antepli mamet askere gitmiş. eline cam parçası batmış. komutanı sormuş:
-komutan: ne oldu mehmet eline?
-mamet: komutanım süllüme çıkarken elime cıncık battı.
-komutan: süllüm ne demek, cıncık ne demek?
-mamet: baya bildiğin süllüm ve cıncık komutanım. sen cıncığı bilmez misin?
-komutan: biz seninle anlaşamayacağız galiba. oğlum şu ökkeşi çağırın da gelsin aramızda tecümanlık yapsın. (ökkeş gelir)
-ökkeş: komutanım mamedin eline tağadaki kanne kırığı batmış.
-komutan: oğlum ökkeş, kanne kırığı ne derken, bir de tağa çıkardın başımıza?
-ökkeş: baya bildiğin kanne kırığı işte.
-komutan: oğlum başka antepli yok mu, çağırın gelsin, biz bir türlü anlaşamadık.
-antepli hösün: komutanım arkadaşımın eline ölbenin yanındaki cam kırığı batmış analşılan.
-komutan: git ya oğlum sizinle anlaşmak ço zor. sen de ölbe demeye başladın. tercüman bile sizin dilinizden anlamaz. demiş
mustafa emminin efsane restorantı,ilkin devlet hastanası garşısısndaydı bi kelle bi corba yapardı akla zarar , öglen aynı lezzet bu sefer iskender ve içli köfteynen devam eder aksamda agam dükkanı gapar kavaglıg retorana deme gacardı , tam bir antep beyfendisiydi oda maalesef rahmatlı olmuş 2. acılan sube yeni cenarasyonun işi mustaa aga sube mube sevmezdi yeni degirmiçemi acınca mesal eskiyi gapattıydı .