bu olay benim bildiğim şekilde şöyledir. uyurken insanlar büyük oranda kulakları üzerine yatarlar. birisi uyuyup uymadığını sorduğunda, uyuduğunu inkar etmek için sarfedilir.
--- needing laa, uyuymung yoosa?
++ ne uyuması yaw, iş vahdı uyunur mu heç, yeri dingneym ben yeri...!
--- hee zere deym yanı, iş vahdı...
"yaw bu yimek nerde galdı?" sorusuna antep arvadı tarafından "bişiy işde neediym!" anlamında verilen cevapdır.
altına girilen yer "tencerenin üzerinde olduğu ocaktır" yani ben de odun olup alevi "guvvatlandırıym mı yanı?" anlamında serzeniş içerikli bu cevap herife "sakin sakin yimeen bişmesini beklemesini" telkin eder.
--- yeen acıkdım yoorum... yimek nerde galdı yaw?
++ (ocaan) altına mı giriym? bişiy işde, hös de bekle azıcık.
çocukloom orda geçdi yoorum. döner mediven alatirik kesintilerinden nasibini aldığı zamanlar * ordan aşşaa az sıypmadık, şindi boşloo değerlendirmiş, düven etmişler. * geçen gün bi daafa daa gezdim, çocukoolmun mekanını, eski ihtişamından eser kalmamış. satılan mallar her yerde bulunabilen vasat şeyler. ancak yine de çok nadir, birkaç şeyi oradan başka türkiye'nin hiçbir yerinde bulmak değil. o sebepten hala benim için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir ören yeri.
"bi it bi deriy sürür": bir kadın erkeğini veya bir erkek karısını idare edebilir. onun için işi çok uzatmadan gençlerin evlenmesne izin vermek gerekir anlamına gelen antepce söz öbee.
--- oolanıng işi yeen eyi deel deyler amma, bzim gız da ne bulduysa yeen isdey...
++ amaaan bacım, mademkine isdeyler, bi it bi deriy sürür, ver getsing o zaman, çula mı yapışsıng....?
genelde damatla arası bozuk olan kız tarafı tarafından sarf edilen bir bir antep haneedir. "bi gaşık gan" mecazi olarak "gelin verilmiş kızı" kasteder. cümle genellikle şart kipinde olumsuz olarak kullanılır. eğer o bir gaşık gan orada (=damadın kurduğu ailede) olmasa epey bişeyler yapılacaktır. hep o bi gaşık gan bu hareketlere mani olmakdadır. bu bi gaşık gan ender olarak "torun" için de kullanılabilir.
--- içerde bi gaşık ganım olmasa... şindi ben o şerefsizin aazını gözünü goymaz daatırım ... elinin yüzünün coorafyasını deeşdirirm de... ***
tdk'nın türkiye ağızları sözlüğünde "süzüle süzüle yürümek" şeklinde tanımlanan bu sözcük antepce'de hemen hemen ayını anlamda kullanılır. "gezinti yapmak için yavaş yavaş gezinmek/dolaşmak".
--- dün seni gavaklıkda görmüşler, esdiriymişing...?,
++hee neediym yaw... canım yeen sıhıldı azıcık geziym dediydim, o zaman görüksööz heral.
birbiriyle çok iyi anlaşaşan her iki arkadaştan da nefret edilmesi halini anlatan söz öbeği.
--- seniyng dayı oolunan ammiyng oolu yeen eyi annaşıylar haa.
++ hee yeen eyi annaşırlar, hımhımnan burunsuz birbirinden uğursuz. benden uzak olsunglar da başga ihsan isdemem.
antebi terk etmiş olmak intiharın "taksitli" olanıdır. eng eng ölürsüng, çünkü lezzetsiz geçen ömre yazzıkklar ossungdur. buna yaşamak deel, dedeem kimi "taksitli intaar" denir ***.
mevsiminde "upload" edilen balcan kebapları, gış geldeende "down load" edilip, mikrodalga fırında ısıtılarak servis yapılabilir... hehee ben de yidim haa...
paklava; denişik bir antep telaffuzu; bu arada geçenlerde yunanistandaydım ne idiğü belirsiz bişeyi paketlemişler üzerine "baclaba" yazmışlar, yunacada aradaki "b" harfi "v" diye okunuyormuş, hadi neyse dedim; soona bi baktım anaaa..."greek traditional sweets" yazıy... .. ingilizcesinde de iş yok bu arada "traditional greek sweets" olmalıydı, siz balkavayı görseniz yeşillik diye yersiniz dedim içimden, dışımdan desem nolacak zaten anlamayacaklar. içine bal koymuşlar kestane koymuşlar, eh dedim kestane uymuş, zira en büyük liderleri iskender'in ne mal olduğunu cümle alem biliyor. şimdi görevimiz baklava/paklavamızı hemen tescilleyeceğiz neyle tescilleyeceğiz antep fıstığının bilimsel adını bulup, bu mal bunnan yapılır, bu da bizim gelenksel baklavamız deycez delecez .. hadi paklavacılar görev başına.
link'i tıklayıp resme bakarsanız daha anlaşılır olacak.
"gerçek geleneksel yunan baklavası"ymış, ne zaman geleneksel olduysa? bir de "ballı ve kestaneli"ymiş bak bak. "kestane" ne mal olduklarını anlatmaya yetiyor. askere bak arkasını dönmüş, kestane ile uyumlu olmak için heralda?
"roots" adlı 1977 televizyon dizi filmi. ben yeen güççükdüm o zamanlar amma zencilere kötü davrandıklarını hatırleym. baş rol oyuncusu yani filimin oolanı "kunta kinte" idi. bu diziden sonra çok esmerler "kunta kinte diye nitendirildi. benzer bir kullanım için (bkz: feliçita).
"eren peren olmak": darmadağın olmak, her biri bir yere dağılmak. "eren peren etmek": darmadağın etmek, her birini bir yana dağıtmak.
--- bobam vakdi zamanında ammim için "iki dene oolanı bi arada tuatamadı" dediydi.
++ eee?
--- ee'si ney olm...? biz yedi gardaşık gendi hepsini eren peren etti...
++ bunu neye deym biliyng mi? böök laf etmiycing, soona lafıı dönderip gıvırıp münasip bi yereee soharlar...
bir insan ne kadar yaşlı olursa olsun, eğer kendini yetiştirmemişse kendisine bir iş emanet edilmez. gafla'dan kasıt burada deve kafilesidir. develerin önünde daima bir eşek vardır, eşek olmazsa deve kafilesi yürümezmiş. eşşeğin büyük olması birşeyi pek değiştirmez zira üstünde daima bir insan vardır. eşşeğin yaşça büyük olması kafile başı olmasına yetmez, çünkü niteliği kafileyi doğru yöne sevketmeye yeterli değildir. sonuçta işi yapanın bir aracı pozisyonundadır.
--- oolum malları yerine teslim etdeez mi?
++ yok boba götüremedik.
--- noldu leyn?
++ lasdik patladı, deeştiremedik, lasdik usdası gelene gader aaşam oldu, yarine bırakdık.
--- yarine galan işin anasını s.kiim, eşşek naaden böök olsa bile gafla başı olamaz. eşşeklik bende saa iş buyurdum.