hösmek
bide şu versiyonu mevcuddur;
hös deym hös deym hösmey; ambel beter carsediy...
(carsetmek; ifşa etmek anlamında)
çocuklu bi gelin evde gaynanaynan görümü çekişdirik sonra da görümü gile gidik, gızı ordan başlayık ana geçen gün sen ne dediyding halamgil şeyle mi ediydi yada
hala geçen gün ben evde ocakda yimek vardı onu daşırdım anam sokrandı halası gılıklı dedi yaa....
kızım sus ben öyle demek istemedim derken kız devam eder...
bide bulaşık yıharken bardaaa gırdım nenesine çekmiş bee anam ben nediym dediydi...
annenin bittigi andır
döpyes
bir zaman antepte çok moda olan kıyafet... 80li yıllarda tüm yeni gelinlerin ve bakımlı kaynanaların mahalle arası pravalı kadın terzilere diktirip giydigi bir antep klasiği...
prensip sahibi olan ögretmenlerin de üzerinde görmeye alışık olduğumuz giysi
halbır
bide halburçu vardı. toplayan çingenelere verilen ad
eesigetek
nenemin en çok kullandığı laflardan biri....
kadınları fazlaca aşağıladığını düşündüğüm bi tabir
zeytin boree
antepte yeşil zeytin toplanır evlerde taşla kırılır çeeerdenden ayrılır songra küplere doldurulur üstünge su gonup kölge dulda bi yerde bekletilir. zeytin böree için de işde bu zeytinler çıharılır ince ince gıyılır. acı tavaya yagnan bi parşa gıyma gonur o birez gavrulur sonra gıyılmış zeytinnen ince dogranmış bi sovan eglenir onlar iyice bişirilir tuz gırmızı biber atılır. sonra bu bi tepsiye boşaldılır fırına yola düşülür..
hele ekmekçinin de hamuru mayası gözelse, fırın da iyi ateş tam gıvamındaysa böree yime de yanında yat.
usda yav ossa da yisek şimdik.
antepçe yeşilçam diyalogları
kekiç
o kadar yıl şehir dışında yaşamış ve istanbul türkçesini çok iyi konuşan üstelik asla hiç bir yerde şiveden antepli olduğumu çaktirmamış olan ben, geçenlerde bir arkadaşımın evinde üç yaşındaki oğlunun oyuncak çekiçle arabaya vurduğunu görünce gayri ihtiyari kekiç dedim ve de ağzımdan çıktıktan sonra tam ne dediğimi farkettim. antebime özgü çok güzel ve özel bi kelimedir babamızdan böyle ögrenmiştik. yıllar geçse bile bilinçaltında yaşiy demek ki..
bahdeniz
bahdenizci ali sokak: küçükken oturduşumuz demirligane yakınlarındaki şehreküstü sokağı...
sonradan adını maydanozcu ali sokak yaptılar
kabul
gabul günü paralı değildir, ev ev dolaşılmaz eski anteb avratlarından hali vahdı yerinde olanların yaptıgı ve eşi dostu bi arada görmek hısım ahrabayı toplamak için yapılan bi uygulamadır. o gün eve çevrenizin genişline göre 50 60 gişi girer çıhar. zaten ganımca eskiden de sadece kakeyle çay ikram edilimiş ki adı hala gabul kakesi galık bildimiz çıbık kakenin... ben güccüken çok severdim gabule gitmeyi gabulde annemin arhadaşlarını görmeyi, filan da senin ohulunda uhiymış, işte anamın dezesinin gızının eltisinin bacısının oşlu fln olurdu bazen bu hısım akraba. hele gadınların gabulde geydii terlik pabıcı da çok severdim eskiden böyle süs fln çok deeldi bence bi gabul günlerinde biraz yeme içme olur biraz süsü olurdu.
üstelik dökeriz filan diye mi gorhulardı bilmiym ama çocuklara da çay vermezlerdi anamızın bardaandan fln içerdik bazenler işte.... gabul benim için güzel bi nostaljidir. üniversite yıllarımda dışarlı her arkadaşa da kültürümüzü tanıtmak için anlatmışımdır hatta antepten kutu kutu kahke taşımışımdır..
mabalı boynooza ha
üniversiteden arkadaşımın yıllarca benden o kadar duyup da görmek istedigi antep e geldiginde, bir sofrada kalkmaya yeltenince aile dostumuz olan ev sahibinden hayatında ilk kez duyduğu şu sözler dökülünce " nabalı boynuna" hönk diye kalıp aniden bana döndüğü ve benim de kibarca vebali demek istiyor dediğim andır
yuvalama
bayram namazı biran önce bitse de artık şu yuvarlamaya kavuşsak dedirten yemektir.
yuvalama
geçen bayram bi yandan yaparken bi yandan videosunu çektigim
sonra videoları face de paylaşınca dogma büyüme izmirli arkadaşımın bi sonraki bayram antepe gelmeye karar verdiği
muhteşem yemek
asla çorba değildir
biz bi günümüzü siz çorba deyin diye mi verioz ona...
çıtlık
çıtlık; bir tür çiçek kasımpatı gillerden...
aynı mevsimde açar renkli ve kasımpatıdan daha küçük olur
istiklal ilkogretim okulu
yanı aslında istiklal ilkokulu şık hamamı ve şık camisinin hemen az ötesinde şareküstünün en eski ve önemli okullarından biri
batalhoyuk
annem bi efsane anlatmıştı. biraz duygusal bi tarihçe ama
çok zengin bi adamın karısı galiba hastalanmış doktora götürünce verem teşhisi konmuş
ince hastalık...
tabi vereme temiz hava şart..
adam da batal höyükü yaptırmış yani o tepeyi yığdırıp üzerine ev yaptırıp yanına da ağaşlar diktirmiş...
ama bana hep garip gelmiştir neden havası güzel olan bi yere götürmemiş diye
ordu caddesi
baskarakolu görmedim ama antep lisesinden ta binevler postanesine gadar yürürdük. antep lisesinin garşısında damla pastanesi vardı. binevler postanesinden öte de pek bişi yohdu... bide binevlerde oturan kim varsa sanki hepsi aynı yerde otururdu tüm adreslerde otobuse bin reno servisin orda in denirdi... tüm ahrabalarımıza giderken reno servisin orda inerdik
soz esidilecek yerde gezmek
salçalık büberin kenarında top oynamak yada salça tepsilerinin yanında damda da aynı etki olur.
küfde leeninin içine pis elini sokup bi pençe yorulan küfdeden alıp yimek
antiriş
şiveydiz
soğanı samsaa heç sevmem de nedense şıveydizi çok severim hatta istanbulda pazarlarda o şekilde iyemeklik samsak da aradığım olmuşdur.
gözel yemehtir. bi kere ben çocuuken evimize dışarlıklı bi assubay ailesi gelmişdi annem de şiveydiz yapıkdı. o amca dediydi gaç senedir antepdeyim tüm möhüm yemekleri yedim sanıydım bunu ilk kez görüüm deyi
antepte sinema kültürü
güccükken anamgilnen bi filme gettiydik de ne filmi hatırlıyom ne de yerigi
renkli televizonun her eve girmesiynen sinamalara da gidişler azaldıydı haral... songra bende ilk olarak ortahulda titanike gettiydim arı sinemasina ondan kelli hep pirestije gettik. o sene cumhuriyet filmi geldiydi sonra hayatımda izledeim ilk gorhu filmini de pirestijde gördüydüm.