fısfıs
fısfıs:sessiz ama içten pazarlıklı,etliye sütlüye karışmaz gözüken ama işinide bilen kimseler için kullanılır...
"ne fısfıs alidir ooo yerebahan yürek yahan"
fıs ve hıs kelimelerinin türetilmesinden oluşan, antepçemize zenginlik ve güzellik katan bir kelimedir fısfıs...
cin cücüğü
civil cücüğü:
cücük bilindiği üzere kuş manasında ancak civil cücüğü diye bir tür var mı onu bilmiyorum.antep dilinde civil cücüğü; tanımlama bakımından,küçük, kimsesiz, çaresiz,birden fazla çocuktan bahseder...
"ölüp gedene mi yanıcın,arhasında civil cücö gibi galan yavrularına mı,bilemeym anam"
haara
bir zamanlar üniversiteye hazırlık kursları için bile istanbullara gidilirdi...işte bir gurup istanbula kursa giden antepli öğrencinin istanbulluları şaşkına çeviren diyalogları... yarı istanbul ağzı yarı anteplice!
-ahmet kardeş haardan gelip haara gidiyorsun?
-kibar ol lan hösüyn.sen böyle
angeslek konuşuyorsun di mi?
- ay kercetmesene bitanem...
-????...!!!!...??? (bu konuşmalara şahit olan istanbullu arkadaşların tepki işaretleri)
sarı mektep
sarı mektep: şimdiki cumhuriyet ilkokulunun( hüseyin paşa cami nin de avlusunda) yerinde olan cumhuriyetin ilk yıllarında açılmış ünlü mektebimiz... gaziantep'in bir çok ünlü şahsiyetinin yetiştiği okul.halk arasında "sarı mektep" diye anılırdı...bildiğim kadarı ile
kamil ocak o mektepte okumuş...
bozulmadan düzülünmez
bozulmadan düzülünmez : sil baştan!.. yarı buçuk operasyonlarla yapılan tamiratların yetersizliğini çok güzel anlatır...bir nevi dip yapmakla da eş anlam taşıdığı anlar bile vardır...
şirik
şirik:
küncüden (susamdan) elde edilen
tahne nin (tahinin) bekletildiği zaman üzerinde biriken yağ...
eskiden gula sancıyan uşakların gulana damlatılırdı...şimdiki kimi tokdur moktur nerdeydi kele bacım.
arsangars etmek
bazı yerlerde allengars olarakta telaffuz edilir...
incilipınar
incilipinar: şimdiki neslin bir mahalle ismi olarak bildiği,bizden önceki neslin sefasını sürdüğü pınarlar zengini arazi...
şimdiki,manoğlu köprüsünden kızılay kanmerkezine ve de elektirik idaresi veya suriye konsolosluğuna kadar alleben deresi kıyılarında olan yüzlerce pınardan oluşan doğa harikası yer...ilk okul sıralarında sahre etmek nasip oldu...lise sıralarında "halk bahçesi" olarak çevresinden hiç ayrılmadık...şimdilerde 100 yıl park arazisi içerisinde kurumuş pınarları ile sedece adı yaşayan yer...
portalin
portakalın "port"u mandalinin "alin"i alınarak oluşturulan marka...
götümlenmek
götümlenmek:
gereksiz yere kapris yapmak...
gafam zaten ting ting ediy
gafam zaten ting ting ediy:" dikkat et çok sinirliyim!"
el bastan yuce geliy
el baştan yüce geliy:
bazen öylesi durumlar olur ki,bazı şeyleri nefsinden üstün tutmak durumun da kalırsın anlamında kullanılan bir deyim...
"o gader yapılması gereken şey arasın da bu davette nerden çıkdı deme."el baştan yüce geliy"anam
yumak
aynı zamanda ekmek yapılmak üzere hazırlanmış hamur öbeklerine de yumak denilir...
ekmekçi de tınnakçı hamur kesene bağırır;"oolum mamet yumakları yeen böök yapıyn lan iflas ettiricin bizi.azıycık ufakla "
suya kesmek
serada kış günü yetişen balcandan yapılan kebaplarda suya kesiy...
sohak
sohak:
ia sokak...
aslında bu entriyi girip girmemek konusunda tereddütüm vardı.ancak bir çok kelimede olduğu gibi sokak sözcüğününde antepçeye özgü söyleniş biçimi vardı ve sözlüğe alınmalı kararını verdim.
bilhassa ortadaki "k" harfinin antepçe telaffuzunda alfabemiz yetersiz kalıyor...o sesi arapçanın gırtlaktan hırlattılarak çıkartılan "hı" harfi verebiliyor... "sokak"sözcüğünü biz ortadaki k harfini h olarak(h harfinı de hırlatarak) söylüyoruz...
sıhırcım vermek
sıhırcım
bir şeyi disipline etmek manasında kullanılır. aslında sıkırcım diyede yazılabilse de sıhırcım daha doğru bir ifadedir.
- la
yorum bu işçiler
eydeney başı boş kaldı bunlara bi
sıhırcım vermek lazım
ginnap
gınnap: kınnap...
hoş, gınnap da olsa kınnapta olsa şimdilerde unutulmaya yüz tutan aşırı sağlam keten menşeyli bir tür sicim,ip...
adamın kilo gaça ki
adamin kilo gaça ki
insana değer verilmediğini anlatan bir cümle...
"insandan ucuz bişey var mı? aha çarşıya çık bak,adamın kilo gaça ki!"
sebtetmek
sebtetmek: küfretmek,sövmek anlamında bir sözcük. eski anteplilerin sıkça kullandıkları bu sözcüğün farsça olduğunu düşünüyorum.şu itoğlu it yerine kelp oğlu kelp denildiği zamanlardan dilimize girmiş olması muhtemeldir...
-olana niye gızdın herif?
-nasıl gızmeym dine sebtetti kelp oğlu kelp! öldürsem baa gızmazlar...
şeb
şimdiki kuaför olan berberleri bilmem ama bildemiz eski usul berberlerde adına kan taşı da derler di... sakal traşı olurken olabilecek kanamaları durduran şey,bir topak şep tir.