni terkedişiñ…
işde ben o gün fıstığı yeşil hayallerimi gaybettim,
işde ben o gün öleneçe yalıızlığı seçdim,
işde ben o gün gendimden vazgeçdim.

gedeliñ ne zaman oldu, bæk!
unudursun deygdiñ bæa, hatırleyñ mi?
yalıız yangıldığıñ bi nokda vardı,
lormal bi adamı unudmak goley de
galbiñi tıpılatanı unudmak goley mi…

şindi isderseñ sen unud beni,
isderseñ antep garası çal,
hatta isderseñ, al depemden yere çal!
amma acı n’avar şoo piçare galbimden hayaliñi çalma.
bi tek o galıg bende almadığıñ,
onu da alma…
onu da alma…

*
*
*
*

pendir gız

o bir kardeş… o bir can… o bir entelektüel antep gızı… o bir bæklava dilimi… o bir pendir gıııız…
dokuz yıl önce gittiğim dersanenin koridorunda görüp bir ‘eyi dersler’le muhabbeti başlatdığımız, soonasında aynı lise ve aynı sınıfa düşmemiznen, birlikte hayatı parodilerden oluşan evlere şendik bir gomediye çevirdéemiz, ‘yav usda, biri ancak bu gæder bennen aynı gafa olabilirdi.’ dedéem halfedir. gennini başlığa ithafen içiñde ‘pendir’ geçen üç cümleyle özetleyecek olursam; antep pendiri kimi girdiği her topluluğa farklı bir anlam, farklı bir renk gatar. sıcak suda yüzdürülmüş antep pendiri gæder yumuşak yüzlü, yufga yüreglidir. ve antep pendiriniñ tuzlu ve tuzsuz hâllerinin farklı yemeklere yahışabilmesi kimi, herkesle anlaşabilen, herkesle uyum içinde olabilendir. haa bir de nasıl hem entelektüel olunup hem de tam da gendi bir antep gızı olunabilindiğiniñ yaşıyan ganıtıdır. başka memleketde ohurken bile sabah dersine gidip akşam yæğlı küfdesiñi yoğurandır.

allah küfde leğençesiñden salçayı, simidi eesik etmeye şeyle genninin. işi gücü ras gele.

ağlayan bebeği höstürme teknikleri

çocuğun ağlama sebebi bir yere çarpmasıysa ve çocuk olayın üstünden birkaç saat geçmesine rağmen susturulamıyor, gennini yerden yere atıyorsa anlayın ki can acısından çok kuyruk acısı çekmektedir. peki böyle bir durumda ne yapmak gerekir? böyle bir durumda:

1- öncelikle sakin olmalı ve çocuğa susmasını sağlayacak telkinler vermelisiniz.

'uuy gadalarıng bæa gele! hös annem hös. ayip tama, gocaman abi olugsun,...' kimi...

2- çocuğun çarptığı yere ya da nesneye yaklaşarak yönelttiğiniz bazı sorularla onun arkasında koruyucu bir güç olduğunuzu ona hissettirmelisiniz.

'aha bu mu yaptı annem, bu mu vurdu sæa,...?' kimi...

3- o yere ya da nesneye tehditler savurmalısınız.

'sen nası acıdırsıng benim oğlumun gafasını, zalım sehpa seni, yaramaz. yavaş sen! yanınga gelim de sumsoomnan indiriym bi dene,..' kimi...

4- bir nesneyle ya da direkt elinizle o yere vurmalısınız. yalnız bu öyle bir vuruş olmalı ki, çok da sert olmadığı halde o alanı kırıp parçalayacakmış gibi sert görünmelidir. vuruş sayısı çocuğun kuyruk acısına doğru oranla arttırılıp azaltılabilir.

5- sonra o yere dersini vermiş, ona gününü göstermiş bir kahraman edasıyla bu olayın bi daha tekrarlanmaması için adam yerine koyduğunuz o nesneyle son bir 'adam ol!' konuşması yapmalısınız.

' aççi, aççi. sen bi dæa garışıcıng mı benim oğluma? seni öl*dürürüm, de bi dæa garışdığını görüym. seni çalındırırım vallah' kimi...
  • /
  • 9
Henüz hiç başlık açmamış.
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 166

anteplice pembe dizi olsaydı

dizi: "gözel amma geregsiz"
bölüm: 27
sahne: 27

- bütün bundara inanameym. tanrı'ya yemin ederim ki ben seni aldatmadım gosgapablo.

+lütfen hös hapbaroza. ah yüce tanrı'm! neen seniñ gerçek yüzüü en başından göremedim ki...

- bæa hæksızlık ediyorsuñ. önce bi diñne. sæa mamdeli emanuel beni tuzağa düşürdü deym. o şeytan şapalaa bundarı çok önceden planlamıştı.

+sen neyden bahsediyorsuñ? burada eylece durup seniñ saçmalıglarıñı diñnemek isdemiyorum.

- añnamıyor musuñ sevgilim? bu adam ben ta gız meslekde ohurken bæa gafey tahıgdı. şimdi de onu deel de seni seçdiğimi görünce deliye döndü. ve... sonradan sonraya bu planı yapdı. ve...ve... bu galleş planını hısleyn uygulamıya goydu.

+sæa nası inanabilirim ki hapbaroza?

+üsdelik fırına gönderdeéñ balcan kebabı tepsining üsdünde "m.e" yazıymış; yanı mamdeli emanuel. bunu nası açıkleycıñ? bu tepsi seniñ eline nası geçmiş olabilir?

-gapıcı fırından alırken tepsileri garışdırmış, tanrı'ya yemin ederim ki ben seni aldatmadım gosgapablo.

+sæa inanmeym hapbaroza. umarım bu irezillikden kimsenin haberi olmaz. eğer tosbaaramon duyarsa, bu işin peşini asla bırakmıycakdır.

anteplice kızılderili isimleri

gızılderililer, doğan uşaglarına irelde sahip olmalarını istedikleri özelliklere göre isim verillermiş. uşaklar böödüklerinde sergiledikleri gahramanlıklara ya da özel gabiliyetlerine göre de yeni yeni isimler alıllarmış. antep'te de çocuklara beyle bir isim verme geleneği olsaydı isimler nası olurdu dey düşündüm. mesela şeyle olurdu:
gırpıg göz
yılıg gapı
lahmacun surat
çolak gol
gayretli savaşcı
berelig göz
zilleyen gurt
ben benim ben kimim bahışlı
tablaa yüz
bi barmak balnan yinmeyen çiğ danesi
dombalak aşan yalıız gahraman
cıllayan goyun
yuvalama döken tintebaat boğa
pıçaa yimiş şahin
bam bam balhan gartal
şam şam şahıyan tüy
nohut sever ceylan
gapılardan sığmayan aslan
balcan söğüren dırtıl
gıyma çözdüren gurt
bebek duzlıyan gayme
suratıynan döven guş
cipden enmez atmaca
ofurdan gaplan
gıssacık yılan

antepte çocuk olmak

bu başlığa yazılmayı fazlasıyla hak ettiğini düşündüğüm bir çocuk var. siğorta dolmuşunda 3-4 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir kız çocuğu annesine sorduğu soruyla dikkatimi çekti:

- anne, nere gediyk?
+nenenggile gızım.

herşey sıradan gibi görünüyordu; sanki ilk kez görüyormuş gibi geçilen sokakları, oradaki insanları inceleyen meraklı antep insanları, tanıdığın evinin önünden geçerken 'evde m'ola?' diye ev gözden kaybolana kadar arkasına bakan antep arvatları**, teypten 'bendekiii bu aşkı heves mi saandııın...' diye sitem eden bir ses, kavşaklarda trafik polisi görmesin diye şoförün ricası(!) üzerine ayaktayken eğilen insanlar,...
sonra alışık olunmayan bir ses şarkı söylemeye başladı:

- bir güccüycük asnancık vaaarmış, bir güccüycük asnancık vaarmış...

evet, bu oydu. diğer yolcuların bakışını farklı yorumlayan küçük kız şarkıyı değiştirdi.

- annem meni düyerse, hıı hıı ağlarım, aaşama bubama söylerim...

anne bakışlarla anlatılmak isteneni doğru anlamış olacak ki duruma müdahale etti:

+hös annem, hös gızım, taman bizi atarlar dışarı. yürey yürey mi gedek nenenge?

antepte çocuk olmak, bazen dolmuştaki o küçük kız olmak, hayatı, şarkıları daha sevimli hale getirip antepli bir çocuk zihniyetiyle yeniden yorumlamaktır.

anteplice şiirler

çekip gedeñ sevgili’ye…

pipirim kimiyim aynı…
solug galığım, hımsıygım, heder oluğum.
hayat erken tükedig beni, belimi büküg,
dorgulameym, top oluğum.

ısırıp atılıg nohut dürümü kimiyim…
pafsıygım, donug galığım.
geri galanım oldurmaya yetmey bi şeyleri
‘bir’ etmeym artı, eesik galığım.

beni goyup getdiğiñ günden belli
sade yağsız bi guraybe,
fısdıksız bi bæklava kimiyim.
datsızım, anlamsızım.
sahı söğürülüg bi balcanım.
aynalara bæhamaz oldum,
gaşık gædar galıg suratım.

sen şişin ortasındaki guyrugsan ben guşbaşı tikesiydim,
sen yoğurtlu patataysan ben haspirdim,
sen sütlüysen ben zerdeydim.
şindi sen goyup geden olugsuñ,
ben ærhada galıp bekleyenim.

o gedişiñ var ya…
hanı beni terkedişiñ…
işde ben o gün fıstığı yeşil hayallerimi gaybettim,
işde ben o gün öleneçe yalıızlığı seçdim,
işde ben o gün gendimden vazgeçdim.

gedeliñ ne zaman oldu, bæk!
unudursun deygdiñ bæa, hatırleyñ mi?
yalıız yangıldığıñ bi nokda vardı,
lormal bi adamı unudmak goley de
galbiñi tıpılatanı unudmak goley mi…

şindi isderseñ sen unud beni,
isderseñ antep garası çal,
hatta isderseñ, al depemden yere çal!
amma acı n’avar şoo piçare galbimden hayaliñi çalma.
bi tek o galıg bende almadığıñ,
onu da alma…
onu da alma…

*
*
*
*

antebistik aforizmalar

bazen mutluluk ufak köfte içindeki ahıtmalar gadar gözüüng önündedir esas... bakmayı bilicing evvel...
içli köfte içinde bütün badem, ceviz ve fıstığı aynı anda bulamang dayım dayım...şükretmeyi bilicing...
kimi zaman da mutluluk havıç diliminin şekeriyle yetinerek sütlüyü ve zerdeyi şekersiz yiyebilmektedir...yetinmeyi bilicing...
yeri geldi mi de bir mintag govası olsan da antepli olduğuna yatıp kalkıp şükretmeyi bilicing.... *
işte o zaman ağa da sensin paşa da sensin
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort