antep'in yaz aylarindaki gurbetci istilasi

güzide memleketimizin her köşesi yaşanılacak yer, her cm'de hayat saygı ve hayat dinamikleri fışkırıyor. öyleki iki tane alamancı görünce esnafımız %50 indirim yapmakta hiç kazık atmamaktadır, acaba yalanmıdır almanyanın yollarının bizim yollardan iyi olduğu yoksa bizim kaldıramadığımız şeyler mi var, emniyet kemeri takan şoförlerimiz ve gecenin yarısı olsa bile kırmızı ışıkta bekleyen dolmuş şoförtlerimiz varda bizim mi haberimiz yok. illa eleştirmek için içinde yaşamak mı gerekmektedir bu soyha galasıca memleketin.. herşey güllük gülistanlık biz hiç bir şeyi eleştirmiyormuyuz sanki. ne bilim trafikte kalınca belediyeye bir iki sallamıyormuyuz acaba.... şehrimizin gözleri iki tane güzel kız görünce ağzının suyunu akıta akıta bakmamaktamıdır, laf atmamaktamıdır. iki sevgili gezerken rahatsız edercesine bakmamaktamıdır... herkes elinde kitap mı okumaktadır dolmuşta, otobüste, yolda tuvalette.

yoksa öyle değilmidir.
tarafsız olmak önce biraz sallayıpta altınada bu genellemede yanlıştır demek midir?

ne zamanki yabancı plakalı arabaları gördüğümüzde almancı değilde insan geldi gözüyle bakarsak belki aradaki farkı anlamak zor olmaz. tıpkı 1961 yılında almanların yaptığı gibi.

adamlara bu ülkede yaşayan insanların hayat şekillerinin bu olduğunu öğretmeye çalışıyoruz. üstelik kalın kafalarına sokmaya çalışıyoruz. peki sen biliyormusun o insanların oradaki hayatlarını sen anlamaya çalışıyormusun. karşılığındada bağrımıza basılmayı taahhüt ediyoruz. hangisinin sizin bağrına basılmaya ihtiyacı var acaba? acaba sen kaç defa o insanları anlamaya çalıştın mı iki kültür arasında nasılda sıkışıp kaldıklarını o kafana sokmaya çalıştın mı?

anne, babamın, dayılarımın, dedemin, amcalarımın 50 senelik almanya yıllarına ayrı ayrı sövüyorum şimdi. bu ülkeye yabancı para soktukları belkide iki üç tane iç dinamikleri hızlandırdıkları için.
yine meydandalar..
trafikte, gece kondu evlerin önündeki son model arabaları ile..
tip tip hareketleri ile..
cimrilikleri ile..
%100 avrupalıymış gibi memleketi sürekli eleştirmeleri ile.. *

alaman, fıransız, isviçre ci, hollanda vs.. vs..
her ne kadar içleri memleket hasreti ile dolu olsalar da,

- gurbet eldeki**** düzenliliklerinin kibarlıklarının onda birini memleketlerine geldiklerinde göstermemeleri ile
- trafikte antepli gençlerin silikliklerine rahmet okutacak şekilde ilerlemeleri ile,
- unuttukları anteplice ile*,
- memleketini beğenmemeleri ile
- anteplileri küçük görmeleri ile

istilacı konumdalardır.
tanıdığınız sadece birkaç gurbetçiyle böyle bir genelleme yapmanız doğru değil, birçoğu maddi imkansızlıklar yüzünden ekmeğini çıkarmak için gitmiş, ve bir yıl boyunca antep'e gelmenin hesabını yapmaktadır. buraya gelmekteki amaçları tatil olsa çok rahat ve çok daha ucuz bi şekilde hem avrupada hem türkiye'de tatil imkanları mevcut.. ben antepten nefret eden alamancı (!) görmedim, en azından benim bildiklerim ölümüne seviyor.. buraya gelip alışveriş yapmaları da neden rahatsız ediyor ki, biz de şehirdışına çıktığımızda ilk olarak çarşısına gidiyoruz, bunda garipsenecek ne var anlamadım... bu kadar acımasız eleştiriyi kişiselleştiriyorsunuz madem, genelleştirmeyelim lütfen...
yabancı plakalarla dışarıdan gelen memleket özlemi dolu insanlarımız anteplilerdir ve antep ekonomisine katkıları bulunmaktadır.
insan gibi yaşamak ümidiyle bilmedikleri yerlere giden bu adamların taşını toprağını özledikleri memleketlerine gelmeleri istila etmek değil,olsa olsa şeref buyurmaktır.gidin çarşı esnafına sorun alamancılar ne kadar para bırakıyor,nasıl canlandırıyor piyasayı diye.gurbette iyi imkanlarla yaşıyor olsalar da* özlerini unutmayıp,çıktıkları gecekonduya gelmeleri de oldukça güzel ve mütevazi bir harekettir.bir gün gurbetçi olursam şu anda sevdiğimden daha çok severim bu memleketi.onların bizden,yani hepimizden daha iyi ve daha sağlam antepli oldukları da aşikardır.
kendi memleketine gelmenin istila olduğunu öğrenmiş olduk böylece.
*
* *
her şey iyi, güzel, hoş. içlerindeki memleket hasretiyle yanıp kavrulan gurbetçilerimiz. içleri memleket hasreti ile dolup taşan emekçilerimiz..

kendilerinin yahut atalarının doğup büyüdüğü topraklara belki de binbir zorluklarla dönüp tatil amaçlı dahi olsa bir-iki haftalığına* kalmaları, gezip görmeleri, keza alışveriş yapmaları gerçekten hoş, saygı duyulası..

bu dahil bütün genellemeler yanlıştır*, lakin ortada şöyle de bir husus da yok değil. işbu arkadaşlarımız geliyor avrupa'dan, amerika'dan, artık her neresi ise gelinen yer, farz-ı muhal trafiğe çıkılıyor; yok efendim "bizim oralarda trafik şöyledir, şöyle akıcıdır, insanlar yayalara saygılıdır, buradaki herkes insan değildir, yaşanılan şey tam bir can pazarı"dır.. tutun ki bir alışveriş merkezine gidiliyor; "burada insanlar birbirine feci şekilde bakıyor, erkekler kızları gözleriyle yiyor, bizim yaşadığımız yer medeniyetin beşiği, orada asla böyle şeyler yaşanmıyor." *

hayır, anlam dahi veremiyorum neler oluyor? madem çok seviyorsun yaşadığın yeri, hayransın insanlarına, madem bu kadar medeniyet insanı oldunuz; kalın orada, sevin, okşayın birlikte yaşadığınız insanları, bağrınıza basın. ya da gelin buraya, her ülkenin kendine göre bağımsız iç dinamiklerinin olabileceğini, hele de o ülke türkiye ise, o ülkede yaşayan insanların yaşayış biçimlerinin farklı farklı olabileceğini sokun o kafanıza, biz sizi bağrımıza basalım..

daha önce de belirttiğim gibi bu dahil bütün genellemeler yanlıştır, fakat istiyorum ki burada "medeniyet* aşığı", orada "türk" olunmasın, her yerde insan, öncelikle insan olunsun..

hiçbir olay tek yönlü değildir, madalyonun her zaman bir de öbür yüzü vardır..
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort