en son saydıımda dohuz-on çeşit pilavını yapıdık gibi hatırliym ama, dur bi sayah
domatesli pilav yazın gözel olur yanına eşkili bi salata bide ayran köy yoğurduynan
şareli pilav
tavuklu pilav
mercimekli pilav (ki favorimdir)
firikli pilav
lolazlı pilav
ayranlı aş (bilmeyenler için patlıcan küp küp dogranır bulgurla birlikte pişirilp sonra özerine ayran dökülüp yenir)
meyhane pilacı
simid aşı
daa vardır da hetırıma gelmiy ki
ilk açıldııında çok havalıydı yorum hetta başka eski sinemalardan da birez bahalıydı.
anamgilin zamanında sade murat sinemasıyla bide keban sineması mı ne varmış...
çok iyi ve samimi bi insandı kendisi. gal deyince belki 60 tane ögretmen görmüşümdür ama hala irtibatlı oldugum bitek o var içlerinde.
ne yaparsa yapsın karşıdakinin iyiliği için yaptıgını bilirim..
ve sanırım gal'lı tüm ögrenciler de onu tanır...
acık bezileri alay eder filan ama çoh yüree temiz bi gadındır örgencileri evlatları kimin sever
daa ne diyek yooorum şimdi bunları ohusa baa döner ısmarlardı :))
bu gala daşlı gala cıngıllı daşlı gala.... dört yıl bende ohuduydum ama teey eskiden sonnra sekiz yıllık egitin neyin bişi icat eddilerdi de ohulun eski galitesi kalmayinçi solugu fen liselerinde aldıydıh.
o zamanlar aysel sayın müdürdü hayatımda gördöüm ilk gadın müdür desem yeridir... kimse bahsetmemiş.. daa bide yaşar cıkcıkoğlu vardı onu da ben anayım ayrıcana efsane müdür yardımcısı gülgün kın...
tabikide en muhterem hocam nazife gültekin ve
tabi ki de dersine girenler bilir sedat çoruhlu efsanesi vardı
eray hocanın soyadını hatırlamam ama bizden iki yıl sonra gelmişti okula
adını dazlak kafa koymuştuk...
ortaokul hazırlıkların civciv oldugu ve lise binasına girmeye korktugu yıllardı
antepte tek spor salonu olan okuldu ve bide tekerokuglunun bitmek bilmez kıskançlıkları altında yaşardık o zamanlar.
dag başında mağrur ve gururlu tek başına bi bina
önünden ancak yarım saatte bi otobus geçen...
ögleden sonraki dersleri ekip arka bahçeden tel örgülerin yırtık kısmından d-100 karayolunun kenarına atlayıp kaçtıgımız okul
böyle saymakla bitecek gibi değil ki
ne yaşandıysa mazide kaldı....
güççüken küfde yemeyi heç sevmezdim. baa da hep beyle diylerdi doh garnına dohuz topak yinir diye. acı böyüdük şimdi bi vaht yemesek salçalı simitin gohusu burnumuzu sızlatıyy
başka bi şehirde yanlışlıkla agzından kaçsa mümkün değil ne demek olduğunu açıklayamazsın, sadece cadı değil cadıdan çok daha dein bi anlamı vardır...
genelde kaynanalara yakıştırılan sıfatlardandır
gaynananın ne kadeng cimri oldugunu annamak eçin eyi bi fırsattır. ayağı yanmış it kimin gezdirir de bi kebap dürümü neyin yidirmeden alışverişi bitirtip eve döndürür
bozulmuş akdeniz ikliminde yaşarlar
temel besin kaynakları balcan ve fıstıkdır
altıgün çalışır bigün kebap ederler
her familyada bi tanesi türünün adıyla anılır
dişileri ileri yaşlarda yuvarlanarak gitmeye başlar
ohul okumak için doğal yaşam alanını terk etmişlerde çeşitli bozulmalar görülebilir
ileriki yaşlarda tansiyon ve kolestrol gibi hesdalıklara dutulma riskleri fazladır
eşgili ufak sözlükde halfe olmak demek, hafdanın altı günü günün onikisaadı çalışsam bile aşam olup da eve gelinçi acaba sözlükde böön ne oluk kele deyi yimek bile yimeden üsdünü başını soymadan bilgisayarın başına oturmak demek.
eşgili ufak sözlükde halfe olmak demek çevrede gördöön garşılaşdıın tüm anteplilere az muhabbet ettikden soora biliymisin esgili ufak sözlük diye bi yer var internetde ben orda yazıym çok gözel şeyler oluy sende girip baksana demek, bu şekilde sözlük kullanıcılarının sayısında artış sağlamak demek.
eşgili ufak sözlükde halfe olmak demek, internetin başına geçince realin ordan otobüsnen antepe giriyor gibi heyecanlanmak demek, bu sayede hergün tekrar antepe girme heyecanını duyabilmek demek.
eşgili ufak sözlükde halfe olmak demek, arasada bi yalan uydurmak; galalaltında gendi yalanına gendi inanmak demek.
eşgili ufak sözlükde halfe olmak demek, en acıktıgın anda sözlüün sayfalarını dolaşınca sahı gabaklama yimiş gibi balcan kebabı yimiş gibi rahatlamak demek.
eşgili ufak sözlükde halfe olmak deemek, ananla babanla gonuşurken anteplice gonuşmaya urgaşmak yazması daa zor olsa da bacına gardaşınga msj atıyken anteplice yazıp atmak demek.
eşgili ufak sözlükde halfe olmak demek, "şo dünyada yok muteber bişey antep kimi, olmiya devlet cihanda entri girmek kimi" demek
habeş; ilhohulu sekiz senede anca bitiren bi nizip uşaaa olur gendisi
hakiyeyi bilenler vardır da bilmiyenlere de burda annadak örgensinler. bu habeşli bi türlü sınıfını geçemez ohullarına müfettiş gelir örgetmeni der ki müfettişin sordoo soruyu dorgu cevaplarsan sana sınıfı geşiricim bes der, bi yandan da müfettişi tembihler goley sorsun diyerek, devlisi gün müfettiş gelir soru sorar fehad habeş gene soruyu yangış cevaplar gene galır sınıfda. ohuldan çıhar sokrana sokrana eve giderken kahvenin önünden geçer, gahvedekiler sorar: "yav habeş neying var olum" dey. annadmıya başlar "müteffiş soru sordu cevap veremedim diye gene beni gecirmedi" der. gave ahalisi eyiden eyi marah eder "ne sordu da bilemedin?" derler. habeş cevap verir " zeytinyağını neynen ölçerik dedi, yangıldım çömçeynen dedim, kepceynen deseydim geçirirdi zaar"
bu gala daşlı gala cıngıllı daşlı gala.... dört yıl bende ohuduydum ama teey eskiden sonnra sekiz yıllık egitin neyin bişi icat eddilerdi de ohulun eski galitesi kalmayinçi solugu fen liselerinde aldıydıh.
o zamanlar aysel sayın müdürdü hayatımda gördöüm ilk gadın müdür desem yeridir... kimse bahsetmemiş.. daa bide yaşar cıkcıkoğlu vardı onu da ben anayım ayrıcana efsane müdür yardımcısı gülgün kın...
tabikide en muhterem hocam nazife gültekin ve
tabi ki de dersine girenler bilir sedat çoruhlu efsanesi vardı
eray hocanın soyadını hatırlamam ama bizden iki yıl sonra gelmişti okula
adını dazlak kafa koymuştuk...
ortaokul hazırlıkların civciv oldugu ve lise binasına girmeye korktugu yıllardı
antepte tek spor salonu olan okuldu ve bide tekerokuglunun bitmek bilmez kıskançlıkları altında yaşardık o zamanlar.
dag başında mağrur ve gururlu tek başına bi bina
önünden ancak yarım saatte bi otobus geçen...
ögleden sonraki dersleri ekip arka bahçeden tel örgülerin yırtık kısmından d-100 karayolunun kenarına atlayıp kaçtıgımız okul
böyle saymakla bitecek gibi değil ki
ne yaşandıysa mazide kaldı....
ben güççüklügden beri çook severim gendisini antepde bi sohaga adının verilmesi gözel olur bence
başga sohak adlarının memleketimize ne gatgısı olmuşdur ki bizim memlekete gatgısı yoh adı verilmesin denir. sanatcıdır hem de böyük bi sanatcıdır
sesi gözel galemi gözeldir. belki bu sebepnen antebe de gelir sohagına bi bahar eyi olmuş der
biz antepliler oldu bitti dışarlıklı insanları sevmez miyik.
gelen yabancılara hemen en gözel yemekleri yapıp önlerine sermez miyik
bizim gaynanalar ogulları dışardan gelin getirinci "yere basma gözüme bas" moduna girmez mi
eee varsın sezen aksunun adı da bi sohagımızı çeneltsin ne zeralı var size..
o kadar yıl şehir dışında yaşamış ve istanbul türkçesini çok iyi konuşan üstelik asla hiç bir yerde şiveden antepli olduğumu çaktirmamış olan ben, geçenlerde bir arkadaşımın evinde üç yaşındaki oğlunun oyuncak çekiçle arabaya vurduğunu görünce gayri ihtiyari kekiç dedim ve de ağzımdan çıktıktan sonra tam ne dediğimi farkettim. antebime özgü çok güzel ve özel bi kelimedir babamızdan böyle ögrenmiştik. yıllar geçse bile bilinçaltında yaşiy demek ki..