antep'in yaz aylarindaki gurbetci istilasi

her şey iyi, güzel, hoş. içlerindeki memleket hasretiyle yanıp kavrulan gurbetçilerimiz. içleri memleket hasreti ile dolup taşan emekçilerimiz..

kendilerinin yahut atalarının doğup büyüdüğü topraklara belki de binbir zorluklarla dönüp tatil amaçlı dahi olsa bir-iki haftalığına* kalmaları, gezip görmeleri, keza alışveriş yapmaları gerçekten hoş, saygı duyulası..

bu dahil bütün genellemeler yanlıştır*, lakin ortada şöyle de bir husus da yok değil. işbu arkadaşlarımız geliyor avrupa'dan, amerika'dan, artık her neresi ise gelinen yer, farz-ı muhal trafiğe çıkılıyor; yok efendim "bizim oralarda trafik şöyledir, şöyle akıcıdır, insanlar yayalara saygılıdır, buradaki herkes insan değildir, yaşanılan şey tam bir can pazarı"dır.. tutun ki bir alışveriş merkezine gidiliyor; "burada insanlar birbirine feci şekilde bakıyor, erkekler kızları gözleriyle yiyor, bizim yaşadığımız yer medeniyetin beşiği, orada asla böyle şeyler yaşanmıyor." *

hayır, anlam dahi veremiyorum neler oluyor? madem çok seviyorsun yaşadığın yeri, hayransın insanlarına, madem bu kadar medeniyet insanı oldunuz; kalın orada, sevin, okşayın birlikte yaşadığınız insanları, bağrınıza basın. ya da gelin buraya, her ülkenin kendine göre bağımsız iç dinamiklerinin olabileceğini, hele de o ülke türkiye ise, o ülkede yaşayan insanların yaşayış biçimlerinin farklı farklı olabileceğini sokun o kafanıza, biz sizi bağrımıza basalım..

daha önce de belirttiğim gibi bu dahil bütün genellemeler yanlıştır, fakat istiyorum ki burada "medeniyet* aşığı", orada "türk" olunmasın, her yerde insan, öncelikle insan olunsun..

hiçbir olay tek yönlü değildir, madalyonun her zaman bir de öbür yüzü vardır..
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort