bininci entry'mi sana armağan etmek istedim sözlük.
keyfim yokken okuyup keyiflendim.
bir nebze de olsa problemlerinden uzaklaştım belki.
bazen birileri beni keyiflendirdiği gibi,
bazen de ben birilerini keyiflendirdim senin vasıtanla.
belki uzakta birileri çok dertliydi.
girdi,okudu,
bir gülümseme belirdi yüzünde.
tıpkı bende olduğu gibi.
lakin kimi de gıcık oldu.
sevmedi.
ben de kimilerini sevmedim,
aynı şekilde gıcık oldum.
kafalarımız uyuşmadı,anlaşamadık.
bunlar da olmalıydı elbet.
antep'li olduğumuzu hatırladık senin sayende.
bazen hiç yazmadık,
okumadık...
fakat;
rengin bile yetti bir bir şeyleri hatırlatmak için.
içimize işledin,
düşüncelerimize nüfuz ettin.
düşüncelerimiz bile
antep'li oldu.
tepkilerimiz
antep'leşti.
antep'ce sevindik,
antep'ce şaşırdık,
antep'ce sövdük,
antep'ce yaşadık.
öyle ki aşık olduk,
sevgiliye
antep'ce seslendik seninle.
aşkımız da
antep'leşti sayende.
romantizmin doruklarına çıktık.
fakat orada da
antep'liydik.
en dokunaklı romantik cümlelerimiz,
fısıldamalarımız
antep'ce oldu.
kısaca,hayata bakışımız
antep'ce oldu.
ahmet selcuk ilkan'ı
antep'li yaptık kimi zaman seninle,
kimi zaman da masal dünyasından çekip çıkardığımız bir kahramanı.
hiç birisi de yabancılık çekmedi üstelik.
ne verdiysek yedi,
üzerinde sırıtmadı.
antep tabiriyle "
ayreti" durmadı.
antep'li olmanın tadına vardık,
keyfini yaşadık.
"
pisik daşşağı" daha bi anlamlı bizim için,
"
meyan şerbeti"nin tadı daha bi doyulmaz artık.
yolda yürüyüşümüzden,giydiğimiz kazağa kadar;
her şeyde bir parça
antep var sayende.
antep daha bi anlamlı,
daha bir güzel,
daha bir çekici bundan sonra.
bütün bunlar senin sayende oldu sözlük.
başında sabahladığımıza,
sabah oturup akşamı ettiğimize,
her bir emeğimize değdin.
kattığın her bir değer için,
öğrettiğin her bir kelime için,
yaşattıkların için,
düşündürdüklerin için,
yaptırdıkların için,
yaptıkların için,
her şey için teşekkür ederim sözlük...