antepte sinema kültürü
kocasının seni sinemaya götüreceğim diyen dezzemin kızı ilk kez sinemaya gitmek için bindikleri otobüsten indikten sonra eşine dönerek "bittimi" diye sorması ailede sinema esprisidir.
arhadas yapmak
arkadaş edinmek
bayramda otobüsle antebe giderken aracın arızalanması sonucu yolcular arasında bi hareketlenme oldu ve arkalardan iki kadının konuşması
x: sen nerelisin
y: gaziantep sen
x:kahramanmaraş
y:aha arhadaşımda antepli
x:bee ne gözel
y:ben gelin olunça gelmiştim izmire çok arhadaş yaptım onunçün sen yeni mi geldin
ben: höönkk arhadaş yapmak o neydi la :)))
fıs
dezzemin karşısındakinin sözlerini hesaba almadığını yalan söylediğini belirtmek için kullandığı ve ayrıca eliyle de baş ve işaret parmagını birleştirip avucunun içini karşı tarafa gösterip salladığı söz dizimi diye bilirim. bu hareketiyle gülmekten koparız doğrusu.
x: herifim bir dediğimi iki etmiy
dezzem : fıs fıs fıs
9 eylul 2010 ramazan bayrami
yuvalama tadında nice bayramlar geçirmeniz dileğimle, bayramınız kutlu olsun.
thesecaat
yeen gözel görüküy paylaşımın, yiyemesekde bakıyoruz en azından
yemeniynen yeridim de habbabnan gacmam mi galdi
iki ayağını bir pabuca goydun birde çirtik çalman mı galdı
havara dasi
"antebin daşı havara, al borca yaz duvara" ne öderiz ne de inkar ederiz
valla ben lafın yalancısıyım heç bu ney diye üstüme gelmeyin :)
arap arapdan öcünü kırk yıl sona almış ne tez aldım demiş
intikam soğuk yenen bir yemektir
mamet alberto
allah gendini yormaya bes, yaşı güççük emme yüreği böyük insan
oklaa lomba
fiii zamanında köyden teyzem antebe bize ziyarete gelmiş, yenilmiş içilmiş yatma zamanı gelince yataklar hazırlanmış ve teyzem uzanmış tavana bakmış, günün sözünü söylemiş.
-bacım bu beyaz guşşağı niye tavana asmışsıyız kele
bellemcelik
hmm benim için kabus olan olay bellemcelikmiş demek :)
daha dokuz on yaşlarında elime ya bir tığ bir dantel ipliği ya kanavitçe rengarenk iplikler yada iki şiş bir yumak tutturulur. ta ki bir motif, bir buzdolabı örtüsü yada bir kazak bitirinceye kadar gözüme gözüme dürtülürdü. evet belledim ve bellediğimle kaldı :)
anam: anası ben zamanında bellemedim sen belle gözümde galmasın
ben: yavv ben örğenmek istemim ana haa
anam: anası neen beyle ediyn kele nevar benim için belle ilerde lazım olur
ben: yoohh baa lazım olmaz
anam: beğğ şarmıta belle deym saa
ben: ühühühühüü eyy yavv eyyy ahaaa belliym nolucusa ühühühh
beyaz han kent muzesi
restorasyon aşamasını ilgiyle takip etmiştim, o zamanlar lingtede bahsedildiği gibi antep gelenek ve göreneklerini tanıtan dükkanlardan oluşan bi kısım alışveriş merkezi ve sanat-kültür etkinliklerinin yapılacağı salonlardan oluşacağını düşünüyordum ki bi kaç yıl sonra antebe geldiğimde gezme fırsatım oldu son halini.
evet yapı gerçekten çok güzel restore edilmiş oldukça görkemli olmuş ama üzülerek söyleyebilirim ki bu tarz tarihi eserlerin hangi mantıkla eğlence merkezine dönüştürüldüğünü kimlerin buralardan sebeplendiğini anlamadım ve sanırım hiç bi zamanda anlayamayacağım. bilmem kaç kişilik müzikli bir restaurant ve karşısında yarı bar yarı pastane şeklinde bi mekan.. ve öyle üstün başın düzgün olmazsada oraya girebileceğimizide sanmıyorum kapıda giriş-çıkış kontrolü falan.. yazık çok yazık :( ha evet iki sosyetik dükkan açılmış kutnu kumaşı satıyorlar.. tabi antep ekonomisini kalkındırmak lazım değil mi ya.
mitokondri
hayırlı olsun, sağlıkla gider gelir inşallah
ayak yanyak baş dolbak
telaşla aceleyle koşturan kişiler içinde telaffuz edildiğini duydum.
-nere gedin kele beyle ayak yanyak baş açık
-heç sorma hace bacı taman benim oğlan gayboldu onu arıym
antep avradinin zulalari
bu zulalar yüzünden biçok kez olay yaşanmıştır evde. anam sağolsun tavuğu cücüğü, davarı besler satar, mahsülden kendince pay çıkarır zulalarda zulalardı... çoğu zamanda unuturdu nereye koyduğunu. bazan yüklükde döşşeklerin arasında bazan süsçiçeklerini goyduğu küpünün en dibinde, bazan bohçasında çamaşırlarının arasında, şimdi düşünüyorumda ev gizli hazine gibiydi. baharda temizlik yapılırken bir tomar bulunur, yok orada burada başka bişey aranırken bir deste bulunur... ne gelin ne gız bulan kişide cesaret edip içinden alma cesaretini gösteremez "ana gene paranı buldum ha" diyerekden eline dutuşturulurdu. "beğğ bacım nerden bulduyuz kele sizden de bişey saklanmıy" der. bide üste çıkardı.
ama en çok büyük abim tırtıklardı bu paralardan.
-abim: anaa gız yolsuz galdim acı birez para ver
-anam: de get para ne geziy bende bobayın para verdiğimi var baa, get bobandan iste
-abim: sinci sen baa para vermiycin mi
-anam: yoohh ki verem olum olsa veririm bilminmi gel bahh çebime, içliğinin cebinin goca çengelli iğnesini açar gösterir.
-abim: eyy sen bilin ana bahh geder bulurum zulayı, bulursam alırım paranı benden günah getti
-anam: hee pooh bulursun sen, zulamı bulucuymuş, sanki varda eyy bul ahaada hepsi senin olsun
anam aslında bu durumda endişelinir ama heç belli etmez yalnız yüzünün rengi sararmaya başlar gittikçe ben diyeyeim yirmi dakika siz deyin yarım saat sonra abim elinde bi tomar parayla gelir.
-abim: ana gız hanı yohhtu paran bu ney ola hehehehe
-anam: görünmü başıma geleni olum nerden buldun onu hele getir birez verim saa fıhfıhfıhfıhh
bu durum zaman zaman sürüp gitti. zulalar eksikleri gedikleri tamamladı.anam yaşlandı birkaç yıl önce yastığın birini silkeledi 10 yıl önce nereye koyduğunu unuttuğu için bobamla dövüş çıkardığı altın bileziğini buldu.
-anam: beğğ herif gördün mü taman bilezik yastığın içindeymiş negadak üzülmüştüm o zaman gaybettim diye
-bobam: avrat saa ahıl fikir vere allah emme velekin bu yaştan sonaa nedicin canıyı alada sende gurtul bizde gurtulak acıı +%&/()/&
-anam: herif neen eyle diyn kele galbimi gırın haa fıhfıfhfıfhhh
düürçü
anamın çocukluk arkadaşı şefteli fato (teyzenin lakabıydı şefteli gençken yanakları pembe ve çok güzel olduğundan takılmış) öğretmen olan oğlu için ablama düür düştü. uzun zamandır çok sık görüşülmediğinden ve oğlu hakında da pek bilgi sahibi olmayan bizimkiler pek kararsızdı.
ama şefteli fato kararlıydı ablamın gözelliğine , hamaratlığına, tertip düzenine havas olmuştu.sabahın erken saatlerinde gelip akşam vaktı evine döner oldu. bu ziyaretler anamı ikna etmek ve ablamın gönlünü almak içindi. arada birde ablama terlik gibi ufak tefek hediyelerde getirir olmuştu.
-şefteli fato: bacım ne diysiniz artık oğlan gelsin mi gızı görmeye
-anam: bacım ne diymm gız istemim diy başkada bişey demiy
-şefteli fato: beğğ bacım gızın gönlüne bırahırsak hele sen bi he de görsünler birbirini
-anam: eyy bacım bugün bi daha sorarım
anam: gızım bu şefteli gafamın etini yedi oğlan gelsin görsünler birbirini dey
ablam: evlenmek istemim ben deym taman ana saa, şeftelisinede oğlunuda getsin kimi görücülerse görsünler
anam: dert durmaya seni ammiyin oğlu yıllarca önüye durdu yooh dedin, düürcünün hattı hesabı yooh gene yooh deynn nedicik gızım senden durşuyumu gurucuk
ablam: ben gendim bulucum düürcü bahmaynan evlenmiycim ben
anam: allah canıyı ala senin bess görünmü başımıza geleni gendi bulacakmış abilerine söylemezsem ben seni dur sen dur. şefteliye sölücüm gelsinler beğğ gızım yeter artık senden çektiğimiz.....
ablam: istemim ben üüüüüüüüü
ve nihayetinde oğlan gelir görüşme yapılır. emme velakin ne ablam ne de anam oğlanı beğenmemiştir.
sabahına şefteli şıp diye damladı.
-şefteli fato: ne deysiyiz bacım beğendiniz mi oğlanı
-anam: bilmim bacım
-şefteli fato: nası bilmiyn kele
-anam: gız eyi bahamadım dedi oğlana
-şefteli fato: ışk olsun bacım size meymin ettiyiz beni nası bahamamış kele
-anam: eyy bacım hele oğlan bi daha gelsin
-şefteli fato: ey gelek bacım !!!
ve oğlan bi daha gelir. aslında bu görüşmenin sonucu bellidir. anamın "ben çirkinden evlendim gızlarımı gözele vericim" espirisinin gerçekliğindenmidir, ablamı ikna etmek için hiçbir bahane kalmadığındanmıdır yoksa anamın arkadaşına oğluyu beğenmedik demenin kibarcasını bulamadığındanmı bilinmez ikinci görüşme gerçekleşmiştir.
fakat bu kez şefteli fato kararlıdır" gızım oğlana eyi bah bu kez" diyerek olayı garantiye almıştır.
sabahına damlar.
-şefteli fato: eyi bahmadı gız dedin bi daha geldik bacım, he diyseyiz hemen nişan dahıcıyık biliysiz oğlanın nakli dışarıya çıktı sırf gızı görmeye geldi mahsim.
-anam: kem küm
-şefteli fato: oyum oyum oynattın beni de artık ne diysennn
-anam:bacım oğluyun burnu böyükmüş gız beğenmedi (oysaki bu söylemden ablamın hiç haberi yoktur)
-şefteli fato: allah senin de canıyı ala ...%&/()!!
_anam: fıh fıhfııhhh (gülme efekti) neen eyle diyn fato bilirsin seni negadak çok severim taman fıhhfııhhfıhh
-şefteli fato: gül bacım gül sen
deyip hışımla evden ayrıldı. o gün ablama hediye edilen terliğinde sırra kadem bastığı fark edildi.
sıradaki düürcü...:))
tenis kulubü
antep sosyetesinin spor amaçlı değilde daha çok pazar günleri açık büfe kahvaltı yapmak, akşam yemeklerinde misafirlerini ağırlamak için kullanılan mekandır. nerden mi biliyorum işim gereği birçok yemekli organizasyonunu bu mekanda gerçekleştirmiş bulunmaktayımda ordan :)) kortları ise gördüğüm kadarıyla çocukları tenis öğrenmek için kullanmaktadır.
ulu sozu dinlemeyen ulum ulum ulur
büyüklerin sözleri tecrübeyle sabittir. bir müsibet bin nasihatten iyidir. yaşamadan nedense öğrenilemez sonuçta hep büyükler haklı çıkar, bir sonraki tavsiye daha dikkatli dinlenilir.
antep'in yaz aylarindaki gurbetci istilasi
artık onlar ne oralı ne de buralıdır. arafda gibidirler. hoş görmek lazım :)
itlik
babamın bi zamanlar steyşın vagon arabası vardı bi yere giderken galabalık olduğumuz içun biz çocuklara "hadee bahemm siz itliğe" derdi,doluşurduk arabaya.