ordaki pazar yıkılmadan önce çok canlı güzelim bir mekandı galaaltı ama artık eski havası kalmadı çoğu esnaf dükkanını taşıdı gitti ekmekleriyle oynandı. galaaltı deyince aklıma hep bu gelir nedense.
gaziantebimin buram buram tarih kokan başka bir köşesi. şu an yapılan restorasyonla eski hareketliliği kaybolsada en azından bazı değerlerin korunduğu ,kaybolmadığı kanaatindeyim .daha kötüsüde olabilirdi. tarihi yerleriyle , merkeziliğiyle, kebapçı ve pide fırınlarıyla ve nakış işleyen bakırcılarıyla gaziantebimin en güzel yerlerinden biri.
bigün orda bi çalışma ediyk,işçileri gönderdik başlamışlar işe,sonra bi telefon geldi '' abi biz çalışamıyk burda esnaf gafamıza birikti herşeye garışıylar ''diye,arabaya bindik geddikki,bizim işçilerden daha fazla adam birikmiş olay yerine,''şunu şeyle edin bunu beyle edin ,eyle olmaz beyle olur,yok asıl eyle olmaz.....''dedim yorum burda 10 dene adamsınız şu masimler (bizim işçiler) 2 saatir burdalar acı navar bi çay söyleseneydiz bunlara dememle arhamı bi döndümkü bidene esnaf galmayık.işçilerin hepsi bayram edikdi,30dk işimizi bitirip geddik.
evvel zaman içinde antebin en meşhur oğlancılları * bu civarda yerleşke kurmuşlar. kale o zamanlar fazlasıyla haraba olduğu için bunlar için bulunmaz bi yermiş. şimdilerde altın çağını yaşamakta.
yokuşundan piskiletimle son sürat inmeye* doyamadığım, bahar aylarında babaanemin aldığı antep pendirini daşıtmak için beni de yanında götürdüğü, ayrıca kelle üddürdüğüm antep'imin tarihini simgeleyen yeri.
kırk sene önce ayrıldığımızda antepde pazar kurulan tek yerdi. balcanların, temetosların, kilis gavunlarının gokusu tee 1 km.den duyulurdu. gala altından uzun çarşıya dooru giderken sağlı sollu yoğurt ve pendir satan düvenler vardı. bazıları babamın arkadaşı idi, nur içinde yatsınlar. gala altı hafızamızda hala öyle duruyor, öyle de galsın.
oyyyyy eskiden alleben çay bakçasının yanında askeriye ulaşdırma bölüğü vardı orda.orayı geçipde alleben boyunca yeriyip gala altının aşagıları yanı tabahana gısmına gelinçi bi deri goghusu başlardıkine dinle gulag dayan yürek.burada çalışanlar nasıl dayaniylar derdim.ama bir müdded soona ben de duymaz olurdum.yanı adamın burnu alışıy goghuya.o nedenle genelde kabçılar çarşısından ya da eski halın yanından,karöözden çıghardım galaaltına.bilmem bilenleriniz varmı en eski ssk hasdanesi karagöz duraandan az daha aşağıdaki eski hal ve tutlu hamama gelmeden kalealtına çıkacak yolun başındaydı.bobamın orada yattığını hatirlerim.sonraları şekerci otel olmuşdu.galaaltındaki kövlü bazarı en gözel ve teze bakça ürünlerinin bulunabileceği yerdi.yazın günü yemyeşil su kimi teze acirden bi kiloo alıp yiye yiye gezmeyi yeen severdim.tabi koltuumuzun altında da gözelbağ gannesi.cebde 100 gram duzlu leblebi aauuufffffffff yeri baaaaalım..oradan şindiki gan merkezinin oralardaki halk bakçasına kiyanın kebap dürümünden yimiye gelirdik.tabi cebimizde para galdıysa.gaç guruş haşlık var ki.kebap dürümü yiyemezsek hemen 15 guruşa bi dınnaklı 10 guruşa bi balcan söörmesi temammm.alleben körpüsünün üsdündeki ekmekçide çoğu zaman bişmiş balcan olurdu.25 guruşa talebe işi garın doyur.paramı vardııııııı,hamburger,pizza mı vardı.bireez paran varsa lahmacın ekmek, hadi ara sıra ciyer kebabı dürümü yogsa balcan dürümü..ama şikayet yok.mutluyduk.çünkü yideymizin dadını alıydık....