geçenlerde bi gözü torpaa bakan deezem "yirak gözlüüm nerde kele uşaklar mı alık yoosam anam uşak demeye de bin şahid gerek hepsi birer zebani" diyerek yirak haneene yeni bi anlam katmıştı...
küçükken bi sonraki hafta nereye gidileceğini belirlemek için
anam:de yavrum gel çek şu kaadı seni bekleyk tama
ben:geliym ana başka uşaklara çektirtme haaa
dediğim zamanlarda ve akşam okuldan eve geldiğimde önüme konulan dolma yada zeytin böreği, muhammara, arap dudağı, külah ve bütün toplantılarda yapılan kereviçi yerken güzeldi malesef insan herzaman çocuk kalamıyo ve biraz büyüyünce annemle kavgalar başladığında
ben:gelmeycim işte gelmeycim getmeym ben sen goy get
anam:bee bu nası hanek kele. nası seni evde tek goyupta gediym
ben:baane toplantıya yazılırken baamı sordun
dediğimde ağzıma vurulan bir tokatla ağlaya ağlaya gittiğim günlerde nefret etmiştim.
goç dedenin destanı dinlen başıız argımasın
çok öğüt verdiler dudmadım ben
sefa muhabbeti çok sürmedim ben
gençliğimin önüne serd züfer çıktı
beyle olacaam aaglıma gelmedi benim
gökte uçar humma kuşu
oluk oluk neylesin
kargayı dala gondurman
gülün gıymatını ne bilsin
arının gahrını çekmeyen
balın gıymatını ne bilsin
yüreende marhameti olmayan
insan gıymatını ne bissin
hastahana beyaz boya
üç bülbülün bir gülünü
sevemedim doya doya
sebebim... olursa akibet yolum olursa
gıyamet günü gelirse goymam ahım sende felek
dağın örebine yatırdım seni
antebe geldim aradım seni
eğer felek beni yere vurursa
gıyamet günü çabuk gelirse
sakın sende unutma beni
öğretmenimin aktardığını aktarıyorum. yuh dedirtecek olay. öğretmenimin antep dışından bir arkadaşevi antep e gelecektir
arkadaşı: antepte içim süt varmı? bizim oğlan ondan başkasını içmezde
öğretmenim: malesef ya sen gelirken bir kasa alda gel :)