zeugma

antep tarihinin önemli unsurlarındandır. yabancılar bizden daha çok bilir daha çok korur. bizim ilgisizliğimizi anlamaz.


"köprü başı" anlamına gelen zeugma, gaziantep'in nizip ılçesinin belkıs köyünde bulunan antik bir kenttir.belkıs, fırat nehrinin kolay geçilen bir noktasında yer aldığından, tarihin en eski çağlarından bu yana çok önemli bir geçit yeri olmuş ve tarih boyunca ticaret açısından olduğu kadar, askeri bakımından da her zaman önemini korumuştur.

doğudaki ve batıdaki imparatorlukların doğal sınırı olan fırat nehri kıyıları,büyük savaşlara sahne olmuştur. büyük ıskender, ıran seferine giderken fırat'ı buradan geçmiş ve şehir, helenistik dönemde yeniden imar edilmiştir.

kommagene krallığı döneminde dört önemli şehirden birisi olan zeugma, roma ımparatorluğu döneminde, fırat'ı koruyan dört büyük askeri garnizondan biri ve en güneydeki olma özelliğine sahip olmuştur. roma devrinde şehir çok büyümüş, kültür, sanat ve ticari alandaki faaliyetleri ile zengin bir yapıya sahip olmuştur. özellikle m.s. 2. ve 3 yy.'da en parlak devrini geçiren zeugma, bizans döneminde eski canlılığını kaybetmeye başlamış ve sonunda ıslam akınlarına dayanamayarak önemini yitirmiştir. zeugma, özellikle roma döneminde, sanat alanında çok ilerlemiş, zengin villaları süsleyen mozaik döşemeler dünya örnekleri ile yarışır hale gelmiştir. diğer taraftan şehir, palmyra etkisi ile mezar heykeltraşlığı sanatında dailerleyerek kendine özgü tipler ortaya koymuştur.

tarihte zeugma sonra da belkıs olarak anılan bu yörenin belkıs ismini nereden aldığı belli değildir. araştırıldığında, belkıs adlı yerleşme yerlerinin arkeoloji literatürüne pek de yabancı olmadığı görülmekte olup, ilk akla geleni ise, pamphylia'daki aspendos antik kenti yanına kurulmuş olan "belkıs " köyüdür. aynı şekilde kyzikos antik kentinin yakınındaki köyün adının da belkıs olduğu , ayrıca ege bölgesi'nde de bazı antik kentlerin yakınlarında "belkıs" adlı köyler bulunduğu öğrenilmiştir. nizip'in belkıs köyü yanında ise, zeugma antik kenti yer almaktadır.antik kentlerle belkıs adlı köylerin ilişkisini anlamak için yapılan araştırmalarda, dini anlatılarda , hz. süleyman ile görüştüğü ve sonra ona tabi olduğu belirtilen saba melikesi belkıs'ın ülkesinin, düzenli planlı, güzel ve görkemli yapılarla süslü çok bayındır bir ülke olduğundan söz edildiği öğrenilmiştir. hz. süleyman ile saba melikesi belkıs'ın öyküsü , bütün ıslam dünyasında olduğu gibi türklerce de bilinmektedir. dolayısıyla varsayılan, anadolu'ya ilk gelen türkler, kendilerine çok yabancı olan antik uygarlığın, -sütunlu caddeler, tiyatrolar, agoralar, nymphaionlar, tapınaklar, su kemerleri vb.- taş mimariden oluşan kent veya kent kalıntılarını gördüklerinde , saba melikesi'nin ülkesine benzetmişler ve özellikle de adları unutulmuş antik kentleri ve yakınına kurdukları köyleri saba melikesi'ne izafeten "belkıs" adıyla anmışlardır. birbirinden hayli uzak antik kentlere ve civarında kurulan köylere aynı yakıştırmanın yapılması aynı zamanda, ortak kültüre sahip toplulukların ortaya koyduğu ilginç bir folklorik yansımadır. belkıs zeugma antik kentinden strabon kısaca söz etmekte ve kommagene'nin dört önemli kentinden biri olduğunu, hellenistik devirde " fırat seleukeia'sı" adıyla anıldığını , sahip olduğu küçük bir iskele ile fırat ırmağı üzerinde pek de küçümsenmeyecek ölçüde ticaret yaptığını bildirmektedir. roma döneminde ise kentin adı zeugma olmuş ve buraya, anadolulu askerlerden oluştuğu için "skitia lejyonu" adı verilen askeri birlik konuşlandırılmıştır. bu birlik daha sonraları , daha bir romalı bir karakter kazanarak "dördüncü lejyon " adıyla görev yapmıştır. olasılıkla lejyon etkinlikleri ve ticari ilişkiler sonucu, güneyindeki palmyra ile özellikle kültür ve sanat açısından bir yakınlaşma görülmektedir.

belkıs tepesi denilen akropolden 300 m. aşağıdaki fırat'a kadar engebeli yamaçlar, yüzlerce yılın birikimi olan yaklaşık 3-5 m. kalınlıkta toprak dolgu ile örtülmüş olup, üzerindeki antepfıstığı bahçeleri ile, kesinlikle bir antik kent görünümü vermemektedir. bir saklı kent manzarasında olan zeugma'nın önemine işaret eden ilk belirtiler, 1987 yılında gaziantep müzesi'nin güneybatı nekropolde açtığı, kaçakçılarca yarım bırakılmış iki oda mezar ile bunların verdiği buluntular olmuştur.çok sayıda gömünün yapıldığı, duvarları freskli , belirli bir mimariye sahip mezar odalarının önündeki teraslardan elde edilen heykeller halen gaziantep müzesi'nde sergilenmektedir.belkıs'tan yakın geçmişte ve özellikle son dönemde çıkartılan mozaikler eşsiz güzellikleri ve kendine has özellikleri ile dikkat çekmektedir. mozaikler bugünlere kadar önemli ölçüde özelliğini kaybetmeden ve hasar görmeden gelebilmiş ve figürlerin eşsizliği yanısıra doğada bulunan çeşitli renklerdeki taşlarla yapılan mozaiklerde, doğada bulunmayan renkler için ise renkli camlar kullanılmıştır.

*
4 Entry Daha
izmir escort gaziantep escort kayseri escort maltepe escort denizli escort bursa escort gaziantep escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort marmaris escort beylikdüzü escort esenyurt escort beşiktaş escort bodrum escort sakarya escort