2002 de mezun olduğum efsane okul. okuması her kula nasip olmayan, mezunlarının genelde iyi işler yaptığı, hiç bir şey yapamasa iyi basket oynayabildiği okul.
her işten anlayan bir adam varsa o adam kesin anteplidir. örnek olarak bir uzay üssü inşaatını gören bir antepli direk şu tepkiyi verebilir.
- yoğruum nası adamsığız siz o füze ranpası ora konurmu heç onu balkon tarafına alıcın, yavv heç de bi şey bilmiyler bu işi nası bitirici bunlar bilmiyim
antepliler genelde k'yı g gibi söylediği için bütün g ile başlıyan sözlerin aslında k ile başladığını sanırlar ve kibarlaşayım derken inanılmaz durumlar yaşanır.
dolmuşta yaşanan bir hadise
dolmuş çetinkaya'nın önünde durur,
x: sikortaya gider mi ??
dolmuşcu: (2 sn lik bir beyin travması) yok abla oraya gitmez !!
antepte mühendis olmak zor iştir. her işten anlayan antep halkı tabiki her türlü işi o işin mühendisinden daha iyi bilir. bu yüzden mühendislerle zaman zaman antep halkı arasında anlaşmazlıklar doğar. okulunu bitirip nadide memleketine gelen genç mühendis başlarda çok idealist ve azimlidir. ben antepi kalkındıracağım, eşi bulunmayan eserler yapacağım gibi saçma düşüncelere sahiptir. ancak ve ancak gerçekleri görmesi uzun sürmez. ınşaat sahasına adımını basan genç inşaat mühendisi veya fabrikaya adımını atan makina mühendisi ve buna benzer mühendis tipleri ordaki çavuş, usta ,amele ve buna benzer abilerimiz tarafından fena halde aşağılanırlar. şantiyeye adımını atan mühendis ile oradaki çavuş arasındaki müthiş rekabet türkiyenin hiç bir yerinde yoktur. ınşaat çavuşu (işçilerin başında duran 50 yaşlarındaki adam) mühendisi test eder. 'söylee bağaalım bu demir kaç kilo taşır' şeklindeki inanılmaz soru karşısında şok olan mühendis öğrendiği mukavemet, betonarme,yapı statiği bilgilerini hatırlamaya çalışır. amma velakin böyle saçma bir sorunun cevabını verebilecek tecrübesi olmadığında kem küm eder ve işe 1-0 yenik başlar. arma bu durum hep böyle sürmez. mühendislikte kazandığı pratik düşünme kabiliyetini çavuşu harcamak için kullanacağı günler çok çabuk gelir. ve çavuşun 30 yılda sahip olduğu tüm bilgiye 3 ayda ulaşır. ama artık o mühendislik vasfını kaybetmiştir. çünkü daha çok buraya ne kadar beton gider, ağaam bu bize kaça patlar gibi sorular mühendisi de mühendislikten çıkarıp esnaf-çavuş-mühendis haline getirir. yani sonuç olarak antepte mühendislik yapmak her babayiğidin harcı değildir. zor zanaattır.
her işten anlayan bir adam varsa o adam kesin anteplidir. örnek olarak bir uzay üssü inşaatını gören bir antepli direk şu tepkiyi verebilir.
- yoğruum nası adamsığız siz o füze ranpası ora konurmu heç onu balkon tarafına alıcın, yavv heç de bi şey bilmiyler bu işi nası bitirici bunlar bilmiyim
genelde batı illerinde amaç buluşmak, yemek ise araçtır. ama antepte amaç yemek yemek, hazır yemek yerken de bu anı sevdiklerinle beraber geçirmektir. yemek bir tören havasında geçer. etler bir gün öncesinden terbiyelenir, dolma felan yapılacaksa önceden ayarlanır, yufka varsa ıslanır,
mangal, şiş, kömür tedarik edilir. ış bölümü yapılır ve tören başlar. mangalın başına davet sahibi geçer. yanında da çoluk çocuk varsa damat, yiğen hepsi mangalın başında dururlar. bu esnada mangalın başındaki abi etraftaki gençlere hayat dersleri verir. aman garılardan uzak durun, musrif olman, okulunuzu bitirin, siyasete bulaşman gibi enterasan öğütlerde bulunur. yavaş yavaş mangalın da verdiği hararetle gençler mangalın başından uzaklaşmak isteseler de mangal reisi onları bırakmaz. - hele ağam nere gidiyseğiz, hele yellen biraz bakim magalı, mahmet elim koptu hele, diyerek mangalın başındaki otoritesini korumaya çalışır. etleri ateşe koyduktan sonra gergin dakikalar başlar, kıymaya sıra gelince en zorlu an gelmiş demektir. kıymanın ateşe düşme ihtimali mangal reisini fena halde gerer. eğer kıyma ateşe düşerse önce ateşten kurtamaya çalışır baktı olmuyor yanındakilere alçak sesle - bak yoğrum gıyma böyle saplanmaz öğrenin siz yapman böyle şeyler diye çaktırmadan eti saplayana laf sokar. neyse kebaplar masaya konur. sofrada 10 kişi varsa ayıp olmasın diye ev sahibi 30 kişilik et hazırlamıştır. o 10 kişi de ayıp olmasın diye 30 kişilik eti yer. böylece masadan klasik yorumlar gelir. -yoğrum mahmeet biraz fazla gaçırdık zaar şeklinde yorumlar yapılır sonra 2 tepsi baklava ve meyve yenir. üzerine çay içilir. milletin yavaş yavaş uykusu gelmiştir. çünkü vucut kişinin daha ne kadar yiyeceğini kestiremediği için kendini koruma moduna alır ve kişinin uykusunu getirir aksi taktirde protein zehirlenmesi, bağırsak enfeksiyonları olasıdır. ve sonunda davetli olan misafir - ağam haftaya da biz sizi çağırıyık der ve bu döngü sonsuza dek sürer.
a: yoğrum möhendis bey bu dükkan gatındakı direkler (kolonlar) yer kaplıy, dezgah girmiy bunları acı kaldırak navar acı ..
b: dayı binayı taşıyor onlar, onları kaldırısak bina çökebilir.
a: la yoğrum öleceğemiz varsa ölürük ona biz karışamayık
b: ama önce tedbir almak gere ...
a: la geet herifff sen bunu kaldırıcın mı kaldırmıyıcın mı onu söyle , ona göre tezgah yaptırıcık
b: tezgahı ufak yaptır dayı (!!!)
a: pekey ona da pekey ...