bugün düzenlenen 25 eylül 2011 istanbul geleneksel gaziantep yemekleri şenliği'nde kendisiyle tanışma fırsatı bulduğum halfe. orada kendisine bizzat ilettiğim teşekkürlerimi bir kez de burada, tüm sözlük ahalisinin önünde iletmek isterim. sağolasın mamedhalfe.
bugün ilk kez katıldım bu etkinliğe ve pek sevindim. kadıköy'ün ortasında şerbetçiden bardak bardak meyan şerbeti içmek, katmer yemek pek bir hoş oldu. eşkiliufaksozlüğün standına uğrayıp mamedhalfe ile tanışmayı ve tişört almayı da ihimal etmedim elbette. emeği geçen herkes sağolsun varolsun.
her alkış çibik değildir. mesela gaziantep kamil ocak stadında gaziantepspor gol attığında taraftarın el çırpmasına çibik çalmak denemez. çibik, müziğe uyum sağlayarak, tempolu bir şekilde ellerin birbirine çarpılmasıdır.
ağmm televizyonda görmek nekine, ben gulyabaniyi ilkin sinamada seyrettiydim, halamoğlu aplamnan beni kent sinemasına götürdüydü gomik filim var deyi. bi de gettik ki inek şaban filmi diye gorhu filmi oyney. oy anam oy. kirtik gadar masimler, nassı gorhduyduk anam!! evlerden ırah ossun!!!
antebin etine lezzetini veren anteplinin ot kültürüdür. aynı eti, antepli muhteşem otlarıyla terbiye edip nefis bir kebab yaparken bir başkası olduğu gibi pişirip yer ve sası bir yemek çıkarır ortaya.
antepte hiç yaşamayan ve dolayısıyla antep şivesini hiç bilmeyen 10 yaşındaki yeğenimin annemle sürekli dalga geçmesine vesile olan komik fonetikli söz.
yeğenim: ananne benim matematik kitabım nerede?
annem: ta diya oğlum.
yeğenim: tadiya tadiya o ne yaaa? hihihi!..
çocukluğumda* alaybey mahallesinde seyyar arabasıyla halka tatlısı satan beyaz önlüklü bir tatlıcı vardı. sokak sokak dolaşırken anlayamadığım bir nida ile bağırırdı. sadece sonunu anlardım: abbilooooooo. o günlerde alaybey mahallesinde yaşayan ve bu tatlıcıyı hatırlayıp ne dediğini buraya yazabilecek bir halfe varsa hayatımın karanlık bir noktasına paha biçilmez bir ışık tutmuş olacaktır.
çocukluğumun beyaz önlüklü sevgili tatlıcısına eğer hala hayattaysa selamet, yok eğer dünyasını değiştirdiyse rahmet dilerim.
geçen gurban bayramı dayımın düveninin bahçasında sülale boyu toplanıp gurbanı kestik. galabalık olduğumuzdan mangal yetmeyici deyi el arabasına kömürü doldurduk, ataşı kayıp kebabı bi gözel yelledik ağam. el arabasından yeğin gözel mangal olduydu.
fıstıklısının en güzelinin özgüler dondurmacısında yenebileceği hede. bir de benim çocukluğumda* orkide pastanesi rulo dondurma diye bişey satardı. rulo pasta gibi katlanmış ve her katı ayrı bir renk meyvalı bir dondurma. dünyanın pekçok şehrini gezdim, pekçok yerde değişik dondurmalar yedim. bir daha orkide pastanesinin rulo dondurmasına veya o lezzette bir dondurmaya rastlamadım.
o şenlik gibi ritüele tanık olan son nesil olmakla hayatım boyunca övünç duyacağım tatlı üzüm pestili . bağ bozumu sonrası üzümler nenemin evinin hayatının bahçesindeki tekneye yığılırdı. ayaklar altında ezilip şırası çıkartılır. kara kazanların altında ateş yakılıp kaynatılır ve cevizli, fıstıklı sucuklar, bastıklar, muskalar yapılırdı. sıcak sıcak tabağa koyup üstüne dövülmüş fıstık serpip yemesi de cabası!
hastaneye atılan göbek bağının netice vermesiyle, doğruluğuna kanaat ettiğim antep inancı. annemin otuz küsur sene önce haseki hastanesinin bahçesine attığı göbek bağım mesleğimi belirlemekle kalmadı, seneler sonra ailecek ıstanbul'a taşınmamazı ve daha uzun seneler sonra da evlendikten sonra oturduğum ilk evimin haseki semtinde olmasını sağladı. başka ispata gerek var mı?
böyükemmimdir kendisi. annemin öz amcası olması nedeniyle benim de soyundan geldiğim ve bundan dolayı kıvanç duyduğum, antep savunmasında annesini, yani benim büyük nenemi taciz eden fransız askerlerine engel olmaya çalışırken şehit edilen kahraman çocuk. adı gaziantep'in merkez ilçelerinden birine verilmiştir.