kilis

çivi yazısı ile yazılmış bir asur betiğinde "ki-li-zi" yerleşiminden söz edilmekte, buranın da bugünkü "kilis" olduğu görüşü oldukça yaygındır.

martin hartman eski kilis yerleşiminin bugünkü kilis kent merkezinin güneydoğusunda "tarzimehan" yöresi olduğunu belirtir.

richard kıepert de esli kilis'i, bugünkü yerleşimin 3 kilometre güneybatısındaki "ılizi bahçesi (ıllizi baghtshesi) olarak gösterir.

roma ımparatorluğu kaynaklarında "ciliza sive urmagiganti" sözüyle geçen yöre, yakut'un mu'cemü'l-büldun ve halil bin şahin ez-zahırı'nin zübdetü keşfi'l-memalik adlı yapıtında azaz'a bağlı bir köy olarak belirtilmiştir.

1519 tarihli osmanlı devleti tahrir defteri'nde de kentin adı "killiz" biçiminde yazılmıştır.
prof.dr.bilge umar "türkiye'deki tarihsel adlar" adlı yapıtında "kilis" hakkında yaptığı araştırmayı " .ilk kez arap tarihçi kudama bin cafer'in 928 dolaylarında kaleme aldığı yapıtında, arap devlet'nin doğu roma ımparatorluğu sınırında bir kalesi olarak, 'el kilis' diye anılıyor (honigman, s.40).kentin 985 yılında ımparator bardas phokas eliyle alınmasının sözünü eden diğer bir arap tarihçi, yahya bin said el antak'i, kilis adını 'killia' diye vermiştir (honigman, s.103.3). bu adın kökenini, öz biçimini, anlamını saptayamadım." sözleriyle açıklar.

padişah kanuni sultan süleyman döneminde canbolat bey'e ocaklık verilen kilis, yaklaşık 1500 kişinin yaşadığı, altı mahalle (kana, kıbeliye ,çukurfasl, hacıgökçe / meşhedler, kızılca, sübbad) ve 314 haneden oluşan "nefs" statüsünde bir yerleşim birimiydi.

1519 tarihli tahrir defteri kayıtlarına göre halep eyaletinin merkez sancağı olan kilis'te altı mahalle (kana, kıbeliye ,meşata / çalcıyan ,kızılca, sübbad) 576 hane bulunmaktaydı. 49 hıristiyan olmak üzere 3500 kişinin yaşadığı bu kasabada (nefs) altı ayrı yerde "cuma (cuma namazı)" kılınırdı.

ayn alı efendı kavanin-i al-i osman adlı çalışmasında kilis'in, xvıı.yüzyılda halep eyaletine bağlı livalardan birinin merkezi olduğunu; katip çelebı de, cihannüma adlı yapıtında bu görüşe katıldığını ve yörenin "valide sultanlara has" olarak verildiği belirtir.

kilis'i uzun uzun anlatan evliya çelebı seyahatnamesi'nde kentin harap durumundaki kalesinden; sekiz kapılı (bu kapıların adları: büyük tedribe, küçük tedribe ,ayn tedribesi, akharan tedribesi, alçak tedribe, çulha tedribesi ,yusuf çelebi tedribesi) surlarından ve 30 camisinden söz ederek; burada beş mahalle bulunduğunu 4660 insan yaşadığını anlatır.

"kilis şehri, halep eyaletinde sancaktır. fakat valide sultan hassıdır. yetmiş yük akçe ile iltizam olunur. üç yüz payesi ile sadaka olunur şerif bir kazadır.sancak bey'ine adalet üzere seksen bin kuruş hasıl olur. kadısına yedi bin kuruş hasıl olur. kalesi virandır. ama celali ve cum kürtleri korkusundan şehrin dört tarafı kale gibi kerpiç duvarla çevrilmiştir. evliya çelebı, seyahatname"

vitali cuınet xıx.yüzyılın sonlarında kilis'in sanayi, ticaret ve kültür kenti olduğunu vurgulayarak; kentte 15.000 türk olmak üzere 20.000 kişi yaşadığını, 47 cami, 12 mescit, 24 medrese, 3 kilise, beş hamam, 740 dükkan, 7 han, 11 fırın, 120 kumaş işliği, 15 kıraathane (kahvehane), 1 eczane ve 4100 hane bulunduğunu anlatır.


* 1. nolu entry'e düzeltme:
- bizim dilimiz istanbul dilini okşoor da, antepliler içine sıçoor, diyor arhadaşlar..!

neyse bu arada bi hatirem geldi... bi gün kilislilernen oturuyk. düğüne gedikdik herhal. onlar bizi tanımaz biz onnarı tanımazık. yanı samimiyetlik yok. eh malum vecihnen laf döndü dolaşdı geldi antep şeyle kilis beyle... antepli eyle kilisli hayle muhabbetine. bizim bi irbaamımız var. başımızın belası. gereksiz lafı yeen sever duymuş bi yellerden ezberlemiş ney manası eyi mi kötü mü bilmey... duddu heriflere:

- kilisli deel misiiz yorum, hayir tallasında yimek yir; hıyar tallasına sıçarsıız...

az daha gavga çıhıydı dar attık gendimizi sohaa... ondan sona da iki saat güldük... gereksiz irbaam işde sağı solu belli olmaz beş daggada garışdırdı ortalıı..! bilmeden kelamı neen söyleyn millete?!
hayir tallasını neyneyn hıyar bosdanını neyneyn. saa ne gere var milletin yideenden yidirdeenden..! el de mi ya?!
kilisliler kusura bakmasin,ben uydurmadim, elciye zeval olmaz. derler ki:
vaktiyle padisahin biri seferden donerken kilisin oldugu yeri pek begenmis, buraya yerlesim yeri kurmaya karar vermis. hatta buranin at yetistirmeye son derece uygun oldugunu dusunmus. hemen saraya ulak cikartmis: "derhal 40 tane seyis bulun gonderin" diye
lakin yolda mesaj yasarmis mi, yoksa okuyan vezirler mi tam cozememisler bilmem, padisahin 40 tane doyus istedigini sanmislar. bulup bulusturup yollamislar.
kilis adini ilk kuruculari olan deyyus'lerden alir derler.
kilis li ile yılanı aynı çuvala koymuşlar yılan bagırmış sokorrr sokorrrr*
kendine has bir dili ve deyisleri olan guzide bir ilimizdir. bu kadar yakin iki sehrin birbirinden neredeyse tamamen farkli agizlara sahip olmasi cok sasilacak bir durum. gerci antep'le adana urfa da birbirine hic benzemez. cok merak ediyorum karadenizde de boylemi acaba diye.
bi de soyle bi fikra duymustum,
sabahlari evinin dogusunda kalan tarlaya giderken gozune gunes giren kilisli, ayni gunesi aksam da eve donerken yemektedir. bunun uzerine soyle dedigi rivayet edilir, "gunes bile bizi sevmoor hep bu anteplilerin yuzunden"
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort