godummu otuturrum haaa

Durum: 6847 - 0 - 0 - 0 - 10.08.2012 15:12

Puan: 30556 -

17 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 343

son gunlerde artan trafik cezalari

mobese faaliyete girdi trafikçiler elden kestikleri cezaları azalttı ve durdurdu, gompile mobese'ye yüklendiler.
her gün birimize mobese'den "müjde habarı" kimin ceza zarfı geliy.
gavşaklarda gırmızıdan geçeni arhadan poturaf çekiyler.
diğer gameralı yerlerde de hız gontrolü yapıylar.
şehre girip çıhan tüm arabaları pilahadan darıylar.
en eyisi namısı dayresinde araba sürmek ve gurallara uymah.
cezalar, çok can yahıy ve yahıcı kimin de duriy...

gunes hayce

anam beni güççük uşğhane bi kaç naan götürdiydi, kürttepe mahallesinde depenin başında havadar bi yerde evi vardı.
hatırladığım evinin içinde "çeki çektirmek" için sırada bekliyenlerin bolluğuydu.
bu çekici güneşhayce parayı heç elden almazdı.
kesimi yokdu,
bazarlık yapmazdı.
siz ne isterseniz, göynünüzden ne goparsa onu bırahırdığız.
yastığının, yorğanının altına goyardınız üç beş gaymeyi tüm kırıkçı çıhıkçı ve çekiçilerde olduğu gibi.
fal bahıp muska yazanlar da "ne olur ne olmaz" elleriynen para almazlardı.
onların da oturdukları döşşeklerin altına gorduk üç beş guruş haklarını.

antepteki çekiciler

bu çekiciler rivayete göre babadan oğula, anadan gıza "el" verirlermiş.
artık ister inanın, ister inanmayın.
gidince ya şifa bulursunuz, ya da ambel beter daha kötü olursunuz.

goreli

bu kore kahramanları genel merkezi gaziantep olan dernek bile kurdular.
190'lerden beri bu derneğin başkanlığın yakın arkadaşım olan ve aynı zamanda mahallede yıllardır muhtarlık ve bakkallık yapmakta olan halil dağlıoğlu yapıyor.
halil dağlıoğlu gaziantep ve çevresindeki "gore kahramanları" nın başı, sesi, soluğu ve savunucusudur.

antep camileri

eyüboğlu camisinda senelerce adem hoca, sona süleyman hoca, ulu cami imamı mısdafa hoca ve en son tahiroğlu hoca görev yaptılar.
en az 20-30 yıl camı cemaadlığını yaptığım va doyamadığım bir camı olan eyüboğlunun antap harbi gazisi olduğunu acaba bilenimiz varmı.
antep savunmasında imansız gavur fransızın yohardan attığı top ile minaresi va gubbesi hasar alan camide bu izleri hala görmek ve her an huşu içerisinde namaz gılabilmak mümkün.
eyüboğlu, gündüzün bir esnaf camısıdır.

antepde cuma akşamı aktiviteleri

cuma gecesi (yanı perşembe günü) önceden belirlenen bir hocanın görev yapdığı camıya gedilir, uzun uzun tevbe istifra edilir, mümkün olursa nikah tezelenir ve gece bol bol dua edilip teeccüt namazı gılınır.
cama günü namazdan sona da camı bahçasında ya lalamacın dadılır, ya da bi tuluk miyen şerbeti.
hayırlı cumalar hep olur, hep gelir ve bizi hiç bırakmaz işallah.

ahmet oduk

ahmet ödük aşiretten olup 1980'lere kadar barak türkülerini karaca plak nesimi karaca'dan en iyi ağızla söyleyen yerel bir sanatçı idi.
teybin çıkmadığı yıllarda plakları keyfçiler tarafındam kapışılırdı.
bu entry ile özel alemlerde çok dinlediğim ve çocukları hala davul zurna çalarak geçinen ahmet ödük'e bir vefa gösterdiğimizi düşünüyorum.
gerçek sanatçı ahmet ödük, vefatından önceki son yıllarda son yıllarda eski belediye önünde maydanoz, tere, aşotu gibi bitkiler satmışdı.

tengirşek

tengirşek herhangi bir güççük lastik tekere telden el ile idare edecek ve sürecek bir mekanizma yapıp o tekerin peşinden koşarak gitmek ve tekeri yönlendirmek şeklinde yıllar önce çocukluğumuzda oynadığımız bir oyundu.
kısacası tengirşek gider biz giderdik...
çocukluk hayallerimizle birlikte tengirşeğin peşinden koşardık.

- tengirşek sürmek
- tengirşek çevirmek
- tengirşek döndermek

anteplinin tasarruf tedbirleri

bizim evde su foturasını düşürmek için bugün hayali olduğunu çözdüğüm bir tasarruf tedbiri ve o yıllarda hayata geçiriilen "güneş enercisi" uygulaması vardı.
anam rahmatlık musluğu açar altına govayı goyar, "tıp tıp" suyu damladırdı.
niyen deyni sorannara da "beyle edinci su saati dönmiy kele bacım" cuvabını verirdi.
anama göre musluğun damlaması, önemli bir tasarrıf tedbiriydi...
guvaya dolan suyu da güneşin altına goyar, gazocağı yakmaktan tasarrıf ederdi.
güneş altında ısınan su ile de ya don yur, ya yemek yapar, ya bulaşık yıhar ya da bizi çimdirirdi.
anam o yıllarda güneş enercisini keşfetmişdi.

antep avradının titizlik hastalığı

bizim avrat ve gızda olan yeen nalet ve çarası olmıyan bi hasdelik...

karataş

ravaçda...
özellikle talabalar için ucuz ev, yurt ve pansiyonnar da var.

eyi nimet artıcaana kötü garın yırtılsın

tarihi dokunun ön plana çıkarılması

antep belediye başkanlarının yaptıkları en heyirli iş.
hem geçmişi gün yüzüne çıharıyler, hem geleceğe daşiyler.
antepliden de eyi dua aliylar.

hadduc

bahçede mişmiş, saralıp yere düşmüş, sevdiğim hattuç bacı deyni türküsü bilem var...

antepte yeni evlenen kızların saçlarını sarıya boyaması geleneği

taaf ve arbet adetlerimizden veyokut ananelerimizden biride bence boya meselesi.
berberler nasıl para gazanıcı ?
moda uymağ için var ya...

tustuvalak

tustuvarlak, yupyuvarlak veya köşesiz anlamına geliyor.
sıkça da hala gullanıyıh.

benden bir tuvarlak anısı:

eskiden bir poturfafçı sabri tuvarlak vardı.
o zamanlar 1970'li yıllarda bile beyaz saçlı, elinde leica poturaf makinasıynan gezen bi adamdı.
keşkem o günlerde çektiği siyah beyazların bugün filimlerini bulsakda bi dönemi yansıtan sergi açabilcek.

(bkz: yusyuvallak)
(bkz: tustuvallak)

orda tuvalet temizler burda seni beni begenmez

yapmayın yav.
alamancılar vallaha bizden yani antep'de yaşayanların çoğundan daha fazla antepli ve antepliciler.
en başta melmeket hasrediynen yanıylar.
gettikleri antep elini hiç unudmiyler.
oralara işim icabı sık sık gettiğim için biliym.
antep ganallarını izliyler, antep sitelerine giriyler, antep gazatalarını yapıylar, özleri bozulmamış her gün de antep yimeği yiyler.
antep'de kötü bişey olunca içleri yanıy, gendilerini sevindirecek bir haber icar oluncu da mutlu oliyler.
hatalarıyla günahlarıyla, onlar bizim insanlarımız, hemşehrilerimiz.
onlar alamancı anteplilerimiz.
orada ne temizlerse temizlesinler,
gene hep buraya gelmeyi düşüniyler ya.
rüyalarında bile hep antepli rüya görüyler ya.
bizi unud6miyler, burayı gafalarından atmiyler ya.
onlar bizim antepli gardeşlerimizdirler.
canımızdırlar.
parçamızdırlar.
içimizde, burada havacı cıvacı, işkembeden sallayan yohmu sahı..?

antep fistigi mucizesi

antep fıstığı ganser dahil, her derde devadır.
içinde ve özünde insana yarayışlı yağlar bulunmaktadır.
her gün bir avuç yaşını gurusunu yimekte fayda vardır.

mıcırık aşı

biz fıharaydık et nerde, bizdeki mıcırık aşı birezce sulu ve bol börglü olurdu.
amma gara gış aylarının en muteber bir yimeğiydi...

antepte hamam kültürü

hamam öpücügü !

hamamın gendine has kültürü ve bir dizi kurallar manzumesi vardır.
eyle "rap" deyni hamama gedilmez.
hamamın günner önceden başlayan bir hazırlığı olur.
tabi bu garibim, ekmee muhtaç insannar için deel, halı vahdı yerinde olannar içindir.
yosam, fıharenin heç bir yerde o vahıd da gıymatı yohdu, böön de yoh kimin.
zengin avradlarının hamamda özel gullandıkları hizmeatkarları, natır'ı olurdu.
natır hanım hamama getmeden eve gelir, kil leenini alır, hamam öteberilerini alır hamama daşırdı.
evin avradı da "hanım hatın" kimi hamama geder, yıhanır, arınır, mis gibi kohulu burcaklı evine dönerdi.
o yıllarda natır kiralamak için zengin olmak gerekti.
biz fıhareler değil natır dudmak, kil leenimizi, küfte hamadanımızı gendimiz dilimiz dışarıya çıha çıha daşırdıh.
çocukluğumdan hatırladığım en gözel hamam hatıram, gış aylarında anam rahmatlığın soyup soyup bağa curunun başında pertuhol yedirmesiydi ve gızdığı naan beni hammam tasıynan gurna başında "babıyın sinine.." deyni köşe bucak guvalamasıydı...
ben gaçardım, rahmatlık guvalamahdan yorulmazdı.
bu guvalamaçlar esnasında ya rahmatlığın ayağı gayardı, ya da benim.
güççük uşağız allah gorur biz düşersek heç bişey olmazdı.
amma ya beni govalayın anam sabına basıp düşerse?
hele hele allah etmiye bi yerinde hafif morarma, gararma ve gızarıklık olursa
o zaman vay halıma,
vay halımaa...
yandığımın resmiydi.
hamamdan eve gedinceye gader kötü söz eşidir, gulağımın tözüne tözüne kötek yerdim, hanek eşidirdim.
aşam eve gelince de rahmatlik babam "lan eşşolueşşek sen ananı hamamın içinde ele güne niye carıs ediyn, hayvanolunhayvan" deyni ayrı bir zılgıt çekerdi.
niye, anam hamamdan gelmiş (!) ve sözde orada irezil olmuş...
aslında mesele hamam öpücügü ben biliym, bilmezden geliym ya...
eve gedinçi anam biter, su sefer aaşama gadek hamamdan gelen anama kur yapan rahmatlıg babam başlardı.
hamama çok sıh gedilmezdi.
en azından bizler gedemezdik.
niyen ?
fahırdık.
yohsulduk.
hamamda bizim bütçemize göre epey bi bahalıydı.
babam bakkaldı ama, ekmeğ yeen gıymatlıydı.
o günnerde ekmeğ aslanın azındaydı.
kimsede para pul yoktu.
zenginin bile parası var, piyasede alacak mal yogdu.
zaten ezik temetos, uluk balcan, hımsımış balcan, yarısı olmıyan meyva, bayad ekmek, satılmayan solmuş hıyar kimin bakgal düveninde galmış horaf malları yemekten ailecek anamız ağlamıştı.
ezik, uluk mal yiyen fahır fıharanın künde künde, ya da haftada haftada hamama getmeye ne hakkı vardı.
soğuk ev eşşiği neremize yetmiy di?
hamamlar biz fahır fuharaya göre yeen bahalıydı.
garşıyahadahı böönkü merkez camısının yanı başındaki yıldız hamamı da, eyice bahalıydı bizler için.
biz uşaklarda bööklerimizden örğendiğimiz şekilde gendimizi aldatmak, hamamı unudmak için anamız bizi eşşiklikte çimdirirkene evde var esiklik, hamama getmek esseklik deyni gendimizi gandırıp dururduk...
sevincimizden türküler söylerdik.
çimerken ahıllı durmazsakta, hamam tasıynan gafamıza gafamıza tas yirdik.
eğer mövmüm gışsa anamız bizi sarıp sarmalar, şefkadnen barğına basar ve tandır yorğanının altına sohardı.
şimdi hamamların sadece adı var.
belkilem hamamlara geden, belki de hamamların ne olduğunu bilen bile yok.
belki de hamamları birer tarihi eser sananlar çok.
yanı;
şimdi ne hamam galdı, ne hamamcı, ne külhan.
ne anam, ne babam.
oysa "ey hamamcı, hamamığa gözellerden kim gelir" deyni o yıllarda söylenen hoyratlarımız bilem vardı...
şimdik, türküsü galdı...
birde hamamın adı...
  • /
  • 343
Henüz hiç başlık açmamış.
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 6847

eşkili ufak sözlükte halfe olmak

eşkili ufak sözlük aylesiynen eşgi dadlı dertleşmemdir...


böön 09 tomus 2010 cumaa.
9 mayıs 2010 günü başvurup bu yaşımdan soona şeert ve ahabinde hemen halfe olalı aradan tam iki gocaman ay geçti.
pc'de çok acemiyim, yaşım ve işim gereği bilgisayara tam hakim olamadığımdan guralları, gonsepti ve bu sayfanın huylarını bellemiye çalışarak vahıd geçiriym.
örğenmenin helbet yaşı ve sınırı yok.
en başda buraakda olduğum için yeen mutluym.
yazdıkça da keyif alıymmm...
gendim yazıym gendim güliym, gendim yazıym bazii bazi ağlıym.
amma yazarhane hep düşünüym.
vicdanlı olmıya, kimseyi gırmamıya, recide edmemiye, hep obcektif galmıya çalışıym.
hep gendimnen hasaplaşıym.
duruşması olan abukat efendinin mahgemiye girmeden salihli'deki adliyede bilgisayara girip sözlüğk sayfasını açıp bişeyler yazıp ohuduğu kimin, bende şu acer damat kimi yeni şeert halimde, her fırsatta belki sabah geç olur. ölüm var, galım var deyni sahı acelem varmışcasına bildiklerimi yaşadıklarımı bi an evvel akdarma telaş ve gayreti içine giriym.
bu benim gelecek guşaklara garşı en böyük vazifem ve sorumluluğum...
şu anki ve atide gelecek antep nesline işallah ve heyirlisiynen üç beş satır dahi olsa bişeyler bırakıp, ileride heyir dilekleri ve duaynan yad edilebilmek en böyük sebab ve mutluluk olacak benim için..
bi kelle, burada bulunup birikimlerimi, yıllar içinde yaşadıklarımı, gözlemlerimi ve tecrübelerimi, anamdan atamdan babamdan ecdadımdan bellediklerimi millete ve gelecek guşahlara aktardığım, antep tarihine yazılı bi belge bırakdığım için yeeen seviniym...
amma bunları akdarıym deyni gaza basarhane zaman zaman bilip bilmeden çeşidli örnekli yangışlıklar yaptımıın da elbette fargındeym.
antepçe gonuşması goley amma yazması o gaderde goley olmayan bir ağız...
bir noktayı, bir ı'yı i yazsanız bazan değişik sonuçlar verebilecek bir yerel şive !
yazarhan ve yazdıktan soona sevindiğim kimin, üzüldüğüm günler olmuy mi, olmadı mı?
beni heç gırıp üzmediler mi? (bkz: (#37882))
gendi yazdığımı yannış bulup heç silmedim mi..?
bunnarın hepsi de oldu ve de ilerleyen günnerde de harhalda daha da olucu...
ben bunu eyi biliym...
amma yazarhana vicdanlı olmaya ve tarafsız olmıya çalışıym olabildiğince.
eyle galmıya gayret ediym.
kimseynen herhangi bi hasabım yok.
bennen hasabı olduğunu sananlarnan bilem bi hasabım yok.
bütün davaları mahkeme-i kübra'ya havale edmiş durumdayım.
sadece bi hasabım var nefsime garşı, bi hasabım var allaha garşı.
amma beni bu hallara ve bulunduğum mevkiiye getiren bu topluma ve antep milleti'ne garşıda sorumluluklarımın fargındayım.
bi ara gendi gendime pekey aam, siz sag galın, ben de selamet diymmi deyni bile düşündüğüm oldu.
amma soona sabır ya hacı dedim.
bakdım beyle olmıycı, olmamalı.
gaçmak goley ve gorhak işi...
gaçmıycın, millet ne yapıysa belliycin ve sende aynısını yapmaya çalışıcın.
eyle de oldu netekim.
hala gaçma yerine guralları bellemiye ayni zamanda uygulamıya çalışıym ve çalışıcım.
artık heç sesimi çıharmıym ve bi entrymi niyeme silikler olama deeyni araştırınca, bilmediğim yeni yeni şeyleri ve guralları örğeniym.
hepimizin her yazdığı her zaman dorğu deel'dir.
dorğu deyni bildiklerimizde çoğu zaman dorğu deeeller.
insan hangi yaşda olursa olsun örğenmiye, yeniliklere açık olmalı.
penceresi geniş, vizyonu, misyonu böök olmalı.
eskiliufaksozlukte halfe olmak, gurallara riayet edersen, yeen goley ve zevkli bi vazife...
allah rızası için bi iş...
hemide beleş amma gazancı çok, duvası çok olan bi vazife.
belkide bazı günner gendi işimden daha fazla buraya, bu sözlüğe zaman ayırdığımın fargındayım.
ama halal olsun.
neticede galan düşmana deel, antebe ve gelecek guşak antepliye galıy...
gaçmak, getmek mesele deel.
saniyelik bi iş...
lakin, ya galıcın, ya galıcın.
üstelik gaçınca yazmak istesem bunu yazıp yayınlayacağım bazi yerler var allaha şükürler olsun.
ama burası benim olmayan ve bizim olan bir antep platformu.
antebi yaşadan bi yer.
antebi gelecek guşaklara bırahabilek bi mekan.
az önce de dedim :
eskiliufaksozlukte halfe olmak, gurallara riayet edersen, yeen goley ve zevkli bi vazife...
amma yanğış yapdıın naal nalıncı keseri kimin bazi halfe ve kiyalar başınğa vurmak ve seni carıs, rencide - rüsvah edmeğ, üzmek için siperde bekliyler.
bunu bilip buna göre davranıcın.
sözün özü burası eyi bir yer,
yeniler dikkatli olucu, esgiler de müşfik ve annayışlı.
ne var yani eski halfeler, kiyalar, ustalar, ustaşabılar sildikleri ve silmekde haklı oldukları entryin yanına zerafet dolu iki satırlık bi mettup kimi not yazıpda :
-bak aam mamed efendi.
şu yazdığın eyi gözel amma forum tarzında, şu yazdığında eyi amma bi tekrar, şu yazdıoğında hoş oluk amma gurallara şu sebepnen ayhırı deseler nolur yanı..?
ellerimi arğır.
önden gelen zomladıy, ardından gelen gomladıy...
sebab ; o da yok.
şunu kimse unutmasın:
bu sözlüğün esas saabı anteplidir, anteplilerdir.
sözlükde eski olanlar zerafet ve sayğı guralları içerisinde beylesil davranışlarda bulunurlarsa bu daha da teşvik edici olur.
hiçbur gural, guralsızlıktan kötü olamaz haneene yeen inanırım.
burada kimse kimseyi hor görmemeli, hakaret etmemeli, buna yeltenmeye, mahmile agır mesac atmıya cüreet dahi etmemelidir.
sözlüğe yazan şeertler, burada eski olanların mettep şeerdi deeller.
silicilerin maalle arhadaşı, hısımı, tanıdığı yerennik ettiği adamlar heç deeller.
kimse kimsenin babasının uşaada deel...
unudulmasınki bu sözlüğe antep sevgisiynen entry yazan yaşını başını almış, makam ve mevkii saabı olmuş, mesleklerinde bi yere gelmiş, çevrelerinde bilinen ve sevilen bu adamlar, bu halfeler, bu yeni şeertler bu işe şu zor günnerde antepte tomus sıcakları nda gafa patladiylar.
lark deyni, zonk deyni bi şeyi silmek bi tuşa basmak, bi galbi gırmak yeen golay, ama zarif olan silerken aydınlatmak ki; entrysi silinen şeert ya da halfe o hataya bi daha düşmesin.
benimki sözlüğü seven bi adamın, antebi seven bi adamın, bu sözlükle ve eşkili ufak sözlükde yeni şeert ve halfe olanlarla dertleşmesidir, o gader...
böön 9 tomus 2010 cuma.
2 aylık halfeyim, 1919 entrymle buradayım ve işallah daha da yazıcım.
inad edip gendi vicdan ve sorumluluğlarım gereği yazıcım, vahıd buldukça hep yazıcım.
yazıp yazıp keyf alıcım.
yazıp yazıp hatamı gendim arıycım ve silmelerine, zomuladmalarına, gomuladmalarına fırsat vermiycim.
silinen entrylerde hatanın bende olduunu gabil edicim.
inadına inadına melmeket sevgim nedeniynen ağnamıyanlara, diğnemiyenlere, bilmiyenlere, örğenmiyenlere inad yazıcım.
melmeket, antep sevgim nedeniynen yazıcımmmm...
artık heçbi şeyi gafama dakmıym, dakmıycım.
ama bi yere, bi nokdaya gader !
beni durduracak tek eylem şahsıma yazılmıya cüret edilecek hakaretvari mail, mesac veya yorum olacaktır.
buraya yazdığımın garşılığında bi para almadığım, bi gazancım olmadığı için hayasızca bi saldırı olunca da bu işi bırahıcım ve "hadi banga eyvallah aammm..." diycim.
o da saygının bittiği yer, toplumda ve antepde genel kabul görmüş nezaket kurallarının aşıldığı noktadır.
sözün özü;
guralları bellersek, kimseynen ne söz galır, ne de hanek.
acer halfelere tavsiyem beyledir ve bu corlar benim sözlüğnen dertleşmemdir.
usdalara, kiyalara ve bööklere da gabil edellerse naçizane önerim, herkeşe ve özellğnen acer halfelere lütfen (hemde allah rızası için) biraz daha sevgi ile yaklaşmaları ve buraya yeni yeni yazmaya başlayan şeert ve halfelere, aslında herkese ve birbirlerine, yani tüm yazanlara ve eşkili ufak sözlük ailesine yüreklerinden kopan, ailelerinden öğrendikleri saygıyı saygı göstermeleri ve yansıtmalarıdır...
malum; gişi ne ederse, gendine eder.
temam gurallar baştacı, ama sevgi dayım her meseleyi çözer vallaha.
herşeyin başı dayım dayım sevgi ve antep sevgisidir...
bizi burda bi arıtya getirende zaten bunnardır aam...
bu haneklerimi kimse üzerine alınmıya ve yannış anamıya sahın.
entrylerime ve gaziantep'in geçmişine ilgi gösteren tüm eşkili ufak sözlük dostlarına da şahsıma gösterdikleri teveccüh için teşekkürler ederim.
allah hepsinden hep razı olsun.
sözlüge göngül veren herkeşden bu aziz ve daşına torpaana gurban oldoom melmeket için heyirli hızmatlar bekliyk aam.
allah hepimizi mahçup edmiye işallah...
saygılarımla.

ali ağaoğlu antepli olsaydı

el aşıynan öön olmaz diylerdi, yaptım olucu...

gendi kendirinğe pıçak atılmaz diylerdi, yaptım olucu...

gurban etinden meze olmaz diylerdi, yaptım olucu...

el dümbeleynen düyün çalınmaz diylerdi yaptım olucu...

sade guyruknan eyi kebap olmaz diylerdi, yaptım olucu...

birecik balcanıynan gızartma olmaz diylerdi, yaptım olucu...

osurmıya göt gerek diylerdi, osurmıyan göt yapıcım olucu...

marıl tarlasına buda ekilmez diylerdi, yaptım olucu...

tohumlu hıyarnan cacık olmaz diylerdi, yaptım olucu...

bindeeen dal kesilmez diylerdi, yaptım olucu...

berhiz dudanlar tuzlu yimesin diylerdi, yaptım olucu...

it bohu bi işe yaramaz diylerdi, en dehşetini yapdım olucu...

şıhın dağı bi işe yaramaz diylerdi, yaptım olucu...

minare kölgesi ve davıl tozuynan alaç olmaz diylerdi, ben yaptım olucu...

antebe deniz gelmez diylerdi, yaptım yahında olucu...

la bu antepsipor niye şampiyon olamıy diylerdi, ben yaptım görücüüz sezon sonunda bu dahım şampiyon olucu...

beleşe ancak hayal gurulur diylerdi, yaptım artık hayallerde parıynan olucu...

ala sanğa ev diylerdi, evin en gıralını yaptım dehşet bişey olucu...

yalllaaaa bu nasıl iş babam beylesili görmedik bilem diylerdi, görülmiyen bi iş yaptım olucu...

aha bu var yu bu, bundan bi boh olmaz diylerdi, ben yaptım bi ayere getirdim olucu...

allah seni bi dert dutada çalınasın işallah diylerdi, ben yaptım artık kimseyi dert dutmıycı...

antepte hamam kültürü

hamam öpücügü !

hamamın gendine has kültürü ve bir dizi kurallar manzumesi vardır.
eyle "rap" deyni hamama gedilmez.
hamamın günner önceden başlayan bir hazırlığı olur.
tabi bu garibim, ekmee muhtaç insannar için deel, halı vahdı yerinde olannar içindir.
yosam, fıharenin heç bir yerde o vahıd da gıymatı yohdu, böön de yoh kimin.
zengin avradlarının hamamda özel gullandıkları hizmeatkarları, natır'ı olurdu.
natır hanım hamama getmeden eve gelir, kil leenini alır, hamam öteberilerini alır hamama daşırdı.
evin avradı da "hanım hatın" kimi hamama geder, yıhanır, arınır, mis gibi kohulu burcaklı evine dönerdi.
o yıllarda natır kiralamak için zengin olmak gerekti.
biz fıhareler değil natır dudmak, kil leenimizi, küfte hamadanımızı gendimiz dilimiz dışarıya çıha çıha daşırdıh.
çocukluğumdan hatırladığım en gözel hamam hatıram, gış aylarında anam rahmatlığın soyup soyup bağa curunun başında pertuhol yedirmesiydi ve gızdığı naan beni hammam tasıynan gurna başında "babıyın sinine.." deyni köşe bucak guvalamasıydı...
ben gaçardım, rahmatlık guvalamahdan yorulmazdı.
bu guvalamaçlar esnasında ya rahmatlığın ayağı gayardı, ya da benim.
güççük uşağız allah gorur biz düşersek heç bişey olmazdı.
amma ya beni govalayın anam sabına basıp düşerse?
hele hele allah etmiye bi yerinde hafif morarma, gararma ve gızarıklık olursa
o zaman vay halıma,
vay halımaa...
yandığımın resmiydi.
hamamdan eve gedinceye gader kötü söz eşidir, gulağımın tözüne tözüne kötek yerdim, hanek eşidirdim.
aşam eve gelince de rahmatlik babam "lan eşşolueşşek sen ananı hamamın içinde ele güne niye carıs ediyn, hayvanolunhayvan" deyni ayrı bir zılgıt çekerdi.
niye, anam hamamdan gelmiş (!) ve sözde orada irezil olmuş...
aslında mesele hamam öpücügü ben biliym, bilmezden geliym ya...
eve gedinçi anam biter, su sefer aaşama gadek hamamdan gelen anama kur yapan rahmatlıg babam başlardı.
hamama çok sıh gedilmezdi.
en azından bizler gedemezdik.
niyen ?
fahırdık.
yohsulduk.
hamamda bizim bütçemize göre epey bi bahalıydı.
babam bakkaldı ama, ekmeğ yeen gıymatlıydı.
o günnerde ekmeğ aslanın azındaydı.
kimsede para pul yoktu.
zenginin bile parası var, piyasede alacak mal yogdu.
zaten ezik temetos, uluk balcan, hımsımış balcan, yarısı olmıyan meyva, bayad ekmek, satılmayan solmuş hıyar kimin bakgal düveninde galmış horaf malları yemekten ailecek anamız ağlamıştı.
ezik, uluk mal yiyen fahır fıharanın künde künde, ya da haftada haftada hamama getmeye ne hakkı vardı.
soğuk ev eşşiği neremize yetmiy di?
hamamlar biz fahır fuharaya göre yeen bahalıydı.
garşıyahadahı böönkü merkez camısının yanı başındaki yıldız hamamı da, eyice bahalıydı bizler için.
biz uşaklarda bööklerimizden örğendiğimiz şekilde gendimizi aldatmak, hamamı unudmak için anamız bizi eşşiklikte çimdirirkene evde var esiklik, hamama getmek esseklik deyni gendimizi gandırıp dururduk...
sevincimizden türküler söylerdik.
çimerken ahıllı durmazsakta, hamam tasıynan gafamıza gafamıza tas yirdik.
eğer mövmüm gışsa anamız bizi sarıp sarmalar, şefkadnen barğına basar ve tandır yorğanının altına sohardı.
şimdi hamamların sadece adı var.
belkilem hamamlara geden, belki de hamamların ne olduğunu bilen bile yok.
belki de hamamları birer tarihi eser sananlar çok.
yanı;
şimdi ne hamam galdı, ne hamamcı, ne külhan.
ne anam, ne babam.
oysa "ey hamamcı, hamamığa gözellerden kim gelir" deyni o yıllarda söylenen hoyratlarımız bilem vardı...
şimdik, türküsü galdı...
birde hamamın adı...

enteynir

gonteynır kimin bişey oluk.
gonteynırın içine öteberi, enteynırın içine söz hanek goyuyk...

siypancaktan siypan sipa

allah rahmet eylesin.
keşke sözlük yönetimi fatihalarımız için bir resmini ve biygografisini adı ile birlikte paylaşsa bu merhum kardeşimizin.

genç bir kardeşimizin ölüm hadisesi gerçekleştiğine göre gelin iskender'in son üç arzusunu birlikte okuyalım :

büyük iskender'in son üç arzusu

ölümün eşiğinde, büyük iskender komutanlarını çağırıp son üç arzusunu iletmiş.
1] tabutu dönemin en iyi doktorlarınca taşınmalı.
2] elde ettiği tüm zenginliğini [altın, gümüş ve değerli taşlar] yol boyunca tabutu mezara gelene kadar serpiştirilmeli.
3] elleri, herkesin görebileceği şekilde tabutun dışına sarkmalı.
komutanlardan biri şaşkınlıkla bunun nedenini sormuş.
büyük iskender, açıklamış:
1] en ünlü doktorların taşımasını şu nedenle istiyorum: herkes bilsin ki, doktorlar ne kadar iyi olursa olsun, onlar bile ölümün karşısında çaresizdir.
2] yerlere sepeceğiniz değerlerim de gösterecektir ki: bu dünyada elde ettiğimiz zenginlik, bu dünyada kalır.
3] ellerim tabutun dışında kalsın ki, herkes bilsin: bizim için en değerli şey olan zamanımız tükenince, boş ellerle doğduğumuz gibi, boş ellerle de gideriz.

işte ölüm böyle birşey. allah tüm geçmişlerimize rahmet eylesin inşallah.

saip konukoglu

seç otobüslerinin kurucusu ve sahibi olup gaziantepspor ve gaziantep büyükşehir belediyespor kulübünün baskanlıklarını yaptı.
sanko holding yönetim kurlul başkanı abdülkadir konukoğlu nun da amcasıdır.
geçmişte restoran, akaryakıt istasyonu ve tekstil kollarında da firmalar yönetmiştir.
kendisiyle gaziantep büyükşehir belediye spor kulübü başkanlığında halef-selef olduğumuz ve yıllardır sevgi ve saygıya dayalı mükemmel bir ilişki ve arkadaşlığımız bulunan saip konukoğlu dost ve arkadaş canlısı olup özellikle hakem ve spor camiası tarafından çok sevilir ve yaşı nedeniyle saygı görür.

şoora

Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort