şahin bey
mehmed said (şahin bey)
antepli şahin bey de istiklâl harbinin aziz şehitlerindendir. tek başına düşmana meydan okumuş, "düşman arabaları cesedimi çiğnemeden antep'e giremez." demiştir. bu kahramanın hayatı, fedakarlıklarla doludur ve yeni nesil için ibret levhasıdır. istiklâl savaşı'nın büyük kahramanlarından şahin bey, 1877 yılında gaziantep'de doğdu. asıl adı mehmed said'dir. 1899'de yemen'e er olarak giden mehmed said, yemen cephesinde gösterdiği muvaffakiyet ve kahramanlık üzerine başçavuş oldu. mehmed said, 1911'de trablusgarb harbine gönüllü olarak katıldı, balkan savaşlarında çatalca cephesinde savaştı.
galiçya'da 15. kolorduda savaşan mehmed said, 1917 ekiminde sina cephesinde vazife aldı. tehlikeli vazifelere gönüllü olarak koşan, vatanperverliği, ahlakı ile dikkatleri üzerinde toplayan mehmed said'in rütbesi teğmenliğe yükseltilti. 1918 yılında ingilizlerle sina cephesinde cereyan eden şiddetli bir muharebe neticesinde esir düştü. mısır'daki ingiliz esir kampında 1919 aralık ayı başlarına kadar esir olarak kalan mehmed said, ateşkesden sonra serbest bırakıldı.
şahin bey, 13 aralık 1919'da istanbul'a geldi ve harbiye nezaretine müracaat ederek vazife istedi. harbiye nezareti tarafından urfa'nın birecik kazası askerlik şubesi başkanlığına tayin olunan şahin bey, işgal altındaki antep'in vaziyetini görerek antep'te kalmaya karar verdi. antep heyet-i merkeziyesine müracaat ederek vazife isteyen şahin bey, heyetin kendisine kilis-antep yolunu kontrol altında tutma vazifesini vermesi üzerine derhal çalışmaya başladı.
yıllardır evinden, ailesinden, çocuklarından ayrı kalan şahin bey, kendisine verilen vatan hizmetinin mesuliyetini omuzuna aldıktan sonra derhal hizmet mahalline koştu. yıllar sonra döndüğü evinde ise ailesi ve çocukları arasında ancak bir gün kalabildi. 1920 yılı ocak ayı başlarında köyleri dolaşarak cihadın ehemmiyetini ve faziletini anlatan şahin bey, kısa zamanda 200 fedai topladı. kilis-antep yolu, antep harbinin kilit noktasıdır. ne yapılıp edilmeli fransızların bu yoldan antep'teki işgal birliklerine yardım ulaştırmalarına engel olunmalıdır. şahin bey kendisine haber gönderen anteplilere şu cevabı vermektedir: "müsterih olunuz. düşman arabaları cesedimi çiğnemeden antep'e giremez!"
5 kasım 1919'da ingilizlerden işgal hareketini devralan fransızlar, bir türlü anadolunun bu güzel beldesini işgale muvaffak olamamakta, şehir halkı, sınırlı imkânlarıyla karşı koymaktadırlar. fransızlar bütün ümitlerini kilis'ten gelecek takviye kuvvetlerine bağlamışlardır. fakat, o yolu da şahin bey bir avuç serdengeçtisiyle tutmuştur. şahin bey ve fedaileri 3 şubat'ta ve 18 şubat 1920'de tam donanımlı fransız birliklerini perişan etmişlerdir. şahin bey, zaferin ardından düşman kumandanına gönderdiği mektupta şöyle demektedir: "kirli ayaklarınızın bastığı şu toprakların her zerresinde şühedâ kanı karışıktır... din için, namus için, hürriyet için ölüme atılmak bize, ağustos ayı sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir. bir gün evvel topraklarımızdan savuşup gidiniz. yoksa kıyarız canınıza."
sürüyle saldıran düşman kuvvetleri bir avuç yiğit karşısında perişan olmanın şaşkınlığına düşmüşlerdi. bu şaşkınlık yerini öfkeye terketmiş ve antep'e ulaşmak düşman kuvvetleri için bir prestij, meselesi olmuştur. fransız kuvvetleri 25 mart 1920'de andorya kumandasında yola çıkar. bu fransız küvetleri sekiz bin piyade ve iki yüz süvariden oluşmaktaydı. ayrıca bu fransız birliğinde, bir batarya top, 16 ağır makinalı tüfek, çok miktarda otomatik tüfek ve 4 tank mevcuttu. kahraman şahin bey, ancak yüz kişiyi bulan fedâileriyle düşmanın karşısına dikilmişti. 25 mart günü sabahtan akşama kadar çatışma devam etmiş ve şahin bey düşmana ağır kayıplar verdirmiştir.
şahin bey gece gündüz uyumuyor, çatışma esnasında her tarafa yetişerek fedailerin manevî kuvvetlerini yükseltmeye çalışıyordu. sırtındaki kaputu çıkartıp nöbet bekleyen yiğitlerin üzerine örten şahin bey, her hareketiyle örnek olmaktaydı. 28 mart sabahına kadar düşmana aman vermeyen şahin bey, durumun gittikçe kritik hal almasından sonra kendisine geri çekilmeyi tavsiye edenlere şöyle diyordu: "düşman buradan geçerse ben ayıntab'a ne yüzle dönerim, düşman ancak benim vücudum üzerinden geçebilir."
çatışmanın 4.günü öğleye doğru şahin bey'in yanında 18 kişi kalmıştı. onların da şehit olmalarından sonra tek başına kalan şahin bey, son kurşunu kalıncaya kadar düşman ateşine karşılık vermiştir. atacak kurşunu kalmayan şahin bey, tüfeğini yere çarparak kırmış ve üzerine hücum eden düşmanlara karşı yumruklarını sıkarak karşı durmuştur. silahsız şahin bey'in yanına yaklaşamayan düşman askerleri uzaktan ateş ederek şahin bey'i şehit etmişler, ardından süngü darbeleriyle aziz nâşını parça parça etmişlerdir.
28 mart 1920'de şehit olan şahin bey'in ağzından dökülen son söz şu olmuştur. "allah'ım vatanımı kurtar, alçak düşman! gel sen de süngüle" şahin bey'in şehadet haberi şehre gelince yanık bağırlardan şu mısralar dökülmüştür:
şahin'i sorarsan otuz yaşında,
süngüyle delindi köprü başında.
çeteler toplanmış ağlar başında.
uyan şahin uyan gör neler oldu.
sevgili ayıntab'a fransız doldu.
şahin bey, istiklal meş'alesini tutuşturmuş, onbinlerce şahinler, tutuşturulan bu meş'aleyi söndürmemek için vargüçleriyle vuruşmaya koşmuşlardır. şahin bey'in 11 yaşındaki oğlu hayri de gönüllü olarak savaşa katılmış ve bütün çatışmalarda yer almıştır.
şair o yıllarda ayıntaplılara şöyle seslenmektedir:
"düşünme arkadaş, allah büyüktür,
alamaz bir tek taş allah büyüktür,
sen çalış ve uğraş allah büyüktür.
sönmesin islâmın parlak yıldızı..."
karayılan
maalesef ilk mesajda yazan arkadaşın kafası karışmış. karayılan ile şahinbey`in bilgilerini çorba etmiş. en başta şunu belirteyim
karayılan: molla mehmet
şahinbey: mehmed said
hata arkadaşta değil internette yayılan yanlış haberlerde. en azından bir gidip mezar taşına bakarsanız doğru bilgiyi görürsünüz.
karayılan ile ilgili doğru bilgiler:
-----------------------------------------------------------
molla mehmet karayılan 1888 yılında pazarcık`a bağlı höcüklü köyü kürt elif mezrasında kıl çadırda doğmuş olup, besni nüfusuna kayıtlıdır.
asıl adı mehmet’tir. malatya akçadağ ilçesi söğütlü köyü imamından kur’an dersleri almıştır. köyde ara sıra namaz kıldırdığı için ona molla denildi. babası memo bir köy kavgasında elindeki kılıçla köy halkının tamamını mağlup ettiğinden iyi dövüştüğü için ona karayılan gibi kayıp gidiyor demişler. bu nedenle karayılan unvanı ona babasından kalmıştır.
molla karayılan malatya, pazarcık, islahiye ye kadar uzanan bölgede yaşayan atmalı boyunun kabalar oymağındandır. malatya askerlik şubesinden gönüllü olarak seferberliğe ve erzurum doğu cephesinde kazım karabekir komutasında kurtuluş savaşına katılmıştır. gösterdiği başarılardan dolayı madalya almıştır.
cephede yaralanınca, erzurum hastanesine kaldırılmış, daha sonra malatya hastanesine gönderilerek orada tedavi gördükten sonra terhis edilmiştir.
köyüne dönen karayılan kabalar oymağının beyi olarak seçilmiş, malatya ve pazacık civarlarında ortalığı kasıp kavuran eşkıya boz oyu yakalayıp ağaca asmış bu davranışından dolayı askeri komutandan mükafat almıştır. doğu cephesi komutanı kazım karabekir den bir gün kendisine bir telğraf gelir; “düşman kilitsen antep’e girmek üzeredir, düşmanı antepe sokmayınız gözlerinden öperim. komutanın kazım karabekir” karayılan bunu bir emir kabul etti ve savaş hazırlıklarına başladı. ancak antep henüz karayılanın adını duymamıştı. atmalı aşiretinden 82 gönüllü akrabasını çete olarak topladı. 1600 baş hayvanını satarak hiç kimseden yardım ve destek almadan çetelerini donattı.
annesi ayşe “yavrum sen bu kadar malı mülkü satıp nereye gidiyorsun? sen deli misin?” diyor. karayılan; “ana ana sen doğuda rusların- ermenilerin yaptıklarını görseydin, şimdi sende durmaz giderdin” dedi.
kadeşi süro mamo yu maraş a gönderdi, üç katır yükü silah satın aldı. kimseye bilgi vermeden kendi köyünden çeteleriyle birlikte geceden karabıyıklı köyünde pusu kurdu. maraş a giden fransız kuvvetlerini perişan etti. 50 kadar fransız askerini esir aldı, esirlerini kendi köyüne götürerek hergün onları koyun eti ile besliyordu. karayılan antep e gidince esirleri pazarcık kaymakamına teslim etti. adını karabıyıklı cephesi ile antep`e ve türkiye ye duyuran karayılana heyet-i merkeziye tarafından görev verilmek üzere davetiye çıkarıldı. dülük köyüne gelen karayılan eşkıya samlı kel ahmet i bu köyde ağaca astı. kılıç ali ile bu köyde tanıştı.
antep`e giren karayılan 82 kişilik çetesi ile birlikte karagöz camii ne yerleşti. daha sonra çetesi 150 kişiyi buldu. bu arada karayılan antep cezaevinin kapılarını açtırmış hükümlerin ellerine silah vermiş çetesine yeni gönüller katmıştır.
elmalı cephesinde 1. ve 2. ağcakoyunlu cepheleri, ikizkuyu cephesi, nizip yolu savaşları, mağarabaşı savaşları ve kurbanbaba savaşına katılan karayılan; ikiz kuyu cephesinde fransız katar kolunu perişan etmiş, fransız kumandan norman kolundan yaralanarak halep e kaçmıştır. norman`ın hanımı ise karayılanın cephesine esir düşmüştür.
hanım iki ay çetelerle birlikte kalmış mütarekeden sonra başkarakolun orda hanımı norman`a teslim edilmiştir. antep in teslim olmasından sonra, fransızlar yardım dağıtırken çeteler yardım almaya gelmezler, norman`ın hanımı bizzat ismen onları çağırtarak kocası norman`a “ne istiyorlarsa onlara fazlasıyla ver. onlar bana dokunmadılar, iki ay boyunca bana bir hanımefendi gibi baktılar” deyince norman çetelere ne istediklerini sorar.
çetelerde silah ve mermi istiyoruz dediler. bunun üzerine silah ve mermiyi ne yapacaksınız diye sorulunca size sıkacağız dediler.
karayılan 24 mayıs 1920 sabahı kalkar her zaman olduğu gibi beyaz kefenini giyer, sabah namazını kıldıktan sonra kamçı ve gümüş saplı kamasını karagöz camii mehmet ömer`e teslim eder “hocam ben cepheden dönersem emanetimi geri verirsin. şehit olursam bunları köydeki kızım selvi ye verirsin” der.
işte o gün bu gündür 24 mayıs 1920 sarımsak tepede zorlu bir savaştan sonra düşman kaçmaya başlayınca sevinerek mevzi değiştirmek ayağa kalkan karayılan, hayri efendinin bağının çitinin üzerinden geçerken talihsiz bir kurşun göğsünü parçalamıştır. o gün kendisi ile birlikte 19 arkadaşı daha şehit olmuştur. sarımsak tepe karayılanın son cephesi olmuştur. antep iki ay içerisinde kader arkadaşı olan iki kahramanı kaybetmiş olup şahin bey ve karayılan’ın şehadetinden sonra antep pek fazla açlığa dayanamadığından teslim olmuştur. antep bu savaşta 6347 şehit vermiştir.