yolma: bilinen anlamına ters bir kullanım olmasada antep civarında tarladaki ürünü,genelde mercimeği arpayı buğdayı hasat etmek anlamında kullanılır.
"bu günler de köylerde kimseyi bulamazsın hepsi yolma da"
marul kesatligi: kesatlık,işlerin iyi olmaması anlamında bir sözcük.antepli esnafların yılın hep aynı döneminde iş yokluğu yaşamaları dolayısı ile marul mevsimindeki ekonomik durgunluğa verdikleri ad; marul kesatlığı dır.
tahir efendi bana kelp(köpek) demiş.
iltifatı bu sözde zahirdir(gizlidir)
maliki mezhebim benim,zira
itikadımca kelp tahirdir(temizdir diyor ama...)
şair nef'i
malak:ülkemizin bazı yörelerinde manda yavrusu anlamıı taşıyan bu kelime,antep ağzında pantalonun paçası anlamında kullanılır...pantalon paçası...
"pantalonun malağını düzelt oğlum"
"o kadar borcum varki malaklarımdan akıy!"
ekmek cayi; bildiğiniz duble çay...genelde kahvaltılarda peynir ekmekle yapılan kahvaltılarda çayhaneden ısmarlanacak çay bu tanımlamayla istenir.antep te çay ocakları " ekmek çayı"nı da bir (gbkz: marka)ya satarlar.işte bu özelliğinen dolayı batı daki duble çay dan ayrılır.batıda duble çay iki markadır!
takinti:antep ve köylerinde takıntı sözcüğü;saplantı,kafaya takma anlamından çok farklı olarak düğünlerde gelin ve damada yapılan takılara verilen ad olarak ta kullanılır...
bir çok devetiyede dip not olarak şöyle yazar;"düğünümüz takıntısızdır !!!"
naylon araba:bir zamanlar çember tekerlekli at arabalarının yerini alan otomobil tekerlekleri takılı at arabalarına verilen ad.
naylon yakıştırmasının "sahte" anlamında mı,yoksa arabanın tekerleklerinin lastik oluşundan mı olduğunu da bir türlü çözemedim.
damar damarin ustune binmis:kırık çıkıkve incinme vakalarının bir çoğunda çekicilerin koyduğu teşhis.ama bu teşhisi hiç bir tıbbi geçerliliği olmadığını tıp adamları ısrarla dile getirirler."damar at mı ki üstüne binilsin " diye de dalga geçerler
kerpiç yapıların damlarının her yıl kış gelmeden düzenlenmesine yarayan silindir taş.damları bu silindirik taşla düzeltme işlemine de" loğlamak"
denilirdi
hacca giden anteplinin sokak kapisini susletme gelenegi:
eskiden çok zahmetli ve uzun yolculuklar sonrası gerçekleşen hac ibadetini yapan antepliler arasında bir ara moda olan uygulamaydı.hacı olan kişi memleketine dönmezden önce yakınları tarafından sokak kapılarına mekke ve medine resimleri,allah ve muhammet yazılarından oluşan süslemeler bir zamanlar oldukça revaçtaydı.eski dokusunu koruyan mahallelerde görmenin mümkün olduğu bu tür kapılara urfa ,antakya,kilis,ve mardin civarında da değişik türlerde rastlanabilir.
neden böyle bir uygulama olmuş diye düşündüğümde;hacca gitmenin gururunun dışa vurumu olmasının yanısıra,bu uygulamanın çeşitli dine mensup kişilerin bir zamanlar veya şimdi bile bir arada yaşadığı şehirlerde bu geleneğin oluşması,"bu evde oturan kişi müslümandır"vurgusuna ihtiyaç duyulmasınında etkili olduğunu sanıyorum
1950 li yıllarda nişanlı bir kıza arkadaşları nişanlısının nasıl birisi olduğunu sorarlar.yakışıklı mı,boylu poslumu mu...kız utana sıkıla cevap verir" şey yahışıklı olmasına yahışıklı .yanı anneycanız ne cip uzun ne cip kısa"
ortalık kahkahadan yıkılır.kahkahaların sebebi çok geçmeden anlaşılır.damat adayının adı necip'tir.***
antepi uzaktan sevmek asklarin en guzeli mi: hep gurbetlik yaşadık,kimi zamanlar hasrette çektik.
ancak bu başlık dışarıdan hasretlik çeken antepliler için.
duygularını bizimle paylaşsınlar...
antep aşkı neymiş anlasın dünya alem
eskiden cuma günlerinin resmi haftasonu tatili olduğu günlerden kalma bir ifade...yani şimdiki cumartesi gününün konumunda olan perşembe gününün adından türetilen bir kelime.perşembe=hamis,dolayısı ile perşembe günü alınan haftalık ücretin adı da "hamislik" oluyor...
pazartesi=isleyn
salı=telate
çarşamba=erbaa
perşembe=hamis
cuma=cuma
cumartesi=sep
pazar= ahad
bayram arefeleri ve gecesini ibadetle geçirmek isteyen antep hanımlarının hem ibadet hem yemek yapmalarına imkan tanıyan bir yemek türüdür yuvalama...tesbih tanesini andıran pirinç köfteciklerinin her bir tanesi için getirilen kelime-i tevhid yuvalamayı bir anlamda kutsanmış bir yemekde yapmaktadır.zaman tünelinde tesbih kısmı unutulsa da yuvalamanın ramazan bayramlarının değişmez yemeği olmasının nedeni budur.
garinin oğlanı sel götürmesi:antep yöresinin mevsim özelliklerini özetleyen bir deyimi...ılk baharın sağanak yağmurlarında oluşan selleri işaret eder.oğlak koyun ve keçilerin doğum zamanını,selin götürdüğü şeyinde hem (bkz: gari)(ihtiyar kadın)hemde oğlak (keçi yavrusu) olması selin çok büyük boyutta değil,küçük boyutta olacağını tarif eden mükemmel bir anlatımıdır.
"birden yağmura tutulduk anam"
"ee tam da garinin oğlaanı selin aldııı günlerdeyk taman"
bir yemeğin pişmesi için od (ateş) ne kadar gerekli ise,bir kadının ezilmemesi için de öncelikle kocasının o'na değer vermesi gerektiğini anlatan,(rahmetli annemin sıkça kullandığı) bir deyim...
degirmi:kare...veya kareye yakın dörtköşe şekil...
"avuç içi gibi des değirmi arsası var"
antep'in önemli semtlerinden değirmiçem'in adı da ordan gelmektedir."kare şeklinde çimenlik yer "anlamı taşır
elatına binip çalımsatmak diye buna denir.
bizene cimbomdan fenerden veya bir başkasından... gaziantepspor süper ligde ise onunla sevinir onunla üzülmektir antepliye düşen gerisi abesle iştigaldir,boyalı medyaya alet olmaktan ibarettir.
dünyanın başka hiç bir ülkesinde başka bir şehrin takımını tutmak gibi bir ucube davranış biçimi yoktur.örneğin bir barcelonalı real madrid'i tutmaz asla...