direkci pazarı

2 Entry Daha
eskiden toprak damların üstüne toprak basmadan evvel direkler atılır ve bu direklerin üstüne hasır konur gerekirse tahtalar çakılır sonra samanla toprak karışımı yığılır güzelce ıslatılıp loğlanır.çörteni,eyimi filan güzelce ayarlanırdı.kış girişinde de sık sık damlara gerekirse toprak takviyesi ile loğlama işlemi yapılırdı.daha sonra kiremit çatı yanı bardak çıkdı. ama gene toprak üstüne çatı yapıldı.bardakaltında biri gezerken aşağıda yatan varsa kafasına gözüne ufak ufak toprak dökülürdü.o nedenle özellikle yemek vakti sofra açıkken bardak altına çıkmamaya dikkat edilirdi.çatı yapılması adedi yerleştikçe toprak dam daha ince yapılmaya başladı.hasır yerine ataba denen tahta direklerin üstüne çakılarak az bir toprakla hatta daha sonraları sadece tahta ve kontrplakla kapatılmaya çaşladı.nasıl olsa kiremit çatı yeterince koruyordu.tavan sadece görünüm ve ısı geçirgenliği için engel temin etsin diye kaldı.ama bu defa da toprak dökülmesi bitti fakat gece yattığımız zaman yukarıda 5 er kişilik takımlarla tek kale maç yapan sıçanların deparlarını çok güzel duyardık.alışınca ninni gibi gelirdi.fak dediğimiz fare kapanlarından bir kaç tane bardakaltına konur ve zaman zaman yemleme ve yakalanmış farelerin temizlenmesi yapılıp tahta faklar kurulup yemlenerek geri yerine konurdu.işte bu damların yapıldı tahta sırıklar direkçi pazarında soyularak hazırlanırdı.ataba tahtası ve direk almıya oraya giderdik.o soyulmuş kavak kokusunun ne kadar hoş bir kokusu olduğunu tahmin edemezsiniz.sadece o kokuyu duymak için bile zaman zaman pazar yerinden direkt kara kabir ve aydın baba yolundan gideceğime çukurova garajının yanından şimdi ki kasapların olduğu mağaranın üzerinden geçip saçaklıya çıkar ve o güzel kavak ağacı kokusunu içime çekerdim.soyulup kurutulan kavak kabukları da fakir fukaranın yakacak tutuşturma malzemesi olarak kullanılırdı.sonra briket icad oldu mertlik bozuldu.beton ve briket karışımı evimiz eski taş evimiz yıkılarak 1970 de yapıldı.artık ne yazları o serinlik kaldı ne kışları o ılıklık kaldı.sıcak da soğuk da olduğu gibi evimizin içindeydi..işte medeniyet.şmdide kalkmış izolasyon diye neler yapıyoruz.şimdi o sıcakda taş evin içine girip de sanki sıcak çölde bir pınar başına gelmiş gibi olmanın nasıl bir duygu olduğunu belki de çoğunuz bilmezsiniz.sıcak yaz günü eve girdip küpten de doğal olarak soğumuş bir maşrapa soğuk suyu içmenin tadını inanın şimdi çok özlüyorum.küp doğal buzdolabıdır.en azından kuyudan çekilen suyu olduğu gibi soğukluğuyla muhafaza ederdi.çok lüks olanlar eğer kuyunun suyu bulanık ise suyu alalade sırsız küpe koyar ve derin bir leğene oturtur.o küp sırsız olduğu için suyu mükemmel süzdürerek insanların temiz ve berrak içme suyunu sağlardı.her şeyimiz küpteydi.turşu,peynir,zeytin,su,hali vakti iyi olanların topaçlık kesip kavurdukları et topakları hep küpte saklanırdı.dolayısı ile evlerin yatak konulan yüklük denilen kısımlarına bile çok yerde küpye denirdi.yani küplerin sıra sıra dizildiği yer.aynı zamanda çocuklara karşı canla başla savunulması gereken nokta.işde eski antep yaşamından bir enstantene sizlere......
1 Entry Daha
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort