bu üçü bir gullanıldıı kimi, ayrı ayrı da gullanılabilir
* * * * *
aşaada antepin hamam kültürünü yeen gözel añnadan bi makale var, vaktı olan ohusun
antep hamamlari'nin külhanlari yaniyor mu?
türklerde yankılanan, manilerde şiirleşen, öykülerde tekerleme olan, rivayetlerde efsaneleşen, dinsel motiflere kadar uzanan gaziantep?in hamam kültürü geniş anlatım yelpazesi içinde gaziantep ağzının kendine özgü motifleri ile beslenir. türk dilini zenginleştirerek kuvvetlendirir. gaziantep?teki hamamların mimarisindeki inceliklerle de birleşerek genişler ve somutlaşır.
gaziantep?in gelenek görenekleri içinde ?hamam kültürünün ?ayrı bir yeri ve önemi vardır. gaziantep?te hamam deyince aklımıza yıkanma ile birlikte, eğlence, yeme - içme gelir. bunu yaparken ilişkilerin gelişmesi, küskünlerin barışmasına vesile olur. ınsanların camiden sonra yan yana geldiği önemli bir buluşma ve kaynaşma yeridir. hamam evlenme çağına gelmiş oğullarına kız bakmaya gelen oğlan analarının, salınıp boy gösteren gelinlik kızları alıcı gözlerle baştan aşağı süzdükleri belki de gelin adayını seçmede ilk karar verdikleri yerdir.
çocuklara göre hamam; analarının kendilerini keseleyip derisini yüzdüğü, kaynar suyu başından aşağıya döktüğü, kaçmaya çalıştığı zaman bacaklarının arasında mengene gibi sıktığı, yanının (sırtının) ortasına hamam tasını haşırt diye geçirdiği, nefes alamayıp bunaldığı yerdir.
gaziantep?in hamamları bazen ?güve donatma? töreninde bir gazelde yankılanır.
ey hamamcı hamamına güzellerden kim gelir?
ne bileyim beyefendi, günde yüz bin can gelir.
zaman zaman bir türkiye yüklenir;
antep?in hamamları
yakıyor külhanları
kına gecesinde söylenen bir manide şiirleşir;
hamam tası gümüşten,
ben anlamam bu işten,
beni baştan çıkaran,
ablam değil eniştem.
gaziantep?te eskiden kahvehanelerde kış günleri hakiyeler söylenirdi. hakiyeciler (meddahlar) hakiyeye başlamadan önce şiirsel bir giriş yaparlardı. bu girişlerde de hamam kültürü tekerleme olarak karşımıza çıkar;
eski hamamın tası yok ha şurda ha burada,
peştemalın ortası yok, eşşe yidirdik gurda
bu yalanın ötesi yok. altmış iki tarla firik buda,
yidik garnımız doymadı,
gene yüzümüz gülmedi?
kız çocukların kendi aralarında oynadıkları oyunlarda ?sen hangi hamamın pisesin?? gibi birbirlerine sordukları sorularda daha çok kaybolmuş, kimsesizleri kastederlerdi. erkek çocuklar eşleşerek en az sekiz kişi ile dayanıklılığa ve çevikliğe dayanan ?hamam kubbe? diye bilinen bir oyun oynarlardı.
gaziantep?te hamam kültürü ile ilgili olarak; bir oyun da kaybedenler için ?gel de hamam kapısında kil sat. ?korkusuzlar, cesurlar için ?adam da yürek hamam kubbesi gader.?, bir ziyafette ya da düğün de sona kalanlar için ?hamam deliye galdı.? tedbirli ve ikinci işi olanlar için ?ak curun akmazsa, kara curun hazır. ?hiçbir şeye karışma anlamına ?ne hamamcısın, ne külhancısın.?birisini davet edip de yüklü miktar da para ödemek veya bir şey almak zorunda kalıp da fiyatının yüksek olması halinde ?hamama giren terler.?eskisi gibi hiçbir değişiklik yok anlamına ?eski hamam eski tas.?karşındakinin umulmadık tepkisine karşılık ?hamam da deli var. ?hayalperest olma anlamına ?hamamı görmeden curununa aşık olma. ?bir gün bizde bir yerlerde yetkili durumu geliriz anlamına ?seni hamamcı eden bizi de külhancı eder.?bu kültürün eleğinden elenmiş hala kullanılan deyimler ve atasözlerindendir.
gaziantep?te her hamamın bir öyküsü, bir efsanesi vardır. tabak hamamı?nın sularının bazı hastalıkları iyileştirdiği rivayet edilir, bazı kısımları kutsal sayılırdı. bu nedenle doğu kısmında mum yakılırdı.
şıh hamamı yapıldıktan sonra bir mumla yedi sene suyu ısıtılır. hamamın külhanı yanında diğer hamamlarda yakılmakta olan zibil denilen hayvan gübresi veya odun görülmemesi, külhan kapısının hep kapalı durması dikkati çeker. bir gün durumun yakından görülüp koca hamamın bir
mumla ısındığı fark edilince mum kendiliğinden söner, diğer yakıtları kullanmaya başlarlar. hamam da her sene bir kurban kesilir. eğer bunun vakti geçirilir veya ihmal edilirse hamamın bir tarafını kara bir böcek istila eder.
bir gün şıh hamamı?nın kazanı değiştirilmek istenir. yeni kazan getirilir. vakit çok geç olduğu için ve kimsenin çalamayacağına inanıldığından kapı önüne bırakılır. bir hırsız gece yarısı çalmak için kazana elini attığında hamamı yaptıran şeyh fethullah?ı karşısında görür. şeyh kazanı hırsızın üstüne kapatır. sabahleyin eksik işi bitirmek üzere gelen işçiler kazanı kaldırınca hırsız meydana çıkar, olup biten anlaşılır. hırsız şeyh?ten af dileyerek tövbe eder. (1)
gelinlik çağı gelip de münasip talibi çıkmayan kızlar, işi kırık ve kesat giden kimseler, bahtının açılması, işinin oynaması için hamamın külhanına zibil atarlar.
hamam kültürü kadınlarda ve erkeklerde farklı olarak karşımıza çıkar. kadınlar arasında gelin hamamı, nevse hamamı, kırk hamamı, gız görme hamamı; erkeklerde ise güve hamamı, asker hamamı yapılırdı.
kadınların hamama girmesi başlı başına bir merasim olurdu. hazırlıklar bir gün önceden başlardı. hamam da giyilecek giysiler, kat kat kurulanmak için meşefeler, ipekli simli veya iplik mezerler (peştamal), oldukça yüksek sedef gümüş kakmalı veya ceviz ağacından yapılan hapbablar (nalınlar), halep keseleri, çeşit çeşit lifler, fildişinden, sedeften, kemikten boynuzdan ya da zindiyan ağaçtan yapılmış maraş tarakları hamam bohçasının içine özenle yerleştirilirdi. bohçanın üzerine şanına uygun nadide nakışlı hamam kilimi veya hamam halısı örtülürdü. ortasında oynayan balıklarıyla; sarı pirinçten, kalaylı bakırdan, üzeri kabartma bezemelerden süslü gümüş taslar yıldır yıldır yanar, bugünlerde meydana çıkarılırdı.
sarı kil ile dolu kil leğenini hamam bohçası ile birlikte natıra daha önceden hamama getirir, hamam halısı soyunma yerine serilirken, kil leğeni de önceden tespit edilen kurnaya konurdu. gayme leğenindeki kili yıkanma vaktine kadar kıvama gelmesi için sıcak su ile ıslatırlardı. böylece o kurna sahibini önceden bulmuş olurdu. hamam da soyunma yerinin galleye yakın olması hamama gelen kimsenin önemini belirttiği gibi bahşişin çokluğunu da gösterirdi.
gaziantep?teki hamamlarda geceleri erkekler, gündüzleri ise kadınlar yıkanırlar.
kuşluk vaktine doğru gecelere erkeklere açık olan hamamlarda erkeklerin yıkanmaları biter, yerlerini yavaş yavaş kadınlar doldurmaya başlar, hamamın curcunası da artardı.
kadınlar hamamına küçük erkek çocuklar anneleriyle birlikte giderlerdi. ancak iri kıyım çocuklar hamamın gaymelerinin gözüne batar, bu çocukları hamama almamaya çalışır, ?bari babanı barabar getirseydin oğlum!? diyerek onları azarlarlardı.
hamam kadınlarda yatsı ezanına kadar sürerdi. bazen hamamcı kadınlar ya da gaymeler ?erkekler geliy ha!? diye yıkananları uyarmak zorunda kalırdı. yıkanan kadınlar bu uyarıya aldırmaz ? hamam deliye galdı. ? diye haldır haldır yunmaya devam eder, haş haş suları dökünürlerdi.
tarihin her devrinde hamamlar önem taşımıştır. romalılar döneminde hamamlar çok gelişmiştir. roma hamamları bekleme yerleri, soyunma yerleri, soğukluk kısımları, sıcaklık kısımları, yüzme havuzları hatta kütüphaneleri olan muazzam tesislerdi. (2, 3) roma kentlerindeki mimari gruplar içinde hamamlar her zaman öne çıkmıştır?
roma hamamları içinde ihtişamı ve anıtsallığı ile roma?daki karakalla hamamı büyük bir şöhrete sahipti. anadolu?daki roma kentlerinin hemen hepsinde bir hamam kalıntısına rastlamak mümkündür. örneğin ankara?nın ulus semtindeki hamam kalıntısı güzel bir örnektir. (m. 211-217)
osmanlı hamamları ?türk hamamları? adı altında haklı bir şöhrete sahip olup bütün dünya?ya ün salmıştır. türk hamamları fonksiyonları nedeniyle camilerin yanında önemli bir yere sahiptir. külliyelerin değişmeyen en önemli öğesidir. roma hamamlarında olduğu gibi soyunma yerleri (cemekanlık), ılıklık, sıcaklık, külhan gibi çeşitli bölümleri vardır. gaziantep?teki hamamlar türk hamamlarının biçim yönünden güzel örnekleridir. naip hamamı, tabak hamamı, paşa hamamı, ıki kapılı hamam, eski hamam, keyvan hamamı, çırıkçı hamamı, şıh hamamı, dutlu hamam sağlam olarak günümüze gelmiştir. (4)
gaziantep zaman zaman çeşitli ulusların istilasına uğramış, bu istilalarda birçok mimari değerlerle birlikte hamamların çoğu da kaybolup gitmiştir. ne yazık ki yirminci yüzyılda da hamamlarımızın bir kısmı yok oluşa direnememiştir.
1950?li yıllarda mecidiye han?ın arkasında gümüş kastel?in karşısında köşede nakıp ya da mecidiye hamamı diye anılan bir hamam vardı. ıplik boyacıları hamamın güney duvarına, damındaki kubbelerin arasına yeni boyanmış renk renk iplik keleplerini, sırıklar üzerine kademeli olarak sererlerdi. o günlerde hamamın içine toprak ve taşlar yığıldığından göbek taşını görmek mümkün değildi. kurnalardaki mermer curunları sökülmüş, yıkık ve harabe bir anıt olarak işlevini
tamamlamıştı. duvarlarının taş aralarına su geçirmemesi için özel ketenli harçlarla yapılmış derzleri, üzerine çekilen berdahlı sıvıları dökülmüştü. kubbelerin üzerindeki içerisini göstermeyen ancak aydınlanmasını sağlayan cam fanuslar kırılmıştı. burada yürümek, çökme tehlikesiyle adama ürküntü verirdi. hamam bu haliyle ölümünü bekleyen bir hasta görünümündeydi.
ne yazık ki bir gün beklenen oldu, hamam yıkılarak arsası üzerine yeni binalar yapıldı.
memluk sultanlarından biri tarafından yapılan sultan hamam 1950?li yıllarda işlevini tamamen değiştirmiş daha hazin bir öykünün kahramanıdır.
kalenin güney batısından handaliye camii?ne giden yolun başında?çukur han? diye bilinirdi. ; 5)giriş kısmında önceleri bardakçılık; oluklu kiremit), daha sonraları nalbantlık yapılmaya başlandı. ahır olarak kullanılan iç kısmına toprakla doldurulan rampa ile inilirdi. doğu kısmı tamamen toprakla kaplı, batı duvarlarına ise demir belbetli (şebeke) küçük mazgal şeklinde pencereler açılmıştı.
bu pencerelerden bakıldığında içerisini görmek mümkün değildi. ancak yankılanan sesler duyulurdu. dar pencerelerden başka ışığı sadece kuzeye bakan alçak yuvarlak kemerli kapıdan alır, iç kısmıyla irtibat buradan sağlanırdı.
bugün bu hamam da tamamen evlerin, apartmanların altında kalmıştır.
tuffa; (elma) hamamı, küçükpaşa hamamı gibi nice hamamlar, ömrünü yirminci yüzyılda tüketmişlerdir.
bugün keyvan hamamı lokanta, çıkrıkçı hamamı (hüseyin paşa) çarşı olarak işlevini sürdürmektedir. eski hamam ise bakımsızlıktan kapanır.
büyük paşa hamamı gaziantep?teki hamamların güzel örneklerinden biridir. kalenin güney tarafındaki hışva hanı?na bitişik olan hamam, vakfıyesine göre (h 985) 1577 yılında lala mustafa paşa?nın halep valiliği zamanında onun tarafından yaptırılmıştır. bu nedenle adına paşa hamamı denmiştir. o tarihlerde lala mustafa paşa antep?te han hamam gibi birçok mimari eserler yaptırmıştır.
paşa hamamının doğu tarafı hışva hanına bitişiktir. batı tarafındaki küçük sivri kemerli bir kapıdan merdivenlerle inilerek soyunma yerine geçilir. girişin üzeri
bugün betonla örtülü olsa da önceden üzerinde yuvarlak aydınlatma penceresinin olduğu pandantifli küçük bir kubbe olduğu anlaşılmaktadır. soyunma yeri kare bir mekan olup üzeri kubbeyle örtülüdür. kubbeye açılan büyük aydınlatma penceresi ile etrafındaki küçük yuvarlak pencerelerden süzülen ışıklarla içerisi oldukça aydınlık ve ferahtır. duvarlara sivri kemerli nişler açılmıştır. bugün girişle, soyunma yeri kullanıma kapalıdır. soğukluk ile ılıklık bölümü arasında iki küçük kubbeli mekan vardır. batıdaki yeni giriş olup doğrudan hamamın ılıklık bölümüne giriş sağlanmaktadır.
doğudaki kubbeli mekan ise kurutma odası olarak kullanılmaktadır. ilıklık bölümü ortada bir kubbe, doğu ve batı yönüne birer kubbe daha eklenerek genişletilmiştir. kubbeye geçiş için orta kubbede köşelerde pandantifler, yan kubbeler de üçgenler kullanılmıştır. orta kısmın tam merkezine üç kademeli bir fıskiye yerleştirilmiştir. yandaki kubbeli mekanların duvarları yıkananların dinlenmesi için sekilerle çevrilmiştir. kubbelerde açılan yuvarlak pencereler içeriye loş bir ışık vermektedir. buradan yıkanma (sıcaklık) yerine dar bir kapı ve koridordan girilir. yıkanma yerinin üzeride bir kubbeyle örtülüdür. altına ortası curunlu göbek taşı yerleştirilmiştir. yıkanma yeri merkezi planda yapılmış olup sekiz eyvan iki tane halvet odası vardır. sıcaklık ıstanbul küçük ayasofya çifte hamamı?nın bir bölümünün yedi eyvanlı sıcaklık planı ile benzerlik gösterir. (2) eyvanların üzeri tonozlarla örtülmüştür. girişin hemen sağındaki eyvandan musevi kadınlara ayrılan gulleytin?e geçilir.
gaziantep?te museviler hoşgörü ortamında yaşamışlardır. onlar için kalenin güney eteklerinden biraz içeride bir mahalle oluşturulmuştur. gaziantep?in türk müslüman halkıyla iç içe sorunsuz yaşamışlar, daha çok ticaretle uğraşmışlardır. gaziantep halkı da yaşantılarında onların ihtiyaçlarına uygun düzenlemeleri yapmıştır. musevi
kadınların ?mikve? yapmalarına uygun olarak şehir merkezlerindeki hamamlarda havuzlar yapmışlardır. hamamlardaki bu havuzlu bölüme gaziantep?te gulleytin denir.
museviler?de genç kızlar, evlenmezden önce ya da kadınların muayyen günlerinin bitiminde havuza girerek temizlenip arınmalarına musevilikte mikve denir. ancak mikve yapılacak havuzların yağmur suyundan doldurulması çok daha makbuldür.
gulleytinin kapısı kapalı durur, yalnız musevi kadınlara açılırdı. kapalı duran kapıyı açarak havuza atlayan gaziantepli müslüman küçük erkek çocuklar gaymeleri çok kızdırırdı.
?yetmiyesiceler, kepeniz kesile o su bildeniz su de!?der, onları azarlayarak kovarlardı. gulleytin günümüzde kullanıma kapatılmış ve girişi tamamen duvarlarla örülmüştür. girişin tam karşısına gelen eyvanlı kısım ?gazan önü? olup, buradan yukarıdaki bir geçitten külhana geçilir. hamamın en sıcak kısmı burasıdır. külhanda hamamın ocak kısmı bulunur. ocağı yakan kişiye külhancı denir.
külhanda yanan ateşle hamamaın içi ve suyu tamamen ısıtılır, çıkan sıcak hava ve duman tütekliklerle (duvarların içine yerleştirilen künt borular) hamamın içini dolaştıktan sonra dışarı atılır. gaziantep?teki hamamların külhanlarında yanabilecek her türlü şey yakılırdı. ev ve iş yeri atıklarından yanabilecek çerçöp (zibil) bir eşeğin üzerine kıldan iki gözlü kara bir heybeyle toplanarak zibilciler tarafından külhana getirilir, suyu ve külhanı ısıtmak amacıyla yakılırdı. ancak o kadar duman ve is çıkarırdı ki, külhanın içi bu duman ve isden gözükmezdi, külhancının yüzü gözü kapkara olurdu. onun için halk yüzüne gözüne kara bulamış kimselere ? külhanda mı yattın?? der.
türkülerde yankılanan, manilerde şiirleşen, öykülerde tekerleme olan, rivayetlerde efsaneleşen, dinsel motiflere kadar uzanan gaziantep?in hamam kültürü geniş anlatım yelpazesi içinde gaziantep ağzının kendine özgü motifleri ile beslenir. türk dilini zenginleştirerek kuvvetlendirir. gaziantep?teki hamamların mimarisindeki inceliklerde birleşerek genişler ve somutlaşır.
dünyamızın değişen yeni değerleri göz önüne alınarak bugün ayakta kalmış hamamlarımızın bakım ve restorasyonlarının yapılarak hamam kültürümüzün yaşayan tanıkları olarak genç kuşaklara aktarılmasını;
1. güzelbey, cemil cahit. gaziantep evliyaları. gaziantep 1964. s. 109
2. arseven, celal esat. sanat ansiklopedisi, ıstanbul. 1965. s. 680, 681
3. turani, adnan sanat terimleri sözlüğü, 1968. s. 44, 45.
4. gaziantep kültür envanteri, gaziantep valiliği, 2005 s. 109
5. m. göğüş, oğuz. ılk insanlardan bugüne çeşitli yönleriyle gaziantep, ıstanbul. s. 166, 184
6. plan düzenlemesi songül gök tarafından yapılmıştır.
yazının orcinali için:
http://www.gazianteplilerdernegi.org/alleben_24_s10.asp
ayrıcana
http://www.google.com.tr/search?hl=tr&q=gaziantep+a%c4%9fz%c4%b1+kitab%c4%b1&as_q=hamama+giren+terler
http://w3.gazi.edu.tr/web/giyaytas/bordo.htm
http://tr.wiktionary.org/wiki/hamama_giren_terler
bide
gaziantep agzinda atasözleri by ömer asim aksoy
*
ases
* *,
* * *
varolanın kimin olduu da önemlidir
acı..
yani anonim deyip geçmemek lazım,
hamama giren teller de çıkar bir antep haneedir, amma atasözüü amma deyim, amma
lormal hanek.. antebin midir? antebindir..
aazında pakla ıslanmaz kimi..
*