antepte 80lerde ve 90larda ilkokul öğrencisi olmak

+gol atan galle oynanırdı.
+pazartesi günleri beslenmeye akşamdan kalan kebabı getiren uşaqlar vardı*. ama yanı ben şahsen beslenmeye lahmacunla süs biberi götürdüğümü bilirim :)
+kavaklığa sahreye gedilirdi. kimi uşaqlar* allebenin serin sularına erişme girişiminin ardından öğretmenden dayak yime tehlikesi ile karşı karşıya kalırlardı.
+sınıfta doğumgünü yapılırdı
+potansiyel enerjinin temel yasasını ele alan taşa çıkmaca oynanırdı
+uçan silgilerle farkında olmadan eylemsizlik yasası test edilirdi. uçan silgi uçardı da, yere inmesinde problem olabiliyodu.
sınıfın en çalışkanı olarak sıranın en önünde hazırol duruşuyla ve ukala br tavırla andımızı beklerken...beni yeen seven angaralı örgetmenimin (ki avraddır gendisi) hazırol çekecek müdürün yanına gedip te "aaa şooo oğlan okusun acı böön andımızı,yeen çalışkan" deyip te kaş göz işaretiyle beni sahneye çağırdığı yıllar...bööük bir gururnan çıhıp ta andımıza başlardım...bazen şaşırırdım ama yine de gururnan sıramdaki yerime geçer,çantamı tutan arkadaşımdan alır sırtıma takardım...sınıfa gettiiimizde örgetmenim not defterini çıkarık ta "afferim oolum saa,aaa saaa bidene yıldızlı pekeey verdim ananga söyle" derdi...eğitim örgetim yılının her ayı bu ritüel gerçekleştirilirdi...şimdi not mot istemeym emme o günlerin heyecanını yaşamayı çok isteeym...
öğlenciysen sabah, sabahçıysan ikindi vakti telezyon karşısına geçer sısam sokaa nı izlerdik. gurebye canavarı, kırpık, taasin usda ve diğerleri, aslında bir çok şeyi bunlardan öğretmiştik. lastik kramponlarımızı poşete sarıp, çantamıza goyardık. uzun teneffüste * ayakkabıları çıkarır top oynardık. *
metin tezel tarafından eğitilmiş olma şansını elde etmek anlamına da gelebilecek durum.
kızlar tenefüste illa bahçeye koşar ip atlardı. bir de erkekler kızların kemerlerini çözer kaçarlardı.

kızların diğer oyunlarında söyledikleri şarkılardan aklımda kalanlar ise:

1.*
anneciğim anneciğim baksana şampuanım bitmiş alsana
git kızım git kızım çarparım, baban para vermiyor ne yapayım

babacığım babcığım baksana, şampuanım bitmiş alsana
git kızım git kızım çarparım, patron para vermiyor ne yapayım

patron amca patron amca baksana, şampuanım bitmiş alsana
git kızım git kızım çarparım, devlet para vermiyor ne yapayım
... *

2. *
ah kızım kızım kınalı kızım sütten beyazım
ah kızım kızım kınalı kızım sütten beyazım
seni de bir berber istiyor vereyim mi a kızım
seni de bir berber istiyor vereyim mi a kızım

ah ana ana dilleri yana ben varmam ona
ah ana ana dilleri yana ben varmam ona
onun da havluları vardır yıkatır bana
onun da havluları vardır yıkatır bana

ah kızım kızım kınalı kızım sütten beyazım
ah kızım kızım kınalı kızım sütten beyazım
seni de bir doktor istiyor vereyim mi a kızım
seni de bir doktor istiyor vereyim mi a kızım

ah ana ana dilleri yana ben varmam ona
ah ana ana dilleri yana ben varmam ona
onun da hastaları vardır baktırır bana
onun da hastaları vardır baktırır bana

3. bu şarkı iki kişi ellerini birbirine değişik şekillerde çarpıştırarak söyler. *
si si ma edımsı
abla lubla lubla misko
abla lubla lubla misko
no no no no misko
no no no no misko
van, tu, tri, for, fayf, six,sevın, eyt, nayn, ten

4. bu da başka el çırpmalı oyun, çok severdim ama maalesef tamamını hatırlayamıyorum
si si be be si si de ole ole
si si be be si si de ole ole
..... *
huu şerri vesterevalli
huu şerri vesterevalli

tıtınaz tıtınaz tı tı tı tı naz naz
tıtınaz tıtınaz tı tı tı tı naz naz

aga maga demeden samuraya hey
aga maga demeden dostluk hey
dikkatimi çeken bişey:

eğitim-öğretim yılının sonlarına doğru yani bahar mevsiminde kızlarla erkekler karışık şekilde yakar top oynarlardı...bu her sene aynı zamanda başlar,aynı zamanda son bulurdu...bu organizasyonları yapan gizli kahraman kim acaba?...
kızlar defterlerinin kenarına süs olsun mahiyetinde üç çizgiyi farklı versiyonlarla kullanarak kilim deseni yaparlardı..bunun yanı sıra türkçe derslerinde dakika tutularak hızlı okuma yarışı yapılırdı ve en kısa sürede kim en fazla kelime okuduysa o birinci olurdu, şimdiki kitap okuma sevdam o zamanlardan kalmadır...o günleri gülümseyerek hatırlıyorum o zamanlar bambaşkaydı..
sınıf öğretmeninin yanında getirdiği kızına ya da oğluna bakıp kantine götürmenin , yazısı güzel olduğu için not defterine sınıf listesindeki isimleri yazıp örgetmen beni daha çok seviy havasından arhadaşları çatlatmanın , öğretmenlerin evde tuvalete bile gitmediklerini zannedecek kadar onları gözümüzde büyütmenin tadını bidaaa hiç bi zaman yaşayamayacağımız ve o mavi önlüklerden eteği çok fazla gloş inen , kemerlerini nefes alınmayacak kadar sıkıp döndüğümüzde kendimizi güzel hissettiğimiz gibi güzel hissedemeyeceğimiz yılllaaaar....
öğretmenlerin sınıflarda deve cüce, aşure gibi oyunlar oynattığı, her sırada 3 er kişinin oturduğu, bazende sıralar ters çevrilerek 6 şar kişilik kümelerin oluşturulduğu yıllar...
silgiler boyna asılır, açılmaktan küçülmüş kalemler permatik saplarıyla falan yeniden kullanılabilir hale getirilirdi...
hey gidi günler hey....
aşı günleri vardı. sonrasındada tatil verirlerdi. o zaman şimdiki gibi kullan at enjektör modası da yoktu. ucunu yakar sıradaki öğrenciyi alırlardı aşıya. herkes sıranın sonuna kaçmaya çalışırdı. ha bide sınıfta uzun eşşek oyunu. bi kişi tahtanın yanına ebe olurdu. 2 şer 3 er gruplar...tekmi çitmi... yerii yutturuyn tek deeldi çitti kavgaları
yazılılar olurdu(sınav).yazılı sırasında o nerden baksan 9-10kilo çeken çantalar sıraların üzerine çıkarılılrdıki gopya çeken olmasın,siyah önluklerin o kolalı sert yakaları vardı,boynumuz keser dururdu,bunlar 2 çeşitti,kenarı sivri olanlar bide köşeli olanları vardı,sivri olan karizma durudu,kızlarınki dantelli olurdu,anneleri evde işlerdi bunları,beden eğitimi dersine çok nadir çıkılırdı,öğretmen genelde yetiştiremediği konuları bu derste anlatırdı,sınıf çok galaba olurdu,her sıraya 3 kişi otururduk,cuma günleri en sevilen gündü,c.tesi kıt garaşimşek oynardı,pazar günleri uçan gaz vardı,heydi vardı,voltran vardı,bide bi japon dizisi vardıkı herzaman öğle namazı saatıne denk gelirdi,dedem ırahmetli televizyonu gapadırdı namaz saatinde,gılıçlı falan bi diziydi,japonca ismi olduğu için telafuz edemezdik au sikinoske derdik adamın adına,pazar akşamları heç eyi olmazdı,çünkü sabah okul vardı erkek kalkmak gerekirdi,adile naşit ve uykudan önce vardı,canlarım benim derdi,sonra trt1 de haberlerin başlaması ayrı bi sıkıntıydı bunalıma sokardı o haberler bizi,zira hiçbirşey anlamazdık.
evlere zili caldiginda, arada mukavemetsiz olan cocuklari ezebilecek sekilde,* gac gac varmis gibi okuldan bi an önce disari adimimizi atmak icin depisip, adimimizi disariya attiktan sonrada eve salla seyyip yol aldigimiz yillar..
metin tezelin yanısıra eser gültene de denk gelmiş olabilirsiniz. hatta bu ikili halen görev başında.
leplebi eşkisi vardı kele. piramit torbalara gor gor satallardı. tanesi 5 billira miydi neydi kine hatirlayamim.

ondan kelli meyboz vardı. ohul çıhışına getirirdi heerifing biri motosikletining arhasında. biz de her tenefüsde geder alırdıg. sonra da çırçır olurdug.

aam bonlar böön de varsa daha üzerine edecek haneğim yogtur. ben eyle hatirladim eyle gonuştum.
renkli tv lerin yeni çıkması demek
tv lerin 8 ganallı olması demek
ganal değiştirmek için yanına gedmek demek *
esas da tam tamamina harclığı ustune de otibis parasini atari salonuna gaptırık,eve yayan donmektir...nedek pes vardi kauntır vardi da evde oynamadik mi...
joe cocker ın söylede unchain my heart adlı parçey hançey mahart deyn söylemek demek
siyah önlük ve gri pantolon hayatımıza ilk girdiği yıllara tekabül eder bu seneler. okul kantininde satılan çamlıca gazoz ve gevrek simitten başka bir nane bulunmazdı. okul kantinin işleten eleman ülkerin mallarını satmak için simitlerin satılmasını beklerdi. bazende biz baktığımız yerede dayanamayıp simitlerin satılmasını beklemezdi hemen açardı sergiyi probis alıp amel olana kadar yerdik. ha birde gazoz fışkırtma yarışmaları ayrı bir keyifti benim için. gazi mustafa kemal ilkokulu ve gülistan hocama selamlar olsun.
yukardaki enteynırlara ben de herkeş gibi ortak olmakla birlikte taa o vahıtlarda anteplinin girişimci ruhunu taşıdığımı farketmiştim. gazoz ve simit satan kantin için bir kooperatif yapılmış ve isteyen öğrencilerin buna ortak/hissedar olabileceği söylenmişti. 100 lirası arkadasımdan borç olmak üzere toplam 200 lirayla o yönetime girmiş, azmedip yükselmiş ve ilkokul 4'e geldigimde yönetim kurulu başkanı olmuştum...*
her ay başkan sıfatıyla kağıtları imzalayan ve hissesi gereği her ay belli bir para alan bir 4.sınıf ogrencisi olmuştum... hatta okul bitince bir ya da iki sene daha o yönetimden para ödemeye devam etmişlerdi...
*
(bkz: anteplinin girişimci ruhu)
hafta sonu lunapark a gitme özlemi içinde olmak demek
  • /
  • 3
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort