antep belediyesince çalıştırılan otobüslerin üzerinde ?esob? yazardı. (şimdi de öyle mi bilmem) elektrik, su, otobüs, belediye sözcüklerinin baş harflerinden oluşan bu kısaltma, halk arasında ?eşekler sırayla otobüse binin? cümlesinin baş harfleri olarak bilinirdi(!). bu açıklamanın(!) da ayşe(?) güllü adlı meşhur ıngilizce öğretmenine ait olduğu söylenir.
benim kullandığım iki hat vardı. birisi şehreküstü?den başlar son durak fidanlık?tan dönerdi. diğeri hattın başlangıç noktasını bilmiyorum, ınönü caddesi üzerinden giderek başkarakol?dan geri dönerdi. (başkarakol ?)
tabi karşıyaka?ya giden bir hat daha olması gerekiyor, ama sanıyorum dört hat toplam hat sayısıydı.
otobüslere gelince?
otobüslerin dışı açık krem rengiydi. camların altıdan başlayarak tüm otobüsü saran, on santim kadar eninde şık bir mavi şerit bulunurdu. tüm otobüslerin oldukça temiz ve bakımlı olduğunu söyleyeyim. şehri temizlemeyen bir belediyenin otobüsleri temiz tutması ilginçtir.
(bir not vereyim antep?in pisliğine, yarın urfa?ya gidin, şehri bir turlayın, işte kırk elli yıl öncesi antep öyleydi)
en eski otobüs mercedes marka bir otobüstü. uzun burunlu, burnun ucu geniş açılı bir üçgen kafesle kaplı, sanırım ikinci dünya savaşı öncesinden kalma. otobüsün marş motoru yoktu. burunda bulunan bir delikten içeri sokulan bir milinin (krank mili) elle döndürülmesiyle çalışıyordu. bu otobüs 60?lı yılların ortalarında servisten kaldırıldı. o güne kadar da temizliğinden, bakımından en ufak bir şey kaybetmemişti. antep belediyesinin bu otobüsü bir müzeye kaldırmış olmasını dilerdim. ama eloğlunun batmış denizaltıyı çıkartıp müze yaptığı dünyamızda bizim öyle geleneklerimiz ne yazık yok.
diğer otobüsler de mercedes markaydı, çok daha yeniydiler. burunsuz arabalardı. normal marş motoruyla çalışırlardı. sürücü, kontağı çevirir, sonra ön panelin solunda bulunan kırmızı renkli bir düğmeye basarak arabayı çalıştırırdı. bu otobüsler ben antep?ten ayrıldığımda hala servisteydi.
bir de, tek bir tane olmak üzere uzun, neredeyse şimdinin körüklü otobüsleri kadar uzun, kırmızı bir otobüs gelmişti 1965 veya 66?da. şimdi bu otobüsün körüklü olması gerektiğini düşünüyorum. öyleyse türkiye?de bir ilktir.
otobüs ücretleri öğrenci asker on beş kuruş, sivil yirmi beş kuruştu. daha önceleri biletçi otobüste dolaşarak bilet satarmış. ben bu biletçileri hayal meyal hatırlıyorum. sonra biletçiler kaldırıldı, yerine otobüsün ön tarafına konulan kumbaraya para atma geldi. biletçilerin kaldırılma hikayesi de şu: bazı biletçiler kendi adlarına maraş?ta bilet bastırıyorlar. sonra da ne olduysa almıyorlar. matbaacı da antep belediyesine neden biletleri almadıklarını soruyor. sahtekarlık ortaya çıkınca da bilet sistemi tümden kalkıyor. kumbaraya para atma sisteminin de ülkemizde ilk olduğunu hatırlatayım.
(bkz:
başkarakol)