hele seyle dulduya gel acik

Durum: 39 - 0 - 0 - 0 - 15.04.2010 23:25

Puan: 286 -

15 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 2

güreniz

şindiki "bilek" köyünün eski ve esas adı. şehitkamil gazaasına bağlı, antebin 20 km kuzeydoğusunda yangılmeysam şindi nahiye olan büyükçe bir köydür.

yalıız bu yerleşim yerinin adının değiştirilmesine singir oldum ben. la ağam yorum o mis kimi orjınal "güreniz" adının neyi vardı da değiştirdiiz siz? bu değişikliği kim istedi acebe? köylüler mi, işgüzar devlet memurları mı? sona, bu adı nasıl bulduuz? bi geçmişi, manası var mı? uşağa isim goyar gibi kağıtlara birgaç isim yazıp kura mı çekdiiz?

bilek ney la? lan ağam paşam, bilek'den köy adı mı olur yav? kimin bileği bu? o köydeki herkeş bilek güleşcisi mi? yoğsam dünya bilek güleşi şampiyonu filan çıhardılar da benim mi haberim olmadı?

gardaşım beyle yapman! elleşmeyin şu isimlere! niyen beyle esgiden galan her şeyin izini silmiye çalışıysınız ağnameyim ki?

tokdamir

tokdemir köyünün antepçe telaffuzu.

antebin 28 km kuzeydoğusunda, şehitkamil gazaasına bağlı bir köydür. nerdeyse organik denebilecek gadar saf ve lezzetli südü yoğurdu vardır, amma goley goley ele geçmez, maraklısı gapışır. evvelden bişgel mecimeeği de meşhurdu; "gonşuda yanan ataşta bile bişer" derlerdi. şimdi fazla ekmeyler artık.

bi de halhının eringeç olması meşhurdur. erkekleri elleri şalvarlarının içinde aaşama gadek duvar diplerinde oturur dururlar. "la bari beyle oturuysuz heç deelse bi gave, çayhana filan açın da orda oturun" diyenlerin yüzüne de eringeç eringeç bahıp gülerler.

aklıma geldi gene singirlendim şindi!

antepin efsane delileri

deli murat: dört dörtlük deliydi. heç gonuşmaz, adama deli deli bahardı. sırtında bi çuvalnan gezerdi bu. çuvalın içinde de daş maş vardı. uşaklar "deli mırat deli mırat" diye baarıp öökenlendirdiği vahıt cebinden çıhardığı daşı bu da senin gafan mı gözün mü dimez yapışdırırdı. çoğ oldu, ölükdür heral.

turkmenlere cikmaz

"çıkmazsa ben de yeriye yeriye giderim; navar iki adımlık yol deel mi?" diyesim gelir her görüşümde. zatan ben de türkmenler'de oturmiym, ne işim dolmuşuuzda...

ceviz kirma makinesi

la yorum bu anteplinin ar-ge çalışması bile hep boğaz üzerine, yimek üzerine yav! temam, bu beşaratlı makinayı yapan hocamızı teprik ederik, ellerinden öperik, çok önemli bi ihtiyaca cevap vermiş amma acı birez de gıda haricinde sektörlerde icat micat yapsınlar. sonra millet" lan ağam bu antepliler akşam sabah yimek mi düşünüy, bunnarın yimekten başga derdi tasası yok mu? diye laf atıp canımızı sıharlar. hocamızdan, usdalarımızdan gıda sektörü dışında da buluşlar bekliyik artık.

tekrar teprikler.

balcan zamaninin halfeler uzerindeki olumsuz etkileri

en yeen * de gurbette hissedilen etgi.

durduun yerde gözlerin dalık dalık gidiy. etrafındahılar "'hele seyle dulduya gel arhadaş' beyle derin derin ne düşünüy acebe, referandumda evet mi hayır mı versem diye mi gara gara düşünüy, rafığı mı terk eddi, gredi borcunu mu ödüyemedi, yoğusam yemen açıklarındaki yük gemisini somalili gorsanlar mı gaçırdı?" deye gendi aralarında yorum yaparken, sen başga alemlerde yok almakdasın. senin aleminde söörmelik, kebaplık, dolmalık balcanlar uçuşup duriy. kimini fırına veriyn, kimini tepsiye düzüyn, kimini zebra deseni kimi soyiyn. içinden "şindi şeyle bi balcan kebabı olsa da yisem, yarin de anam balcan dolması yapsa, bazar günü de laamacının arasına söörme yapdırsak, ana-buba, gardaş bacı, uşak devşek, ammi-dayı hep birabar yisek" deye gendi gendine gonuşursun.

işte bi de beyle adamı gendi gendine gonuşdurma etgisi vardır balcanın. artık olumlu mu olumsuz mu bilmeym.

la bu "olumsuz" kelimesinin antepçesi neydi yav?

esnaf hanekleri

işten, müşteriden fırsat bulduklarında kendilerini düvenin önüne atıp "acı iki çüt hanek edek" der ve konuşmaya başlarlar. ağızda cuvara, elde çay ya da bir avuç gabak çekirdeği. şindi beyle, hökkeş ve memik diye iki tene hayali esnafımız var. bunların en sevdikleri muhabbetlerden biri de o anda orada olmayan esnaf arkadaşlarını çekiştirmektir. onlardan ikisi uzaktan görünür. belli ki onların samimiyeti biraz daha ileridir; bu da bizim hökkeş ve memik'te hafiften bi kıskançlığa yol açmaktadır.

hökkeş: aha geliy seninkiler.
memik: kim?
hökkeş: ediynen büdü.

dışarılıların antepliden baklava istemesi

ağam şindi antebin dışında yaşıyan bi antepliysen günün birinde ille başına gelir bu hadise. mesela memleketini, uşağını devşeğini, ananı bubanı göresin geldi, "acı gidiim de birez balcan kebabı, ölü mecimek aşı, eşgili ufak küfte yiyim geliym" didin ve ne biliym, sınıf arkadaşlarına, çalışıysan iş arkadaşlarına, gonşularına, asgerdeysen gomutanına filan antebe gideceeni açıkladın. biletini aldın, "aha ben gettim, haydı allasmalladık" dir dimez hemen yapışdırırlar siparişi: "gelirken baklava getir!"

ge şindi ne deyciyn buna. temam, getiriym de nası getiricim ağam/bacım? hanı parası? çorumluya leblebi mi ısmarlıyn sen? haydı hamballığından geçtim, baklavanın kilovsu neçiye* haberin var mı senin? şaha diyip geçsen şaha deel, içinde en az yüzde gırk gerçek payı var, gerçekten istiiy yani adam/gadın. annamazlıktan gelsen olmaz, adın pintiye çıhar. "he hö, olur olur, baharık hele" diye bişeyler geveler durursun. amma bi kere akliyn bi gurnasına yerleşip galır o söz.

dönüş günü geldiği vahıt, dolmalık guru balcanı, biberi, salçayı, gaçak çayı, eşgiliyi bi güzel golilere doldurur paketlersin. senin işin temam oldu amma o ayaküstü verilen baklava siparişi n'olucu? bi de baklava muhasebesine girersin. baklavanın kilovsu olmuş 32 kaat. elin boş gitsen olmaz. birine götürsen birine götürmesen olmaz, herkeşe birer gutu yapdırim götürüym desen bi aylık kira gadar bi para bağlaman lazım. eski bi yargıtay başganının dediği kimi, vicdanınla cüzdanın arasında sıhışır galırsın.

la yorum bize niyen beyle yapıysiniz siz?

bu paklava denen mübareği haci nasır camısının gapısında sebil diye mi daadıylar?

beni güllüoğlu'nun ortağı mı sandınız?

benim baklavacı düvenim mi var?

yoksa bu baklava alleben'in gıraanda* gendi gendine mi yetişiy? eyle olsa canınız sağ olsun, heç erinmem, "acı gelmişken şurdan iki şimel baklava yoluym da elediym arhadaşlarıma, onnarın da göynü olsun, dili datlansın" dir getiririm.

bana beyle yapman! bize beyle yapman! erzincan'a giden arhadaşım, ben senden tulum pendiri istedim mi? trabzon'a giden deyze, ben sana "acı navar geliyken bana bi ölbe tereyağı getir, sabahları yumurta bişiriym de yiyim" didim mi heç? ya mersin'e giden dayı, sana da "acı şeyle sulusundan bi gasa portahal getir suyunu sıhak da içek" didim mi? ya ispartalı halfem, ben senden nazaman* gül istedim ağam?

herkeş gendi şeyini yisin içsin gardaşım!



anteplinin daha çok kullandığı kelimeler

antep hamamlari

memleketini soran dışarılıların "antepliyim" dediğin zaman geliştirdiği garip tepkilerden biri. dışarılı şahıs, antepliyim haneğini duyar duymaz, hemen şener şen'li ilyas salman'lı bir filmde, şener şen'in hamam keyfi yaparken söylediği "antebin hamamları/dökülür külhanları" türküsünü hatırlar ve kıvıra kıvıra mırıldanmaya başlar. hay başııza nayıp hamamının göbek daşı gadar daş düşe.

gayirmek

"zahmet olmazsa" anlamında da gullanılır bu.

"acı antebe gidiysen bana da bi kilo çay şekeri al gayirmez" (aha bu da cümle içinde gullanımı)

yavır mıdır cıfıt mıdır

antep simidi ile disarili simidi arasindaki farklar

antep simidi tene tene olur, dışarılı simidi tuvarlak. bi de üsdüne küncü goyiy onnar.

gayirmek

yeri şurdan

cartlak kebabi

dışarı memleketlerde birine "antepliyim" der demez, gurduu ilk cümlede geçmesi şart olan hanek.

- sizde caaartlak kebabı var değil mi?
- var var, olmaz mı heç! aha bu da boklu garın: çaat!

avara etmen

oyalamayın.

- rafık acı bi cuvara ver yav.
- valla sonunu yeni attım, aha göpçüü de orda.
- acer pakedi aç, acer pakedi.
- ağam hele git acı, avara etme beni, daa namaza yetişicim.

anteplice cuvara paketi uyarı yazıları

sumsuk

antepçe "yumruk".

bazıları buna "sümsük" diiy, emme garışdıriy onnar. birine vurduun kimi "sumsukkk" diye bi ses çıhar, "sümsükkk" deel.
  • /
  • 2
Henüz hiç başlık açmamış.
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 39

dışarılıların antepliden baklava istemesi

ağam şindi antebin dışında yaşıyan bi antepliysen günün birinde ille başına gelir bu hadise. mesela memleketini, uşağını devşeğini, ananı bubanı göresin geldi, "acı gidiim de birez balcan kebabı, ölü mecimek aşı, eşgili ufak küfte yiyim geliym" didin ve ne biliym, sınıf arkadaşlarına, çalışıysan iş arkadaşlarına, gonşularına, asgerdeysen gomutanına filan antebe gideceeni açıkladın. biletini aldın, "aha ben gettim, haydı allasmalladık" dir dimez hemen yapışdırırlar siparişi: "gelirken baklava getir!"

ge şindi ne deyciyn buna. temam, getiriym de nası getiricim ağam/bacım? hanı parası? çorumluya leblebi mi ısmarlıyn sen? haydı hamballığından geçtim, baklavanın kilovsu neçiye* haberin var mı senin? şaha diyip geçsen şaha deel, içinde en az yüzde gırk gerçek payı var, gerçekten istiiy yani adam/gadın. annamazlıktan gelsen olmaz, adın pintiye çıhar. "he hö, olur olur, baharık hele" diye bişeyler geveler durursun. amma bi kere akliyn bi gurnasına yerleşip galır o söz.

dönüş günü geldiği vahıt, dolmalık guru balcanı, biberi, salçayı, gaçak çayı, eşgiliyi bi güzel golilere doldurur paketlersin. senin işin temam oldu amma o ayaküstü verilen baklava siparişi n'olucu? bi de baklava muhasebesine girersin. baklavanın kilovsu olmuş 32 kaat. elin boş gitsen olmaz. birine götürsen birine götürmesen olmaz, herkeşe birer gutu yapdırim götürüym desen bi aylık kira gadar bi para bağlaman lazım. eski bi yargıtay başganının dediği kimi, vicdanınla cüzdanın arasında sıhışır galırsın.

la yorum bize niyen beyle yapıysiniz siz?

bu paklava denen mübareği haci nasır camısının gapısında sebil diye mi daadıylar?

beni güllüoğlu'nun ortağı mı sandınız?

benim baklavacı düvenim mi var?

yoksa bu baklava alleben'in gıraanda* gendi gendine mi yetişiy? eyle olsa canınız sağ olsun, heç erinmem, "acı gelmişken şurdan iki şimel baklava yoluym da elediym arhadaşlarıma, onnarın da göynü olsun, dili datlansın" dir getiririm.

bana beyle yapman! bize beyle yapman! erzincan'a giden arhadaşım, ben senden tulum pendiri istedim mi? trabzon'a giden deyze, ben sana "acı navar geliyken bana bi ölbe tereyağı getir, sabahları yumurta bişiriym de yiyim" didim mi heç? ya mersin'e giden dayı, sana da "acı şeyle sulusundan bi gasa portahal getir suyunu sıhak da içek" didim mi? ya ispartalı halfem, ben senden nazaman* gül istedim ağam?

herkeş gendi şeyini yisin içsin gardaşım!



düvene yenge gelmesi

tabiy bu annadacaklarım t.ö. (telefondan önce) devrine ait. "t.ö." devri dediğim de en fazla yirmi sene ha, eyle çok da evvel deel. telefon, internet filan olmadığından hemen hemen bütün eletişim süreçleri yüz yüze gerçekleşirdi o vahıtlar. esemes* eycad edilmemişti; insanlar gendileri bizzat birer canlı mesaj olarak gidip gelirdi.

neyse, introyu gısa kesek de saded aplaya gelek:

usdanın ya da düvende çalışan halfelerden birinin avradı olan yenge tarpadanak düvene gelir. tarpadanak gelir amma eyle pattadanak da içeri giremez. memleketimizde bir avradın erkek galabalığının içine eyle gürp diye girmesi ayıptır. ta gaç-göç, haremlik selamlık dönemlerinden galma bir adetle, avrat gısmısı erkeklerin oldoo ortamlara girmez, giremez. erkeklernen dolu bir ortama, mesela, bir gaaveye, berber düvenine, triko atelyesine filan gelmişse içeri girmez, ya uzaktan gendini gösderip gonuşacağı her kimse onun dışarı gelmesini bekler ya da oralarda bi uşağa, ?acı yavrım, şu düvene gir de hökkeş usdayı çağır? der. yenge düvene niyen gelir? çoğu zaman para isdemek uçun gelir. ya alışverişe çıhıcıdır, ya hastaneye gidicidir ya da eve misafır gelmişdir ve evde ondarı layıhınca ağırlayacak yimeklik malzeme yokdur da onun uçun para ister. bir ihtimal de anasını göresemişdir, onu görmeye gidecekdir de izin isteyecekdir.

işte bu yenge düvenin etrafında bi şekilde göründöö ya da o haberci oğlan ?hökkeş usdayı çaareylar? dediği vahıt içerde ufag bir hareketlenme olur. başlar dışarı dooru çevrilir. hökkeş usda mevzuyu tahmin etmişdir. hem avradın düvene gelmesi pek hayra alamet deeldir hem de avradın esnafın içinde görünmesi canını sıhar. zatan işi gırıkdır ya da gafası ting ting etmekdedir. suratı batman kimi sallanır. singirlenir. secaatlenir. amma bi yandan da singirlendiğinden daha fazla singirlendiğini gösdermek isder. bu tavrıyla ?ben avrada göz açdırmam, yüz vermem, ona bahanın da gözünü oyarım? mesacı verir etrafa. yavaş yavaş dışarı çıhar, avradın üstüne dooru yerir. masimceez avrat bu sırada ezilir büzülür, diyeceeni en uygun biçimde nasıl ifade edeceeni düşünür. hökkeş usda yanına varır varmaz ?ne geziyn lan sen burda?? diyerekden önce bi peşinen zavırlar.

ondar orda gonuşa dursun, şindi biz gamarayı düvenin içine çevirek (gündüz ? iç mekân):

düvendeki halfeler, şeertler belli etmemeye çalışarakdan boyunlarını culluk gibi uzadıp yengeyi dikizler. zatan düvenin önünden günde üç beş avrad ancak geçmekdedir. oralıkda bi avradın görünmesi çölde bi pıngara rastlamak gadar olağanüsdü bişeydir. tabiy, bu arada hiç bişey olmamış kimi davranmaya da diggat ederler. suratlarına zorlama bi ciddiyet yerleşdirirler. kimileri birbirinin gulaana eğilip bişeyler fısıldar.

hökkeş usda yengeyle haneği fazla uzadmaz. çünkü avradın orada geçirdiği her saniye esnaf ve düvendekiler uçun bir dedigodu malzemesi dimekdir. avradı gönderip düvene döner. aynı secaat, aynı singir. bi cuvara yahar. şeerde, ?git şurdan bana bi çay söyle la? der.

hayat devam eder.

balcan zamaninin halfeler uzerindeki olumsuz etkileri

en yeen * de gurbette hissedilen etgi.

durduun yerde gözlerin dalık dalık gidiy. etrafındahılar "'hele seyle dulduya gel arhadaş' beyle derin derin ne düşünüy acebe, referandumda evet mi hayır mı versem diye mi gara gara düşünüy, rafığı mı terk eddi, gredi borcunu mu ödüyemedi, yoğusam yemen açıklarındaki yük gemisini somalili gorsanlar mı gaçırdı?" deye gendi aralarında yorum yaparken, sen başga alemlerde yok almakdasın. senin aleminde söörmelik, kebaplık, dolmalık balcanlar uçuşup duriy. kimini fırına veriyn, kimini tepsiye düzüyn, kimini zebra deseni kimi soyiyn. içinden "şindi şeyle bi balcan kebabı olsa da yisem, yarin de anam balcan dolması yapsa, bazar günü de laamacının arasına söörme yapdırsak, ana-buba, gardaş bacı, uşak devşek, ammi-dayı hep birabar yisek" deye gendi gendine gonuşursun.

işte bi de beyle adamı gendi gendine gonuşdurma etgisi vardır balcanın. artık olumlu mu olumsuz mu bilmeym.

la bu "olumsuz" kelimesinin antepçesi neydi yav?

antepin efsane delileri

deli murat: dört dörtlük deliydi. heç gonuşmaz, adama deli deli bahardı. sırtında bi çuvalnan gezerdi bu. çuvalın içinde de daş maş vardı. uşaklar "deli mırat deli mırat" diye baarıp öökenlendirdiği vahıt cebinden çıhardığı daşı bu da senin gafan mı gözün mü dimez yapışdırırdı. çoğ oldu, ölükdür heral.

antepliyi mutsuz eden şeyler

anteplice gonuşmıya özenen dışarılıların antep'e "entep" dimesi.

böön bizzat şahsen yaşadım, yahınımda bi yerde olsa "entep deel, antep antep" deyip aazının üsdüne bi dene vurucudum amma yırakdaydı. ben de mesenede titrettim acık.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort