abdal tam olarak dilenci degildir. dunyadan elini etegini cekmis kisilere denir. ev bark derdi yoktur. es-evlat sorumlulugu tasimazlar. varsa yerler yoksa aldirmazlar.
beri yandan hafifce akli dengesi bozuk ve kapali yerde kalamayan hasta insanlar da sokaklarda yasarlar ve bunlara da abdal denir. kadinlardan boylesi hastalar evde tututlur icabinda zincirlenir ama erkek olanlar sokakta yasarlar.
bu sokak insanlari mahallede bilinir. onlari beslemek, icabinda hamama goturmek, ilacini bulusturmak mahallelinin dogal gorevidir.
abdal tum varligi uzerindeki giysisi ve elinde de bir tasidir. o tasla kendine gore bir duzenle mahalle kapilarini calar. diyelim gunde 3 kapiya gider, bir caldigi kapiya bir ay daha ugramaz.
o evde kim ne pistiyse abdalin tasina bir kepce ikram eder.
uc evin ucunde de kuru yemek olmayabilir. bir evde corba bir evde patates yemegi bir evde pilav olabilir.
abdalin tasinda hepsi karisir. o abdal kenara oturur o tastan yer bitirir.
"nasil olsa gidecegi yerde karisacak" derler bazilari hatta...
iste "abdal asi" boyle yapilir.
yemek yerken tabagina karisik yemek alanlar icin de kullanilir. acik bufeyi bastan sona gectiginizde tabaginiz abdal asina donmustur. antepliye uygun bir fikir degildir acik bufe-brunch
antepli oturur, yemek ona gelir.
ayri ayri tabaklarda gelir...
bunun bir diger adi da
külek aşı 'dır