apallomamed

Durum: 3082 - 0 - 0 - 0 - 13.08.2020 13:20

Puan: 14816 -

17 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 155

elnen gelen düğün bayram

umulmadık yerden yapılan katkılar güzeldir.

-abbaaov la taman yirik hökkeşde urub atmış.

-eyi işde, elnen gelen düğün bayram yoorum.

bılk bılk etmek

kavın karpız kimi meyvelerde çürümeden mütevellit gevşeme halini ifade eden hanek.

-la bu kavını ne deyn alıksıız ola, bılk bılk ediy daa.

aha ali ağa papıcın

al hacı aaağa pabıcıı, biz yayan gederik versiyonu da mevcut.

antep üzümleri

boşa çabalamak, çabaya rağmen ortaya bir sonuç koyamamak.

-ee mamed ne aanadık bu işden;ha kaçtın ha garnın geddi

kulunk

kuyu kazılırken zeminin sert kayalık olması halinde kullanılan iki ucu sivri alet.

demre

mürekepli kalemin ucu tükürüknen ısladılılıp onnan çızılması gerekir.

berkitmek

vidaları sıkıştırmak anlamında da kullanılır.

-maamed halfe! bizim piskiletin vidaları gevşeyik mi needik, saa zahmet, şunnarı bi berkit heerif.

fıstık kabuğunun kullanım alanları

fısdık golonyası da yapıklardı zamanında.

antepteki belediye otobusleri

bi arada celal doğanın antebe hediyesi körüklü otobüsler vardı. hangı melmeketin hurdalıından getiriklerse, dorgu dürüst çalışmaz, en olmadık yerde arzalanır, gulleteyn kimi yolun ortasında galırdı.

fıstık gıracaa

penseye benzer, ortasında yay bulunan fısdık kırmak için tasarlanmış alet.

gaani gelmek

yeterli görmek.

-et kütöönün üsdüne bi köme fısdık gonur, üç dört gişi kütöön etrafına halhalanır, seromoni başlardı. çıt çıt, çıt çıtda çıt çıt.... nenem kulaa çinliyesice, kekice, fısdık gıracaana gaani gelmez, bi avıçda aazına fısdıı doldurur, dişleriynen kırardı.

fıstık gırmak

güccööken dedemğilde, bizim evde çook fısdık kırdık. penseye benzer ,özel bi fısdık kıracaa aleti vardı. fısdık kıracaaynan, kekiçnen kırardık. et kütöönün üsdüne bi köme fıdık gonur, üç dört gişi ellerinde kekiçnen, fısdık kıracaaynan kütöön etrafına halhalanır, seromoni başlardı. çıt çıt, çıt çıtda çıt çıt.... nenem kulaa çinliyesice bunnara gaani gelmez, bi avıçda aazına fısdıı doldurur, dişleriynen kırardı. fısdık gırdırannar, fısdıı çekiynen teslim eder, çekiynen teslim alıllardı. fısdıın ölçü birimi, kilo deel çekiydi.

-kele hattuç böön kaç çeki fısdık gırdıız?
-ne biliym, beş çeki oldu haralda.

maallim

atatürk hemşerimiz oldoo uçun, oda bi vecizesinde anteplice konuşuk.

-muallimler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır.

dallanmak

ceket, palto vb giysileri tam giymeyip omuza atmak.

-o sahoyu ne deyn dallanıksın ola şu gışın ortasında?

azezi

huk basmak

bi ölüyü çok yıharsan sıçaan olur

aşırı titizlik gösterilip, sonunda daha kötü sonuçların ortaya çıkması durumunda söylenen deyim.

amel habi

ia da ishal olarak ifade edilen durum, antepde garnı getmek, garnı argımak olarak da bilinir.

kavaklık

bülent ağcabay dan alıntıdır.
ayıntabta eğlence ve meşk yaşamı eskiden beri iklim-iskan ve dinsel nedenlerle kentin belirli noktalarında yoğunlaşmıştır. cumhuriyet öncesi kent yerleşimi, batı-kuzey çizgisi esas alındığında, bugünkü akyol mahallesi batı yönünde son yerleşim bölgesidir. gerek meskun olmayışı ve gerekse taban suyunun yakınlığı ve içinden pancarlı-kavaklık suyu adıyla akarak maanoğlu köprüsünden sonra aynülleben ismini alan derenin kavaklığın içinden akmasıyla dahası, batı-kuzey yönünden esen serin rüzgârla yelli gedik olarak bilinen bölgeyle bitişik kavaklık mesiresi bu iklimsel özellikleriyle, neredeyse kentin tek eğlence-meşk yapılan yeri niteliğindeydi.

kavaklık uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olarak, 1772 yılından günümüze kadar gelmiştir. özellikle gaziantep belediye teşkilatının kurulmasından sonra, belediye başkanları kavaklığı kentin nefes alacağı bir akciğer gibi görmüştür. yaklaşık 235 yıllık bir süreç içerisinde kavaklık, özel mülk sahiplerinin bahçeleri istimlak olunarak bu günkü sınırlarına kavuşmuştur.

batalhöyükün kuzey batısında bulunan kavaklık mesire alanının 16 bin metrekarelik kısmı, 1772 yılında fazileti hakimşeri molla efendi ile nakiyebüleref kaymakamı (nakiyp) tarafından 77 kişiden toplanan 100 kuruş karşılığında, hacı hanefizade mustafa efendiden alınmıştır. kadı 56 kişiden 74.50 kuruş, kaymakam ise, 21 kişiden 24.50 kuruş toplanmıştır. bu alanın eni 80 metre, boyu 200 metre olup, içinde bulunan ceviz ağaçları ise, berber hıdır ustanın varislerinden 10 kuruş karşılığında alınmış olup; bu alan kır *****sinin yukarı tarafıdır (1) kavaklık mesire alanının oluşumunda, faziletlu külli zade efendi (aksoy), ali efendi zade (kuzanlı, işıtman), kethuda zade (göğüş), hacı hüseyin efendi. battal ağa zade (budak, battal), sadık ağa, bayram oğlu (bayram), molla mehmet, kazgözoğlu hacı yusuf, bazzade (bazoğlu), hacı ali, hafaf söylemez ef. misafir zade, mevlevi şeyhi (ocak), keleşoğlu molla mehmet, altunbaşoğlu, hayırsizoğlu, körpeoğlu, kalenderoğlu, molla feyzullah, burunu delik oğlu, kuluoğlu hacı mustafa, helvacıoğlu, fekle zade, beynamazcıoğlu abdullah çelebi, şamşeyhoğlu (ulusam), ganemoğlu, gercinli zade hacı molla, samlıoğlu (samlı), hıyamlı oğlu (sayın), güzelce mustafa ağa, seyfeddinoğlu (şahin), davut ağa zade battal ağa (battal), kamalak zade (alpay), mühsin zade, horkor zade, gani zade, hasırcıoğlu (tüzün), imam zade, badem zade para yardımında bulunmuşlardır. (2) satın alınan bu mülk o yıllarda kaymakamlığa bağlanmış, gaziantep il olunca valiliğe daha sonra da mesire alanı olarak belediyenin mülkiyetine geçmiştir.



bir çok olaya canlı tanıklık eden kavaklık, aşkın, hasretin, bakir duyguların nefesini hep hissetmiş, fikirsel ve bedensel yorgunluğun giderildiği, sevda türkülerinin, kahramanlık destanlarının dile getirildiği mekân olmuştur. özellikle kurulduğu günden bu yana memleketini seven her idareci kavaklığa bir taş koymayı görev bilmiş, zaman içerisinde bu alan kentte ağaç sevgisinin doruğa çıkarıldığı vazgeçilmez bir dinlence yeri olmuştur.

kavaklığın bugünkü görünüşüyle adı arasındaki uyumsuzluk hemen dikkatinizi çekecektir. çünkü kavaklıkta bir tek kavak ağacını görmekte güçlük çekiyoruz. bugünkü sınırlarına ulaşana kadar kavaklık zaman içerisinde belediyeler tarafından özel mülk sahiplerinden satın alınarak, bugünkü sınırlarına ulaşabilmiştir. kavaklıkla ilgili çalışma yaparken bir çok kaynakta çelişkili kaynaklara rastladım. şer-i mahkeme kayıtlarını türkçeleştiren güzelbey, kavaklığın ilk temelini oluşturan sahipleri için farklı bir anlatımda bulunmaktadır. antep suyunun şehre yetip arttığı günlerde derenin iki yanındaki tarlalarda kavak yetiştirildiği için bu ad verilmiştir. kavaklığın bu gün kapladığı yer, vaktiyle nur ali ağa adında ailesi samsattan göçmüş hayırsever bir adamın özel mülkiyetinde iken, veraset yolu ile battal beye kalır. battal bey de antep kaymakamı bulunduğu sırada şehri terk eder. belediye teşkilatı kurulduktan sonra da bu idarenin tasarrufuna geçer. belediye, derenin iki tarafına söğüt ağaçları diktirir. fakat adı da kavaklık olarak devam eder.(3)

antep harbinde fransızların karargahı amerikan kolej binası idi. kavaklık, fransızların karargahına çok yakın olması nedeniyle vatanseverler memleketlerini savunurken, bu mesire alanından sık sık faydalanmış ve fransızlara saldırmışlardır. sözde medeni fransızlar, 1920 yılında korkunç bir katliam yaparak kavaklıktaki tüm ağaçları keserek, bu ağaçları odun olarak soğuk kış şartlarında ısınmışlardır. (4) 25 aralık 1921de tekrar bağımsızlığına kavuşan gaziantepte ilk iş olarak çıplak kalan bu alanda ağaç bayramı düzenlemiş ve kavaklık tekrar canlandırılmaya çalışılmıştır. 1922 yılında düzenlenen ağaç bayramı nedeniyle tüm okullara her öğrenciye bir ağaç fidesi verilmiş ve bayramın birinci günü öğrencilere daha önce belediye görevlileri tarafından hazırlanan çukurlara fidelerin dikimi yaptırılmıştır. bayram sırasında kavaklıkta ağaç fidesi satışı da yapılmış, halk bu alanda satın aldığı ağaç fidelerini boş çukurlara dikmiştir. fide satışı adeta bir yarışa dönüşmüş, ..heyeti merkeziye reisi, eski gaziantep milletvekili ferit arsan, ‘mustafa kemal paşa namına diyerek bir madeni altın verip, bir fidan alır. bunu gören belediye başkanı mehmet ali bey (kayaalp) ferit beye hitaben: ‘onu sana kim verir? ben iki altın vereceğim der ve iki altın vererek fideyi mustafa kemal paşa adına kendisi dikmek ister. bu ilginç diyalog halk tarafından ilgiyle izlenir ve adeta bir müzayede yapılır. olaya tanık olan heyeti merkeziye üyesi kahraman hacı bey, ‘böyle olmaz, her arttıran arttırdığı parayı versin diye teklifte bulunur ve bu teklif kabul edilir. (5) halk tarafından satın alınan fidanların hasılatı ve müzayede sonunda kahramanlarımız adına dikilmek istenen ağaç fidelerinin geliri o gün belediyenin bayram için harcadığı masrafları karşılar. mustafa kemal paşa için o gün dikilen hatıra fide ise, eski adıyla kavaklık kasrının yakınında, bu alanın batısında bir çukura dikilmiştir. ismet inönü, fevzi çakmak ve kâzım karabekir (6) gibi milli mücadele liderleri adına da o günün anısına birer fidan dikildi. işte bu gün gördüğümüz koca söğüt ağaçları, savaş sonu yapılan ve o zaman adına ağaç bayramı diye adlandırılan seferberliğinden kalmadır.

m. ali kayaalp, antep harbi sonrasında kavaklık mesire yerinin yeniden yapılanması için önemli çalışmalar yapmıştır. ağaç fidesi dikmek için öğrencileri teşvik ederek, çocukların ağaç dikimine katkıda bulunmalarını sağlamıştır. hatta ağaç dikimi sırasında üzücü bir de olay yaşanır. mesire alanı içerisinden geçen alleben deresinden karşıya geçmeye çalışan bir çocuğun, köprünün tahtalarından birisinin çürük olması nedeniyle gürül gürül akan dereye düşmesi ve kurtarılamayarak can vermesi aileleri tedirgin etmiştir. bu olay ağaç dikimine çocukları gönderen aileleri bir süre huzursuz etse de, kısa bir süre sonra ağaç dikme bayramının heyecanı kenti kurtaran anteplilerin coşkulu katılımlarıyla hız kazanmıştır.

kavaklık bir çok olaya da tanıklık etmiştir. gaziantepte yaşamının bir bölümünü dahi geçirenlerin adı anıldığında anlatacak bir çok kavaklık anısı vardır. sizlerle kavaklığın bu günün değil de daha çok dününü paylaşmaya, o günkü anlatımlara yer vermeye çalışıyorum. tarihçi ercüment asaf yanıçtan dinlediğim bu kavaklık anlatısını ilk duyduğumda kendimi ****n kavaklığın o gizemli dünyasında buldum.

..had safhada bir kuraklık sonucu şehir yaşayanları ekinin kavrulması sıkıntısıyla ticaretin de durma sonucu kent içinde bilinen hacı hocalara başvururlar. ancak yağmur yağmaz, sıkıntı büyür

sonunda esnaf loncalarının başındakiler ve eşraftan bir gurubun kiliste postnişin makamında bulunan tarik-i turuk (nakşbendiyye-kadiriyye-yeseviyye) ve erdemli, yol gösterici, mürşid baytazzade muhammed vakıf efendiye gitmesine ve onun bu sıkıntıdan kurtulunması için duasının istenmesine karar verilir

kilise varan ayıntablılar dergaha kabul olunur; şeyh efendi onlara bakar ve,
neden buralara kadar geldiniz, şimdi gidiniz havalar müsait ayıntabda ne kadar sazende, hanende varsa onları toplayın, nevaleyi neyi düzün ve kavaklıkta iyi bir meşk edin.. der

gurub şaşkın ve çaresiz antepe döner ve şeyh efendinin söylemine uygun bir mesire hazırlığına girişirler memlekette ne kadar sazende, ne kada hanende varsa alıp kavaklığa mesire çadırlarını kurarak meşk ve eğlenceye dalarlarbirkaç gün sonra hanendelerden (şarkı söyleyen kadınlar) birisi, yöneticilerden birine bu eğlencenin bu defa hiç görülmemiş bu boyutlarda neden yapıldığını sorar; aldığı yanıt şeyh efendinin isteği üzerine olduğu yolundadır o an hanende, diğer hanende ve sazendeleri toplar ve olup bitenleri onlara da haber vererek:

madem bu âlicenap ve ulu şeyh hazretleri böyle söylemiş, ben bu andan itibaren terk-i meslek eyledim der, ve şehre dönmeye karar verirler. ..

bu yolda olan tüm kadınlar ve sazendeler dönüş hazırlığına başladıklarında, o güne kadar görülmemiş bir yağmur başlar, her yer suya gark olur

bu rivayet Âli Âkif efendi (ali baba)ye izafe edilerek anlatılırsa da, zaten her iki zamanın erdem sahibi ve evliya mertebesindeki bu zatların hangisinin bu olayda olduğu da önemli sayılmamak gerekir. zira ki, onlar vahdet denizinde bir değiller midir?.. (7)

kentin son elli yılında kavaklığın gaziantep kültüründeki yeri yadsınamaz. gazianteplinin arap kültüründen uzaklaşmaya çalışması ve kendi kültürüne dayalı sahre ve eğlence hayatının vazgeçilmez mekanı, diğer sahre alanlarıyla birlikte kavaklık olmuştur. ..sık ağaçlarla kaplı loş bir patika yoldan ilerlerler daha ilk adımımızı atar atmaz yüzümüze çarpan serinletici hava içinize huzur ve neşe verir. güzel bir his sizi etrafınıza bakmaya teşvik eder.
burası tabiatın bütün nimetlerinden faydalanıyor. su, temiz hava, bol güneş.

akan alleben deresinde yarının ümidi olan gürbüz türk çocukları oynaşıyor.

ürken kurbağalar bağrışıp bu güzel manzaraya sesleriyle katılırlar.

ağaçlarda öten çırçır böcekleri, bembeyaz açılmış papatyalara konup kalkan çalışkan arılar, çiçekten çiçeğe raks eden kelebekler, annesinin yanından ayrılmayan pamuk tüylü kuzu, hepsi hepsi birbiriyle tezat teşkil ederler.

her tarafı ağaçlarla çevrili bu güzel yerden esen rüzgar vücuttaki bütün bitkinliği, yorgunluğu giderir. şimdi herkesin arzusu güzel bir gün geçirmektir.

kavaklık, artık yeşil çimenlerin üstüne yayılmış insanlarla tıklım tıklımdır. herkes kendi aleminde kendi eğlencesindedir.

burada her türlü insanla karşılaşabilirsiniz. 7sinden 70ine kadar herkesim. gençler top oynar salıncaklar kurar, şarkılar söyler, ip atlar ağaçlara tırmanırlar. anneler onlara yemek hazırlamakla meşgul olur. görmüş, geçirmiş tecrübe sahibi nineler, dedeler, evlatlarına, torunlarına hatıralarını anlatırlar. (8)

1950li yıllara gelindiğinde şehir nüfusunda hızlı artış görmekteyiz. kavaklık mesire alanı, kentin ihtiyacına cevap veremeyecek duruma gelmiş ve belediye tarafından mesire alanı bir miktar daha genişletilmiştir. belediye başkanı nail bilen, maanoğlu köprüsünden batıya doğru derenin iki yanındaki yerlerden istimlak ederek, bu kısmın genişliğini eski gazino binasına kadar uzatırken, daha sonra göreve gelen belediye başkan abdülkadir batur zamanında ise, batalhöyüke kadar olan kısım istimlak edilmiş ve boş arazi olan bu alana ilk iş olarak ağaç dikimi yapılmıştır. (9) istimlak edilen her arazi, gaziantep ağaçlandırma derneği tarafından boş yerlere binlerce fidan dikilmiştir. nemci bayramın belediye başkanlığı döneminde ağaçlandırma çalışmalarının daha hızlı bir boyut kazandığını görüyoruz. o yıllarda mesire alanının tek gazinosu ise, bakımsız durumda hizmet vermektedir. büyüyen ve sınırlarını genişleten bir kavaklık mesire alanı içerisindeki kır *****si ya da kavaklık kasrı döneme ayak uyduramamış, yeşillikler içerisinde ilgisiz köhne bir yapı haline gelmiştir. o yıllarda masa, sandalye ve bunlara uygun eşyanın olmayışı nedeniyle müşterileri, küçük iskemlelerde ya da çimlerin üzerine serilmiş hasırların, kilimlerin üzerinde oturdukları, bir çok anlatımda yer almaktadır.

harp yılları geride kalmış, sosyal yaşantıda değişimler yaşanmaya başlanmıştı. belediye başkanı necmi bayram, 1957 yılında gazinonun işletmesini belediye bünyesine alır. 1960 yılına kadar belediye personeli tarafından eskiye oranla daha nezih bir ortam sağlanarak, kavaklık kasrı ve çevresi daha modern bir görünüme kavuşur. (10) kavaklıkın simgesi haline gelen kır *****sini kavaklık bütünselliği içerisinde almak gerekir. tespit edebildiğim kadarıyla kavaklığın temelini oluşturan alandan 125 yıl sonra, fevzi paşa tarafından 1897-1899 yılları arasında kavaklık kasrı yapılmıştır. ermeni bir usta tarafından inşa edilen taş bina, bugüne kadar değişik hizmetler vererek günümüze kadar ayakta kalmayı başardı. antep harbi sırasında fransızların askeri amaçla kullandığı bu mekan, kır *****si, lokanta ve gazino olarak da uzun yıllar hizmet verdi. özellikle 1960lı yıllarda dönemin ünlü sanatçıları burada haftalarca program yapmıştır. bu sanatçılardan, ankara radyo sanatçısı nevin dömirdöven, şükran ay, neşet ertaşın geldiği dönemlerde kalabalık topluluklara hitap ederlerdir. o yıllarda zeki müren bir günlüğüne kavaklık gazinosunda bir konser vermiş ve izdiham denecek bir kalabalık topluluk zeki müreni dinlemek için saatlerce beklemişti. zeki müren bu konserin tüm gelirini o yıllarda çocuk esirgeme kurumunda kalan çocukların faydalanması için bağışlamıştır. gazinonun işletmeciliğini sinemacı mehmet lakablı birisi çalıştırırdı. daha sonra oğlu eftal uzun yıllar gazinonun işletmeciliğini yaptı. o yıllarda enişte lakaplı bir de garson vardı. eniştenin gerçek ismini kimse bilmezdi. (10)

gazinonun işlerlik kazanması, kavaklıktaki ağaçların oluşturduğu renk cümbüşüyle bütünleşince, kavaklık gazianteplilerin vazgeçilmez sahre kültüründeki yerini almakta gecikmedi. özellikle bu yıllar gaziantep sahre kültürünün oluşumunda en etkin diyebileceğimiz yıllardır.

bir çok şairin ilham kaynağı olan kavaklık, doğa sevgisinin yanı sıra, sevgiliye yazılan içli namelerin, sohbetlerin, hasretlik duygusunun, şiir dizelerine döküldüğü vazgeçilemez mekan olmuştur.

gaziantepten ayrılıp ankaraya yerleşen şakir sabri yener, güzelbeye yazdığı mektubunda kavaklığa olan hasretini şöyle dile getiriyor:

..kuşlar cenneti kavaklığın sivas halısı gibi nakışlı çimleri, çimenleri üstünde gezmenin, eğlenmenin hasretini çekiyorum. pazar günleri bu eşsiz mesirede piknik yapanların alemini görmek, gözümde tütüyor. (11)

yenerin hasretlik duygusuyla yazdığı şiirden iki dörtlüğünü sizlerle paylaşmak istedim.


kavaklıkta kaynıyor mu kazanlar?
kasideler yazıyor mu ozanlar?
kuşlar okuyor mu akşam ezanlar?
söyle canım ne var ne yok antepte?

kavaklıkta davullar çalıyor mu?
antepli hayattan öç alıyor mu?
çiğ köfteler lahmacunlar yiyor mu?
söyle cemil ne var ne yok antepte?

ankara atatürk çiftliğinden yazan hocanın mektubuna cemil cahit güzelbey de şöyle cevap veriyor:[/b]

kavaklıkta sıra sıra tencere
halılar serilmiş yeşillik yere
üstte kuşlar altta ses verir dere
sırsırla kurbağa vurur mızrabı



adalar insandan denizdir taşlar
kızlar kendir seker oğlanlar koşar
her köme ayrı bir dünyada yaşar
unutmuşlar günahı ve sevabı

sarımsak dişleri sanki kuyruktur
taze göv soğanlar badem sucuktur
kırmızı erik lokum lokum oluktur
tüter mangallardan cartlak kebabı

künefe, baklava, helva ve börek
ayran, cacık buzlu, lahmacun gevrek
kuzu kızartaması, ya o mübarek
haykırır: gel çeşit çeşit aş kabı

alem ol alemdir devran ol devran
yeter artık evden çıksın da ferman
bizim ele doğru oluver revan
işte hocam mektubunun cevabı (12)


gaziantep büyükşehir belediyesi tarafından 100. yıl kültür parkı kapsamında, modern kent anlayışı içerisinde değerlendirilen kavaklık mesire alanı, yüz yıllardır yapılan çalışmaların neticesinde bugün kentin adeta akciğeridir. belki 1950li, 60lı yıllardaki gibi sahre kültürü, esnaf dayanışmasını bugün bu mekanda göremiyoruz ancak, modern belediyecilik anlayışıyla çocukların, gençlerin, sporcuların, sevdalıların ve memleket hasreti çekenlerin hala vazgeçemediği bir mekandır kavaklık...



1- b.şehir. beld. kült. yay. 1989 2001 sf:106
2- kültür der. yayınları. 1969, c: 12, sf: 100
3- a.g.e. 1963, c: 6, sf: 259
4- a.g.e. 1969, c: 12 sf. 119
5- a.g.e. 1969, c: 12, sf: 151
6- a.g.e. 1963, c: 6, sf. 259
7- yanıç, ercüment Âsaf, eylül, 2006, sohbet.
8- besnili, şenol. gkd. cilt:3, sf:59, 60
9- özer, abdullah, yöre dergisi, sf:6
10-a.g.e. sf:6
11- a.g.e. sf:7
11- çengel, osman ile mayıs 2006 tarihinde yapılan görüşme.
12- gkd. 1964, cilt 7, s. 140

bülent ağcabay
  • /
  • 155
Henüz hiç başlık açmamış.
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 3082

caminin mumunu yiyen pissiin gozu bozarir

haram yiyenin mutlaka karşılığını göreceğini ihtar eden antep deyimi.

southamton common parkta caarlatlak kebab yimek

yoorum ingiltere sonunda caartlak kebabiynan da tanisti. 17.06.2010 tarihi etibariyle kthy ucaaynan antepden direk londuraya uctuk. bizim usaklar engiltere-southamtonda yasayler, onnari ziyarata geldik. iki gun soona bizim usaklar yoorum siz gelmisken bi sahriye gedek dediler. arabanin baajina sahilam antepdeymisik kimi sahre maazemelerini doldurduk yola dustuk. bizim kavakliknan kardes park ilan ettiim common parka geddik. orada ayni bizim kavaklik kimi sehrin icindeymis zatilam. kavaklikdan bi fazlasi icinde kugularin, yesil ordeklerin yuzdue guccuk bi golu var ortasinda. neyse golun kenarina kurduk mangali yelledik kebabi. yaliiz kebablik komurleri yeen hosuma getti. komur seyle bi teaaf yaagli kaat torbanin icinde, mangalin icine goyuyn bi kirbitnen dutusuy gendi gendine gayiliy. duturuk filan toplamiya gerek kalmiy, yeen goozel bi sey antepde yayginnasdirmak gerek. kuvabdan soona cayi da komur atasinda demledik agam, eliyizin artii afiyetnen yidik icdik, engiliz gavurlarinin ve yannarindan ayirmadiklari itlerinin sasgin bahislarina da heec aldiris etmeden anteplilerin en booyyuk sunneti kebap yellemeyi engilterenin gobeende ihya eddik. engiltere southamtondan eskili uvak sozluk sulalesine selam ve saygilar. haa bu arada klavyem engiliz mali oldoo ucun baazi harfleri yazameym gusura bakman simdilik beyle idare edin agam,

anteplice ve ingilizce sentezi

go to get:la go da get
how are you today mamed?
walla nossun beatiful uk höggeş twallanıyk

leyleyi gadir gecesi

kadir gecesi

kur'ân-ı kerim'in inmeye başladığı ramazan ayı'nın yirmi yedinci gecesi. islâm'da en kutsal ve faziletli gece kadir gecesidir. kadir gecesi, içerisinde kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır. kur'ân-ı kerim de bu gecenin faziletini belirten müstakil bir sûre vardır. bu sûrede yüce rabbimiz şöyle buyuruyor:

"doğrusu biz kur'ân'ı kadir gecesinde indirmişizdir. kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. melekler ve cebrail o gecede rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. o gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. " (kadir sûresi, 97/ 1-5)

bu sûrenin inişi hakkında değişik rivâyetler vardır. bunlardan biri şöyledir:

bir kere rasûlüllah (s.a.s) ashab-ı kirâma israiloğullarından birinin, silahını kuşanarak allah yolunda bin sene cihad ettiğini bildirmişti. ashabın buna hayret etmeleri üzerine cenabı hak bu kadir sûresini indirmiştir (tecrîd-sarîh tercemesi, vi, 313).

bu geceye kadir gecesi denilmesi şeref ve kıymetinden dolayıdır. çünkü:

a) kur'ân-ı kerim bu gecede inmeye başlamıştır.

b) bu gecedeki ibadet, içerisinde kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetten daha faziletlidir.

c) gelecek bir seneye kadar cereyan edecek olan her türlü hadiseler allah teâlâ'nın ezelî kaza ve takdiri ile ilgili meleklere bu gece bildirilir (tecrîdi sarih tercemesi, vi, 312).

d) bu gecede yeryüzüne cebrail ve çok sayıda melek iner.

e) bu gece tanyerinin ağarmasına kadar esenliktir, her türlü kötülükten uzaktır. yeryüzüne inen melekler uğradıkları her mü'mine selam verirler.

kadir gecesinin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle ramazan'ın yirmi yedinci gecesinde olduğu tercih edilmiştir. hz. peygamber (s.a.s) bunun kesinlikle hangi gece olduğunu belirtmemiş, ancak; "siz kadir gecesini ramazan'ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız" (buhârî, leyletü'l-kadir, 3; müslim, sıyam, 216) buyurmuştur.

zir b. hubeyş diyor ki, übey b. ka'b'a sordum: kardeşin abdullah b. mes'ud: "yıl boyunca ibadet eden kadir gecesine isabet eder" diyor, dedim.

übey b. ka'b dedi ki: "allah ibn mes'ud'a rahmet eylesin. o, insanların kadir gecesine güvenmemelerini istemiştir. yoksa kadir gecesinin, ramazanda, ramazanın da son on günü içerisinde yirmi yedinci gecesinde olduğunu biliyordu" dedi.

"- bunu neye dayanarak söylüyorsun, ey ebü'l-münzir (übey b. ka'b'ın lakabı)" dedim. übey;

"- ben bunu rasûlüllah (s.a.s)'in bize haber vermiş olduğu alametle söylüyorum ki, o da, "o gün güneş şuasız olarak doğar" dedi (müslim, sıyam, 220).

islâm kaynaklarında belirtildiğine göre allah teâlâ bir takım hikmetlere dayanarak kadir gecesini ve onun dışında daha bazı şeyleri de gizli tutmuştur. bunlar:

cuma günü içerisinde duanın kabul olacağı saat; beş vakit içerisinde salât-ı vusta; ilâhî isimler içerisinde ism-i azam; bütün taatlar ve ibadetler içerisinde rızay-ı ilâhî; zaman içerisinde kıyamet ve hayat içerisinde ölümdür. bunların gizli tutulmasından maksat mü'minlerin uyanık, dikkatli ve devamlı allah'a ibadet ve taat içerisinde olmalar]. sağlamaktır. mü'minler bu geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadet ve taatle değerlendirmelidir. ebû hüreyre (r.a)'ın rivâyet etmiş olduğu hadis-i şerifte peygamber efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

"kim kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı allah'tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır" (buhârî, kadir, 1).

kadir gecesinde neler yapılabilir:

kadir gecesini, namaz kılarak, kur'ân-ı kerim okuyarak, tevbe, istiğfâr ederek ve dua yaparak değerlendirmeli.

üzerinde namaz borcu olanların nafile namazı kılmadan önce hiç değilse beş vakit kaza namazı kılmaları daha faziletlidir. kazası yoksa nafile kılar.

süfyan-ı sevrî: "kadir gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir. kur'ân okuyup sonra dua etmek daha güzeldir." (tecrid-i sarih tercemesi, vi, 313) demiştir.

hz. aişe validemiz demiştir ki; rasûlüllah (s.a.s)'e:

"- ey allah'ın rasûlü! kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?" diye sordum. rasûlüllah (s.a.s):

"- allahümme inneke afüvvün tühıbbü'l-afve fa'fu annî: allah'ım sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet." diye dua et, buyurdu (tecrîd-i sarih tercemesi, vi, 314).

bu gecenin öyle bir anı vardır ki o anda yapılan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur. bu önemli anı yakalamak için gecenin bütününü tevbe ve istiğfar ile geçirmek gerekir. bu da kişinin imanını tazeler. gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler en azından teravihten sonra bir miktar oturup dua etmelidirler.

anteplinin tandır keyfi

ayni zamanda ders masası vazifesi de görürdü mettep uşağları uçun. dışarda kar yağmış, ohul tatilse tandırın dar gözüne uzanıp, kemaleddin tuğcu romanları ohumak ne aaden zevkliydi yoorum. nenemin, tandırdahı osuruk kohusuna karşı revaç panzehiri üzerlik tohumuydu. ortalaa yayılan osuruk kohusunu hisseddi naal, nenem hemen birez üzerlik tohumunu mangalın üsdüne serpelerdi.

en zerallıksız kuş kırlangıçmış onu da get yemen elinden sor

ülkemizde zararsız olarak bilinen kırlangıçlar, yemendeki karabiber ekinlerine yeen bi zerallık verdeenden; bizde ahıllı uslu görüntüsünün arkasında böök yaramazlıkları bulunan kişileri tanımlarken kullanılan deyim.

-senin oolan yeen ahıllı maşaallah.
-sen gene de eyle belle anam. taman bi hanek var; en zerallıksız kuş kırlangıçmış onu da get yemen elinden sor deller. onun hasabı, benim oolanı da gel sen baa sor. amaaan amaan.

anteplinin incelmesi

esraaa, sen bi hoser misin lutfeen!!!

iki gat bir ayer etmek

çiftçilerin çift sürerken tarlalarda yapdiklari çizgilere hat denildeenden mütevellit; bu haneen asli, iki hat bi ayer şeklinde kullanilmaktadir.

geceyi bekley

gündüz, gönüllü gönülsüz yağan karın, gece yaama ehdimalini aanadan hanek.

terakki

ilerleme, gelişme.

-dede, aha buralık ibrahimli.

-aaboov la yorum buralar nasıl terakki etmiş beyle, dişimde görsem inanmazdım yav. bah hele bah, bah, bah.

anteplinin söyleyemediği kelimeler

Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort