küftesi leziz fehat ki lafı, hanee çok bi çeşid avrat. birinden birini seçmek lazım: ya hızlı yaşa-genç öl diyip köfte, dolma, zılgıt yer yetmişinden evvel mazmahora gedersin; yahut geder bi izmirli avrad alır, yimeeni gendin yapar, kafağı dinlersin.
bazar günü filmli camlarını açar, barak havasını maalleye salar. bi satıl suylan bi fırçayla foşur foşur yıhar arabıyı. paspasları da duvara asar ki kurusun. bazartesi elinden alırlar ferrari firmasının avugadları amma, "ferrari markasını götüye gullanıksın" deye.
bir de o dabancayı gulaayın dibingde patlatıp gulaanın zarını patlatan uşahlar vardır. beylesini alıcın eline, allah yarattı demiycin bi süre. bi vakıt ateist takılıcın, dayah atmadan yorulunca geri tööbe edicin hemen ama. *
anteplinin o güzel yaşam biçimini tamamlar. her şeyi en güzel haliyle yaşamak, hiçbir şeyden mahrum kalmamak, yemeklerin, sevdaların, eğlencelerin en güzellerini yaşamak, ama hiçbir şeyi de israf etmemek, atmamak; her şeyini sonraki nesillere aktarmak, göz göre göre bodrumda, hayatta, balkonda, arka odada, bir yerlerde kültür mirası oluşturmak... baa eyle geliy ki dünyanın antepliden öğrenecek çok şeyi var.
antebin yeni çeşmebaşı mübarek. kızlar çizmelerini, ugglarını, nağadar sosyetik zımbırtı varsa dahıp dahıştıdıp gendi gendilerini sankoparka salar oldular. oğlan arıyler anam besbelli! bişiy de almıylar kine, allaan günü geliy, boş boş gediyler, otobas parasına yazık la.
ikinci dil olarak antepçe öğrenen, kayıt defterine türkçe, inkilizce, antepçe biliyor diye yazdıran milletvekiline verilebilecek plaket. bakırdandır, kalealtı'nda yaptırılmıştır.
nazara iyi geldiği söylendiği için nerdeyse fatihadan çok okunan sureler. yo yanı fatiha her zaman her yerde allah'ın hoşuna geder amma gene de kendi menfaatına olanı ohuylar neyese?