adamın biri afrika'da safariye çikarken yanina minik köpeğini de almis. minik köpek bir gün ormanda dolasip, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kayboldugunu fark etmis.ne yapacagini düsünürken bir de bakmış ki karşıdan bir leopar geliyor ve belli ki günlük yiyecegini arıyor "şimdi başım dertte" diye düşünmüs minik köpek. etrafina bakmış yerde kemik parçaları görmüş. hemen arkasını leoparın geldiği yere dönerek kemikleri kemirmeye başlamış, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormus. leopar tam saldiracakken minik köpek kendi kendine konusmus; "ne kadar lezzetli bir leoparmis. acaba etrafta bundan bir tane daha var mı?" bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en yakındaki ağaca tırmanarak dallarin arasına saklanmış. "tam zamanında kurtardım paçayı yoksa bu köpeğe yem olacaktım" diye düsünmüs leopar. bütün bunlar olup biterken bir baska ağacin üstündeki bir maymun olanlari izliyormuş. bildiklerini kullanarak bundan sonra leopardan kurtulabileceğini düşünmüş. leoparın yanına giderek neler oldugunu anlatmış. leopar köpeğin yaptıklarına çok sinirlenmiş ve maymuna "atla sırtıma, gidip sunu yakalayalım" demiş. ancak minik köpek neler oldugunu ve leoparın sırtında maymunla birlikte süratle kendisine yaklastığını fark etmiş. "şimdi ne yapacağım" diye düşünürken kaçmaya teşebbüs etmemiş. bunun yerine arkasini leoparin geldigi yöne dönerek, kemikleri kemirmeye devam etmiş. tam leopar saldıracakken yine kendi kendine konusmus; "bu aptal maymun da nerede kaldi? yarim saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim hala haber yok!" !!!!!!!!işdeee ahıl adama sermiye ... yapabiliyorsan; hızlı düşün, sakin ol, güçlü görün, düşmanını kendi silahı ile yen...
benim bildiğim anlamda ise "başkalarının zarara uğramasından dolayı rahatsızlık hissetmeyip bundan zevk almak"; yanlış hatırlamıyorsam "komşunun yagınından ateş almak" bir parça bu deyime benziyor.
okuzun suya sictii kimi söz öbeğinin kullanıldığı durumlarda muadil olarak "eşşek hanee" denir. yani "insan ne kadar salak olmalı ki böyle birşey söyleye" anlamındadır.
aslında ingilizce "banknote" sözcüğünün antepçeleşmiş halidir. ingilizce kağıt parayı kasdeder. aslında antepçede de aynı anlam çok açık olmamakla beraber daha çok kağıt para anlamında kullanılır. madeni paralar "sikke"dir. (bkz: zigge kesmek)
(bkz: papel)
(bkz: mangır)
(bkz: gayme)
" gardaş yolunu" unutmayalım!! ablam evlediğinde ben 11-12 yaşındaydım, quartz saatler yeni yeni piyasaya çıkıyordu, müthiş pahalıydı. ablam sayesinde ileri getmez, geri galmaz cinsinden süper bir saatim olmuştu.
doğru bir laftır. çok üstün yeteneği olanlar hariç köşeyi dönmüş tek kişi yoktur. adını yazamayan ancak adam çalıştıran binlerce köşeyi dönmüş insan var. kendi işini yapamayan herkes bir şekilde başkasının yumağını büyütür.
ölüye de diriye de sahip lazım; ingilizce "both living and the dead need a redeemer"
--- şoordaki evi görüng mü?
++ şoo senelerdir boş duran evi mi deyng?
--- hee, saebi ölüncüye gader ne güzel evdi, kimse saep çıkmadı. çocuklar daş ata ata cam çerçefe bırakmadılar, adamıng ölsününe de kimse saep çıkmadıı kimi, hasdehanada gadavra olarak gullanmışlar.
++ allah yıraag eyliye ölüye de diriye de saep lazım deel mi apla?
bir insanın mutlaka masabaşı temiz bir işi olması gerekli değildir. önemli olan şey hayatını (fiziksel olarak) çok da temiz olmayan işlerden kazanan insanlar da eşit derecede onurludur.
--- bizim oolan ohumadı getti tornacı oldu, çalışıp duruy, ekmee bütün şükür.
++ amaan hayce bacı, bizim oolan ohudu da noldu sankilem, borcu gtünden ahıy, eli yüzü gara ossung cebi dolu para ossung. hele getiring simidi de bi yaalı küfde edek.
gün bir öön üç; gün bir öğün üç: insanın çok fazla (en azından bir gün içinde üç öğün yemek) ihtiyacı var ve bunu kazanabilmek için tek bir günü var anlamında, insanın işine ve parasal durumu konusunda dikkatli olmasının gerekli olduğunu öğütleyen antep atasözü.
--- oolum işeeze saep çıhıng, gün bir öön üç, allah kötüsünü vermesin.
birbiriyle çok iyi anlaşaşan her iki arkadaştan da nefret edilmesi halini anlatan söz öbeği.
--- seniyng dayı oolunan ammiyng oolu yeen eyi annaşıylar haa.
++ hee yeen eyi annaşırlar, hımhımnan burunsuz birbirinden uğursuz. benden uzak olsunglar da başga ihsan isdemem.
antebi terk etmiş olmak intiharın "taksitli" olanıdır. eng eng ölürsüng, çünkü lezzetsiz geçen ömre yazzıkklar ossungdur. buna yaşamak deel, dedeem kimi "taksitli intaar" denir ***.
mevsiminde "upload" edilen balcan kebapları, gış geldeende "down load" edilip, mikrodalga fırında ısıtılarak servis yapılabilir... hehee ben de yidim haa...
paklava; denişik bir antep telaffuzu; bu arada geçenlerde yunanistandaydım ne idiğü belirsiz bişeyi paketlemişler üzerine "baclaba" yazmışlar, yunacada aradaki "b" harfi "v" diye okunuyormuş, hadi neyse dedim; soona bi baktım anaaa..."greek traditional sweets" yazıy... .. ingilizcesinde de iş yok bu arada "traditional greek sweets" olmalıydı, siz balkavayı görseniz yeşillik diye yersiniz dedim içimden, dışımdan desem nolacak zaten anlamayacaklar. içine bal koymuşlar kestane koymuşlar, eh dedim kestane uymuş, zira en büyük liderleri iskender'in ne mal olduğunu cümle alem biliyor. şimdi görevimiz baklava/paklavamızı hemen tescilleyeceğiz neyle tescilleyeceğiz antep fıstığının bilimsel adını bulup, bu mal bunnan yapılır, bu da bizim gelenksel baklavamız deycez delecez .. hadi paklavacılar görev başına.
link'i tıklayıp resme bakarsanız daha anlaşılır olacak.
"gerçek geleneksel yunan baklavası"ymış, ne zaman geleneksel olduysa? bir de "ballı ve kestaneli"ymiş bak bak. "kestane" ne mal olduklarını anlatmaya yetiyor. askere bak arkasını dönmüş, kestane ile uyumlu olmak için heralda?
"roots" adlı 1977 televizyon dizi filmi. ben yeen güççükdüm o zamanlar amma zencilere kötü davrandıklarını hatırleym. baş rol oyuncusu yani filimin oolanı "kunta kinte" idi. bu diziden sonra çok esmerler "kunta kinte diye nitendirildi. benzer bir kullanım için (bkz: feliçita).
"eren peren olmak": darmadağın olmak, her biri bir yere dağılmak. "eren peren etmek": darmadağın etmek, her birini bir yana dağıtmak.
--- bobam vakdi zamanında ammim için "iki dene oolanı bi arada tuatamadı" dediydi.
++ eee?
--- ee'si ney olm...? biz yedi gardaşık gendi hepsini eren peren etti...
++ bunu neye deym biliyng mi? böök laf etmiycing, soona lafıı dönderip gıvırıp münasip bi yereee soharlar...
bir insan ne kadar yaşlı olursa olsun, eğer kendini yetiştirmemişse kendisine bir iş emanet edilmez. gafla'dan kasıt burada deve kafilesidir. develerin önünde daima bir eşek vardır, eşek olmazsa deve kafilesi yürümezmiş. eşşeğin büyük olması birşeyi pek değiştirmez zira üstünde daima bir insan vardır. eşşeğin yaşça büyük olması kafile başı olmasına yetmez, çünkü niteliği kafileyi doğru yöne sevketmeye yeterli değildir. sonuçta işi yapanın bir aracı pozisyonundadır.
--- oolum malları yerine teslim etdeez mi?
++ yok boba götüremedik.
--- noldu leyn?
++ lasdik patladı, deeştiremedik, lasdik usdası gelene gader aaşam oldu, yarine bırakdık.
--- yarine galan işin anasını s.kiim, eşşek naaden böök olsa bile gafla başı olamaz. eşşeklik bende saa iş buyurdum.