lugesya

Durum: 53 - 0 - 0 - 0 - 22.09.2010 14:05

Puan: 361 -

16 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 3

tiringiz

ne gelirse tiringizlerin başına bu titizliklerinden dolayı gelir. yada sakınan göze çöpmü batar derler artık.
köyde bigün tiringiz olan ablam yağlı küfde yoğurdu, emme velekin evde yoğurt yok yoğurt olmadığı gibi köy kerbelaya döndüğü için yoğurt alınacak bakkalda yok. davarı çok olan dolayısıylada ağarını bol olan zennuba bibiye ayran istemeye gönderdiler yengemden beni. ablam dedi "aboovv kele başkası yokmu isteyecek onun ayranımı içilir" diye ama başka seçenek yok küfdede ayransız yenmez. zennuba bibide bi temiz bi temiz :) vurduk gapıyı "bibi bibi" ahırdan seslendi "he bibi gurban" "acık böön yayık yaydınsa ayranından bi sürahi istiy anamgil" gelin dedi bize damlardan birine girdik yerde bi teşt içinde ayran sineğin bini iniy bini galhıy ayranın üstü simsiyah. zennuba bibi tasın dibinden ayranın üstünü öteledi daldırdı doldurdu ayranı sürahiye yolda gelirken yengem dedi "sahın ha ablana söyleme huylanır içmez" diye. eve geldik ki küftede olmuş ablam sıktı bi güzel kalktı elini yıkamaya dedik abla saa bardak galmadı gendiye bi dene getir. ablam getire getire anamın diş tasını getirdi hiç unutmam yeşil kulplu plastik bi bardak. bacım bes bu galmış dedi doldurdu ayranı bi güzel yedi küfteyi içti ayranı. için için güldük ama diyemedik diyemedik işte yoksa yemez yiyemez, yıllar sonra itiraf ettik durumu. "tüüüyyy bacım size" dedi bes :) bu arada yengemle ben ayran içmedik tabi.

abdal avradı

abdal avradları yeen gözel olur bazılarına bakmaya kıyamazsın

antep hamamlari

iki gapılı hamam müdavimlerindendik. yaşadığımız mahalle konumuyla evlerin eşiklikleri mevcuttu . daha sonraları soba gazanı eklenen ve banyo haline getirilen bir mekana sahip olsakda hamama gitmeden göbek taşında yatıp gaymeye keselenmeden arınmış olmazdın. bana göre gerçekten kendine has kültürü vardır hamama gitmenin. tabi bizler bunun çogunu gerçekleştirdik mi sanmıyorum.
hamama giderken meşefelerin (yanlış hatırlamıyorsam havlu demekti) temiz kıyafetlerin yerleştirildiği bohçalar hazırlanır. kil, hamam tasları, yeşil sabun, kese ve lif eksik edilmezdi. tabi gün boyunca kalınacağı için mutlaka evde yiyecek birşeyler hazırlanır mevsime göre meyvalar alınırdı. çocukken işkence gibi gelirdi bu durum. her curunun başında hülle harmanı gibi oturan iki üç antep avradının mevcut olduğu ve bir tas su alabilmek için sıra beklemen gerektiği, arıkların kille dıhandığı için pis suların ortalığı bulandırdığı durumlarda yaşanırdı. zamanında çin işkencesi gibi gelsede bu kültürün anteplilerin temizliğe verdiklerin önemden kaynaklandığını düşünmekteyim ve zamanla zevk almaya başlayıp tenha saatlerde göbek daşına yatıp bütün kemiklerinin ısındığı, ölü derilerinden arındığın ve rahatladığın sağlık kompleksi diyede nitelendirebilirim.
ben en çok portakal yendiği zamanki kokusuna müptelayım her nedense :)

allah kepegini kese

bereketin rızkın olmasın

anteplinin dövüş sanatı

un ufak etmek
kötek aşı etmek
depik aşı etmek
değneğe sıçırtmak

ayak halfesi

son yıllarda kendim için kullandığım meslek adı ben kısaca ayakçı diyorum :)

sadece gaziantepde yaşanabilecek tuhaf olaylar

kurban bayramında ,sabah kahvaltı niyetine daha kurbanın kanı yerdeyken mangal yakılıp kebap yenmesi, hatta kurban kesilinceye kadar bekleyip birşey yenmemesi.
ramazan bayramında, sabah uyanınca evin içini saran o leziz yuvalama kokusu ve kahvaltı niyetine yenilmesi
(bana göre bunlar gayet iştah kabartan güzel gelenekler olarak görünmekle birlikde sadece antepde yaşanmaktadır)
görücü gezmeleri,

halfelerin kan grupları

gavırma

evinde pek durmayan, aynı gün içerisinde (bkz: )birçok kişiyi ziyaret eden

gayri muslimlerden kalan ev ve yapitlar

ben bey mahallesinde yukarıda bahsi geçen evlerden birinde büyüdüm. ve benim bildiğim ermeni evleri diye geçer ayrıca bunu belgelerde yatsıyamaz. antep tarihinide incelemiş olursak eğer ermeniler gerek yaşam tarzıyla gerekse ticaret erbablığıyla geniş yer edinmişlerdir antepde. bu evler yüksek kalın bahçe duvarlarıyla dış ortamdan korunur. genelde dehlis denilen giriş korudorlarıyla hayata açılan kapılar iki tanedir biri kadınlar için diğeri erkekler. en az 6 yada 7 odalıdır ayrıca bahçesinde süs havuzları, kuyusu, mağarası, tavan arası olan geniş havadar, 50 cm eninde taş buloğlardan oluşan yapılardır. kışın sıcak yazınsa serin olurlar. odaların içi ahşap kaplı çeşitli amaçla kullanılan gömme dolaplarla doludur. tavanlar renkli işlemelerle bezelidir. tabanlar ve ahşap olmayan duvarlar ise kilis sıvası diye bilinen bi çeşit malzemeyle kaplıdır. odalar birbirine geçişlidir. banyo yapmak için bazı odalarda eşikler vardır. hatta bazı evlerde tee o zamanda hamamlar mevcuttur.hayatlarında adı gibi hayat bulabileceğiniz asmalar, çam ağaçları, meyva ağaçları ve çiçek yetiştirebileceğiniz ekinliklerle doludur. bu evlerde yaşamak gerçek bir yaşam tarzıdır. ayrıca bu tür evler zamanında birbirine yeraltı dehlizleriyle bağlı olup antep harbi zamanında kapatıldığı rivayet olmakla birlikte gerçekliği göz ardı edilemez bir durumdur.

lahaplar

dırnağı uzun fatma
köylü fatma
şişko fatma
kirli fatma
deli fatma
deli memeli aşşe
hımbıl aşşe
yumuk aşşe

çocukken mahallemizde mevcut komşuların lakabıydı ve hala aynı şekilde tanımlanmaktadırlar. işin komik tarafı herkes birbirinin lakabını bilirdi. deli fatmanın olduğu bir ortamda kirli fatma nerde bacım bogünlerde gözükmüy heç denilebilirdi.

sarpani yan baglama

ablamın bir bayram sabahı sokakda dolaşan davulculara camdan para atarken, beeğğ bacım bu bayramda yar şarpanı yan bağlama türküsünü istim diyerek davulculara istekde bulunduğu ve beni hayretler içinde bıraktığı insanı dans etmek için hareketlendiren türkü

ağcaganat

bu gece sabaha kadar savaştığım beni uyutmamak için el birliğiyle rus ajanları gibi sessizce saldıran, gece karanlığında görünmeyen ve kendimi kötek aşı yapmama neden olan, o uyku sersemliği içinde anam bunlara ağcaganat derdi hele bi sözlüğe bakayım varmı dedirten gayet rahatsız edici uçan heyvanatlar

iligli gemik

kemirirken ellerim ağzım yağ içerisindeyken kendimden geçtiğim ve mutlaka geçmiş hayatımda köpektim espirisini yaptıran yemek olayı

gavırma

antepteki dugun salonlari

önceden nil kahvesini geçince kırkayak parkına doğru bir düğün salonu vardı. şöyle yerin bi gat altında hala duruyormu bilmiyorum. adını hatırlayamıyorum yaşlanıyorum galiba :) güccüktüm çünkü ama hayal değil bu hatırlıyorum; sahnede çalgıcıların (müzisyenlerin) olduğu bölüm bez perdeyle kapatılmıştı. ve sahnede oynayan kadınlar arka arkaya çember oluşturmuş iki elleri bi sağa bi sola çirtik çalarak gayet süzülerek dönüyorlardı. şimdiye bakıyorumda düğün salonu formatları epey değişmiş durumda.

adamın batmanı neçiye

değeri olmayan, ucuz...

golayina

golayina gelmek, en kısa yoldan halletmeye çalışmak yada görmemezlikden gelmek.

-golayina geliyn del mi heç bişey olmamış kimin davranıny

yangilip yazilmak

yanılgıya düşmek, yanlış karar verebilme durumu.

saca gore darak vurmak

adamına göre muamelede bulunmak
  • /
  • 3
Henüz hiç başlık açmamış.
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 53

mamet alberto

mutlu yıllar, bool leziz pilavlı günler yaşaman dileğimle... :)

anteplinin incelmesi

sicef halfenin örneğini çok beğenip hatta kendimi tutamayıp kahkahayla ofiste güldükten sonra
eyi deyip bide mesaj yazmıştım.
:))))) ay siz çok iyi yaşayın diye.
sağolsun mesajımı aşağıdaki gibi yanıtladı. affına sığınarak paylaşmak istedim.
mesaj:
----------------------------------------------------------
teşekküler , sizde güzel yaşayıng hanfendi :))hanfendi dedim yangılmiym dee mi ?

düürçü

anamın çocukluk arkadaşı şefteli fato (teyzenin lakabıydı şefteli gençken yanakları pembe ve çok güzel olduğundan takılmış) öğretmen olan oğlu için ablama düür düştü. uzun zamandır çok sık görüşülmediğinden ve oğlu hakında da pek bilgi sahibi olmayan bizimkiler pek kararsızdı.

ama şefteli fato kararlıydı ablamın gözelliğine , hamaratlığına, tertip düzenine havas olmuştu.sabahın erken saatlerinde gelip akşam vaktı evine döner oldu. bu ziyaretler anamı ikna etmek ve ablamın gönlünü almak içindi. arada birde ablama terlik gibi ufak tefek hediyelerde getirir olmuştu.

-şefteli fato: bacım ne diysiniz artık oğlan gelsin mi gızı görmeye
-anam: bacım ne diymm gız istemim diy başkada bişey demiy
-şefteli fato: beğğ bacım gızın gönlüne bırahırsak hele sen bi he de görsünler birbirini
-anam: eyy bacım bugün bi daha sorarım

anam: gızım bu şefteli gafamın etini yedi oğlan gelsin görsünler birbirini dey
ablam: evlenmek istemim ben deym taman ana saa, şeftelisinede oğlunuda getsin kimi görücülerse görsünler
anam: dert durmaya seni ammiyin oğlu yıllarca önüye durdu yooh dedin, düürcünün hattı hesabı yooh gene yooh deynn nedicik gızım senden durşuyumu gurucuk
ablam: ben gendim bulucum düürcü bahmaynan evlenmiycim ben
anam: allah canıyı ala senin bess görünmü başımıza geleni gendi bulacakmış abilerine söylemezsem ben seni dur sen dur. şefteliye sölücüm gelsinler beğğ gızım yeter artık senden çektiğimiz.....
ablam: istemim ben üüüüüüüüü

ve nihayetinde oğlan gelir görüşme yapılır. emme velakin ne ablam ne de anam oğlanı beğenmemiştir.
sabahına şefteli şıp diye damladı.

-şefteli fato: ne deysiyiz bacım beğendiniz mi oğlanı
-anam: bilmim bacım
-şefteli fato: nası bilmiyn kele
-anam: gız eyi bahamadım dedi oğlana
-şefteli fato: ışk olsun bacım size meymin ettiyiz beni nası bahamamış kele
-anam: eyy bacım hele oğlan bi daha gelsin
-şefteli fato: ey gelek bacım !!!

ve oğlan bi daha gelir. aslında bu görüşmenin sonucu bellidir. anamın "ben çirkinden evlendim gızlarımı gözele vericim" espirisinin gerçekliğindenmidir, ablamı ikna etmek için hiçbir bahane kalmadığındanmıdır yoksa anamın arkadaşına oğluyu beğenmedik demenin kibarcasını bulamadığındanmı bilinmez ikinci görüşme gerçekleşmiştir.

fakat bu kez şefteli fato kararlıdır" gızım oğlana eyi bah bu kez" diyerek olayı garantiye almıştır.
sabahına damlar.

-şefteli fato: eyi bahmadı gız dedin bi daha geldik bacım, he diyseyiz hemen nişan dahıcıyık biliysiz oğlanın nakli dışarıya çıktı sırf gızı görmeye geldi mahsim.
-anam: kem küm
-şefteli fato: oyum oyum oynattın beni de artık ne diysennn
-anam:bacım oğluyun burnu böyükmüş gız beğenmedi (oysaki bu söylemden ablamın hiç haberi yoktur)
-şefteli fato: allah senin de canıyı ala ...%&/()!!
_anam: fıh fıhfııhhh (gülme efekti) neen eyle diyn fato bilirsin seni negadak çok severim taman fıhhfııhhfıhh
-şefteli fato: gül bacım gül sen

deyip hışımla evden ayrıldı. o gün ablama hediye edilen terliğinde sırra kadem bastığı fark edildi.

sıradaki düürcü...:))

yeşilsu

çocukluğumdan yeşilsu deyince özlemle hatırladığım dondurmasıdır, aroması ve kokusuyla ile benim için farklı olan dondurması damak tadı olarak bende yer edinmiştir. o zamanlar tam karşısında cicim pastanesi vardı dondurma satışında rekabet halindeydiler :) üç kuruşa bol bol dondurma yerdik...yeşilsu zamanında akşamları ailecek gidilip güzel vakit geçirilen bir mekandı.

el benim elim deel ase fatma anamizin eli

bu dileğin anlamını zamanla öğrenmiş bulunmaktayım, anam misafir geldiğinde yada ne bileyim son dakika birilerini ağırlamak için mutfakta yemek yapmaya başlamadan önce bir fatiha iki elham okuduktan sonra "bu benim elim değil ayşe fatma anamızın eli, allahım sen beni utandırma yemeklerim lezzetli ve bereketli olsun" derdi. kulağıma küpe olmuş bende ne zaman aceleyle yemek yapmaya kalksam bu dilek aklıma gelir ve faydasını görürüm. tavsiye edilir.

sözlük bana pendir kimi avrat bul

allahdan abazalar (damsız) giremez diye bi şartı yok sözlüğün :)
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort