halfelik demek bu kültürün bir parçasısın demek,
halfelik demek bu kültürün aktarılmasında senin de payın var demek,
halfelik demek günün birinde yazdıklarınla anılacaksın demek.
üzerinde tüyler olan, salatalığa benzeyen ancak farklı tonda yeşil çizgileri kamuflaja benzeyen bir tür sebze, acir. tadı normal acir ile hıyar arasında birşeydir. genellikle dolması yapılır. (bkz: antepte yapılan dolmalar)
çocukluğumun ekmeği olan bu ekmek, bir kürenin ortadan kesilmiş haline çok benzerdi. kendine has bir kokusu ve hafif ekşi bir tadı vardı. çook uzun yıllardır kokusuna da ekşimtırak tadına da hasretim. *
bir yıl antep'de çalışmış olan halen birlikte çalıştığım amerikalı hocaya anteplilerin dostluk / arkadaşlıkları hakkında ne düşündüğünü sordum: "çok daha sıcak, farklı ve içtendi" dedi. ben uzun süre ayrı kaldığım memleketimde yaşadığım arkadaşlıkları çok özlüyorum ve bu sebepten abarttığımı düşünüyordum. bu söz beni çok hem çok duygulandırdı, hem çok gururlandırdı.
aam aslında bu gonu genetik olarak araşdırılmalı. amarikalı bi dene pirafisörnen antebe getdiydik. adam inatnan paklevey, amanıng bu gaçak çay da yeen güzelmiş, paklavıya da nezzet gatıy dey bilabar yimesi beni deli etdiydi. ***. yanı deyceem biz yimekleri yeen garışdırmadan yimey seviyk. dışarılılar arap aşı kürt bulamacı etmey yeen seviyler.
çok eskidir en azından ben 80'li yılların başından beri biliyorum. hatta ben işi azıtmıştım. o zamanlar "cici" çuhulataları vardı. bir süka bardağının içinde bir cici eritip içerdim.
birbiriyle çok iyi anlaşaşan her iki arkadaştan da nefret edilmesi halini anlatan söz öbeği.
--- seniyng dayı oolunan ammiyng oolu yeen eyi annaşıylar haa.
++ hee yeen eyi annaşırlar, hımhımnan burunsuz birbirinden uğursuz. benden uzak olsunglar da başga ihsan isdemem.
antebi terk etmiş olmak intiharın "taksitli" olanıdır. eng eng ölürsüng, çünkü lezzetsiz geçen ömre yazzıkklar ossungdur. buna yaşamak deel, dedeem kimi "taksitli intaar" denir ***.
mevsiminde "upload" edilen balcan kebapları, gış geldeende "down load" edilip, mikrodalga fırında ısıtılarak servis yapılabilir... hehee ben de yidim haa...
paklava; denişik bir antep telaffuzu; bu arada geçenlerde yunanistandaydım ne idiğü belirsiz bişeyi paketlemişler üzerine "baclaba" yazmışlar, yunacada aradaki "b" harfi "v" diye okunuyormuş, hadi neyse dedim; soona bi baktım anaaa..."greek traditional sweets" yazıy... .. ingilizcesinde de iş yok bu arada "traditional greek sweets" olmalıydı, siz balkavayı görseniz yeşillik diye yersiniz dedim içimden, dışımdan desem nolacak zaten anlamayacaklar. içine bal koymuşlar kestane koymuşlar, eh dedim kestane uymuş, zira en büyük liderleri iskender'in ne mal olduğunu cümle alem biliyor. şimdi görevimiz baklava/paklavamızı hemen tescilleyeceğiz neyle tescilleyeceğiz antep fıstığının bilimsel adını bulup, bu mal bunnan yapılır, bu da bizim gelenksel baklavamız deycez delecez .. hadi paklavacılar görev başına.
link'i tıklayıp resme bakarsanız daha anlaşılır olacak.
"gerçek geleneksel yunan baklavası"ymış, ne zaman geleneksel olduysa? bir de "ballı ve kestaneli"ymiş bak bak. "kestane" ne mal olduklarını anlatmaya yetiyor. askere bak arkasını dönmüş, kestane ile uyumlu olmak için heralda?
"roots" adlı 1977 televizyon dizi filmi. ben yeen güççükdüm o zamanlar amma zencilere kötü davrandıklarını hatırleym. baş rol oyuncusu yani filimin oolanı "kunta kinte" idi. bu diziden sonra çok esmerler "kunta kinte diye nitendirildi. benzer bir kullanım için (bkz: feliçita).
"eren peren olmak": darmadağın olmak, her biri bir yere dağılmak. "eren peren etmek": darmadağın etmek, her birini bir yana dağıtmak.
--- bobam vakdi zamanında ammim için "iki dene oolanı bi arada tuatamadı" dediydi.
++ eee?
--- ee'si ney olm...? biz yedi gardaşık gendi hepsini eren peren etti...
++ bunu neye deym biliyng mi? böök laf etmiycing, soona lafıı dönderip gıvırıp münasip bi yereee soharlar...
bir insan ne kadar yaşlı olursa olsun, eğer kendini yetiştirmemişse kendisine bir iş emanet edilmez. gafla'dan kasıt burada deve kafilesidir. develerin önünde daima bir eşek vardır, eşek olmazsa deve kafilesi yürümezmiş. eşşeğin büyük olması birşeyi pek değiştirmez zira üstünde daima bir insan vardır. eşşeğin yaşça büyük olması kafile başı olmasına yetmez, çünkü niteliği kafileyi doğru yöne sevketmeye yeterli değildir. sonuçta işi yapanın bir aracı pozisyonundadır.
--- oolum malları yerine teslim etdeez mi?
++ yok boba götüremedik.
--- noldu leyn?
++ lasdik patladı, deeştiremedik, lasdik usdası gelene gader aaşam oldu, yarine bırakdık.
--- yarine galan işin anasını s.kiim, eşşek naaden böök olsa bile gafla başı olamaz. eşşeklik bende saa iş buyurdum.