tellere pamuk sarıp bebek yapmak..oyuncak demir beşikte bebek sallamak..ona elbise, mitil,yorgan dikmek..bahçedeki çamurlarla yemek yapmak..
(bkz: beş taş oynamak )
genelde toprakla oynardık. oradan bir tarımcılık ruhu vardır bende. bir de topraktan mezar yapmayı çok severdim. sonra bunu gören teyzeler bana psikopat muamelesi yapıp "yavrum daha güzel şeyler yapsana" derlerdi.
çelik çomak oynardık zamanında. büyüdükçe biraz amerikan beyzboluna benzer oynama özellikleri taşıdığını farkettim. bir kısa bir uzun değnek ile oynanır. kısa olan değnekin iki ucu da inceltilirdi, uzun olan değnekle köşesine vurup havalansın diye.
evin içinde tabaknan ya da tepsiynen direksiyon yapıp araba sürerdik ....bir de gar yağdı mı yoğuşun başına geçer altımıza da oli center poşetini alıp kayardık.
daha çok erkek çocukların kullandığı tahtadan bilyeli arabalar vardı.yokuşun tepesine çıkar üstüne binip yukardan aşağıya kayardı erkek çocuklar,kayarken üstümüz başımız açılır ayıp diye kız çocukları yani bizler binemezdik ona ... bilyelerden dolayı çok ses çıkarırdı kayarken.
culup diye bir oyun vardı gülleynen oynanan. ayrıca antepte ki sokak maçları çok acaip kurallara sahipti mesela topun sahibi aynı zamanda hakem ve kulüp başkanı olur istediğini oynatır istediğini anında oyundan çıkarır ve istediği zaman da penaltı yaptırarak yenik durumunda ki takımının skorunu eşitlerdi.
yeni yerimeye başlayan çocuklar tahtadan yapılmış bir şeye tutunurdu tekerler konum olarak üçgen biçinimde önde iki teker üstünde çıtalarla tutamak yeri oluşur bi de en önde bir teker üstündeki çıta tutamağa yapışık çocuk yerirken o da geder tahtalar genelde sarı pembe olurdu