damda yatmak
tüm gün anteb'in bunaltıcı sıcağını çektikten sonra, dam şöyle "arısiliboncukkimi" yıkanır. betonun sıcaklığından buharlaşan su yüzümüzü yalar. tabi önce güller suvarılır. dama minder döşekler serilir.
yaz boyunca eşyaların hepsi dama taşınmıştır, aşağı katlara ancak buzdolabından buz ve yiyecek getirmek için inilir. o merdivenleri söylene söylene iner çıkardım. bir an önce kendimi o minderlere atıp serinlemek isterdim. bizim ailenin görenekleri de buna asla izin vermezdi, ya dedem çıkagelir ya da bir misafir. belki de o yüzden bu kadar tatlı kalmıştır aklımda.
annem ve kız kardeşimle en üyük keyfimiz, akşam üzeri güneş batarken çayımızı demleyip, koca bir varilin içinde ömrünü geçirmiş pembe zakkum çiçeklerinin altında oturmaktı.
yavaş yavaş yemek faslı başlar, en çok da söğürme yenilirdi bizde. karpuz her öğün baş tacıydı. fırından taze gelen ekmeğin kokusunu duyuyorum bunları yazarken.
gece olup da yıldızlar çıkınca, yattığım yerden saatlerce yıldızlara bakardım. bilmem kaç tane kayan yıldız saydım heyecanla. melekler ateş yağdırıyormuş, geleceği öğrenmek için göğün katlarını çıkmaya çalışan cinlere. öyle derdi şekerninem.
gece yarısı kediler mırlayıp durur etrafta, çatıda orda burada gezinip uyandırırlar herkesi. iki defa da kulağıma böcek kaçmışlığı vardır. bunu ilk yaşadığımda çok korkmuştum, minnacık bir böceğin sesi, kulağımda büyüdükçe büyüyordu. yine şeker ninem demişti ki, saçını kulağına sok, böcek yol bulup çıksın.
damda yatmak güzel de bir de bunun sabahı var. dedem erkenden kaldırırdı bizi, kalkın, üstünüze güneşi doğdurmayın. biz isterdik ki annem güneş gelen yere çarşaf gersin de bir kaç saat daha uyuyalım. nasıl için için kızardık da saygıdan sesimizi çıkaramazdık. uyumak için yastığımızı yorganımızı çeke çeke aşağı katlara iner, biraz da orada uyurduk.
gaç gişiysen artık, 6-7... döşşekler serilir yere, (yazlık-dam) gökyüzü yıldız dolu, duvarda yeşil bir kertenkele, abin ordan sokar seni, ağlarsın, anan baarır, hösde zıbarda yat diye. baba uykum gelmi dersin olum yıldızları say der. sayarsın garıştırırsın. serin serin uyursun, ne nem, ne sinek, ne böcek. elemi geçer şimdi trilyon versen....
haggaten damda yatmanın dadına doyum olmaz.bi de yaddıın yer o sohaan en yüüsek damıysa o da ayrı bi böbürlenme sebebidir.
--- en fazla yel bizim damda yoorum bacanak bigün burda gal da gör.hem acı iki çirtik hanek ederik.yatarıkene hanek çalma yeen hoşuma gediy ,hafiif hafiif uyhu bastırıy ya en gözel yeri de işde burası oluy aam.
usda damda yatmanın keyfi heç bişeyde yok amma ben yatameym bi sefer yattım sabahleyn güneşin doğmasıyla birlikte uyandım ki pisik garşımda duruy çalındım bi daa da yatmadım ağam.
yaz günü açık havada yıldızları sayarak yorgannan yatmak.
anteplinin vazgecilmezi.apartman hayatı yaşayanlar pek bilmez tadını.yeşilevler,karşıyaka,yukarıbayır,ciksorut,vatan mahallesi gibi güzel memleketimin güzel mahallerinde ya kapıda oturulur,ya dama çıkılır.evin içi yazın günü bunaltır herkesi.damda oturulur,damda yemek yenir hiç erinilmez tek tek taşınır eşyalar.damda çay sefası yapılır.konu komşunun ,evinin üstünü yaptırdıgı damda bir kere daha hatırlanarak muhabbetleri edilir.gece olur olmaz yataklar serilir,yastıklar dizilir, maşrabaya su koyulup yan tarafa indirilir.sonra pöfür pöfür esen rüzgara karşı uzun uzadıya yatılıp yıldızlara karşı hayeller kurulur..bir başkadır damda yatmanın güzelliği.
ortaohul birinci sınıfın yaz tatilinde çalıştığım işin bilinçaltıma işlemesi sonucu ben beni uyhunun içinde damdan aşşaa atmiya çalıştığım günden belli damda yatmış deelim.zatan artı gompleks haline geldi."ben beni aşşaa atarım da bohum burnumdan gelir" dey söyleniym hep.zomzomulu sıcaklarda bile millet damda osura osura yatiyken ben aşşada yatiym malesef.içimde galan bi durumdur yanı.