elti

Durum: 317 - 0 - 0 - 0 - 03.10.2011 19:35

Puan: 2127 -

18 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 16

yarımı yimez bütüne gıymaz

... uğrasını yir garnı doyar şeklinde devam eden deyim.

ia. yarımı yemez, bütüne kıymaz, kırıntıları/dökülenleri yer, karnı doyar.

cimri ve azla yetinen insanlar için kullanılır.

antepde çocukları severken söylenen sözler

- acı şu gabak dolmalarını getir de yiym.
(kollar kastedilir)

avara etmek

ia. meşgul etmek, oyalamak, engel olmak.
- beni avara etmen, iş dutuym
- aha avara ettiiiz gece galdık.

batinin antebi algilayis bicimi

batının anteb'i algılayış biçimi genellikle önyargılara dayanır.

bir gaziantepli'nin en sık karşılaştığı yersiz tepki "hiç gaziantepliye benzemiyorsun"dur. bu tepkiye bazen yersizliğini belli ederek, bazen gülüp geçerek, bazen açıklamalara girişerek tepki vermişimdir. şimdi buradan tepkisel bir entry ile cevap vermek istiyorum. bunu söyleyenler genellikle daha önce hiç gaziantepli birini tanımayan, hiç bu şehre gitmeyen, muhtemelen hiç de gitmeyecek olan insanlar. en fazla, tanıdıkları gaziantepli bir selebritiden yola çıkabilirler ki bütün hakkarilileri yılmaz erdoğan sanmak gibi olur. zihinlerinde nasıl bir önyargı olduğunu bilmek de mümkün değil. ilk tanışma esnasında "hiç benzemiyorsun" dedirten nasıl bir önyargıdır, nasıl bir genellemedir, kafalarında nasıl bir klişe mevcuttur ben bulamadım.

türkiye'nin hiç bir yerinde uzaktan bir insanın nereli olduğunu anlamak mümkün değildir. fiziksel işaretler çok anlam taşımaz. şive ise artık eğitimli, genç insanlarda nadiren görülen bir fark. zannediyorum insanın yaşadığı ülkeyi tanımaması ile ilgili bir durum bu. kafasında güneydoğuyu bir yerlere koymuş ve "southeastern" ı tek bir şehir gibi algılamış. artık kodlamalar yapılmış ve beyin kıvrımlarının arasına yeni bir veri girince nezaketi unutup "olamaz, bu gaziantepli olamaz" diye alarm veriyor. midnight expressvari bir durum var ortada.

ben hiç bir zaman bu tepkiyi bir iltifat olarak algılayamadım, aksine bunu yapandan anında soğudum, dünya görüşü sığ ve nezaketsiz bir insan olarak kaydettim, böylece ben de en az onun kadar önyargılı oldum. ama benim önyargım bireyseldi ve nispeten daha haklıydı, çünkü en azından tecrübeye dayalıydı.

başpınar

türkiye'nin en büyük yapay ormanlarından. gaziantep'in sahre mekanı.

anteplilerin haftasonu etkinlikleri

başpınar'da sıra sıra arabaları park edip, yola bakmak.
(bkz: anteplinin supermarket gezmeleri)

cingirakli tas

çıngıraklı tasın çıkardığı rahatsız edici sesten hareketle geveze, çok konuşan ama boş konuşan insanlara denilir.

heyrisallah

garip, tuhaf, beklenmedik durumlar için kullanılır.

-geç galdı, heyrişallah, gaygılanıym.

acer tasın suyu sook olur

yeniden evlenen dul insanlar için kullanılır. yeni evlilere mahsus mutlu-mesut görüntü tarif edilirken...

yeni gelen kisiye herkesin tek tek mahraba demesi

bunun bir de pro sürümü vardır. tek tek, herkes, birbirine, sorulmadık kimse kalmayana ve bütün kombinasyonlar tamamlanana dek:
-nasılsın?
- iyiyim, sen nasılsın?
- ben de iyiyim
der.
herkesin birbirine sorduğundan emin olunduktan sonra 2. tura geçilir:
çocuklar sorulur.

oysa x hanımın y hanıma iyiyim deyip, z hanıma kötüyüm dediği hiç görülmemiştir. bir kişi sorsa, diğerleri dinlese diye düşünür insan ama ayıp olmasın diye tur tamamlanır.

yogurtlu patata

eşi benzeri olmayan bir antep yemeği. etli, nohutlu, sulu, süzme yoğurtlu, patatalı, haspirli, yanında pilavı ile mükemmel lezzet.

patata

secaatli

kölgeli

kölge

avrat malı kapı mandalı

et kuftesi

et, ekmek içi, soğan ve baharatla yapılan köftedir. antepli olmayan birisi et küftesi denilince şaşırır. çünkü, köfte zaten etten yapılıyordur ve et köftesi demek tütün sigarası demek kadar saçma bir şeydir. fakat bir antepli için köftenin çeşidi çok fazladır ve et küftesi denilmediği sürece küftenin içeriği hakkında bilgi sahibi olunamaz. genellikle, antepliler için küfte denilince akla ilk gelen kadınlarda yağlı küfte, erkeklerde ise çiğküfte olur.

doktorlar sitesi

mimarı cemal ercan'dır. bütçenin yeterli olmaması nedeniyle onaylanan projeden farklı bir uygulama ortaya çıkmıştır. son halini mimarın gendisi de çok eleştirir, projeye çok müdahale edildiğini ve onaylamadığı pek çok değişikliğin yapıldığını iddia eder. ben onun yalançısıyım.
(bkz: yalançısı olmak)

halı sarayı

içinde ne alınır, ne satılır, kimler yaşar bilinmez ama halı satılmadığı kesin olan bir yer. (adı hayalet saray olsaymış daha uygun olacakmış) gazi muhtar paşa bulvarındaki kahverengi, bakımsız, celep bina. antep'te modern mimarinin ve şehirciliğin geldiği nokta. hemen yanında gendisi ile çirkinlikte yarışan fakat komiklikte birinci doktorlar sitesi arz-ı endam eder.

gıslı yanı olmak

birisine karşı gebe/borçlu olma durumu, eksiklenme.

- gıslı yanı var, garşı gelemez (borç almış ama eli darmış, ödeyemeymiş)
  • /
  • 16
Henüz hiç başlık açmamış.
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 317

antep avradı

kitap okumaz (bir ara beyaz dizi modası varken okuyanlarına rastlanırdı), kelebek ve günaydını gazata sanar, posta gazatasını buldumu okumadan bırakmaz.

herifinden şikayet eder, gaynanasından şikayet eder, gelinlerinden şikayet eder, damadından şikayet eder, uşak devşekden şikayet eder.

biraz histeriktir, ilgi çekmek için hastalık(lar) uydurur. acil servis personeli hastalık numarası yapan antep avradlarını yürüyüşlerinden tanır. bir diazem verilip psikiyatriye gönderilirler ve antep avradı artık "sinir" adını verdiği ve "bende sinir var" olarak ifade ettiği bir hastalık sahibidir.

antep avradı antep erkeği yüzünden mi böyledir, yoksa antep erkeği mi antep avradı yüzünden böyledir bilinmez. bir yumurta -tavuk döngüsüdür bu.

özeleştiri neyin bilmez. nerede hata yaptım demez. kerttirme laflar eder. hiç başına gelmeyecek gibi kınar, kınar, kınar. başına geldiğinde "neen beyle oldu" demez. el- gün için yaşar. el ve gün çocuğunun ve eşinin ruh sağlığından bile daha önceliklidir.

dünyaya objektif bakamaz. seda sayan, esra ceyhan'ın hedef kitlesidir. modayı takip eder ama tektipleşmek için. herkesin evinde boncuklu perdeler, aynı mobilyalar, aynı sedefli duvar boyası, aynı gümüş gondol olmasında, yaşlısının sırtında aynı mısırlı, gencinde aynı payetli-pullu buluz olmasında sakınca yoktur, yeterki geri kalmasındır, aynı olmakta sakınca yoktur. farklı olmak sürüden ayrılmak demektir, kınanmak demektir.

antep erkeği için romantik değildir denilir ama aslında antep avradı romantik değildir. son derece gerçekci ve analitik düşünür, öyle de yaşar.

hep "dediydi, demişti" der, "ben okudum, gözlemledim, araştırdım ve fikrim budur" demez, diyemez. yoksa "bu avrada nolmuuuuş?" derler. aptal mıdır, zekası mı kıttır? asla, ondaki akıl yeddi mahalleye yeter. miras paylaşımlarında ve alışverişte 4 işleme, geometriye ne kadar hakim oldukları görülür. ama zekasını gizleme gereği duyar, sivrilmek işine gelmez, perde arkasını tercih eder.

yıllar geçer antep avradı da, erkeği de değişir ama hiç tekamül etmezler. anlatmak ve göstermek için yaşar, dururlar.

bu entry, genç-yaşlı her yaştan antep avradlarını kapsayan bir genellemedir. genellemelerin istisnaları da içinde barındıracağı akılda tutulmalıdır. fedakar anneler, çilekeş avradlar, kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyenler, çalsa çığırsa aşık deli oldu çekse otursa belasını buldu derler modunda hep kontrpiyede yaşayanlar içinse ayrı bir entry yazılacaktır. bu entryde biraz tuzu kuru olan avradlar karikatürize edilmiştir.

eşkiliufaksözlük ile ilgili istekler

yazılanı tekrar yazmayı önlemek amacıyla ve sayısız derde deva olması sebebiyle "başlık içinde ara" butonu olsun.
okuması kolay, gözü yormayan temalar olsun ki daha çok okuyup, daha çok yazabilelim (sıkılmadan).

anlamayanlar için örnek:

(bkz: adres tariflerinde vazgecilmez yerler )

"daha önce yazılmış olanı yazmamak gerekir" ilkesinden hareketle önerilen bir fonksiyondur. yukarıdaki başlık içinde "emek sağlık ocağı" daha önce yazılmış mı diye bir soru akla gelirse ki her sözlük yazarının aklına gelmelidir ve bütün entryleri okumakla da uğraşılmak istenilmiyorsa "emek" kelimesi aratılır. daha önce yazılmışsa ilgili entriler gelir, yazılmamışsa hiç bir şey gelmez ve ilk yazan siz olursunuz.

nakıp ali sineması

adına yakışan bir açılışla kapılarını yeniden açtı. açılışta derviş zaim'in son filmi nokta'nın galasının yanısıra, serseri aşıklar ve düğün filmlerinin özel gösterimi vardı. en güzeli de nakıp ali'nin sinema serüveninin anlatıldığı belgeseldi. atilla dorsay geceyi "istanbul dışında yaşadığım en sinemasal gece" olarak tanımladı ama ülkü tamer'in eksikliğine de dikkat çekmeyi unutmadı. evet nakip ali'yi yeniden gündeme taşıyan ve hikayesini kaleme alan ülkü tamer idi ama unutulmuştu. hüsnü özyeğin'in "ben 6 yaşımdan beri sinemaya gidiyorum" sözleri en azından beni gülümsetti. bu esnada duyduğum bir yorum:

- la yorum garadenizli mi ney burna baksana
(bkz: anteplinin espri anlayışı)

şevval şam fonda eski türk filmleri eşlik ederken yeşilçam şarkıları söyledi ve geceye çok yakıştı. projede emeği geçen fiba yk üyesi ve bir gaziantepli olan murat kazaz'ın mikrofonu çalışmayınca salondan "nakip ali'yi geçti", nakip aliiiiii sesleri yükseldi ve bir küçük aksaklık spontane bir espriye dönüştü. bergüzar korel sunucu olarak bu işlerin insanıymış, çok iyiydi.

belgeselde en çok güldüren hac filminin hikayesi oldu. derme çatma bir hac filmi eline geçmiş ve filmi tanıtmak için önce müftüyü ve şehrin imamlarını bağevinde toplayıp mükemmel bir şekilde ağırlamış. muhtemelen imamlar vaazlarında bu filmden bahsedince halk film gelmeden filmi sormaya başlamış. bu filme 3 kere giden yarı hacı, 7 kere giden tam hacı olacak diye de bir söylenti yayılmış. film gösterime girdikten sonra insanlar akın akın, ibriklerle, seccadelerle filme gelmeye başlamış, 100 gün izlenmiş ve en uzun süre gösterilen film olmuş. okur yazarlık oranını artırmak için kurs belgesini getirene sinema beleş kampanyası var bir de. muhtemelen atilla dorsay'ın katkısı ile bu belgesel televizyonlarda gösterilecek. sinemaseverlere izlemelerini tavsiye ederim. oğlu doğan nakipoğlu, onat kutlar'ın bir sözünü hatırlattı ve "sinema bir şenliktir" dedi. nakip ali bu şenliği taşraya getiren cesur insan olarak artık ölümsüz.

http://arsiv.sabah.com.tr/2006/12/25/yaz1602-10-134.html

abdulkadir konukoğlu

yıl 2004 çin'den korkmayın, arge'ye önem verin diyor:
http://arsiv.sabah.com.tr/2004/04/25/eko105.html

2008 şubat'ta "türkiye'nin çin'i güneydoğu olsun" derken, bölgesel asgari ücret tarifesini öneriyor:
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/8241781.asp?gid=196&sz=92220

ağustos 2008'de rekabete dayanamayarak fabrikasını kapattığını açıklıyor:
http://www.patronlardunyasi.com/news_detail.php?id=48678

haftada 50 ytl'ye çalışmaya hazır aç insanların olması tabiki onun sorunu değil, işsizlik sorununu maliyetleri düşürmek için bir fırsat olarak görebilir. holding patronu kadrosu, seçimle iş başına gelen ve ülkenin makro sorunlarına çözüm yaratması beklenen bir kadro değildir. holding patronu karını maksimize etmek, maliyetleri minimize etmek, rekabet etmek, var olmak ister. bunun için bölgesel asgari ücret tarifesi de ister, enerji maliyetinin yarısını devlet versin yarısını ben vereyim de der, mümkünse vergi ödemeyeyim ya da geç ödeyeyim de diyebilir. sorun, makro sorunlara mikro gözlüklerle bakan siyasi kadrolarda...

fakat patron şunu önerse daha bir hoşumuza giderdi: işçinin cebine giren azalmasın, devlet güneydoğuda asgari ücretliden daha az vergi alsın, benim personel giderlerim azalsın, daha fazla yatırım yapayım, daha çok işçi çalıştırayım.

ama "yaşam maliyeti güneydoğuda daha düşük, asgari ücret de düşük olsun" derse patron, biz buna kölelik düzeni diyoruz kendi aramızda.

teşviği işverene devletin vermesi lazım, işçinin değil.

antep avradlarinin gumus tutkusu

önce sevgisi diyecekken tutkunun daha doğru olduğuna karar verdim. gümüş; yıllara meydan okuyan, modası hiç geçmeyen, önceliğini hiç yitirmeyen, baş köşeleri, yemek masasını, sehpaları, duvarları, büfeyi, konsolu, nakışları, her yeri işgal eden, ne kadar çok da olsa antep avradının asla doyamadığı büyülü bir madendir.

evi gümüş dolu bir kadının, sanat galerisinde çalışan kızından öğrendiği resim fiyatları üstüne eşsiz yorumu:

- kele o resimler nağder bahalıymış. ben resim alacağma gümüş alırım, ortaya goyarım, geder gelir baharım...
(yaşanmıştır)

antep avradı

kitap okumaz (bir ara beyaz dizi modası varken okuyanlarına rastlanırdı), kelebek ve günaydını gazata sanar, posta gazatasını buldumu okumadan bırakmaz.

herifinden şikayet eder, gaynanasından şikayet eder, gelinlerinden şikayet eder, damadından şikayet eder, uşak devşekden şikayet eder.

biraz histeriktir, ilgi çekmek için hastalık(lar) uydurur. acil servis personeli hastalık numarası yapan antep avradlarını yürüyüşlerinden tanır. bir diazem verilip psikiyatriye gönderilirler ve antep avradı artık "sinir" adını verdiği ve "bende sinir var" olarak ifade ettiği bir hastalık sahibidir.

antep avradı antep erkeği yüzünden mi böyledir, yoksa antep erkeği mi antep avradı yüzünden böyledir bilinmez. bir yumurta -tavuk döngüsüdür bu.

özeleştiri neyin bilmez. nerede hata yaptım demez. kerttirme laflar eder. hiç başına gelmeyecek gibi kınar, kınar, kınar. başına geldiğinde "neen beyle oldu" demez. el- gün için yaşar. el ve gün çocuğunun ve eşinin ruh sağlığından bile daha önceliklidir.

dünyaya objektif bakamaz. seda sayan, esra ceyhan'ın hedef kitlesidir. modayı takip eder ama tektipleşmek için. herkesin evinde boncuklu perdeler, aynı mobilyalar, aynı sedefli duvar boyası, aynı gümüş gondol olmasında, yaşlısının sırtında aynı mısırlı, gencinde aynı payetli-pullu buluz olmasında sakınca yoktur, yeterki geri kalmasındır, aynı olmakta sakınca yoktur. farklı olmak sürüden ayrılmak demektir, kınanmak demektir.

antep erkeği için romantik değildir denilir ama aslında antep avradı romantik değildir. son derece gerçekci ve analitik düşünür, öyle de yaşar.

hep "dediydi, demişti" der, "ben okudum, gözlemledim, araştırdım ve fikrim budur" demez, diyemez. yoksa "bu avrada nolmuuuuş?" derler. aptal mıdır, zekası mı kıttır? asla, ondaki akıl yeddi mahalleye yeter. miras paylaşımlarında ve alışverişte 4 işleme, geometriye ne kadar hakim oldukları görülür. ama zekasını gizleme gereği duyar, sivrilmek işine gelmez, perde arkasını tercih eder.

yıllar geçer antep avradı da, erkeği de değişir ama hiç tekamül etmezler. anlatmak ve göstermek için yaşar, dururlar.

bu entry, genç-yaşlı her yaştan antep avradlarını kapsayan bir genellemedir. genellemelerin istisnaları da içinde barındıracağı akılda tutulmalıdır. fedakar anneler, çilekeş avradlar, kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyenler, çalsa çığırsa aşık deli oldu çekse otursa belasını buldu derler modunda hep kontrpiyede yaşayanlar içinse ayrı bir entry yazılacaktır. bu entryde biraz tuzu kuru olan avradlar karikatürize edilmiştir.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort