thesecaat

Durum: 1238 - 0 - 0 - 0 - 14.03.2016 08:22

Puan: 11363 -

19 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Admin.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 62

tengirşek

æam bu yoyo var ya, onun antep versiyonu dey duyugdum ben.

eski seç lokantası

tabagin altindan cagirmak

+ dün æam ayipdir söylemesi yenidünya kebabı yapıgdıg, seni altından çaardık
- (sinee sıçıym senin)

ortamı yönlendiren işbilir antep insanı

antep insanının, batı insanı gibi çekingen ve pısırık olmamasının doğal bir sonucudur. sözünü, lafını, fikrini esirgemez; ortamdaki herkesi etkisi altına alır.

gelmis gecmis anteplilere

gaziantepli şair ve yazar ilyas suran'ın cuzi adlı kitabında yer alan hoş bir şiiridir:

şu antep'e nice beyler hükmetmiş
kimlikleri meçhul, işleri bitmiş
hangi sebeplerle nereye gitmiş
kalkın antepliler, kalkın da bakın

bir zamanlara hittilere yurt olmuş
ermeni, yahudi, rum'u kaybolmuş
şimdi ise gazi, şahinler dolmuş
kalkın antepliler, kalkın da bakın

kaç milletten insan gelip de geçmş
pancarlıdan kana, kana su içmiş
devrini dolduran yokluğa göçmüş
kalkın antepliler, kalkın da bakın

şu antep kalesi kaç lisan duymuş
burçlarına hangi usta taş koymuş
burçlar da eskiyip zamana uymuş
kalkın antepliler, kalkın da bakın

bir zamanlar çan sesiyle inleşmiş
insaıyla kurdu, kuşu dinlemiş
şimdi batıl olmuş, hak dini gelmiş
kalkın antepliler, kalkın da bakın

çıksorut'tan kargasekmez'e kadar
şık dağı'ndan yamaç dağlara kadar
humanız'dan batalhöyüğe kadar
her yer şehir olmuş, kalkın da bakın

dülük dağı orman haline gelmiş
hacibaba şehrin su yeri olmuş
şahveli'ye kadar evlerle dolmuş
kalkın antepliler, kalkın da bakın

suburcu caddesi dehlize dönmüş
karagöz camisi ye'se bürünmüş
şıhcan'ı dersen, yere gömülmüş
kalkın antepliler, kalkın da bakın

mor sümbüllü bağlar artı kalmamış
yerini biriket haneler almış
masereler ören yerine dönmüş
kalkın antepliler, kalkın da bakın

bağların yerinde baykuşlar öter
boz kır olmuş, çakır tikeni biter
cevizlerin hali... aman ne beter
kalkın antepliler, kalkın da bakın

artık hiç bir evde şıra kaynamaz
masere kazanı zaten bulunmaz
nişe çıkaranlar hele hiç olmaz
kalkın antepliler, kalkın da bakın

marul bostanları tarumar olmuş
her yer dar sokaklı evlerle dolmuş
incilipınar'ın yeri kaybolmuş
kalkın antepliler, kalkın da bakın

maanoğlu köprüsü, manasız kalmış
sağını, solunu binalar almış
yanlarına enkaz yığını dolmuş
kalkın antepliler, kalkın da bakın

ne başpınar, ne başkarakol kalmış
her yerleri evler, dükkanlar almış
tutluğun yeriyse mucurluk olmuş
kalkın antepliler, kalkın da bakın

alleben deresi arığa dönmüş
kavaklıksa parsel parsel bölünmüş
kırkayağı sorma... yere gömülmüş
kalkın antepliler, kalkın da bakın

işte devri alem böyle dönüyor
gün gelince nice ocaklar sönüyor
kimler gelmiş, kimler geçmiş deniyor
kalkın antepliler, kalkın da bakın

daha nice, nice nesil gelecek
soğuk kartalkaya suyu içecek
bulup getirtene arhmet diyecek
kadir-kıymet bilen nesiller gele

boz kırlara üzüm bağı diktiren
elvan elvan aşı ile yetiren
çarşılara mahra mahra getiren
bağ bahçeyi seven nesiller gele

şu bozkır dağlara orman dikecek
toprağı bol yere sebze ekecek
ziraatçıları özendierecek
ağaç sevgisi çok nesiller gele

dağdağanı... nedir kimseler bilmez
acı-tatlı payam var mıydı demez
yakında zerdali, erik de yemez
üretici olan nesiller gele

acir tarlasında boz çiçek çıkar
emek boşa, çiftçi canından bıkar
acep bu bahisler gönül mü yıkar
sözü dilde şeker nesiller gele

acep urmu tutu pençeyle yiyen
her şey izanla, tut penceyle diyen
üstünden de mısır darı kemiren
yeni nesillerden kimseler var mı

bağını kesip de sergi serecek
kışın tandırlarda bastık yiyecek
hani tarhanayla sucuk diyecek
yeni nesillerden kimseler var mı

meyan şerbetiyse çok az kalmıştır
rahmet olsun, imam usta ölmüştür
yeriniyse evlatları almıştır
şerbetleri nasıl, içenler var mı?

hönüsü, dökülgen, kabarcık, kara
bağları yok kalpte açmıştır yara
selam olsun -varsa- armutla nara
yeni şitilleyip dikenler var mı?

ey muhammediyle üvezi üzüm
incirle fıstığa sonradır sözüm
tahannebi nerde... arıyor gözüm
acep yakınlarda görenler var mı?

işte görüp duyduklarım böyledir
devrini dolduran kayıp köydedir
zaman cura çalar beni söyletir
acep dinyecek kimseler var mı?

ey gönül, sen artık haddini aşma
pergeli doğru tut, vicdanı şaşma
üstüne olmayan işe karışma
zira çarkı felek böyle dönüyor

uzun duvar hikayesi söyleme
akla gelen hemen olur belleme
olmayacak işle gönül eğleme
zira çarkı felek böyle dönüyor

atını selamet dalına bağla
göz yaşı dök amma aşk için ağla
sen üç-beş yoksula geçimlik sağla
zira çarkı felek böyle dönüyor

kargaşayı bırak, hakikate bak
öze dön, aklını kurtuluşa tak
gönlünü hak'ka ver, aşk ocağı yak
zira çarkı felek böyle dönüyor

hakikatın zevki bağ-bahçe değil
dur olduğun yerde, süphan'a eğil
her zerreyi onun nazargahi bil
zira çarkı felek böyle dönüyor

sabır çzigisini zorlayıp aşma
hakikatten bir an gaflete düşme
hüsran kazanına dalıp da pişme
zira çarkı felek böyle dönüyor

sükut deryasında ilmini oku
iman tezgahında sımsıkı doku
on ikyi nişan al, fırlat oku
zira çarkı felek böyle dönüyor

çiğ köfteye fazla tuz, büber atma
tereciye ulumuş maydanoz satma
kes artık konuyu fazla uzatma
zira çarkı felek böyle dönüyor

var oluştan maksat manasına dal
dün ahvalinden kısman uzak kal
antep'e bir çuval hak selamı sal
zira çarkı felek böyle dönüyor

anteplinin herseye camasir suyu gatmasi

bi gonşumuzun dægma dişlerini hipoynan yudoona şahit olmuşloom vardır. gapgara edigdi dişlerin aleynı.

antepte az görülen otomobiller

hanim hatin

ilkokul mezunu antepli elektronikciden araba beyni tamir cihazi

ılkokul mezunu oto elektronik ustası mehmet çoban, lüks otomobiller ile tır'ların elektronik beyinlerini, aracın elektronikçiye gitmesine gerek kalmadan tamir edebilecek bir cihaz geliştirdi. ıstanbul, ankara, ızmir, ağrı gibi yurdun değişik yerlerinden gelen problemli elektronik beyinlerini bu cihaz aracılığıyla tamir eden çoban'ın, kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti (kktc), irak ve suriye'den de çok sayıda müşterisi bulunuyor.

http://www2.haberler.com/ilkokul-mezunu-elektronikci-araclarin-beynindeki-haberi/

(bkz: antepteki muhendis kavrami)

antepteki mühendis kavramı

mühendislik anteplinin genlerinden gelen bir özelliğidir. fikir geliştirme, anteplinin bisey atmama huyu ve atilmayip saklananlar, gara çalarken senaryolar kurmak ve matematiksel hesaplar yapmak... mühendislik anteplinin hayatına işlemiştir. buna bağlı olarak memlekette bir çok mucit mevcuttur. kimisi fuarlardaki makinaların aynısını çok daha ucuza mal eder*, kimisi araba simülasyonu yapıp arabaların bilgisayarlarını masa üstünde tamir eder (baknz: http://www2.haberler.com/ilkokul-mezunu-elektronikci-araclarin-beynindeki-haberi/ ), kimisi patene 103 motoru takar, kimisi antep harbinde en umulmadık maddelerden barut yapar. hatta çoğu yerde duymuşluğum vardır: türkiye'nin en iyi elektronikçileri antep'ten çıkar.

hani bunları da geçtik, yemek konusundaki mühendisliğimize ne demeli? dünya üstündeki hangi memleket, deneyip yanıyıp kendine özgü tarifler bulur ve yemek geliştirir. ha olabilir; ama 252 tane yemek üretecek, kendi mutfağını oluştacak derecede değildir. bu yüzden her antepliye, erkeğiyle-kadınıyla, fahri gıda mühendisliği sertifikası verilmelidir.

her antepli, potansiyel mühendistir.

antep analari ile gizlari arasindaki sozsuz iletisim ve ev ici egitim

maalesef, antep kızının zeka gelişiminin önündeki en büyük engellerden birisidir. resmen kıza aptal muamelesi yapılır, beyninin çalışması engellenir. acı navar nolur yanı, elalem bişey dese. der der höserler, dünyanın sonu mu yanı?

olaya sosyolojik*** açıdan bakılırsa, antepteki muhendis kavraminı zayıflatan kültürdür.

antepli olduğuna şükretmek için 99 neden

evel; la yoorum alt gatımda iki dene emekli garı goca oturuy. avrat haralda "bu oğlan öğrenci... yemek bilem yapıveremez. bizim yemeklerden götürüverem gari" deyk zaar, baa haftada 1-2 daafa yimek getiriy. getirdee yimekler de şunnar: maharna, bulgur pilavı, gurufasya. yanı saolsun, allah razı olsun gendinden, 1000 gat beterini-mıkrızını da gördük meram. ammaaa yoorum maharneynen bulgur pilavı yan yana verilir mi? yimeklerinin artıını mı veriy nediy?*

ben de nası etmeli dey düşündüm, şunu ettim. şimdi:
maltıhanın kilosu 6 kaat
sovanın kilosu 2 kaat
1 bağ baadeniz 25 guruş

dışarı memlekette, seni yimek yapmeyy bilmey belliyen gonşuna elinde sıcak maltıhalı küfdeynen gedip, avradın surat ifadesini görebilmek: paha biçilemez**

paranın satın alameyacaa şeyler vardır, bunların en başında antepli olmak gelir.

sonra (bkz: anteplice mastercard reklamlari)

garamaamed

sözlük tarihinde çığır açan halfedir. gendisi ordu/ünye'lidir. antebe de hayatında adım atmamıştır. artı gendinin yanında yeen haneg etdeemizden mi yoosa gendinin içindeğ antep uşaa potansiyelinden mi bilmeym, porofösyönel derecede anteplice gonuşmaktadır. gavaglık başta olmag üzere antebin semtlerinin aleynı bilmektedir. bi bagtıgkına sözlee gelmiş. eyki gelikdir, acı heç getmesindir.

anteplice şarkı isimleri

artık sevmeyeceğim: artı sevmeycim

sana neler edeceğim: sening sinee sıçacæam

kim bu gözlerindeki yabancı: o haa şarmıta

antepten uzakken en çok özlediklerim

imamların telaffuzları. aam burdaa imamların bazısı yeen kibar oluy, arapçıya dili dönmey, "eüzübillahiminişşeytanirrıcim" dey. işte o zaman antebi özleym yoorum.

(bkz: töbe yarabbi töbe)

berecik

yüzyılların getirdiği bir şehir kültürüne sahip olan ve yönetimsel olarak urfaya bağlı bulunan ilçe. ne var ki kültürel olarak en az bir yavuzeli bir nizip kadar antebe yakındır. hatta, antepli olarak anılmayı sevmediklerinden dolayı il olma başvurusu yapan islahiye osmaniye'ye bağlanmalı, onun yerine birecik gelmelidir. zaten birecik şu an, antep il sınırına taşmıştır; şehirleşme anlamında nizip tarafına doğru ilerlemektedir.

şehir halkının büyük bir kısmı, gaziantep merkeze göç etmiştir.

(bkz: nizip birecik birleşsin il olsun)

yafidi mahallesi

eski postane sohaandadır. antepdeki yahudiler, 70lere kadar burda kalmışlar. gısım gısım israile göçmüşler. hatta gız meslek lisesinde anamın bi dene hocası varmış, avrat yahudiymiş.

æam bi dene de akrabam var, o angadır. gendi 50lerde saksafon çalarmış. bi daafa bi yahudinin düğününde çalmış; oaader eğlenmişler, dans etmişlerkine, herif şaşmış galmış.

hamalı humuslu bizim gız bizden namıslı

hama-humus, antebin aşağı yukarı 300 km. uzağında bulunan suriye şehirleridir. lübnan tarafında yer almaktadırlar ve buralarda da, lübnan'daki gibi, hıristiyan araplar mevcuttur ki "hamalı humuslu kız"dan kasıt, onların kızları olabilir.

ala yerii

azerilerin, " yeri get ala" şeklinde bir şarkıları mevcut ki http://tinyurl.com/yymu5w4 adresinden dinlenebilir***

**

(bkz: antepliceye benzeyen ağızlar)

tarhana

  • /
  • 62
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1238

lahaplar

benim deyen adam

antebin süperkahramanıdır. elinden her iş gelir, her işi dutar. yeen beşaratlıdır.

gendi şeyle olur zaar: www.eskiliufaksozluk.com/benimdeyen.jpg

gendini görenlerin hanee de şeyle olur aam;

x: la maamet şoo ney la, uçuy?
y: haası yav?
x: la diya diya görmeymin?

(beæaaaov)

a: o bir hallik
b: o bir gasap şeerdi
c: o bir pavyonçu
d: o bir dogdur
e: o bir fısdıg gıracaa
f: yogaam yog yangiliyn sen. buu esaas benim deyen adam!
g: beeey!?

pekey bu herif nedik? yanı boşuna mı söyleyg sabahden belli. yoog?:

-antep tarihinde en çok parey gendi gazanmış. en böyüg yatırımları gendi yapıg.

-bütün antebin dedigodusunu saklayacak hafızıya saaptir, yeen gafalıdır

-eşgili daraglıg tavasını, dana eti kullanarak pişirmiş ama dadı goyun etiynen bişig kimi olmuş

-bi haftasonu " hanan haraba ola windows. nalet saa da bill gates'e" deyp antep operating system işletim sistemini yazıg

-antebe manhattan yapmıştır. mimari porocey, alatirik tesisatını, aleynı gendi yapıgdır

-zırhda gıyma çekiyken, bi adım sendelemez. yerinden milim gımıldamaz, daş kimidir

-7 dagga içinde 42 dævaya gederek guinesse girmiştir. son zamanlarda yeen secaatli oldoondan bu rekorunu egale edecektir

-bütün bedduaları istisnasız tutmuştur

-gendini sepulturı'ya "gel aam hele bizde pateri çal, navar" dey çıırmalarına rağmen gendi heç oralı olmeygdır

-68 düble arahıyy tek başına oturdoo yerden bitirmiş, ardından üzüm depelemiş ve masere gazanı garıştırmıştır

-salça zamanı gurutulan biberleri, bes gendi pençesiynen toz haline getirip gırmızı biber etmiştir

-secaat seviyesi, fsecaat(armıt, gabag) = ((e^(armıt) * log(gabag))^10)! fonksiyonuna göre değişir.

gaziantep'in girişine yazılması gereken söz

dolmuşların kaldırılması

" mehmet nuri paşaya kadar durmaz" haneeni bitiren, yangılmeysam geden sene edilen iş. trafee iræağtledeg dey dutuldu. dolmuşlar tarpadak yitti getti meram, aleyını halg otobosu ettiler. o otokar marha dolmuşlar necoldu, şöferleri nişledi ola?

(bkz: antep dolmuşları)
(bkz: dolmuş diyalogları)
(bkz: dolmuş yazıları)

sıhırcım vermek

+düveni areym da uşaglara sıhırcım veriym. gendi hallarına gorsan heç bi iş dutmazlar.

arbet espriler

avradın bi denesi çalınmış, herifi de polis çıırmış

herifin bi denesi şişmiş, avradı da manefe innesi

herifin bi denesi yeen kibarmış, yeen beyefendiymiş amma dayım sası sası gohuymuş. neen ola?
-- herifin adı ali nazikmiş

herifin bi denesi sanayide yuvalama yimiş ölmüş. neen?
-- yuvalamıya makina yağı çaartırmışlar çünki

vodafone'lular anı yaşeylar, pekey antepliler neediyler?
-- anı depiyler (an-tep)

hitler'in nasyonal sosyalizm sistemi neden işe yaramamış?
-- çünkü goca alamanya'da bi dene bile nasyonal et makinası yokturmuş

herifin bi denesi evlendee günden belli amelmiş. neen ola?
-- çünkiii avradının adı

benim deyen adam

antebin süperkahramanıdır. elinden her iş gelir, her işi dutar. yeen beşaratlıdır.

gendi şeyle olur zaar: www.eskiliufaksozluk.com/benimdeyen.jpg

gendini görenlerin hanee de şeyle olur aam;

x: la maamet şoo ney la, uçuy?
y: haası yav?
x: la diya diya görmeymin?

(beæaaaov)

a: o bir hallik
b: o bir gasap şeerdi
c: o bir pavyonçu
d: o bir dogdur
e: o bir fısdıg gıracaa
f: yogaam yog yangiliyn sen. buu esaas benim deyen adam!
g: beeey!?

pekey bu herif nedik? yanı boşuna mı söyleyg sabahden belli. yoog?:

-antep tarihinde en çok parey gendi gazanmış. en böyüg yatırımları gendi yapıg.

-bütün antebin dedigodusunu saklayacak hafızıya saaptir, yeen gafalıdır

-eşgili daraglıg tavasını, dana eti kullanarak pişirmiş ama dadı goyun etiynen bişig kimi olmuş

-bi haftasonu " hanan haraba ola windows. nalet saa da bill gates'e" deyp antep operating system işletim sistemini yazıg

-antebe manhattan yapmıştır. mimari porocey, alatirik tesisatını, aleynı gendi yapıgdır

-zırhda gıyma çekiyken, bi adım sendelemez. yerinden milim gımıldamaz, daş kimidir

-7 dagga içinde 42 dævaya gederek guinesse girmiştir. son zamanlarda yeen secaatli oldoondan bu rekorunu egale edecektir

-bütün bedduaları istisnasız tutmuştur

-gendini sepulturı'ya "gel aam hele bizde pateri çal, navar" dey çıırmalarına rağmen gendi heç oralı olmeygdır

-68 düble arahıyy tek başına oturdoo yerden bitirmiş, ardından üzüm depelemiş ve masere gazanı garıştırmıştır

-salça zamanı gurutulan biberleri, bes gendi pençesiynen toz haline getirip gırmızı biber etmiştir

-secaat seviyesi, fsecaat(armıt, gabag) = ((e^(armıt) * log(gabag))^10)! fonksiyonuna göre değişir.

omer asim aksoy un halfelere seslenisi

ömer asım aksoy'un, anteplice hakkında yazdığı en büyük eser olan gaziantep ağzı kitabının birinci cildinin giriş yazısını az önce okudum. resmen bizim yaşadıklarımızı yaşamış. ulaşım imkanlarının çoğalmasından, radyolardan ve gazetelerden dolayı bölge ağzılarının, gelişimlerinin duracağını hatta gittikçe yok olacağını taa o vakitlerde farketmiş. o da bizim gibi endişeye kapılmış. ömer asım aksoy'un 65 sene önce duyduğu bu endişeye ilaveten, televizyon, internet ve gendi gomplekslerini antep şivesine boyutlıyan insanları düşünürsek, başta mitokondri olmak üzere tüm eşkili ufak sözlük halfeleri olarak antep şivesini ölümden kurtardık (bkz: eskili ufak sozlukten once eskili ufak sozlukten sonra).

30lu ve 40lı yılların şartlarını ve yerel ağızlar konusunda tek bir eser bile yazılmadığını göz önünde bulundurursak, bizden çok daha ağır problemlerle karşılaşmış. o da bizim gibi notlar alırmış. hatta not almayı unuttuğu ya da almaya üşendiği zaman, aklına geleni bir süre sonra unuturmuş ve buna çok üzülürmüş.

bu yüce insan keşke şu an yaşasaydı da ellerinden öpseydik*. işte beni geleceğe dönüş gaziantep psikolojisine sokan, biz halfeler için büyük bir rehber niteliğindeki 14 temmuz 1945 tarihli yazısı:

"son yirmi beş sene içinde iki dünya harbi koptu. bütün cihanda büyük değişiklikler oldu. memleketimizde de arka arkaya bir çok devrimler başarıldı ve yepyeni bir hayat başladı. yolların, taşıtların çoğalması, yurdun her köşesini birbirine yaklaştırdı. türlü bölgeler halkı arasında münasebetler doğup gelişti. bir yerden başka yere gidenler, oraya kendi ağızlarından kelimeler, deyimler, dil özellikleri götürdüler. bu alış veriş, yüzyıllarca kendi özelliğini saklamış olan bir bölge ağzına, başka ağız özelliklerinin de katılıp karışmasına yol açtı. bundan başka yazıda yaptığımız devrimle, sayıları çok artan okullarla, baskıları ve çeşitleri fazlalaşan kitap ve gazetelerle, bütün yurdu kaplıyan radyo yayını ile, genel dil geniş ölçüde yurdun her köşesine girdi. işte bu sebeplerden dolayı bölgelerin ağızlarında eski nitelikler kaybolmaya başladı.

bu özellikler unutulmaktan kurtarılmalı ve incelenmelidir
hızı ve genişliği daha ziyade büyük şehir ve kasabalarda ve aydınlar arasında açık surette görülen "bölge ağızlarını bırakıp, onun yerine genel dili kullanmak meyil ve hevesi" önüne geçilemeyecek bir olaydır. ve esasen genel dilin böylece yayılmasında fayda vardır. çünkü her bölge halkının kendi ağızlarıyla konuşmaya devam etmeleri, genel dilin gelişimini yavaşlatır. o halde bölge ağızlarının zararına olmakla beraber, bu akışın önüne geçmek doğru değildir. fakat bu, ağız özelliklerinin büsbütün unutulmasını istemek anlamına gelmez. ortadan çekilmekte olan bu özelliklerin vakit geçirilmeksizin incelenmesi, zaptedilmesi de gerektir*. vakit geçirilmeksizin kaydı önemlidir: dilde değişme ve gelişme her zaman olagelen bir hal ise de zamanımızdaki değişmeler -yukarıda da söylediğimiz gibi- başka devirlerinki ile ölçüştürülemiyecek derecede çabuk ve geniş olmaktadır. biz yaşta bulunanlar, kendi bölgelerinin bu dil gelişmelerinden önceki ağızlarını iyi bilirler. fakat bizden sonra yetişenler, bunların büyük bir kısmını bilemiyorlar. daha sonra gelecek olanların o ağızlar hakkındaki bilgileri daha az olacaktır. bu sebepledir ki büyük bir dönüm devresi yaşamakta olan bizim nesil için, her bölge ağzını ayrı ayrı inceleyip saptamak büyük bir ödevdir. yoksa bulnar gittikçe biraz daha geçmişin karanlıklarına gömülecekler, unutulacaklar, kaybolacaklardır. benim babaannemden işiterek öğrendiğim bir çok kelimeler, deyimler, dil özellikleri vardır ki bunları kendi bölgemizde bilenler veya kullananlar daha şimdiden kalmamıştır. çocukluğumuzda biz annemize ana, ağabeyimize ağa derdik. bugünkü gaziantep çocuklarının ağzında "ana, ağa" kelimeleri hemen hiç yoktur. hepsi de "anne, ağabey" diyorlar*

bir ağzı incelemek için (biz halfelere hitap ediyor)
bir bölge ağzını etraflı şekilde incelemek kolay bir iş değildir. hele bu konu üzerinde daha önce uğraşılmamış bulunması, güçlüğü bir kat daha artmaktadır. bunu yapacak kimsenin, o bölgede doğup büyümüş, yahut orada uzun zaman kalmış olması ve esaslı bir dil bilgisi bulunması şarttır. fakat bu kadarı yetmez. araştırıcı*, "dikkatli, keskin görüşlü olmalı" ve bu iş üzerinde uzun zaman sabırla, azimle çalışmalıdır. bir bölgede yetişmenin oradaki ağzı incelemk için gerekli olduğu söz götürmez. şu kadar ki bunun bir de mahzuru vardır: araştırıcı, etrafında konuşulan sözlere yabancı olmadığından bir takım özellikler onun dikkatini çekmeden geçebilir (bkz: anarya gitmek). işte buna meydan vermemek, bütün özellikleri görebilmek ve kaçırmamak lazımdır. bu, "dikkat" ve "görmeye alışmak" meselesidir. "uzun zaman çalışmak" şartına gelince: insan bildiği ağzın bütün özelliklerini düşünmekle hatırlayamaz. bunun için baştan başa süzülmek ister. halbuki bir ağız, bir kitap gibi açılıp ilk satırından son satırın a kadar gözden geçirilebilen, bir kısmı bugün alt tarafı yarın, öbür gün incelenebilen ve filan yerde sona ereceği belli olan bir varlık değildir özelliklerini bir bir, sırasıyla önümüze dökmez. bunlar biz istediğimiz vakit değil, rasgele*** ortaya çıkarlar. onları daima konuşmalara dikkat ederek biz yakalıyacağız.

ilk zamanlarda sık sık notlar alırız. fakat gitgide not edilecek yeni şeyler bulmak güçleşir (bkz: #18629)(bkz: sözlükteki kesatlık)(bkz: halfelerin sözlükte aktif olmama sebepleri). çünkü yeni dinlediğimiz konuşmalarda, önce zaptettiğimiz bir çok kelimeler, özellikler tekrarlanır durur. bununla beraber, daha az nisbette yeni maddeler de çıkar. böylece seneler geçer. amma bütün dikkatimize rağmen işin arkası bir türlü alınamaz. sebebi şudur ki konuşulan ağzın eksiksiz olarak dikkat süzgecimizden geçmesi için gereken vakit, bizim ömrümüzden çok uzundur(bkz: #600) (bkz: #28786).

bu açıklamalardan anlaşılır ki, işini iyi yapmak istiyen araştırıcı, derleme ve incelemeye başladıktan sonra, o ağzı konuşanlar arasında yıllarca çalışma ve bu uzun zaman boyunca gayet dikkatli ve uyanık bulunmak zorundadır. bir taraftan kendi bildiklerini, hatırladıklarını kaydedecek, bir taraftan etrafındaki konuşmaları inceleyici kulağıyla dinliyerek devamlı surette notlar alacaktır. aklına gelenleri ve işittiklerini hemen zaptedemez, belleğine güvenerek not etmeyi sonraya bırakırsa onları kaçırmış olur, bir daha kolay kolay hatırlayamaz*. başımdan çok geçmiştir: bazen yolda giderken aklıma, not edilmesi gereken bir dil özelliği gelir. o anda durup cebimden defterimi çıkararak yazmaz da bu işi ilk oturacağım yerde yapmak istersem, yazılacak şeyi unuturum.

gece yatağıma girdiğim yahut uykum kaçtığı zaman da hatrıma gelen şeyler olur. bazı vakit yataktan kalkar, bir tarafa yazarım. bazı vakit de kalkmaya üşendiğimden unutmıyarak ertesi günü yazmak maksadiyle bir kaç defa kendi kendime hatırlatırım. fakat ertesi gün çoğunu hatırlayamam. bunlardan aldığım ders şu olmuştur ki akla gelen bir şey, hiç vakit geçirilmeden tesbit edilmelidir. hatta yataktan kalkmak lazım gelse bile...

kaçırılan maddeleri bir daha hatırlayabilmek veya işitebilmek için belki de senelerin geçmesi gerekir. çünkü her gün ağızda dolaşan dil unsurları bulunduğu gibi, insanın ancak üç, beş, on, yirmi yılda bir defa karşılaşacağı unsurlar da vardır. bu sebeple kısa bir zamanda toplanmış olan dil varklıkları her halde eksik olur.

bu kitabın*, her özel kelimesi veya başka dil unsuru üzerine günlerin, haftaların, ayların sabrı, dikkati ve emeği harcanmıştır. fakat, az önce dediğim gibi, bir şahsın ömrü, tam bir incelemeye yetmez. onun başka emeklerle tamamlanması lazım gelir (bkz: eşkili ufak sözlük) (bkz: #27)(bkz: #201) "

yahçek

yeen datlı bi ekip çalışması oldu. prototifi 2.5 sene önce çıhıgdı. aklıma taa birinci geleneksel eskili ufak sozluk iftarinda ellaam'ın, yahçek gullanmadan evel yah çekerken öksüren adam doğaçlaması geliy. video yirmiyedi'nin "pejo, pejo. pejo eyi esas. yog ganuni de eyi de..." demesiynen başley amma ben orda bitiym. hele maamethalfe'nin "dışarılı belliyollardı" şeklinde demeç vermesi mükemmel yav. sicanhasaninpompasi'nın düğünlerde en önde gendinin gaçdıı hakiyesi, insanın gözünün önüne resmen düğünün ilk 10. saniyesinde gaça gaça piste çıhıp, oralıgdaa 5-6 adamı aniden yahçektirmeye çalışan birisini getirmekte. her dæggasını bilmemgaç dæafa seyredigdim. yazıları, gonuşmaları* gaç kez deeştim, cızdım bilmeym. ama sırf şu "pejo pejo. pejo eyi esas..."ı duyuym dey, rafik'in durduk yerde "arhædaşlar hele bi yæh çekek yav" deyp herkeşin zombi kimi birden yah çekmeye başlamasını görüym dey baştan baştan seyrediym gene.

(bkz: eşkili ufak fikir sanat)

eşkiliufaksözlük

tarihsel süreçte yazıya geçirilmemesine rağmen, yüzyıllardır kuşaktan kuşağa sözlü biçimde aktarılarak bugünlere değin ulaşmayı başaran "anadolu ağızları", on yıllardır, gerek konuşucuları gerekse toplumun geneli tarafından bir kusurmuş gibi algılanmakta, salt bir eğlence aracı olarak görülerek yıpratılmakta ve ister istemez yok edilmektedir. oysa ki, küreselleşmenin alıp başını gittiği çağımızda, türkçemizin yabancı dillere karşı koruyuculuğunu gizlice üstlenmiştir anadolu ağızları; osmanlı zamanında arapça'nın ve farsça'nın baskısı altında ezilen türkçe'ye benliğini tekrar kazandırması gibi... ağızların, yazıya aktarılmaması bir yana, ancak ilgili yörenin insanları tarafından konuşulduğu unutulmamalıdır; ki onlar da vazgeçerlerse, o ağız ölmeye mahkum bırakılacaktır. işte tam bu noktada, gaziantep ağzı'nın, namı diğer anteplice'nin, ne kadar şanslı olduğunu görebiliriz. interaktif bir sözlüğe sahip olan ve buna bağlı olarak sanal ortamda oldukça etkin kullanılan tek anadolu ağzı, anteplice'dir. önceleri internet ortamında, diğer ağızlar gibi iki-üç kelime ile barınabilen ve ancak pek az kişinin özel mesajlaşmalarında kendisini gösterebilen anteplice, 2007 ekim'inde, tam da "antep uşakları"nın gaziantep'in gittikçe kozmopolitleşmesinden ve antep kültürünün yok olacağını düşünmelerinden bunalığı bir dönemde, tamamen antep kültürüne odaklanmış eşkili ufak sözlük'ün kurulmasıyla sanal ortamda yaşam şansına sahip oldu. anteplice'nin 21. yüzyıla uyarlanması ve yazıya aktarımı gibi konularda zamanla uzmanlaşan sözlük yazarları tarafından daha önce örneğine rastlanmamış büyük bir interaktif bilgi kaynağı haline getirildi, sözlük kurucusu mitokondri tarafından fitili ateşlenen bu antep furyası. bugün, antep kültürü ve anteplice, eşkili ufak kadrosunun uğraşlarıyla sosyal platformlarda yahut multimedya sitelerinde ağırlığını hissettirir oldu; dışarılıların zihinlerindeki yanlış gaziantep imajının üstesinden gelinmesi de cabası. artık "eletmek" sözcüğünün varlığı-yokluğu değil "acı navar beni neptün'e elet" hikayesi; "pafsımak" kelimesinin kabalığı-kibarlığı değil "yuha adamlar pafsıyg et kimidirler. gender mæarif'deyhan gohularını taa garadaş'ıng oralıgdan alabilirseéz" antebistik aforizması tartışılıyor. peki buna benzer bir oluşum neden diğer yörelerde değil de gaziantep'te gerçekleşti? çünkü olaylara farklı açılardan bakabilmek ve genellemelerden bağımsız olarak düşünebilmek gazianteplinin genetik bir özelliğidir; bunun kanıtı da, bir ağza perspektiften bakarak çağa ayak uydurabileceğini kanıtlayan eşkili ufak sözlük'ün kurulmasıdır.

arbet espriler

avradın bi denesi çalınmış, herifi de polis çıırmış

herifin bi denesi şişmiş, avradı da manefe innesi

herifin bi denesi yeen kibarmış, yeen beyefendiymiş amma dayım sası sası gohuymuş. neen ola?
-- herifin adı ali nazikmiş

herifin bi denesi sanayide yuvalama yimiş ölmüş. neen?
-- yuvalamıya makina yağı çaartırmışlar çünki

vodafone'lular anı yaşeylar, pekey antepliler neediyler?
-- anı depiyler (an-tep)

hitler'in nasyonal sosyalizm sistemi neden işe yaramamış?
-- çünkü goca alamanya'da bi dene bile nasyonal et makinası yokturmuş

herifin bi denesi evlendee günden belli amelmiş. neen ola?
-- çünkiii avradının adı

kel ferit

antep lisesi'nde müzik öğretmenliği yapmıştır. kimileri bu adamı antepden müzisyen çıkmamasının sorumlusu olarak görmektedir*

düman

düman

ia duman:
-hele şoo gapıyy ört, içeri bütün düman olug
ya da
-amaan! hele herifin suratına..! çıırmadan ayın bayın olug. düman mıydı neydi bunnarın adı?

anteplice tabu kartlari

kelime: carıs

aşşadaa hanegleri söylemeli deelsin:
-malamat
-nalet
-irezil
-elalem

gaziantep

dünyanın en bahtsız şehri
Henüz takip ettiği biri yok.
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort