eski zamanlarda yani daha tv ve elektrik yokken antepte hakiyeciler, destancılar olurmuş. aynı dizi film gibi hikayeyi bölüm bölüm anlatır hikayenin en can alıcı yerinde (yiğit kılıcını kaldırdı gavurun boğazına doğru sallarken) keserek arkası soona deyerek bir hafta sonra hikayenin devamını anlatırlarmış.
destancılar ise şehir içinde olan bir elim olayı kağıda döküp mahalle mahalle gezerek uzun hava söyleyerek satarlarmış. mesela genç yaşta ölen birinin hikayesi gibi. sanırım bu adamlar o zamanların sokak tiyatrocularıydı.
birde dilden dile dolaşan genellikle antebin köylerinde anlatılan vede genellikle komedi içerikli hikayeler var bir örnek:
tabahanali memik ağa
memik ağanın avradını kaçırmışlar. aradan bir ay geçmiş memik ağanın avradından ses seda yok. memik ağa dellal çıkarmış dellal bağırıyor ahaliye:
ey ahali duyduk duymadık demeyin memik ağamızın avradını gaçırdılar aha bir ay oldu yidikleri içtikleri gendilerin olsun aha 15 günde müsade memik ağamızın avradını getirdileeer getirdiler, getirmezlerse memik ağamız çok boklar yiyci demiş.
kenarda dinleyen memik ağa da elindeki bıçağı prikete çalmış -yirim ya yimemmi ağam demiş.