miyanman

derin bir oh çekti halil usta.rahatlamıştı.bütün tırlar boşaltılıp,mallar depoya yüklendiğinde vakit gece yarısını bulmuştu.planladığından dört gün sonra ulaşmıştı mallar eline ama ? buna da şükür? diyerek memnuniyetini dile getirdi.? ya alamasaydım?? diye düşününce memnuniyetinde ne kadar haklı olduğuna inandırdı kendi kendini.mallar depoya indirilmeye başlandığında bir yandan da paketleme işlemi başlamıştı.halil usta,köklerin bir kısmını kendisi yapıp satacak,diğer bir kısmını da hammadde olarak şehir içi ve şehir dışına satacaktı.halil usta sadece meyan satan bir esnaf değildi.aynı zamanda bu işin tekelini elinde bulunduran başarılı bir iş adamıydı.


ışçiler arı gibi çalışıyorlardı.yarın için en azından bir tır meyan kökünü paketleyip dağıtıma hazır hale getirmeyi planlıyorlardı.yarın ramazanın ilk günüydü.en azından vakit öğleni bulmadan şehirdeki esnafın bir kısmına gerekli dağıtımı yapabilirlerdi bu şekilde.işçiler göz kararı poşetlere doldurdukları meyan kökünü bir rayın üzerine koyuyor,ray vasıtasıyla poşetler önce tartıma gidiyor,eksik ya da fazlaları tamamlanıyor,oradan da paketlemeye gidiyordu.

sahur vakti gelmek üzereydi.işçiler çalışırken bir yandan da sahur sofrası hazırlanıyordu.halil usta cömert bir insandı.işçisinin hakkını gözetir,aynı zamanda hürmet etmekten sakınmazdı.akşamdan aldırdığı peynir,zeytin,domates,karpuz vb kahvaltılıkları hazırlamaları için iki işçi görevlendirmişti.çay suyu fokurtu sesleri çıkararak kaynadığını haber veriyordu?

yorulan işçi eliyle alnının terini sıyırdı.biraz nefeslendikten sonra tekrar işine devam etmek için elini yerde bulunan meyan köküne daldırdı.eline garip bir cismin temas ettiğini fark etti.meyan kökünün içinde kalmış bir fare ölüsü olabileceği düşüncesiyle elindeki torbayı fırlatarak geriye sıçradı.meyan kökleri yapısı itibariyle böcek ve farele gibi canlıların barınmasına müsaade eden bir bitkiydi.bu kökler inşaatlarda kullanılan kepçelerle toplandığı için içerisinde fare,böcek gibi canlıların kalması olasıydı.

ışçi korkusunu üzerinden attığında o cismin fare olup olmadığını anlamak için ayağıyla hafif hareketler yaparak kökleri sağa sola doğru itmeye başladı.birden durup,dikkatle yere eğildi.eline değen şey fare değildi.garip bir cisimdi,parlıyordu.? allah,allah? diyerek şaşkınlığını dile getirdi.eğilip cismi yerden aldı ve incelemeye koyuldu.bu metalimsi şeyi daha önce hiç görmemişti.elips şeklindeki,ortası cam,üst muhafazaları parlak metalden yapılmış bu şey,meyan kökleri içine gizlenmiş ? şerbetyum?du.işçi elinde tuttuğu şeyin ne olduğundan haberdar olsa kim bilir ne yapardı.yükleme sırasında içine düşmüş bir makine ya da alet diye düşünerek fazla üstelemeden kenara attı ve işine devam etti.eğilip yerden bir avuç meyan kökü aldığında elinde bir ıslaklık fark etti.? ilginç? diyerek dönüp,az evel attığı parçaya baktı ve bu ıslaklığın ondan kaynaklanmış olabileceğini düşündü.

? paydoooooosss?,? herkes yemeğeeeeeee?,? paydossssss? sesiyle kendine gelen işçi ? aman yaa herneyse? diyerek elinde tuttuğu hafif nemlenmiş meyan kökünü torbaya koydu ve raya bıraktı.paydos sesiyle ray da durmak üzereydi.işçi elini yıkamak için lavaboya doğru yol aldı?


----------------------------------------------------



öğle ezanı okunuyordu.nazif yattığı yerde bir sağa bir sola dönmekten omuzlarında oluşan ağrıyı hissetti.? püfffff?,? yatılmıyor bu sıcakta? diyerek ellerini birbirine bağlayıp havaya doğru kaldırdı ve uykunun vermiş olduğu yorgunluğu biraz hafifletmek üzere derin bir esnemeyle gerildi.?saat 1 olmuş,daha 6 saat var.?susadığını hissetmişti nazif.bir an oruçlu olduğunu unutup buzdolabına yeltendiğinde,buzdolabının üzerine astığı ? eşkiliufaksözlük? imsakiyesini gördü.? he ya,oruç? diyerek hafif bir tebessümle açmak üzere olduğu kapaktan elini çekti.gözü ? ayollu gara heyri? ve ? nephesh? tarafından ? eşkiliufaksözlük? imsakiyesi için yazılmış şiirlere takıldı.onlarca defa okuduğu halde bir kez daha okuyup yüzünde beliren tebessümle lavaboya doğru yöneldi.

------------------------------------------

? namazı da kıldık?,? internette de hayat yok?,? msn?de kimse yok,herkes yatıyor olmalı? diye kendi kendine söylendi nazif.belki işe yarar bişeyler bulabilirim ümidiyle televizyonu açtı.?yok?,?burada da yok?,?cennet mahallesi?,?salaklar usanmadılar oynatmaktan yav?,?dest-i izdivaç?,?haber???..?bizim antep ganallarında ne var ola?? diye uydudan çıkıp normal antene döndü nazif bir ümitle.antep kanalları işe yarar kanallar değildi ama ara sıra güzel film oynattıkları oluyordu.bazen vizyon filmleri gösteriyolar,bazen ulusal kanallarda henüz oynamamış filmleri gösteriyolardı.? gral denizle gral şova hoş geldiiiiz?,?yaramaz,değiştir??.? efendim hahan elektroneee getiiiz mi??,?mal? bunu da geç??,? ben yeeeeetiiiiiim,ben yeeeetiiiiiim??,? allah belanızı versin,ramazanlık günde milletin içi geçmiş zaten,bi de küçük emrah oynatiylar? diyerek televizyonu kapattığı gibi kumandayı fırlattı.şu güzel şehre böylesi boktan kanalları layık görenlere rahmet gönderdikten sonra yerinden kalktı.çıkıp biraz hava almak niyetindeydi.biraz vakit geçirip,eş-dostla sohbet edip orucun ağırlığından sıyrılmak istedi?

? bismillah? deyip sağ ayağıyla evden çıkan nazif evvela bir göz gezdirdi çevreye.sonra kapıyı çekip rastgele bir yöne doğru yürümeye başladı.nazif,evden her çıktığında ? bismillah? deyip çıkardı.rahmatlık dedesinden öğrendiğine göre ? bismillah? diyip evden çıkanın işi gücü rast gider,kötülükler ona uğramaz,keyifli ve bereketli bir gün geçirirdi.nazif bunu dedesinden ilk duyduğu günden itibaren uygulamaya başladı.tedbiri alıp tevekkülü allah?a bırakmanın bir nevi pratiğiydi bu.başa gelecek varsa zaten gelirdi.hayır da şer de o?ndan.

karşıyaka her zamanki potansiyelinden bir şey kaybetmemişti.ramazan olmasına rağmen işyerleri açık,insanlar alışverişte,şerbetçiler ve seyyar satıcılar çoktan yerini kapmış kısmetini beklemekteydi.biraz kendine geldiğini hisseti nazif.üç beş tanıdığa selam verirken eli götünün üzerinde yoluna devam ediyordu.arı gibi çalışan işçilerin olduğu fırın gözüne ilişti birden.? cık,cık,cıkkk?,? şu hala bak sen yav!?,? evelden fırınlar iftara yakın açılırdı,şimdi erceden açiylar?,? la yorum,nere gediy bu insanlar??,? nere gediy bu memleket?,? bet bereket yok deyler sonrada.?,? sen söyle baa,bet bereket olur mu?? diye söylenerek yoluna devam etti.şoför ali caddesinden epeyce yukarı çıkmış tekrar dönmüş aşağı doğru gelmekteydi.?acı bi de korutürk?e çıkim baba? diyerek devam etti,mahallesine girmekten vazgeçen nazif cebinden telefonunu çıkararak telefonun saatine baktı.saat iki buçuk olmak üzereydi.bir saate yakın bir zaman olmuştu.? eyi,eyi? diyerek tekrar ellerini götünün üzerine bağladı ve ağır ağır yürümeye devam etti.


---------------------------------------------


? selaaaamı aleykim? diyerek dükkandan içeri girdi nazif.? neydiyng usda yav?? diye ekledi üzerine yıllardır tanıdığı,yakın arkadaşı olan ? bakkal müslüm?ün? dükkanına girerken.? ve aleyküm selaaaaam nazif? diye karşıladı onu bakkal müslüm.?neydek aha,vakit geçiriyk? diye de ekledi üzerine.? sen neydiyng??,? vala aha acı biraz dolanim dedim yav? diye olası sohbete başlamak için tesbihi koluna geçirip,kendisine verilen sandalyeye oturdu.pantolonun dizlerini çekip sandalyeye iyice yerleşti ve koluna geçirdiği tesbihi tekrar eline alıp tanelerini ağır ağır baş ve işaret parmağının arasından geçirmeye başladı.? sıcak dee mi?? diye sordu bakkal müslüm?e.?he yav,heç halımız galmadı? dedi bakkal müslüm,avucuyla alnını sıvazlayarak.? sen gene yatiyng olum,biz erceden geliyk? dedi nazif?e munzur bir gülümsemeyle.? sen de yat yorum? diye çıkıştı nazif.? evelden bæggallar açık olmazdı,gapat yat?,? hanı ne satiyng ki,iş bile olmaz!?

?yav işten deel ha,toptancılar gelik gediy,ödemeler oluy,ne bilim mal getirmek gerekiy.?,?zati bi iftarda iş oluy,onda da müşteriyi geri mi çevirek?? diye sakince konuşmaya devam etti bakkal müslüm.?heee,haklısın tabiy? diye doğruladı nazif pişmanlık duyarmış gibi bir tavırla.
?aha bak böön meyan geldi? diyerek devam etti bakkal müslüm.?ramazanda çok gediy?
?vaaa? diyerek bakkal müslüm?ün sözünü böldü nazif.?hanı la nerde? diyerek çevresine bakındı ama meyan falan yoktu ortada.bakkal müslüm,?aha şoorda? diye eliyle işaret ettiyse de nazif bakınmaya devam etti.?la hanı miyan??,?lan aha ooolum aha şoo gutularda tama?...?sarı.?

?o ney la? diye şaşırarak gutuların yanına doğru gitti nazif.?la bu ney?? diye şaşırarak ekledi,?bu mu miyan?? nazif,bakkal müslüm?ün hazır meyan getirdiğini zannetmişti,hatta şerbet satacağını düşünerek bakkalla alay etmeye bile hazırlamıştı kendini.

?la oğlum bunlar meyan kökü? diye söze girdi bakkal müslüm.?millet bunu alıp evde gendi meyanını yapiy?,?cahil? diyerek güldü bakkal müslüm.?allah,allah? diyerek eline aldığı kutuyla beraber sandalyeye doğru geldi nazif.merakla kutuyu inceliyordu.meyanın nasıl yapılacağıyla birlikte faydaları da yazıyordu kutunun üzerinde.?hele alim da yapim? diye düşünerek fiyatını sordu bakkala.?ne ğader aam bu??,?5 kaaat?,?yallaaaa,baa da mı la??,?ne saa mı olum?,elli kuruş karı var zaten?,?hmm? diyerek kutuyu incelemeye devam etti nazif.
?güzel oluy mu?sen yaptın mı heç?hı?eyi mi?? diye ardı ardına sorular yöneltti bakkal müslüm?e.?he yav,geçen sene de getiriktim,bi kutudan bissürü çıkiy la,ekonomikde hem? diye pazarlama yeteneğini belli edercesine nazif?e cevap verdi bakkal müslüm?

?heeee.yaz aaam o zaman,aha aldım bitene?,?hele torba ver ordan?

?ağzına sıçim oğlan? diye çiviye astığı poşetlerden bitane almak üzere ayağa kalktı.?satılır diye getirdik,borca gediy?,?la nağaden uğursuz bi oğlansın la sen?,kakda get.bok?

?hös la? diye gülerek cevap verdi nazif.?ney oğlum,sahı arsa mı satiyng baa??,?hele poşete go şunu? diye umursamaz bir tavırla tesbih tanelerini elinde döndürmeye devam etti nazif.

saat 5 olmuştu.iftara iki saat kalmıştı.?aha ben gediym,aaam? diye yerinden kalktı nazif.?böön anam gil de evde yok?,?daha gedip yemek yapıcım?,?arvad ilk günden gezmiye getti?,?la yorum evde de oğlan var dey düşünmey heç?,?bok mu yiycik biz??,?tövbe oruç ağız beni singirlendiriyler? diyerek poşeti aldı ve "hadi heyilli işler" diyerek dükkandan çıktı nazif.




?bismillah? diyerek kapıyı açtı nazif.her eve girip çıktığında ?bismillah? demeyi unutmuyordu.dedesi aklına geldi.onunla ettiği sohbetler,ondan aldığı öğütler?..üzüldüğünü anladı.bir an kapıda öylece dikilip dedesini düşündü.sonra içeri girdi ve kapıyı kapattı.

?abdesim varken şu ikindiyi de aradan çıkarim? diyerek elindeki kutuyu mutfağa bırakıp,namaz kılmak için arka odaya geçti.namaz kılarken akşama ne yapacağını düşündü.?namazda aklımıza neler geliy yav?? diye düşündü .huşu içinde bir namaz kılamayacağının farkındaydı.daha pişmek gerekti,bazı şeylere erişmek gerekti.?işte ramazan da bunlardan birisi? diye aklından geçirdi nazif,rüku?ya eğilirken.?semiallaaah?,?allahuekber?
son rekatın da selamını verip tesbih çekip,dua etmeden seccadeyi topladı.

?dolapta ikitene balcan vardı la,noldu onlar ola??,?yinmeyikse söğürümde bi söörme yapim gendini?,?he yavaş ta eyle edim?,?eyi olur haa? diyerek dolabın kapağını açtı.gözüne ilişen ?ekşiliufaksözlük? imsakiyesine bakıp hafif bir tebessüm ettikten sonra dolabın alt gözünden balcanları çıkardı.eskimiş teflon tavayı alarak balcanları yerleştirdi ve ocağın altını yaktı.?tohumlu mu la acaba?? diye düşünürken şerbet geldi aklına.?şerbeti yapak hele? diyerek poşetinden çıkardı ve üzerindeki yapım tarifini tekrardan okumaya koyuldu.

?içeceğiniz kadar kökü bir tülbent ya da ince bir beze sarıp bir kab içerisine yerleştiriniz.yerleştirdiğiniz kökün üzerine küçük bir kalıp buz koyarak erimesini bekleyiniz.eridikten sonra gereği kadar su ilave ederek demlenmek üzere bekleyiniz.şerbetiniz 1 saate hazır.afiyet olsun.şerbetçi halil usta?

?heeee?,?goleymiş?,?burada bi yerde yoğurt tülbenti olucuydu la,hele bahim? takırt tukur sesler çıkararak tülbenti ararken kendi kendine söylendi nazif.?la bu anam da yorum??,?hazine sakley sahı baaa?,?ille yering dibine sokmalı bir şeyi??.?hah?,?buldum? diye özgüveni yüksek bir şekilde eğildiği yerden doğruldu nazif.?hele hele ta nere saklamış?,?şeytan bulamaz la bunu.?,?neyse? dedi nazif,?işime bahim,iftara bi saat galık?

balcanlar söğrülmüş kıvama gelmişti.şerbeti tarif edilen şekilde hazırlamış ve üzerine erimesi için ufak bir buz parçası koymuştu.bu arada balcanları soyup doğramaya başlamıştı.soğan,temetos,yeşil biber,tuz,karabiber,pulbiber,salça?her şey hazırdı?bu arada şerbetin üzerine koyduğu buz tamamen erimişti.üzerine yeteri kadar suyu ekleyip,demlenmesi için bir kenara koyarken soğusun diye bir parça daha buz attı.söğürmeyi de hazır edip ayranı hazırladıktan sonra ekmek ıslamak üzere bez sofrayı yere serdi.?ramazanda yinir? diyerek 50 kilo un alarak ekmek yapmıştı annesi.hem lezzetli,hem ekonomik,hem de çok keyifli oluyordu ev ekmeği, ki bu da bir gelenekti antep?te.nazif ev ekmeğini çok seviyordu.?ikitene yir miyim ola?? diye sordu kendi kendine.?yinmezse de sonra yirik baba? diye buzdolabının üzerindeki üst üste yığılmış ekmeklerden ikitane alıp ıslamak için yere serdiği sofranın üzerine koydu.annesi gibi yapamasa da ıslamaya başladı.
?pıtırt pıtırt pıtırt pıtırt? (ev ekmeği ıslama efekti)

ezanın okunmasına 10 dakka kalmıştı.sofra,ekmek,ayran,şerbet her şey hazırdı??haa? diyerek yerinden kalktı nazif.çayı unutmuştu.hemen mutfağa gitti ve kaynaması için biraz su koydu ocağa?

son 7 dakka?.
?la de hoca yav?,?de çık ta oku? diye iç geçirdi nazif.son dakikalar geçmek bilmiyordu.açlık neyse de?susuzluktan kurumuştu..elleri ateş gibi yanıyor,parmak uçları kupkuru kuruyor ve bu da acayip bir bitkinlik veriyordu.çölde yaşayan insanları düşündü bir an.sonra az evel ettiği sitemden utanırmış gibi başını yere eğdi.düşünmeye devam etti.?ya su bulamasaydık??diye sordu kendi kendine??ya çölde doğsaydık?,?nasibimiz orada olsaydı??,?ki onlar da oruç tutuy yanı!?bunları düşünüp te şükretmemek mümkün mü?nazif başını yukarı kaldırarak,çoğu zaman şanssız olduğunu düşünse de ne kadar şanslı olduğunu anladı.sahip olduğu bu imkanlara sahip olmayı hayal eden o kadar insan vardı ki dünyada.bu düşüncelere dalıp gitmişken ezan sesiyle kendine geldi nazif.top atılmıştı.ezanın insanı rahatlatan o makamı ve ulu camii müezzininin o mükemmel sesi nazif?i oldukça rahatlatmıştı.?aziz allaaaaah?.?

duasını ettikten sonra orucunu açtı nazif.içtiği bir bardak suyun kendisini ne kadar rahatlattığını ve günün bütün yorgunluğunu üzerinden aldığını fark ederek ?yarabbişükür? deyip,ardından çektiği besmele ile yemeye başladı.gün içindeki sabırsızlığın,yorgunluğun,telaşın,kaygının,bekleyişin bir bardak su ve bir iki lokma yemekle son bulmasını gördüğünde kendi kendine güldü.?insanoğlu nasıl bir varlık?? diye sordu.?10 saat dayanameyk yimeden içmeden?,?daha bi de yarısını yatiyk?,?iş bulsam nası çalışıcım ola ben??,?çalışiym diye orucu da kekerim haral?,?yeriiiii,bizi de neynemeli adam dey?? diye kendini eleştirerek yemeği sonlandırdı nazif.beklenen an gelmişti.uyandığından bu yana şakaklarında meydana gelen yoğunluğu gidermedeydi sıra.sigaranın beynini uyuşturup,başını döndüreceğini düşünerek mutlu oldu.o anda yaşadığı baş dönmesi çok güzel ve çok keyif vericiydi.her ramazan bu keyifli anı yaşamak daha bir anlam katıyordu sanki ramazana.manevi havasına bir etkisi olamazdı şüphesiz ama nefsin arzusunu yerine getirmek te manevi olmasa da güzel bir haz veriyordu insana.

?gene öküz kimi şiştik? diyerek sigarasından son bir nefes çekerek kültablasına basıp söndürdü nazif.zaten yeteri kadar göbekliydi.ramazanda biraz daha büyüyeceğini düşünüyordu göbeğinin.?la antepli dee miyik??,?antepli olup ta göbeksiz olmak olur mu?? diye acemice hazırladığı şerbet dolu sürahiyi aldı yerinden.ayran bulaşığı olan bardağına doldurup içicekken bunu yapmaktan vazgeçti.temiz bir bardak alıp içmeden evel aktar-boşalt yaparak iyice karışmasını sağlıcaktı.tabiri caizse ?berkiticekti?.bardağı almak için mutfağa gittiğinde kaynayan suyu fark etti.?heeee,çay demliciydik tama!? diyerek çayı da demleyip,bardağı alarak tekrar odaya geldi.

?şarıııııııııllll,şuruuuuuuuuuuuullll?şarııııııııııllll,şuruullllllllll?.?(şerbet karıştırma efekti)

?ooohhh?gopgoyu oluk ha?abaaaavvv? diyerek iç geçirdi nazif.bir an önce buz gibi,demli şerbeti kafasına dikmek için sabırsızlanıyordu.yatana kadar bütün sürahiyi içmeyi planlıyordu.şerbeti çocukluğundan beri çok seviyordu nazif?..

-------------------
şerbet dolu koca bardağı ?bismillah? diyerek ağzına götürdü nazif.alacağı lezzeti hayal ederek yudumlamaya başladı.fakat o da ne?bu şerbet,şerbet değil.?aman allah,öldüm? dedi nazif ağzındaki şerbeti püskürürerek.hayatında bu kadar boktan bişey içmemişti.çok acı,çok ekşi,metalimsi bir tadı vardı.acısı bildiği acılara benzemiyor.sanki zehirdi bu.çocukken kulağını kurcalayıp ağzına götürdüğünde tattığı acıyı hatırladı bir an.kulak kirinin acısına ne kadar da benziyordu.?la bakkal içine sıçtıng mı bunun?? diye düşünüyordu boğazının yanmasından dolayı öksürürken.?abaaaaaavvvv? diye söylenerek bakkala küfür yağdırmaya başladı.?bakkal paranı vermem? diye düşünürken öksürüğün kesilmesini bekliyordu.fakat öksürük bir türlü kesilmiyordu.aksine artarak devam ediyordu.nazif?in boğazında hissettiği yanma giderek acıya dönüşüyordu.dayanılmaz bir hal almıştı.nazif öksürüyor,tıksırıyor,böğürüyor fakat bir türlü kurtulamıyordu bu acıdan. yerde debelenmeye başlamıştı.basit bir öksürüğün nasıl bu hale dönüştüğünü merak ederken yerde debelenmesi de gitgide şiddetlenmişti.nazif,iki eli boğazında bir o yana bir bu yana dönüyor,aynı zamanda öksürmeye ve engelleyemediği garip hareketler yapmaya devam ediyordu. gittikçe çok şiddetli ağrılar duymaya başladı.bir an yerden kalkıp kafasını duvara vurmayı aklından geçirdi.bu sayede bu acıdan kurtulabileceğini düşündü fakat bunu yapacak halde değildi....nazif yerde debelenmeye ve bu acıyla mücadele etmeye devam ediyordu??????????




?şak şak şaka şak,şak şaka şak?şak şak şaka şak,şak şaka şak?şak şak şaka şak,şak şaka şak??
ses derinden geliyor,bir anda yükseliyor,duvarlara çarpıp tekrar derinlere iniyor?nokta kadar bir ışık gitgide büyüyor,parlaklaşıyor birden?sonra yine aynı ses?

?şak şak şaka şak,şak şaka şak?şak şak şaka şak,şak şaka şak??

ellerini kulaklarına bastırıyor nazif sesi duymamak için?derinden gelip yükselen bu ses adeta bir savaş uçağının sesi gibi çarpıp geçiyor?bu döngü devam ediyor?ışık yükseliyor,sonra ses geliyor?sonra ışık bidaha yükseliyor,aynı ses yine sahnede?kurtulamıyor nazif.ne yapacağını bilmez bir şekilde sağına soluna bakıyor.nokta kadar ışık yeniden görünüyor.ışığa doğru koşmaya başlıyor elleri kulaklarında.fakat ışık bu sefer büyümüyor.ışığa koştukça,ışığın da ondan uzaklaştığını anlıyor.?hay aksi??

yüzüne vuran aydınlık gözlerini açmasını engellese de birkaç göz kırpmasıyla o engeli aşıp uyandı nazif.bulanıklık birden dağılıyor.ayakta duran iki kişiyi tanımaya çalışarak yerinden doğruluyor?

?doktor bey,hasta uyandı?

kolundaki serum kelebeğini gören nazif?in hastanede olduğunu anlaması çok uzun sürmedi.
?noldu bana?? dedi kısık bir sesle.

?önemli bir şeyin yok delikanlı? dedi doktor.?akşam acil geldin buraya.şimdi her şey yolunda??
nazif dün akşam neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordu.eliyle alnını sıvazlayarak düşünürken neler olduğunu hatırladı.öksürüyordu,acı duyuyordu.boğazı çok feci şekilde yanıyordu.boğazının yandığını hatırlayınca birden elini boğazına attı.yokladı fakat dünkü yanmadan eser yoktu.bu sevindiciydi.doktora dönerek ?bana noldu?neden geldim buraya?? diye sordu.

?mööm bişey deel evlat.balcan zehirlenmesi?
?balcan zehirlenmesi mi?? diye teyit ettirmek istercesine sordu nazif.
?he.balcan zehirlenmesi.laktik asidik tohumsal hücrelerin küflikasyonik inhibitörler sonucu atılımgaçlaşmasıyla meydana gelen antebik bir rahatsızlık?
?nasıl yani?? diye sordu nazif,hiç bişey anlamadığını belli ederek.
?yanı gısaca,bayatlamış balcan yiyiksin dostum.tıp?ta buna balcan zehirlenmesi dengiliy,amma madeni yıhadık,zehri tamamen attıımıza inaniyk.ağşama evindesing adamım?

amerikan filmlerinden çıkma doktor odadan çıktığında nazif?in annesi girdi odaya.

?oyyyy?derding baa gele oğluuum?uyandıng mı?aman mümbülünü de gopardım aha.aha yidim aha.tettiiiii tetti.tettiiiii tetti??

nazif,babasını kaybettiğinde henüz çocuk yaştaydı.annesi,babasızlığını unutturmak için daha itinalı yaklaşır olmuştu oğluna.hem eşinden kalan bir emanet,hem sahip olduğu tek evladı olması itibariyle her zaman annesinin ilgi odağı olmuştu.çocukken bu şekilde sevilmek oldukça hoşuna gidiyordu fakat artık büyüdüğünü,koskoca adam olduğunu annesine anlatamıyordu bir türlü.o,annesinin gözünde hala küçük bir çocuktu.bu durum iyiden iyiye sıkıntı verse de annesinin bu tavrını bırakamayacağını biliyordu.


?anne şurda yapma bari şunu? diye püfledi nazif sıkıldığını belli ederek.
?hanimiş benim oğlum,hanimiş benim nazif?im.gurban olurum haaaa?
?anneeeeee?? diye sert bir şekilde çıkıştı annesine yeniden ve ?noldu baaa?niyen getirdiiz beni buralığa?? diye ekledi.
?be ooolum ben de bilmeym.eve geldiimde bok tuluu kimi yatiydin.anca elim ayaaam boşandı.gonu gomşu gelik sesime.onnar geldi de seni gurtardık.?
?neredeyiz peki şimdi biz?? diye bir soru daha sordu nazif,öğrenme isteği bitmeyen çocuk gibi.
?mizmizliooolu? dedi annesi nazif?i getirdikleri yerin ihtişamından dolayı gururlanırcasına.
?dehaaaaaaa? diye çıkıştı nazif annesine yeniden.?ben belleym beni gonukooluna,medihal parha falan getirdiiiz?hele baksanan adam amerihan filmlerinden çıhık kimi.gökten para yağsa bizinkine??.?


mizmizlioğlu,nazif?in oturduğu mahallenin alt sokağında bulunan iğneci-poliklinik karışımı,derme-çatma bir yerdi.iki iğneci,kötürüm bir hemşire ve bir uzman doktordan oluşan müthiş kadrosuyla karşıyaka?lılara hizmet etmekteydiler.perdelerle bölünmüş 3 adet kabin ve 37 ekran televizyonun buldunuğu 3?e 3 refakatçi! bekleme odasından ibaretti.bütün itici faktörler itina ile seçilmiş ve bu dükkanımsı yere konulmuştu sanki.kirden sararmış duvarlar nazif?in içini karartmıştı.bir an önce buradan çıkıp evine gitmek istiyordu.


?ne zaman çıkıcaz?? diye sordu nazif annesine.
?hele dur müşaade altında dutuliyng,doktor ne zaman derse.?
?ne müşaadesi la ana?bunlar beni heç bişeyin altında dutamazlar.herifin bıyıkları sararmış tütünden görmeyng mi?? diye eleştirisini dile getirdi nazif.

?yooook eyle deme.mizmizli eyi doktordur.merem hep annatiylar.bizim garşı gapı fadile apla buraya gelmiş bi g?.?
?yav ey.gafamı argıdma şimdi.senin fadile aplanın derdinde delim,ben eve gediym? diyerek yerinden doğruldu nazif.koluna bağladıkları serum kelebeğini bir çırpıda sökerek yataktan çıktı.hali olmayacağını düşünerek sağa sola tutundu fakat gayet güçlü kuvvetli olduğunu fark etti.?allah,allah? diye geçirdi içinden.serum kelebeğini kolundan çıkarırken de acı duymadığını hatırladı.şüpheli bir yüz ifadesiyle birkaç saniye düşündü ve kapı görevi gören perdeyi elinin tersiyle araladı?.


?kele..kele?be?kele?oooluum?kele beyle olmaz?ağşamaça yataydın hele?? diye nazif?in hızlı adımlarına yetişmeye çalışıyordu annesi,elinde tuttuğu meyve suları ve kolonya şişesine sımsıkı sarılarak.

?ana hös te gel? diye kestirip attı annesini nazif.
bir an önce eve gitmek istiyordu.
nihayet eve gelmişti.kapıyı açması için arkasından ona yetişmeye çalışan annesinin gelmesini bekledi.

?beeeee.kele beyle olmadı.neyse bari evde yat dinlen.? diye söylenerek kapıyı açtı annesi.
?bismillah? diyerek içeri girdiler her ikisi de.odaya girdiğinde halının toplanmış olduğunu gördü.?noldu burada?? dercesine annesine baktı.
?dün ağşam sofranın üzerine yığılmışıng bok tuluu kimi.ne var ne yok dökmüşüng.daha yeni yıhayıktım hele arıdana gader ölüktüm.küller başıma.dert çekmeden usandım? diye söylenerek ellerindekini yerleştirmeye başladı.çantasından çıkardığı ilaç torbasını nazif?e uzatarak ?al bahiym.ilaçlarını ihmal etmeli deemişing,su getirim de aha yavaş?

oruç?ramazan?nazif sanki kısa süreliğine bu dünyadan gitmişti.ramazan olduğunu hatırladı birden.oruç olması gerekiyordu şu anda.?ben oruç değil miyim?? diye sinirli bir şekilde sorarak hızlı adımlarla mutfağa,annesinin yanına gitti.
?gafeyi mi yiding?maden yıhandı ya gece.ne orucu?? diye çıkıştı annesi nazif?e.

nazif birden sakinleşti.düşünmeye başladı.üzülmüştü.bu ramazan da istediği gibi olmamıştı.her ramazan bir neden çıkıyordu.bu ramazan da öyle olmuştu.üzgün bir şekilde odaya geldi nazif.kanepeye uzandı ve yüzünü tavana çevirip düşünmeye başladı.uzandığı yerde uyuya kalmıştı.


?şak şak şaka şak,şak şaka şak?şak şak şaka şak,şak şaka şak?şak şak şaka şak,şak şaka şak??


ses derinden geliyor,bir anda yükseliyor,duvarlara çarpıp tekrar derinlere iniyor?nokta kadar bir ışık gitgide büyüyor,parlaklaşıyor birden?sonra yine aynı ses?

?şak şak şaka şak,şak şaka şak?şak şak şaka şak,şak şaka şak??

ellerini kulaklarına bastırıyor nazif sesi duymamak için?derinden gelip yükselen bu ses adeta bir savaş uçağının sesi gibi çarpıp geçiyor kulaklarına?bu döngü devam ediyor?ışık yükseliyor,sonra ses geliyor?sonra ışık bidaha yükseliyor,aynı ses yine sahnede?kurtulamıyor nazif.ne yapacağını bilmez bir şekilde sağına soluna bakıyor.nokta kadar ışık yeniden görünüyor.ışığa doğru koşmaya başlıyor elleri kulaklarında.fakat ışık bu sefer büyümüyor.ışığa koştukça,ışığında ondan uzaklaştığını anlıyor?.

gözlerini kırpıştırarak açtı nazif.uyuya kalmıştı.ses,hala kulaklarındaydı.umursamadı.

ıftar vakti gelmiş,akşam ezanı okunalı 10 dakika olmuştu.annesi orucunu açmış yemeğini yiyordu.?yoruldu masim,acı dinlensin.?diyerek nazif?i uyandırmamıştı.nazif?in kendine baktığını gördü ve yemeğini yarıda keserek ?beeeee.uyandıng mı ne?? diye sordu.

?yoog.daha yatiym.eyle mi görünüy ordan?? diye alaycı bir üslupla cevap verdi annesine.
?bohum? diyerek yemeğe devam etti annesi ve yüzünü televizyondan tarafa çevirdi.

annesi yemeğini yemiş,sofrayı toplamaya başlamıştı.mutfaktan elinde bir sürahi ve bardakla odaya geldi.

?şarıııııııl?şuruuullll?.şarııııııl?.şurullllll?.?

?bu da ne?? dermiş gibi dönüp annesine baktı nazif.annesi şerbet yapmış,içmek için son hazırlıkları yapıyordu.demi iyice otursun diye aktar boşalt yapıyordu.

nazif her şeyi hatırlamaya başlamıştı.şerbet!...onu zehirleyen şerbetti.o doktorun söylediği saçma sapan bir tanım değildi onun midesinin yıkanmasına sebep olan?dün akşam şerbet içtiğini hatırladı.şerbet içtikten sonra neler olduğu aklına gelince birden irkilip annesine baktı.annesi son aktar boşaltı yaptıktan sonra şerbeti bardağa koymuş,içmek için ağzına götürüyordu.

?haaayııııııırrrrrr? diye bağırarak oturduğu yerden ayağa kalkarak annesinin üzerine doğru atıldı nazif.neye uğradığını şaşıran annesi bu sesle birlikte içmek üzere olduğu şerbet bardağını ağzından çekip nazif?e baktı.nazif annesinin elindeki bardağa vurarak bardağı elinden düşürdü.bardak annesinin elinden fırlamış,yeni serilen halının üzerine dökülmüştü.

?bi.bohumu yidim? diye ayağa kalktı annesi.?kele daha az evel serdimdi? diye ekledi ağlak bir sesle??oyyy dert biter mi oy??
?anne o zehirli? dedi nazif heyecanlı bir sesle.?dün beni zehirleyen oydu.?,?balcan zehirlenmesi falan deeel.?,?zehirli o.?

?kele ne zehri.abbas?ın orda satiylardı daha az evel aldım geldim.?

nazif mort olmuştu :)
?hadi ya? diyerek mahcub olduğunu belli etti ve yavaşça yerine oturdu.?neyse,bak temizlik yapmana vesile oldum.belki de yeni halı alırsın? diye yarenlik ederek suçunu bastırmaya çalıştı.

sonra aklına şerbet geldi.dün bakkaldan aldığı şerbet.?imha etmeliyim? diyerek yerinden kalktı ve mutfağa gitti.şerbet paketi bıraktığı gibi duruyordu.siyah bir poşetin içine koyup,ağzını bağlayıp kapıdaki çöpün içine attı.

ıçeri girerken kim var kim yok diye şöyle bir etrafına bakındı.?aşretler gene dadanık? diye geçirdi içinden.?bunlara da dilen diyesin.?,?şimdi bizim gapıyı da çalarlar?

düşündüğü olmuştu.5 dakka sonra zile basan aşret gençleri ?alllaaah rızası için bi sadaakaaaa?burgul,simit te olur,yimek te olur ağabeyiii??,?abi allah hayrını gabil etsin abiiiii?

camdan aşağıya eğilip ?allah versin? diye seslendi nazif.aşret gençleri işlerine devam etmek üzere başka kapılara yöneldiler?.


-------------------------


?la leş kimi goktuk?,?nalet yering gohusu üzerime sinik,ilaç kimi gohiym aynı.?,?acı girim de bi duş alim yeeeerif? diye düşündü nazif.eşyalarını hazırlayıp banyoya doğru giderken; ?anne ben bi duşa girim de çıkim? diye seslendi annesine haber verirmiş gibi?

?ey amma şofbeni fazla açık goma haa?fazla eylenme?foturanın altından gahamiyk sovna.aha gene 75 kaat gelik bu ay? diye tembih verircesine seslendi annesi nazif?e?

nazif,banyoya girer girmez aynaya baktı.ağzını,dişlerini,saçlarını inceledikten sonra yüzüne baktı.fakat o da ne?nazif hasta olmasına rağmen çok dinç ve çok sağlıklı görünüyordu.sanki dün midesi yıkanan o değildi.hafif uzamış sakalı ve dağınık saçlarına rağmen kendini çok iyi görüyordu.?allah,allaaah? diye geçirdi içinden.gözleri cam gibi parlıyor,sanki ışık saçıyordu.dişleri bembeyaz,saçları kirli olmasına rağmen canlı ve parlak.sakalları oldukça iyi durumda.sonra gözlerini aşağı doğru kaydırdı nazif.pazularına takıldı.?o ne la?? diye geçirdi içinden.pazuları olduğundan daha büyüktü sanki.tişörtün kolunu omzuna doğru sıyırdı hışımla.

?abaaaav?la buna noluk?? diye sesli bir şekilde düşündü.hayretini gizleyemiyordu.?la golum mu şişik noluk?? diyerek öteki koluna baktı.o da oldukça şişkin ve eskisinden farklı görünüyordu?

nazif,neye uğradığını şaşırmıştı.bunun olmasına imkan yoktu.nasıl olabilirdi ki böyle bir şey?aylarca spor salonlarında ter dökmesine rağmen istediği gibi kollara sahip olamamışken,şimdi birkaç günde nasıl böyle kolları olabilirdi?

nazif hemen tişörtünü üzereinden sıyırdı??aman allah?ım? diye geçirdi içinden.bu bir mucizeydi.gördükleri karşısında gözleri ayrılmış,ağzı açık kalmış,yüzünde salakça bir ifade meydana gelmişti.

nazifin o kocaman dediği göbeği gitmiş,yerine kaslar gelmişti.baklava gibi kaslar hem de...belindeki yağlardan eser yok?eliyle yoklayıp gerçek olup olmadığını kontrol etti.acaba hayal miydi?ilaçların etkisiyle mi böyle bişey görüyordu?kendini çimdiklediğinde hayal olmadığını anladı.3-4 yılda sahip olunacak bir vücuda nasıl bir günde sahip olunurdu?böyle bir vücuda sahip olmak için yıllarca çalışmak,ter dökmek gerekiyordu.

nazif,hayretler içinde vücudunu incelemeye devam ediyordu?.hayreti yerini çoktan sevince bırakmaya başlamıştı?













(hakiyenin akıcılığı adına,altına entry yazılmaması rica olunur...ille de yazarım deniliciyse de,can sağolsun bes'dir...hörmetler...)

eklenen bölümler:
[bölüm 1,bölüm 2,bölüm 3,bölüm4,bölüm5]


bütün ışıklar sönmüştü....her yer karanlık....

antep sıradan günlerinden birini yaşıyordu...ramazan'a iki gün kala," la bu sıcakta nasıl oruç tutucuk arhadaş" gibi düşüncelerle insanlar rutin işlerini yapmaya devam edıyorlardı...sıcak olsa da ramazanın heyecanı bir başkaydı...mübarek zor da olsa tutulmalıydı ve bir şekilde yaşanmalıydı..." nerede o eski ramazanlar?" sitemleriyle bir ramazan daha,bereketiyle şehr-i ayıntab-ı cihan üzerine doğmak üzereydi...

-------------------------------------

üniversiteyi yeni bitiren nazif,iş hayatına atılma hevesindeydi fakat bir türlü iş bulamıyordu...çaldığı kapılar gerisingeri yüzüne kapatılıyor ve bundan dolayı gittiktçe ümidi kırılıyordu...ama yine de allah'tan ümit kesilmezdi...bir yerlerden bir kapı açılırdı ve nazif kendini işe yaramaz birisi gibi hissetmekten bir nebze de olsa kurtulabilirdi...bu sıcak günde ramazan'ın gelmesiyle iş aramaya 30 gün ara vermeyi düşünmekteydi...işsiz geçecek olan bir 30 gün daha...hayat ne kadar da sıkıcıydı...sanki herşey onu köşeye sıkıştırmak,hayatından bezdirmek için planlanmıştı birileri tarafından..." gurbanım gendine bes" diyerek yerinden silkindi nazif..." mübarek ramazanda beki bereket gelir üstümüze"," beki civilerimizi dikkate alır da birileri bizi çağırır" diyerek biraz hava almak maksadıyla evden dışarı çıktı...

nazif özünde eyi bir çocuktu...değerlerine bağlı ve değerleri için yaşayan;topluma,insanlara,memleketine faydalı bir birey olmak amacıyla hareket eden bir gençti...

(nazif,bu ramazanın gendine neler getireceenden habersiz " him basmak" adına cebindeki paketten bir cuvara daha çıkarıp yaktı...böön bohunu çıkarmalıydı...eyceni içmeliydi ki yarın cuvara başına vurmasın...aslında bunun gendi gendini gandırmak,nefsini körlemeye çalışmaktan başka bişey olmadııını biliydi...nazif,başına geleceklerden ve bir dizi maceranın içine gireceenden habersiz sıkıcı hayattaki rutin işlerine döndü...)

----------------------------------------

" tırlar anteb'e girdi mi?" dey sert bir şekilde sordu cine5 mamet isimli,siyah takımlı,kirli sakallı,klasik,bilindik kötü karakterli adam...aldığı cevaba sevinmiş olmalı ki gülerek telefonu kapatıp ceketinin cebine koydu..." tamam,bu işi de hallettik"," sıra bunnarı göndermiye geldi" dey laf verdi yanındaki sadık adamı hösüün'e...

cine5 mamet uluslararası bir şebekesinin türkiye'deki ayağının, antep'teki ayağıydı...sanki olması muhtemel olaylar ve malum karakterler amerikan filmlerinden çıkmış gibiydi ama bunu pek de ipleyen yoktu...zaten bu olaylar hep belirli standartlar çevresinde gerçekleşirdi...bu işin de raconu buydu bir nevi...

şebeke,nükleer bomba yapımında kullanılan şerbetyum isimli elementi amerika'dan israil'e götürmekle görevlendirilmişti...işin en önemli ayağı ise antep'ti...element,antep'e kadar gıda ambalagında getirilmişti...fakat antep'ten sonra başka bir gıda ambalagı içerisine saklanıp yola öyle devam edilicekti...

bu gıda şerbetti...evet... meyan kökünden elde edilen,antep başta olmak üzere doğu ve ortadoğuda bolca kullanılan bir içecek türüydü şerbet...özellikle de ramazan aylarında...oruçlarını açan bölge insanları hazımsızlık sorunu yaşamamak için ramazan aylarında bu içeceği bolca tüketmekte ve bir ramazan ayında bölgede tonlarca meyan kökü tüketilmekteydi...gerçekten şeytanın aklına gelecek bir yoldu bu ve kötü adamlar çok zekice düşünmüşlerdi...

------------------------
antep'e gelen tırlar gatem'de boşaltılıp gamyoncular sitesine park edilmişti...aynı sitede yurtdışından gelen meyan köklerini taşıyan başka tırlar da vardı ve ödemede çıkan bir anlaşmazlıktan dolayı tırlar bir kaç günlüğüne inzivaya çekilmişlerdi...

kötü adamlar boş tırlarını meyan kökleriyle doldururken...

şerbetci halil'in o yıl işleri kötüye gitmişti...ekonomik krizin etkisini ramazan ayında üzerinden atmayı planlıyordu fakat banka ödemelerinde ortaya çıkan sorundan dolayı alışverişi sekteye uğramıştı...yurtdışından sipariş ettiği meyan köklerinin geri dönmesine bin bir rica ile engel olmuş ve bir an önce ödemeyi yapmak için yollar aramaya koyulmuştu...bir kaç gün içinde eş-dosttan gerekli meblayı toplayıp şirketin ödemesini yapmış ve ekonomik krizin etkisini üzerinden atmak için çalışmaya başlamıştı...meyan kökleri öğleden sonra ambara teslim edilicekti ve yarın ramazan'ın ilk gününde,siftahı yapacaktı...

-----------------------

cine5 mamet her ramazan olduğu gibi bu ramazan da oruç tutmayacaktı...zaten gavurdan farkı yoktu döyüsün...ha bi gavur ha gendiydi...fahat antep'te bir gelenek ve olmazsa olmaz olan bir geleneği her yıl olduğu gibi bu yıl da gerçekleştirmek istiyordu...him basmak...him basacaktı basmasına fakat; " la zaten oruç tutmeycim baba"," şimdi elimizdeki işi bırahak ta keyif mi yapak?" diye düşünse de,kendini bunu yapmaktan alıkoyamayacağını biliyordu...bu bir keyif,bir gelenek ve olmazsa olmazdı...belki bu sayede bir an da olsa yoğun işlerinden sıyrılıp,kafasını dinleyecekti...

" işinin garnı argısın baba" diyerek cöbünden telefonu çıkardı ..."alov...hösüünn...la oğlum baa bak...","ben böön gelmeycim işim var az...","o miyan işini halleding...malları yükleng","bak saa güveniym ha,aman diggætli olung","ağzımıza sıçmasınlar sovna" diyerek telefonu gapattı....sonra boşa kaygılandığını düşündü...önemliydi ama basit bir nakliye işini de hallederlerdi heralde...

hösüün,mamet'in sağ goluydu ve en sadık adamıydı...verilen her işi layıkıyla yerine getirir ve problem çıkmasına meydan vermezdi...zaten mamet'in tek işi gonuşmaktı...gerekli bütün işleri her zaman hösüün yapardı ve yine öyle olacaktı...
---------------------------

gatem gamyoncular sitesinde bekleyen tır şoförlerinden birinin telefonu çaldı...telefondaki ses,ödemenin yapıldığını,öğleden sonra malları ellerindeki adrese teslim etmeleri gerektiğini söyledi...şoför telefonu kapattıktan sonra hazırlıklara başladı...verilen saatte malları teslim edip yoluna koyulmalıydı...diğer şoför arkadaşlarını uyararak hazırlıklara başladılar...

gamyoncular sitesinin gapısında siyah renkli,siyah camlı,yaldızlı cantlı bir araç durdu ve içinden izbandut gibi 5 adam ve daha sonra onlara göre sıska olan hösüün indi...ellerindeki metal çanta ile siteye girdiler..."bizim meyan kökleri vardı" dedi hösüün yaşlı görevliye sert bit şekilde...
" aha beyim şoo köşedeee 4 tır...öğleden sovna yola çıhıcıymış haral"..." sen nerden biliyng la?" dermiş kimi bekçinin suratına bahtı hösüün ters bir şekilde..."hadi" anlamında parmağını şıklatarak adamlarla beraber devam etti hösüün...

---------------------

halil usta'nın emanetini teslim edecek şoförler hazırlıklarını tamamlamış ve yola çıkmaya hazır hale gelmişlerdi...evvela yemek yemeleri gerektiğini anlayarak sanayi içindeki,daha önceden methini duydukları " tostcu gadir" usdaya getmeye karar vermişlerdi...yola koyuldular...karınlarını doyurup,işlerini halledeceklerdi...

------------

hösüün ve adamları köşedeki tırların yanına gelmişlerdi..." şoo" dedi hösüüün,en sondaki tırdan bi öncekini işaret ederek..." işte şoona goyucuuuz"
izbandut gibi adamlarından ikisi tırın kapağını açmak için yeltendiler...çok garip...tırın kapağı açıktı...bunun bir işaret olacağını düşündü hösüün..." doğru tır bu ellaam" dey geçirdi içinden...halbuki şoförler,kökler küflenmesin diye havalandırmak maksadıyla kapakları açmışlardı...bütün tırların kapağı açıktı yani...

metal çantadan çıkardığı özel muhafaza içerisindeki şerbetyum'u köklerin içerisine yerleştirdi hösüün...yerini elleriyle berkiterek sağlam olduğuna inandıktan sonra "kapatın" diye emir verdi adamlarına...hösüüün kendisine verilen bir işi daha yerine getirmiş olmanın verdiği rahatlıkla adamlarıyla oradan ayrıldı...

-------------------------

yemekten dönen şoförler,otopark parasını ödeyerek tırlarını çalıştırıp yola koyuldular...birbirini takip eden dört tır...içinde şerbetyum olan tır öndeki ilk iki ve arkadaki bir tırın arasındaydı...şoför aracında taşıdığı tehlikeli maddeden habersiz radyoyu açtı keyifli bir şekilde...biraz türk müziği dinlemişti gelirken...hoşuna gitmişti...fakat antep sınırları içerisine girdiği anda türk müziği adına dinlediği şeylerden eser yoktu...kendisine çok farklı gelen şarkılar çalıyordu radyoda...keyifli olacağını düşünerek rastgele ilk radyo kanalının sesini açtı sonuna kadar...
" nideeeeeeeeyim?","senin için şu canımı vereeeeyim mi?"
" çok garip müzikleri var bu insanların" diye düşünerek seyire devam etmek üzere gözünü yola dikti...

----------------------------

" duuuur...yavaşlaaaaa....yavaşlaaaa...la bohu yiyciiiik" bağırtılarıyla aniden fren yaptı "karşıyaka-yukarıbayır" dolmuşunun şoförü...dakkası geçen şoför ağır halde seyir eden tırı sollamayı düşünerek gaza yüklenmişti...arkadan bakıldığında 4 tane tır olduğu belli olmuyordu...tırlar aynı hizada ve ağır hızda seyrine devam ediyordu...şoför mamıd ilk önündeki tırı sollayıp araya girmeye yeltendiğinde 5 metre mesefeyle ikinci bir tır daha olduğunu farketmişti...ama artık çok geçti...yavaşlasa daha kötü bir kaza olması kaçınılmazdı..."tır zaten yavaş gidiyor" düşüncesiyle anlık bir kararla manevra yaparak iki tır arasına girdi...bu arada zaten arkadaki tır yavaşlamış ve çarpma olasılığı ortadan kalkmıştı...mamıd da tıra abanmayı tercih etmişti ve bu şekilde kazayı en az hasarla atlatabilirdi...

"dımbırlooooom,haşşşşşşcıızzzzzzzzzgümpat,pıhiyııııvvv,zom küt" (kaza efekti)
tır şoförü bir sendeleme hissetti...dikiz aynasından baktığında minibüs çoktan çarpmıştı bile...neyseki araç ağır vasıta ve çok hasara meydana gelmeyecekti...durabileceği en kısa mesafede aracı stop ederek aşağı indi...

işbilir antep'liler olay yerine toplanmıştı...mezarlığın kenarında fabrika servisi bekleyen işçilerle birlikte diğer araçlardan inenler ortalığı ana baba gününe çevirmişlerdi...
"noldu la?"
" noluy?"
" nasıl oldu?"
" kim suçlu?"
" la gardaşım!"
" yazık yav,can daşiyng acı yavaş getseneng"

gibi soru ve tepkiler arasında kaza analizleri yapılırken...
şoför çok korkmuştu ve çevredekilerin yardımı ile damağı kaldırılıp bi bardak su içirilmişti...şoför aracına yeltendi " yaralı var mı?" düşüncesiyle...derin bir oh çekti...kimsenin burnu bile kanamamıştı...sonra aracına odaklandı..." allah goruyuk yorum" dedi izleyicilerden kirli sakallı,fırça bıyıklı olanı...ağzının kenarına yerleştirdiği samsun 216 marka cuvarasından bir pafsıdım pafsıtarak...

gerçekten böyle bir kazadan bu kadar az hasarla kurtulduğu için sevinmişti şoför mamıd...kendisi dolmuşta çalışan yevmiyeli bir işçiydi...olacak olmalıydı ama bi yerde araba da gözden çıkarılırdı...yeterki kimseye birşey olmasındı..." mabalı böyük" tü zira...

tır şoförlerinin yabancı olmaları bir yandan avantajlıydı...ortada fazla hasar yoktu ve en önemlisi can kaybı yaşanmamıştı...trafik gelmeden hemen oradan sıvışılmalıydı ve nitekim öyle de oldu...mamıd yolcularına dolmuşa binmelerini söyledikten sonra hemen oradan sıvıştı ve trafiğe yakalanmama umuduyla yoluna devam etti...şoförler yabancı olmanın verdiği dezavantajla,tabiri caizse dımdızlak ortada kalmışlardı...kendi aralarında yaptıkları konuşmadan sonra yollarına devam etmeye karar verdiler...ilk tırın şoförü navigasyon cihazını tekrar açarak aracı çalıştırdı...yüklemiş olduğu adrese az bir mesafe kalmıştı...

----------------------

nazif; can sıkıntısıyla internete giriyor,arada bir tv'ye yöneliyor,zaman zaman kitap okuyor fakat ne yaparsa yapsın sıkıntısını gideremiyordu...boş durmak,üretkenlikten uzak olmak,en önemlisi çevreden yapılan baskı onu canından bezdirmişti...bir de bu sıkıntıyla,bu sıcakta oruç tutacağını aklına getirdi bir an..." püffff..."," orucu gene uyhuya dutturucuk..."," heyilli iş gapıları açsın gurbanım gendine bes"

vakit ikindi vakti...ezan okunuyordu...nazif,namazını eda etmek amacıyla yerinden kalktı ve abdest almaya gitti.....
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort