antepte 80lerde ve 90larda ilkokul öğrencisi olmak

beyaz dantelli çoraplar, kırmızı ayakkabılar, saçın üst kısmının tepeden toplanması ve kurdelayla sabitlenmesi*... kız çocuğu okula sirli sitirli gitmeliydi. öyle olurdu zaten ama dönüşler pek aynı sirli sitirlilikte olmazdı* e kolay mı tenefüste kovalamaca oynanmıştı, acayip bir kur yapma stili olan ilkokul öğrencileri neslindendik, kovalamacada kim kimi kovalarsa o ona aşıktı, e kovalamaca oynamasak ayıptı. derslerde en güzel şeydi ödev defterinin kenarından koparılan küçüücük kağıtlara gereksiz şeyler yazıp birbirine göndermek, hoca görecek okuyacak tüm özel hayatımız(!) ortaya dökülecek diye korkarak. sonra kimin kimin yanına oturacağı hep masum gözlerle ve içerde küçücük bir umutla* merak edilirdi. sınıfa bırakılsa haremlik selamlık olacağından tevhid-i tedrisatın en kararlı temsilcileri öğretmenlerimiz kızla erkek yanyana otursun diye kendileri ayırırlardı bazen***. biz beyni dışgüçler tarafından yıkanıp temizlenip bembeyaz edilen kaçıncı nesildik bilmem ama kaçıncıysak onu çok iyi temsil ediyorduk; power rangerscılık oynayarak okul bahçesinde. ben pembe rangers oluyordum. yerli mali haftasi çok eğlenceli olurdu, hele de antepteyseniz. malhitali kofte yediğimi bile hatırlıyorum. okuldan azad edilişimizin simgesi olan "insanlık" melodisi çaldığında eminim benm gibi bütün çocuklar dışarıdan oh be bitti deselerde içeriden yarın olsa da okula gelsek diyorlardı. çıkışta yapış yapış somur bitmez satan amcalar geliyordu genelde, ne zaman paramı artırmamış olsam kapıdalardı, artırdığımda da gelmiyorlardı. ben de o paraya eski alıyordum =) eve gidiş yolu her çocuğun yaptığı gibi gereksiz yere uzatılıyordu, yok ordan gidelim yok burdan gidelim üst sokaktan gidelim gibi.ve en masum günler geçti gitti o tahta sıraların soğukluğunda, çocukça sevgiler, minicik kalplerdeki heyecanlar kayboldu akreple yelkovanın acımasız darbeleriyle. "örtmeniim, örtmeniim" sesleri yıllık ödev kapaklarındaki süslemeler kadar çabuk uzaklaştı dillerimizden, ant okuyan çocuk heyecanıyla başlanılan 12 yıllık serüvenin anfilerde dünyalı "hoca"ların umarsız dikteleriyle sona ermekten başka seçeneği yoktu.
joe cocker ın söylede unchain my heart adlı parçey hançey mahart deyn söylemek demek
burun aktığı zaman mendil kullanmayıp,kol ile el arasındaki mesafede sümüğü silmektir.
bir de tam tersi hareket vardır.avuç içi yüze bakacak şekile getirilir ve sümük parmak ucundan dirseğe kadar silinir bu kez.

edit: bu sebeple önlük,kazak ya da çıplak kol devamlı suretle parlardı.
yukardaki enteynırlara ben de herkeş gibi ortak olmakla birlikte taa o vahıtlarda anteplinin girişimci ruhunu taşıdığımı farketmiştim. gazoz ve simit satan kantin için bir kooperatif yapılmış ve isteyen öğrencilerin buna ortak/hissedar olabileceği söylenmişti. 100 lirası arkadasımdan borç olmak üzere toplam 200 lirayla o yönetime girmiş, azmedip yükselmiş ve ilkokul 4'e geldigimde yönetim kurulu başkanı olmuştum...*
her ay başkan sıfatıyla kağıtları imzalayan ve hissesi gereği her ay belli bir para alan bir 4.sınıf ogrencisi olmuştum... hatta okul bitince bir ya da iki sene daha o yönetimden para ödemeye devam etmişlerdi...
*
(bkz: anteplinin girişimci ruhu)
aaaah aaah bir de " biiiiz biiiiiz arabayııııız önümüze geleneeee çarpaaaarııııız" vardı, gennini araba sanan bir zihniyetin taşıyıcılarıydık o vahıtlar.tabii bu 92-93 eğitim-öğretim yılında piyasaya çıkmış bir singıldı.başlığın adı olan senelerde olmayabilirdi...

"la yooorum bu çocukların gulaaanı çeken birileri yog mu" diyenlere "nafileydi gulak mulak çekmeler" derler bu arabalar.
sınıfın erkekleri temsilen en çalışkanıyla kızları temsilen en çalışkanı birbirlerine yakıştırılırlardı en kibarından o arabalar tarafından.hatta öyleydi ki okumaya ilk geçenin olduğu içinde,kırmızı ve beyaz kurdeleleri kız mı aldıydı yoksa arabalardan biri olan oğlan mı aldıydı hatırlayamadığım bir seremoni olurdu,sonrasında hatırladığım bir sahne var ki türk filmlerine sahne olacak cinsten:
kurdele takılan göğüs üslerine bu kız ve oğlan hafif rüzgara karşı koşarlardı okul bahçesinde,herhalde ön bahçeden arka bahçeye doğru giderlerdi koşmak suretiyle ...

... aslında öz ama üvey taklidi yapan teyzemin kızıyla aynı sınıfta olmam hasebiyle :

-bak gızıma garışırsan gulaaanı çekerim haaa sening!!

şeklinde tehditlere maruz kalışlarım çocuk aklımla "nolıy la" içseslerine neden olurdu bende.fonda elinden tutulup çekiştirilen teyze kızı vardı.
sonuçta antep arvadı bir cahillik sözkonusuydu.
ılkokul yıllarında olanların bitenlerin,takılan ilk ve son kurdelelerin olduğu yıllardı o yıllar...
başlıktaki yıllardan-90 larda 92 lerde olmak suretiyle -birkaç yıl sonraki "ilkokulda olmak" lar ...
kızlar tenefüste illa bahçeye koşar ip atlardı. bir de erkekler kızların kemerlerini çözer kaçarlardı.

kızların diğer oyunlarında söyledikleri şarkılardan aklımda kalanlar ise:

1.*
anneciğim anneciğim baksana şampuanım bitmiş alsana
git kızım git kızım çarparım, baban para vermiyor ne yapayım

babacığım babcığım baksana, şampuanım bitmiş alsana
git kızım git kızım çarparım, patron para vermiyor ne yapayım

patron amca patron amca baksana, şampuanım bitmiş alsana
git kızım git kızım çarparım, devlet para vermiyor ne yapayım
... *

2. *
ah kızım kızım kınalı kızım sütten beyazım
ah kızım kızım kınalı kızım sütten beyazım
seni de bir berber istiyor vereyim mi a kızım
seni de bir berber istiyor vereyim mi a kızım

ah ana ana dilleri yana ben varmam ona
ah ana ana dilleri yana ben varmam ona
onun da havluları vardır yıkatır bana
onun da havluları vardır yıkatır bana

ah kızım kızım kınalı kızım sütten beyazım
ah kızım kızım kınalı kızım sütten beyazım
seni de bir doktor istiyor vereyim mi a kızım
seni de bir doktor istiyor vereyim mi a kızım

ah ana ana dilleri yana ben varmam ona
ah ana ana dilleri yana ben varmam ona
onun da hastaları vardır baktırır bana
onun da hastaları vardır baktırır bana

3. bu şarkı iki kişi ellerini birbirine değişik şekillerde çarpıştırarak söyler. *
si si ma edımsı
abla lubla lubla misko
abla lubla lubla misko
no no no no misko
no no no no misko
van, tu, tri, for, fayf, six,sevın, eyt, nayn, ten

4. bu da başka el çırpmalı oyun, çok severdim ama maalesef tamamını hatırlayamıyorum
si si be be si si de ole ole
si si be be si si de ole ole
..... *
huu şerri vesterevalli
huu şerri vesterevalli

tıtınaz tıtınaz tı tı tı tı naz naz
tıtınaz tıtınaz tı tı tı tı naz naz

aga maga demeden samuraya hey
aga maga demeden dostluk hey
defter sayfalarının kenarlarına bordür çizip boyardık...
defter sayfalarının alt uçları kırışmasın diye ataç takardık..
bütün defter kitaplarımızı ablamız ciltlerdi *
etikete bobamız adımızı yazardı..
gohulu silgilerimiz olurdu..
hepimizin hakiki fasulyeleri vardı , sıranın üstünde onnardan yazı yazardık..
-illa ki her yıl hüseyin hüsnü tekışık ın ansiklopedisini aldırırlardı zaten ağır olan çantalar yerinden kalkmazdı
-çantalar sırta asılan değil tek elle taşınan tiptendi.
-tatil kitabımız incecikti ilk 15 günde biterdi
-aşı için gelen hemşireler aynı enjektörle tüm sınıfı aşılardı
- bu arada ilkokulu okuduğum fatih sultan mehmet ılkokulu çöplük ,şehit adem yavuz ortaokulu otopark olmuş *
80'lerin basinda mehmetcik ilkokulunda okudum. bizim masalarimiz ve tahta sandalyelerimiz vardi. siramiz yoktu..
masalara masa ortusu dikilirdi perdeyle ayni kumastan...
okulun malzemelerinin durdugu kucucuk bir odacik vardi ikinci katta. oradan harita marita getirilecegi zaman en heyecanli indiana jones filminden daha buyuk bir macera yasardik. gunes sistemi maketi, ic organlar maketi raflardan bize bakardi. civa vardi bir sise. bazen iki uc damla alir avucuma oynatirdim. (ne salaklik... civa dumani da tene temasi da zehirlidir.)
eski alirdim. naylon posetlerdeydi. bazi posetlerden x isaretli mini bir kagit cikardi. bedava eski verirdi eskici bu kagida. tarihimin ilk promosyonudur...
mudurun bagirtisindan odumuz kopardi. mehmet bey miydi adi? amma gur sesi vardi. pek guler yuzlu hatirlamiyorum kendisini..
ogretmenim meshur özden ocak'ti. (isi gucu rastgelsin, elleri dert gormesin) tanidigim az sayidaki araba kullanan kadinlardandi. bir vosvosu vardi. altin sarisi...
mavi plastik beslenme cantam vardi, yesil plastik de mataram. ic ice gecen halkalardan olusan bir su bardagim..acilir kapanirdi. bahcedeki musluklardan su icerdik. resmen yalakti yaa.. o portatif bardaklar takimlarin renklerinde yapilirdi ama niyeyse benimki fenerli degil siyah beyazdi...
o zamanki okul kitaplari simdikilerden daha iyiydi. kizimin okul kitabindaki siirler rezil yeminle..
bilgi-basari testleri vardi. turkce-hayat bilgisi-matematik-genel yetenek..
guzel gunlerdi..
kaloriferli okullarin parmak ile gosterildigi, isinmak icin ogretmenlerin 1 gun oncesinden odun ve komur konusunda bizleri gorevlendirdigi, beslenme cantamizda ev ekmegi goturdugumuz, beslenme yapmak icin 2.ders tenefusunu bekledigimiz,okul donusu kuru naneli salca durumu yedigimiz,siyah onluklerimizi kirletmekten vazgecemedigimiz,haftanin herhangi bir gunu bit konturolunden gecdigimiz,cocuklugumuzu tam yasagidimiz,bir daha asla yasayamacagimiz pilatonik asklarimizin oldugu,buyuyunce ne olacaksin gibi sorularin hergun soruldugu,kirmizi kurdeleleri hayatin anlami olarak nitelendirdigimiz,paramiz oldugunda ders aralarinda okul karsisindaki durumcuden patates tavasi yedigimiz,arkadaslik dostluk kardeslik gibi kavramlari o zamanlara gomdugumuz,simdi ile kiyasladigimizda okumak icin gostermis oldugumuz emeklerin degerini anladigimiz,ogretmenlerimizin gosterdigimiz basarilardan dolayi basimizi oksamasindan duydugumuz gercek mutluluklarin oldugu hayatimizda bir daha asla yasayamayacagimiz nadide zamanlar...
okuldan eve geldiğinde ilkokuldaysan şirinleri, ortaokuldaysan çılgın bediş ya da power rangers'ı seyretmek,

boş zamanlarda ve yaz tatillerinde genellikle uzun mehmet'ten alınan atari ve içinde süper marionun da bulunduğu sarı ve nadiren siyah oyun kasetleriyle 37 ekran televizyon karşısında zaman geçirmek...
içerisinde sadece gazoznan simit satılan kantinler, kuzenlerimin anlattığı içinde çok çeşitli ürün satılan kantinleri merak eder dururdum hep. neyse ki 6. sınıfa geçtiğimizde yeni çeşitler gelmişti.
gazoz: 25.000
simit: 10.000
iyi paraymış :)
sene 1991-1992..ilkokula yeni başlamışım..okula gitmeye can atıyorum adeta,öncesinde anasınıfı deneyimim olmuş ( ki çok zor alışmışım okula orası ayrı) o yüzden hazırım,kafamda bitirmişim olayı. babam o dönemde haftalık veriyor, 5 günün 3 günü sadece simite, 2 günü de simit ve kolaya param yetiyor. 0 2 gün nasıl keyifliyim anlatamam, ee kolay mı sadece belli zamanlarda içilir kola bizim zamanımızda.

ben: (parayı uzatmışım kantinci amcaya ) bi simit bi kola
kantinci amca: böön zenginsin ha,gara mı isteyn, sarı mı?

hala unutmam o muhabbeti *
yazılılar olurdu(sınav).yazılı sırasında o nerden baksan 9-10kilo çeken çantalar sıraların üzerine çıkarılılrdıki gopya çeken olmasın,siyah önluklerin o kolalı sert yakaları vardı,boynumuz keser dururdu,bunlar 2 çeşitti,kenarı sivri olanlar bide köşeli olanları vardı,sivri olan karizma durudu,kızlarınki dantelli olurdu,anneleri evde işlerdi bunları,beden eğitimi dersine çok nadir çıkılırdı,öğretmen genelde yetiştiremediği konuları bu derste anlatırdı,sınıf çok galaba olurdu,her sıraya 3 kişi otururduk,cuma günleri en sevilen gündü,c.tesi kıt garaşimşek oynardı,pazar günleri uçan gaz vardı,heydi vardı,voltran vardı,bide bi japon dizisi vardıkı herzaman öğle namazı saatıne denk gelirdi,dedem ırahmetli televizyonu gapadırdı namaz saatinde,gılıçlı falan bi diziydi,japonca ismi olduğu için telafuz edemezdik au sikinoske derdik adamın adına,pazar akşamları heç eyi olmazdı,çünkü sabah okul vardı erkek kalkmak gerekirdi,adile naşit ve uykudan önce vardı,canlarım benim derdi,sonra trt1 de haberlerin başlaması ayrı bi sıkıntıydı bunalıma sokardı o haberler bizi,zira hiçbirşey anlamazdık.
okul temalı olsun ya da olmasın herkes çocukluk döneminde yaşanan birçoğumuzun hemfikir olduğu şeyleri yazmış. hepimizin de o günleri özlediği aşikar. bende gözüme çarpmayan şeyleri yazayım dedim.
-sporcu kağıdı *
biriktirip futbol topu almaya çalışırdık.
-beyaz leblebinin yarısını ısırıp kalanı ile teneffüslerde savaş yapardık.
-patsitonun içinde çıkan küçük oyuncakları, cheetosdan çıkan tasoları biriktirip değiştirirdik.
-derste ya da ders aralarında sos, isim-artist oynardık. erkekler olarak 3 tane para+boş uç kutuları ile ya da sadece silgi+kalemle ile sıranın üzerinde futbol oynardık.
-yerli malı haftasında gruplar kurardık.
-özel gün ya da bayramlarda atatürk resmi olan küçük kağıtları göğsümüzün üzerine takardık.
-öğretmenler gününde sınıf hocamıza en güzel hediyeyi getirmek için rekabete girerdik.
-bir de çeşitli sebeplerden ötürü okul değiştirince* yeni sınıfa ve yeni arkadaşlara alışmak zor gelirdi.
daha say say nice şey var. 90'lı yıllarda çocuk olmak belkide bir ayrıcalıktı.
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort